Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zümrüt'ten akisler Sonuç olarak bıtkıler bahçemizı susler, sof ramıza renk, hayatımıza ılgınçlik ve estetık bır tat katar, kımısı ıyı bılmıı, kımısı ekzotıktır Bır kasmı terapotık olabilir ama hepsı nın toksık olma rıskı vardn * Dr, Araşürma Gorevhsı, **Prof Dr, Anabıhm Dalı Başkanı Istanbul Unıversıtesı Istanbul Tıp Fakultesı Tıbbı Ekolojı ve Hıdrokhmatoloji Anabıhm Dalı Kaynaklar 1 Asımgü A Şıfalı Bıüaler Tımaş Yayınlau, 1997 Istan bul 2 Vıckeıs A Zoll man C ABC of complementaıy medicineherbal medıcıne BM1 1999 319 10503, 3 Cassıleth BR The Alternatıve Medıcınp H a n d b o o k WWNoı ton&Company 1998.8699, London, 4 Huxtable |R The myth nf bpjıpfıcıpnfnatuıe the nsk3 of herbal p ı p paraüons Ann Intern Med 1992, 117 1656, 5 Larrey D Phytotherapıe et hepatotoxıcıte http//fmcgastroorg/GASTRO/postii9H/Ldiuy Iılrnl 6 Rıchmon A Wıt kovvsla J Herbs by numbers Whole foods m a g a z m e 1997 20 î Johnston BA O n e thııd of natıons adults u s e herbal remedıes Helbeqram 1997.40 49 8 Eısenberg DM, Kessleı RC el dl UnconvL'rıtıond) medıcıne ın Üıe Unı ted States Prevalence, costs and p a n e r n s of u s e N Eng ] Med 1993, 328 24652, 9 Sallıvan ]B Barry RH el al Pennyroyal oıl poısonınq a n d hppdtoloxıcıty |AMA ly79,242 2873 4 10 Sheıkh NM, Phılen RM el al Chaporrolassocıated hepatotoxıcıty Arch Inteın M e d 1997.157 913 9. 11 Woolf GM Petrovıc I,M et al Acute hepatıüs jsüocidli'd wıth Chınese herbal product ın Jın Bu Huan Ann Intern Med 1994,121 72935 12 VVestonCMF C o o p e r BT et al Venoocclusıve d ı s e a s e of the hver secondary to mgestıon of comfrey BMJ 1987,295 183, 13 Marcrrpqnr FR, Abf] ııethy VE et al Hepdtutnxıcıty uf heı b a l r e m e d ı e s BMJ 1989,336 1068, 14 Carlsson C Herbs andhepanus Lancet 1990,336 1068 15 Mostefa KN, Paulvels A et dl Faldl hepdtılıs after heıbdl ted Lancet 1992,340674, IH MIIIPI L,n Heıbal medınnals neİPcted cbnıcal consıderatıons focusıng on known or potenoal dıugherb ınteractıon Arch Intern Med 1998 158 220011 17 LmdeK, Ramuezt; et dl Stjohns wuıl fur depıessıon BM| 1996 313 253 8 18 VVıllt JT Ishanı A et al Saw pal metto extracts for treatement of benıng prostatşc hyperplasıa ]AMA 1998,280 1(3049. 19 Sheehan MP, Rustın NHA e't al Effıcacy uf Iradıtıonal Chmesc herbal theıapy m ddull dtopıc dermatıtıs Lancet 1992 340 137, 20 Melchert D. Lınde K et al Echınechea for preventıng and treaüng the common cold In Cochrane collaboratıon, the Cochrane lıbraıy Isau 3 Oxford, 21 Erdemır DA Zencefıl NobelTıp Kıtabevı 19971stanbul 22 http//wwwmodern. natural com/zıngiberofficınale htm, 23 YalçınA Fıtoteıapı Geçıt Kıtapevı 1998 252 Ist.uıbul 24 Xıon G Mdflhew B et dl Chromotographıe lıquıde a rendement eleve analyse spectrometrıque de masse electrospray des constıtuants pırçuants dıı ıjingebre I Chromotogı 1998,796 32734,25 Mowıey UB Clay.'son DE et dl Motiün sıckness, gınger and psycophysıcs Lancet 1982,1 6557, 26 Holtman S, Clarke AII et al The antı motıon sıckness mechanısm of qınqpı Acta Otolaryngol 1989,108 168 74, 27 Bone ME, VVıllanson DJ et al Gıngor loot a new antıemctıc Üıe eflect of gınger on