Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Denlz safyongozu tiıertnde yapılan çalifmalar, Insanlann belhk kaybına bir çözüm getlnbllek ml? Yanda salyangozun ılnir bağlantılan. Salyangozun sinir hücreleri yirmi bini geçmiyorsa da, hücrelerinin çapı insanınkine oranla bın kat daha büyük; dolayısıyla da mikroskop alnndakı incelemelere çok elvenşlı. Salyangozlann anatomik yapısı, düzenli baglantüan kolayca ele verirken, üç ana işlem etrafinda yogunlaşıyor: yemek, dinlenmek ve çiftleşmek. Fakat, laboratuvarlaıda egitılen salyangozlann, ögrenemeyecegi birşey yok gibi. Aplysia, kendısine uygulanan elektrik akımı aracdıgıyla, çenesi ve soluk borusunu farkh hızlaıda geri çekebilıyor. Kısa ve uzun sureli hanzaya kaydedebildigi tepkilerin, sinir hücreleri içerisinde hangi biokimyasal işlemleri harekete geçirdigi, mikroskobun yanı sıra molekuler olçüm aletieri ile saptanıyor. . • Dışardan gelen uyanlma ile birlikte beyindeki kaslar durtuluyor, Dolayısıyla da bu kaslann içerisındeki, motorik sinir hücrelerinden biri harekete geçiyor; ardından da fiziksel, biyolojik ve kimyasal . .,, , bir dizi işlem sürerken, her sinir hücresi, aldığı iletiyi bir sonrakıne iletiyor. Daha ziyade hucrerün çekirdeginde seyreden bu ışlemler, hucre sıvısı içindeki tüm birimlere yansıyor; özellikle de hucre duvanndaki sinopsis noktalanna. Tıp terminolojisinde sinopsis olarak bilinen ve M hücre arasındaki kısa devre noktası olarak tanımlanabılecek zaman aralıgında, bilgiler ozet halinde bir diger hucreye aktanlıyor adeta! Bu esnada meydana gelen işlevlerin bırçogu, kısa ya da uzun sureli sinopsisleri belirliyor. Daha güçlü uyarılarda, iletüer çok daha hızlı biçımde aktanlıyor. Araştırmacılara gore, hucreler arasındaki üetkenlıgın hızı, hatırlama sırasında önemli bir rol oynuyor. Hucreler arasındaki ileuşimin gerçekleşmesi için salgılanan bazı maddeler ise, geçişi kolaylaştınyor, akışkanlık saglıyor. Serotonin ya da glutamat, hücre sıvısı içindeki iyonlann geçecegi kanallan açarken, aynı zamanda kimi protein molekülleri ve katalızatörler devreye gırıyor. Bu protein moleküllerinin ve katalizatörlerin açıga çıkmasına da, hücre çekirdeginde bulunan genler sebep oluyor. Hucreler arası bilgi aktarımınm hücre sıvısı yoluyla gerçekleşmesini denetleyen en önemlı genlerden biri, Profesör Kandel'in salyangozun anatomısınde bulguladıgı 'creb geni'. Iki sinopsis noktası arasındaki yonlendirmeyı sağlayan 'creb' işlemi destekleyen ve engelleyen olarak ıkı farklı şekılde bulunuyor hücre çekirdeginde. Normal şartlar altında dengede bulunan crebl ve creb2, dışardan gelen uyannın süresi uzadıkça, uyarının üetilmesinden sorumlu olan crebl genının, digennden daha aktıf duruma geçmesiyle dengeyi yitiriyor. Boylelikle devreye giren bir dizi daha farklı genler aracılıgı ile, tekrar eden uyan ha&zaya ahnıyor. Uyan ne denli sık tekrar ederse, uzun sureli hafizaya almayla birlikte, ogrenme ve hatırlama dedigimiz işlemlerin ön safhası tamamlanıyor. Sınekler, fare ve sıçanlar uzerinde yapılan daha farklı deneyler de, creb geninin hanza ve hanrlamaya yönelik eüan bir konumu oldugunu bir kez daha ortaya koyuyor. Amerikalı Tlm Tully ve J«rxy Yin, sineklerı kullanarak yapnklan bazı deneylerde, onlara verdikleri yüksek miktardaki crebl geni sayesinde, arda arda tekrar etmek suretiyle ögrendikleri bazı hareketlen bir ya da iki tekrar sonrasında öğrenebildikerinı fark etmiş. Bir hafta gibi bir süre boyunca, hafizaya aldıklan verüeri yeniden haürlayabilen sinekler, salyangozlar bir yana, insanlarda böyle bir genin olup olmadıgı bıle, henüz bellı degıl. Kandel gıbı, daha birçok uzman ve farmakolog, insanlar uzerinde aynı etkiyi yapacak maddeleri araşurmayı sürdürürken, yaklaşık 200 kadar etkin maddenin ha&zayı etkileyebılecegi ileri sürüluyor. Fakat şu ana dek, yalnızca Alzheimer olarak bilinen ve gıderek yaygınlaşan bir hastalık uzerinde yogunlaşan araşürmacüar, henuz kesin bir sonuca varmış degıller. Öte yandan, hafizayı canlandıracak bir madde bulunmasıyla birlikte, insanhgı tehcüt edebüecek yeni tehlikelere de dıkkat çeküiyor. Bu girişımleri, bioteknik şırketlerının ve eczacıbk alanında faaliyet gösteren kuruluşların lehine kullanılacak yersiz araştırmalar olarak niteleyen birçok eleşurel gozlemcı var. Nitekim, bilimsel alanda yapılan birçok araştirmanın, ilk safhada ınsanlıgın yaranna kullanıbp hemen akabınde ticari amaçlara alet edildigi gunumuzde, aülacak her adımın çok iyi duşünulmesi gerektigıne deginenlerden biri de, profesör Kandel'in kendisi: "Teknolojı ve maddenin hakimiyetı altına girmiş bulunan dunyamız, yakın gelecekte çok daha büyük tehlikelere maruzkalabilir..." 