24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zümrüt'ten akisler A. M. C. Şengör Bilim ve keyif Cumhuriyet Bilim Teknik'in 6 Ocak 2001 îarihli ve 720 numaralı sayısının 1215. sahifelerinde çıkan "Şiddete dayalı taelzin sonımlusu yoksa evrlm tni?" başlıklı yazıyı okurken aklıma mnhterem hocam ve dostum Prof. Doğan Kuban He aynı gün daha önce yaptığım bir sohbet geldi. Konumuz insana saygı idi. Doğan Hoca kendisinin en temel düşüncesinin insana saygı olduğunu söyledi. Insan tarihindeki büyük felöketlerin bazı sorumlularından kendi ülkemizde insana zarar veren bazılarına varana kadar birkaç ismi sayınca: "Tabü" dedi, bahsettiğim saygı tek tek bireye duyulan saygı değildir. Soyut bir kavram olarak insanlığa saygıdır." "O zaman anlaşıyoruz" diye cevapladım. Benim saygım akladır. Insanı insan yapan tek ayrıcalık olan akıidır saygı duyduğum." Gerçi saygı Ile kasıt blreyln kendi dısındakinin, kendisine zarar vermediği sürece, herseyiyle varlığını kabul etmesinden Ibarettlr. Bu açıdan birey herşeye saygı duymalıdır. Cansız varlıklardan, en küçük böcekten bizzat insanın kendisine kadar. Fakat bir de insanın ürettiği fikirler vardır. Bunlar da kanımca diğer varlıklaha aynı kategaride düsünülmelidir. Bireye zararlı olmadıkları sürece her birey, her fıkrin varlığına saygı duymalıdır. Fakat Doğan Hoca ile yaptığımız sohbette bahsi geçen saygı aslında bir nevi beğeniyi de içenvektedir. Is böyle olunca saygı ketimesi yerine başka bir kelime gerekir bireyin çevresiyle saygı benzerI (ama tam saygı olmayan) ilişkilerini dile getirmek için. Bu sevgi olabilir mi? Hayır. Sevgi bir histir, düşünce onun içinde tâli bir rol oynar. Peki Doğan Hoca'nın insanlığa, benim de akla "saygı duyuyoruz" diyerek dile getirdiğimız düşunce nedir? Belki de bunu beğenerek anlamak şeklinde tanımlanabilecek "takdlr" kelimesiyle ifade etmek yerinde olabilir. Bu ke• limeyi ben daha iyisini bilmediğim için tercih ettim. Saygı, varlığını herseyiyle kabul etmek, takdlr de beğenerek anlamaktır. Demek ki saygı Ile takdir arasında bir de düz anlamak olmalıdır: "Bu adamın komşuwnu niçin öldürdüğünu anlıyorum" aniamında. Tasvip etmesek de herhangi Qu nedenle bHİmCİnİn bir şeyin akıl ile açıklanabilecek ne . , , . „ denleri olduğunu anlamak anla *ek SOrumlUİUÇU gerçe, XCH DftTR R8C8IV8D kı eşyalinn duzene sokulmasına kalmıştır En sonunda, araştırmacüar belkı de başa gıyilen donanım ve gozlukler g±>ı fazlabklan atarak gonıntulu konferans yontemını çok daha doğal hâle sokmak ısteyeceklerdır Ihtımallerden bırı, ya sol ya da sağ gozu ızleyebılen mü uzennde donen pıkseHer kullanarak her goze farklı bügı gonderen bır ekran kullanmaknr Başka bır fikır butun goruntulu konferans odasını bır ekrana donuşturmektır Duvarlar, masalar, perdeler, hatta yerler dahı ozel ışıga duyarlı bır madde ıle kaplandbılır Kameralar yuzeylerın fotograflannı çeker, bügısayarlar bunlann 3 boyutlu olarak