postoperatıvenausea and vomıtıng after major gynecologıcal surgery Anesthesıa 1990,45 66971, 28 (JumtvMİ A, Bidsk T et dl (Jınger root aqdrnts seasırk ness a controlledtrıal on the open sea Acta Otolaryngol 1888 105 4549, 29 Vısalyaputra S, Petchpaısıt N et al The efficacy of gınqer ıoot ın the prpventıon of posopeıatıve naıısed and vomıtuuj after out patıent gynaecologıcal laparoscopy Anasthesıa 1998,53 50610, 30 Fısher W Kjaer SK et al Gınger treatment of hyperemezıs gravıdalum Euı | übstet Gynpcol Reprod Bıoll990,38 19 24. 31 Murphy AP Alteı natıve theıapıes for nauyea and vomıtıng of pregnancy Obstet Gynecol 1998,53 10610, 32 Backon J Gınger inhıbıtıon of thromboxane synthetase and stımulatıon of prostocycün Med hypothesıs 1986,20 271 278 33 Jonssen PL, Meyboom S et al Con3umpuon of gınger does not affect exvıvo platelet thromboxane productıon ın humans Euı J Clm Nutr 1996,50 7724 34 Lee E, Park KK et dl Supression of mouse skın tumor promoüon and ınduction of apoptsıs m HL60 cells by Alpınıa oxyphylla Mıquel CarsınogeüiK 1998 19 1377, 35 SıırhY] IıPe F. et al ("hemoprotectıve propertıes of some puıgent ıngredıents present in red pepper and gınger Mutat Res 1998,402 25967, 36 Ommaty R Vademecum 98, Hacettppe Taş Kıtapçılık 1398,550,Ankara, 37 wwwpathfin der com/drweil A. M. C. Şengör Oğuz Erol'un hikâyesi Herakleitos'un bize kalan kırıntılan arasmda zenginliğin, farkma varılmadtğı takdirde, zengmlik olamayacağını ıfade eden çok veciz özdeyişler vardır. Meselâ, "eşek, samanı altına tercih eder" dıyor buyuk Elesli. Efesli vatandaşlan hakkındaki fikirlen eşek hakktndakilerden pek de tarklı olmayan dâhı fılozof eserıni yayımlatmak yerine gotürüp Artemis tapınağına kapamıştır Kendilerine hizmet eden insanların kıymetini bilmeyen memleketlilerinin herbirini asmak gerektığini düşunen bır adamdan gelen bu reaksiyon şaşırtıct değildir. Yirminci yuzyıl jeolojısınin büyük keşiflerinden birı de Fransızca "karışık" anlamına gelen melanj kavramıdır. Bu kavram yer hareketleri neticesınde pek çok kayaç türünün bir arada karışarak oluşturduğu, karmakanştk, jeolojik olarak incelenmesi çok zor kayaç gruplannı temstl eder. Bugun bu tur kayaçlann okyanuslann kıt'alann altına daldığı dalmabatma bölgelerinde, dalan levhanm uzerindeki malzemenin üstteki levha tarafından "kurenmesiyle" oluştuğunu biliyoruz. Melanı yığışımları genellikle okyanuslann yutulup kayboldukları yerleri belirlerler. Melanj kavramı ve terimi büyük Britanyalı jeolog Edward Greenly'e aittir. 1919 yılında Anglesey bölgesindeki karmakarısık kayaçlan haritalayan Creenly bunların yer hareketleri sonucu kanstığı sonucuna varmış ve bu kayaç "türlüsüne" melanj adını vermiştir. Ama Creenly'nın zamanında kayaçlan bu derece karmakarısık edecek buyuklükte yer hareketlerinin olabıleceğı bılinmiyordu. Dolayısıyla hem yeni kavram hem de onu betımleyen kelime hemen unutuldu gittı. Creenly kendisi bile 1922 yılında Anglesey'deki çalısmasını özetleyen bir makalede melanj terimini kullanmamıştı. 1944 yılında Türk Hükümeti Iskoçyalı jeolog W. \. McCallien'i Dil ve TarihCoğrafya Fakültesindekl Flziki Coğrafya vejeoloji Kürsüsünde jeoloji dersleri vermesi için davet etmişti. McCallien 1949'a kadar Türkiye'de kaldı. Aılesinigetirmediğı için hafta sonlannı Ankara avarında arazi çalışmalanna ayırıyordu. Bu çalısmalannda kendısıne meraklı bir öğrenci olan Oğuz Erol eşlik ediyordu. Bılhassa Elmadağ dvarında jeolojinin içinden çıkılamaz bir manzara arzettığını larkettiler. O zaman topoğrafya haritaları simdiki gibi "yasak" olduğundan McCallien çaresizlik içindeydi. 1946 yılında Oğuz Erol, Harlta Derglsinde Harita Cenel Müdürluğünün o zaman yuruttuğu fotogrametrik haritalama çalısmalarııv anlatan bir yazıda tesadufen yayımlanan 1 /2S, 000 olçekli bir harita bulmuştu. Bunu temel alan bır leolojık hanta çalışması bıtırme tezinin konusunu oluşturdu. Bu tez çalısması esnasında Türkiye'de ilk kez bır yastık lav oluşumu tesbit edıldi ve McCallien bunu tek basına yayımladı. Erol daha sonra McCallien'in doktora oğrencisi oldu. Ankara guneyınde genış bir alan asker bır dosttan temin edilen topoğrafya haritaları yardımıyla Erol tarafından haritalandı. Çalışma esnasında Erol ve McCallien bir türlü alanın yapısını tesbit edemiyorlardı. Alışılmıs jeolojik yöntemler burada işe yaramaz görünüyordu. Sonunda tüm alanın derın denız çamurlan ve volkanik kayalardan meydana gelen bir "çimento" içinde yuzen bloklardan oluştuğunu farkettiler. Erol buyuk bir dikkatle blok turlerini, bloklan olusturan kayaçlann yaslannı tesbıt etti, ara "çimentoyu" karakterine gore ayırarak haritaladı ve tum "karmuşığın" derın denızde volkan patlamalan ve sualtı heyelanlanyla meydana gelmıs olağanustu bır kayaç formasyonu olduğuna karar verdi. Doktorasını bitiren Erol askere alındı. Bu arada Mc Callien dostu ve hocası meşhur Iskoç jeologu S!r Edward Bailey'i araziyi görmeğe davet etmıstı. Carnegie Vakfından ve M.T.A.'dan destek temin edildi. Hafta sonu ızinlerini kullanarak Erol eskı hocasını ve mısafmni gezdirdi, kendi emeklerinin meyvalarını paylaştı. Tecrübeli Bailey melanjı derhal tanımıştı. Ama Erol'a birsey soylenmedi. Kendisine kılavuzluğu için tesekkür edildi ve ıki Britanyalı jeolog bu onemli bulusu 1950 yılında M. T. A. ve Nature dergilerınde, 1953 yılında da Edinburgh Kraliyet Cemlyetinln prestijli dergısinde yayımladılar. Ankara melanjı yayını onemli bir etki yaptı ve hele levha tektoniği ortaya çıktıktan sonra bir klasik düzeyine yükseldi. Bailey ve Mc Callien bu tecrübeye dayanarak Italya'da Kuzey Apeninlerin yapısını da aydınlattılar. Daha sonra melanj kavramını Kaliforniya'da ikihci defa bastan kesfeden K. \. Hsü'nun 1968 yılında yayımladığı makale uluslararası atıf endeksinde "atıf klasiğı" ilan edildi. Peki Oğuz Erol'a ne oldu? Edinburgh yayınında Bailey ve McCallien onu bir kuru tesekkur ıle bıraktılar. Kendi ulkesinde hiçkımse (ama HİÇ kimse) yaptığı isin büyüklüğünün farkma varmadı. Doktora tezio da Hamit Nafiz Pamir'in kişisel desteği sayesindeMTA tarafından genelleştirilmiş ve siyahbeyaz bir harita ile ancak 1956'da, yani yedi yıl sonra, öncelik Bailey ve McCallien'e kaptırıldıktan üç yıl sonra, basılabildi. "Coğrafyacı" Oğuz Erol Turkıye'de her nasılsa \eobji diplomalan olduğu için kendilerinı gerçekten jeolog sananlarca küçuk gorulmekteydı! Bu buyuk çalışma Türkiye'de hiçbir etki yapmadı. Erol'un enfes haritası hiçbir zaman basılmadı. Bailey ve McCallien 'ın ona yaptıklan tarihi haksızlık hiçbir zaman düzeltilemedı. Kendi universıtesinden onu koruyacak, dunyaya takdim edebilecek tek bir ses yükselemedı. Turkıye başa gureşebileceği bir konuda mindere bile çıkamadı. Ve daha da acısı, ortada böyle bir minder oldugunu ve kendisinin bu mindere çıkma fırsatını kaçırdığını bile farketmedi. Ne diyeyim? lyi ki Herakleitos yok artık. Yoksa kimbilir bizler hakkında neler soylerdil (Mehmet Sakınç ile yazdığımız ve bu yıl Amsterdam'da Elsevier tarafından basılan bir kıtapta çıkacak bır makalede Oğuz Hoca'nın hikâyesini nihayet detaylı olarak anlattık. 52 yıldır yayımlanamamış tarihi haritasından parçalar yayımladık. Ben bu öyküyü bir de bu yıl ABD jeoloji Cemiyeti yıllık toplantısında vereceğim bir tebliğde anlatacağım. En azından birkaç Türk'un Oğuz Erol'un farkında oldugunu dunyaya gösterebilmek ve onun kendi vatandaşlarınca unutulmasının tarih karşısında vereceği korkunç sorumluluk yükunu sırtımdan biraz olsun atabilmek için! Bu arada dunyanın Oğuz Erol'unne yazık ki büyük melanj çalışması harıçfarkında oldugunu belirteyim. Daha geçen ay ziyaret ettiğim Arizona'da Vic Baker, Hoca'nın en son Orta Asya çalısmasını methediyorduü) 761/S leıı bunyesinde bulunduıan fitoterapı Bu manzarada ıkısı arasmda çızılmış hassas sınırı da yadırgamamak gerekir Bilimsel çahşmalar Son yıllaıda bu duıumu degışürmek ıçın, uluslararası kabul gormuş dergılerde de yayınlanan, bıtkilerın etkınligıni kesin olarak ortaya koyan bazı bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Serenoa Repes bitkısinm semptomatık benmg prostat hıperplazılı hastalarda fenasterıde eş ctkı gosterırkcn daha az yan etkısı bulundugunu karutlayan (18), geleneksel Çın bıtkısel tedavisinin adult atopik dermatıtinde etküı oldugımu gosteren (19), Hyperıcum Perforatum'un orta doroccdc deprosyon uzerıne amıtnpülın üe karşüdştırüabılen duzeyde olumlu etkısi oldugunu ispat eden (17), Echhi naced'rıın soguk dlgınlıgırun onlenmesı ve tedavısınde etkın oldugunu bıldiren (20) çalışmalar ornek olarak gosterüebılır Bu çalışmalara ragmen fıtoterapi hâ laguvenlıgı ve etkınlıgı tam olarak kanıtlanamamış bır tfdavi yontemidır Bu yuzden bir bıtkısel ılacı reçete ederken veya ınsanları bu konuda bügıJendırırken basit ancak onemlı birkaç kuralı unutmamak gerekir (3 4, 19) • Bıtkısel tedavıyı cıddı hastalıklarda kullatımayın • Gebpyseniz veya gobe kalmayı düşünuyorsanız bıtkılerden uzak durun • Bebek emzırıyorsanız bıtkisel ilaç al mayın • Bebegınıze bu tur ılaçları kesinlıkle verraeyın • Alkol alıyorsanız veya geçırılmış bır Sdiüık oykunuz varsa, doktorunuza danısmadan bıtkısel tedavüere yaklaşmayın • Bıtkıleı ı guvenılıı yeıleıderı alırı • Etıketsız veya etıketınde ıçerdıgı maddeler belirtümemis bitki paketleri almayın • Etıketınde ne yazarsa yazsın dogruluguna %100 inanmayın Paket listelenmemış yabancı maddeler içerebilir ve belirtilen maddelerın konsantrasyonları farklılık gosterebılir • Hıçbır preparatı uzun sure, duzenlı bır şekilde kullanmayın • Başka bır ılaç kullanıyorsanız doktora başvurmadan bitkısel ılaca başlamayın