1 Kaynak: Spigel, 17/2000 Aykut Cöker Bilim ve Teknolojide Politika TÜBlTAK'ta, bilim ve teknobji politikası tasanmıyla uğraştığım 9Q'lı yıllann ikinci yansında, yaptığım işi söylediğim pek çok kişi, bir an düşünüp, Türkiye'nin gerçekten bir bilim ve teknobji politikası mı var, diye sormuştur. Böyle bir politikanın olduğunu çok zor anlatabilmişimdir. Çoğunun ikna olmadığını; bu ülkede, bu tür bir işle uğraşan birini de, "nafile (yararsız) kilisenin beyhude (boşuna uğraşan) zangoçu" olarak gördüklerini biliyorum. Şu anda farklı bir çatı altında, farklı biraçıdan da olsa, bu "nafile" işle ilgilenmeyi sürdürüyorum. Üstelik, Sayın Orhan Bursalı'nın önerisiyte, CBT okuyucubnnt, ülkemizin ve bir karşıfoştırma olanağı vereceği için başka ülkelerin bilim ve teknoloji (B&T) politikalan ile daha çok ilgilendirme denemesini de göze alarak... Bir ülkenin B&T politikası, temelde, o ülkenin B&7 üretimini, belli amaçlar için artırmayı öngören ve bunun yoltannı gösteren bir politikadır. Bu politika, bilimsel ve teknolojik bulgulan ekonomik ve toplumsal bir faydaya dönüstürme konusunda, ülke yeteneğinin nasıl yükseltilebileceğini de gösterir. B&T alanında politika tasanmıyla uğrasanlar şu tür kabullerden yola çıkarlar: * B&T'de, genellikle 'ilerleme' olarak değerlendirilen değişim kendiliğinden olmaz. * B&T insan eliyle beyin gücüyle geliştiriHr. * Onun içindir ki bu gelişim belli amaçlaria yönİendirilebilk Celişimin yön, hız ve ıçeriğini (muhtevasını), ulusal ve uluslararası düzeyde oluşturulacak politikalar çerçevesinde etkilemek mümkündür. * B&T'yi belli yeteneklere sahip kişiler (bilim insanlan, araştırmacılar...) üretir, geliştirir; ama, bunun politikası, toplumun her kesiminden insanın ilgi alanındadır. Çünkü bu gelişim, son çözümlemede, herkesin hayatını etkileyecektir. B&T'de politika tasanmı bu alandaki üretimi artırmak için yapılır ama, ana konu insandır; amaç, onun yaratıalığını geliştirmektir, kültürel zenginliğidir, sağlığıdır, refahıdır, sürdürülebilir bir çevre yaratmaktır... B&T'yi, insanın mutluluğu için; onun yaşam kalitesini yükseltmek için kulkmmak, tasanmın etik çerçevesini oluşturur. Öte yandan, bazı felsefi ya da toplumsal çözümlemelerde, teknolojinin, bilumum kötülüklerin kaynağı olarak görüldüğü (ne hikmetse, teknoloji böyle gonıluyor da, onun doğumuna yol açan bilime o ölçüde kızılmıyor) bilinmektedir. Bu çözümlemeleri, ilk bakışta haklı çıkartacak pek çok uygulamaya tanık olduğumuz bir gerçektir. Ne var ki, yakınılan teknolojiyi geliştiren de, kullanan da, bugezegen uzerinde yaşayan insanın kendisidir. Bunu unutmamak gerekir. Bilim ve teknolofıde, kendinde iyi ya da kendinde kötü bir şey bulunmadığını düşünenlerdenim. Cezegenimiz üzerindeki yaşamı, Güneş'teki nükleer füzyon cehennemine, yani, her saniye, 600 mityon ton hidrojen çekirdeğinin kaynasarak helyuma dönüsmesine, bir başka deyişle, her saniye patlayan milyonlarca ton hidrojen bombasına, böylesi bir teknolojiye, borçluyuz. Bu örnekle, sadece, insanın yaratıalıktaki esin kaynağını oluşturan evrenin kendi içinde nasıl işlediğine işaret etmek ve bunda iyi ya da kötü olan herhangi bir şey aramamak gerektiğini söylemek istiyorum. B&T'nin iyilik ya da kötülüğü, son çözümlemede, ondan yararlanma şartlanna. onu üretenin, kullananın niyetine bağlıdır. Onun içindir ki, yaratacağı etkiler açısından, B&T'nin kendisinden çok daha önemli olan faktör onu üretecek olandır, kullanacak olandır; kullanma şartlandır. Teknolojiyi, ülkemizde ve gezegenimiz uzerinde daha iyi bir yaşam sağlayabilmenin mukemmel biraraa olarak kullanabiliriz. Yeter ki insanın kendisini, daha insanca olan her ne ise o yönde, değiştirebilelim. Bu elbette, B&Tpolitikalannı tasanmlayanlan aşan ve ancak siyasi planda, bütün toplum katmanlannm katılımıyla çözülebilecek bir sorundur ve pek çok yönüyle de evrensel boyuttadır. * İnsan belleğlni etkileyen 200 kadar maddenin varlığı biliniyor. 685/14