şekdlerınm hesabını yapar, yansıtıcılar, onceden çarpılmış goruntulerın uzerıne parlak ışık yansıtırldr ve butun bunlar sarüa odayı dolduruyormus qıbı gorunur Goruntulu konferans yontemı bır tur sdnal gerçeklık gıbı gorunebüır fakat Lanıer'ye gore Bu bambaşka bır şeydır 'Teleımmersıon1 tenmı Lanıer'nın kendısınındır Lanıer, sanal gerçeklıkte ınsanlann onceden programlannuş 3 boyutlu temsıh bır çevrede hareket etmelennın saglandıgını soyler, halbukı goruntulu konferans yontemı daha çok fotografçılıga benzer 'Çunku bu yontem gerçek dunyayı olçer ve sonuçknnı sırıır sıstemıne aktanr,' der Toplumsal hayatta ve çeşitli bilim dallarında "telegerçekfnic/fi/nf* r Defanü, bu tur bır teknolojının mimarlık, tıp, astrofizik ve uçak tasanmı gıbı alanlardd araşurmacüara ışbırlıgı yapma olanagı sağlayacagını duşunuyor Bunun en guzel yanı bırbınnden çok uzaklarda olan ınsanlann karmaşık bır sanal deneyımı paylaşmalanna olanak saglaması 'Bır taşıta deneme yaphnyor olabılırsınız' dıyor Defantı 'Onu saatte 40 mıl suratle duvara çarpmak ve kafanızı sılındır blokuna sıkıştırmak ısteyebılırsınız Dıyelım kı Isveç'ten bırı geldı ve sız ona kafanızın 3 santımden daha fazk kıpırddydmayacagını ıspat etmek zorundası ruz Bu çeşıt şeylerden ıyı sonuç alınıyor1 Fakat goruntulu konferans yontemı sadece araştırmdlar ıçın kullanılmıyor Defantı'nın soyledıgme gore fastfood zıncırı McDonalds ılk atolye çalısmdldrından bırıne ılgı gosterdı ve McDonalds restoranları na goruntulu konferdns pavyonlan yerleştı rerek sevdıklerınden uzaklardakı ınsanlann aılelerıyle yemek yemelerını saglamayı planlddı Defanü'ye gore bunun ıçın gereken teknolojı pek uzakta degıl Oyuncak sdnayıı başka bır potansıyel kulldnıcı Oyuncular kendılerıru bır sanal gerçek çevreye goruntulu konferans yontemı ıle adapte edebüırler, canavarlan kovalayabılırler ya da bırbırlenne ateş edebılırler mmda. aramak ve doğru bildiğin) Fakat bu, goruntu liL" r\c%norn\ lu konferans sıstemlennde sanal gerçeklıge ye'r olmadıgını gostermez Natıonal TeleImmersıon Inıtıatıve (NTII) araştırmacılan tum katılımcüar taranndan gorulebüen, hareket etürılebılen ve degıştı rılebılen sanal nesnelerı bır araya geürmek ıçın çalışıyorlar Welch, 'Bır urun tasanmına bırlıkte bakmak ısteyebılırız,' dıyor Bu arada, Chıcago'dakı Illınoıs Umversıtesınden Tom Defanti ve meslektaşlan goruntulu konferans ve sanal gerçeklık yontemlerinin bırleşmesını bır adım daha ılerıye goturuyorlar Bunlann sıstemınde, ınsanlar sanal bır çevreyı paylaşırlar ve her bırı otekme bılgısayarla sımulasyonu yapümış bır varhk, yd da 'avataı' olarak gorunur Insanldr bır goruntulu konferans oturumunda saç rengını değıştırmekten fılm yıldızı gıbı gorunmeye varana kadar dış gorunuşlennı de degıştırebıkrler ^DU^^utunbunlaryenı çıkmakta olan başka teknolojılere bağlıdır En onemlısı de Internetm buyuk mıktarlarda datayı gecıkmeden kıtalar arası gonderebılmesıdır Neyse kı goruntulu konferans yontemını gelışürenlenn lehıne, bu gereksınımler Intemet2 uzennde çalışanlann planlamalannda en on sırayı almıştır Gerçekte her ıkı proje başa baş gıtmektedir Internet2 sıstemının bu kadar yuksek bır kapasıteyı kullanabümek ıçın bır varlık nedenıne ıhtıyacı vardır, ve bunu goruntulu konferans yontemınde bulmuş gıbı gorunmektedır Chapel Hıll'de Mayıs ayında yapıldn deney North Carobna Unıversıtesının Internet2 lınkıyle gerçekleşürılmıştır Lanı er'ye gore Network sınırlannı bu kadar zor layan büınen başka bır uygulama henuz yokfur1 Çimen Oner Kaynak New Scıentıst, 21 Ekım 2000 Iştesaygıduymakve anlamak s ö y l e m e k t j n B u n u n d ı ş m . 7 bılımm sonuçlan karşısında ınsanlı* ğın takınabileceği iki tavırdır. Bilimin da bHİmCİnİn Nçbİr topsonuçlarını beğenip beğenmemek lumsal hassasiyeti ve kisinin doğal olarak seçeneğidir, sorumluluğu olamaz. ama kişi bu sonuçlara beğense de beğenmese de katlanmak zorundadır. Katlanmak istemiyorsa, aklını kullanarak o sonuçlann kendine yapacakları etkiyi değiştirmenin yollarını ararki bu, hele günümüzde, bilimsel araştırmanın en etkin destekçisi olan dürtüdür. Yani kişi, bilimin önüne koyduklannı beğenmiyorsa, ondan kurtulmak için gene bilime başvurmak zorundadır. Bunun dışında insanlığın geleneksel olarak yaptığı glbi din, sihir, büyü vb. şeylerden medet ummak, başı devekuşu glbl kuma gömmekten ibarettir. Insanlık tarihi tamamiyle keyfi olan bu yöntemlerin hiçbir işe yaramadığının bir belgeselidir. Peki ya bilim? Bilim, insan doğaya durustçe yaklaştığı takdirde, keyfinden feragat etmeyi bildiği takdirde, bir işe yarar. Yukarıda bahsettiğim yazıda adı geçen Vİyanalı davranış bilimcisi Karl Crammer'in "Evrlmsel olarak açıklanabilen bir şeyin iyi olması gerekmiyor" sözunü daha da genelleştirerek "bilimsel olarak açıklanabilen birşeyin iyi olması gerekmiyor" diyebiliriz. Bilimcinin görevi yeteneklerinin en uç sınırına kadar giderek elinden geldiğince bilimsel gerçekleri aramaktır. İnsan yaşamıelde daha iyisi olmadığındanher andaki bilimsel düzeyin ışığında düzenlenmelidir. Bilimin düzeyi ise dalgalıdır Bir bilimcinin a dediğine öteki b diyebilmektedir. Ama tum bilimcilerin c yanlıştır şeklinde üzerinde anlaştıklan noktalar da vardır. Işte ilk iş bu c'leri insan yaşamından ayıklamak olmalıdır: Keyfimiz istese de istemese de. Bu nedenle bilimcinin tek sorumluluğu gerçeği aramak ve doğru bildiğini söyfemektir. Bunun dışında bilimcinin hiçbir toplumsal hassasiyeti ve sorumluluğu olamaz. Bilimin herhangi bir an kesinlikle yanlış kabul ettikleriyle uzennde tartıştıklannı toplum yaşamında kullanmak toplum idarecilerinin görevidir. Onun için bu tür kişilerin bilimin dilini anlayacak bilgi ve gorgude olmaları bir toplumun bekösı açısından yaşamsal önemi haizdir. En tepeden en aşağılara kadar Türkiye'mizin en büyük eksiği de işte budur. 723/S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle