Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yeni birfil türü bulundu Fransa'daki bir hayvanat bahçesinde bulunan gerçek bir yıldız, kimi hayvanbilimcilerin uzun süredir düşündükleri bir şeyi dogrular gibi görünüyor: Daha önce sanüdıgı gibi, iki degil, üç fil türü var. Paris'teki Vincennes Hayvanat Bahçesi'nde yaşamakta olan Coco adlı fil ile Afrika ormanlannda yaşayan akrabalan genetik açıdan savanlarda yaşayan fillere kıyasla öylesine farklılar ki, Parıs Doğal Turlh Mttzaıi bilim adamlan bunlann Asyafillerindenfarldı bir tür olarak ele alınmalan gerektigini öne sürüyorlar. Kimi hayvanbilim uzmanlan bunun böyle olabilecegini yıllardır düşünüyorlardı. Afrika ormanlanna ozgu filler savan fillerinden daha üknaz olduklan için, dişleri daha düz, kulaklan da daha yuvarlak oluyor. Gelgelelim, bugüne dek kimse bu kuramı kanıtlamadı. Bu yüzden moleküler biyoloji uzmanlan tüm umutlannı Avrupa'daki hayvanat bahçelerinde yaşayan son orman fiü olan Coco'ya bagladılar. Once hücreler deki anneden geçen enerji saglayıcılar olan mitokondriyadaki DNA'yı inceleyen bilim adamlan ilk elde edilen veriler sonucunda Coco'nun mitokondriyasının savan fillerinden en az Asyafilleridenli farklı oldugunu gördüler. Yakında yayımlanacak olan son araştırmalan ise, fillerin çekirdek DNA'lan arasmda da benzer oranda farklüıklar bulundugunu ortaya koyuyor. Araştırmayı gerçekleştiren ekibin üyelerinden V6ronique Barriel, söz konusu farklüıgm Afrika'da iki tür filin yaşadıgının bir göstergesi sayılabilecegine, orman fillerinin çok ender olmalan nedeniyle, elde edilen sonuçlann bunlann korunmalan açısından büyük bir önem taşıdıgına dikkat çekiyor. ! • Liverpool yakınlanndaki Knowsley Safari Park fil uzmarüanndan Niek EUerton ormanfillerininkesinlikle çok daha farklı olduklan, ancak bunlann farklı bir tür olduklannın kanıüayabilen örnekler üzerinde de inceleme yapılması gerektigini belirtiyor. New Scientist, 1 Nisan Gerçek mesih Oxford Ashmolean Müzesi'ndeki Stradivarius yepyeni görünmesine karşın uç yüz yıllık bir keman. Kemanın bu denli yenı gorunmesi ve kaynagı konusundaki belirsizlikler kimilerinin bunun 19. yüzyılın ortalannda yapılmış bir sahtesi oldugunu öne sürmelerine neden oldu. Gelgelelim, kemanın yapüdıgı agaç üzerinde gerçekleştirüen en son incelemeler onun gerçekligi kuşku götürmeyen iki Stradivarius kemanla aynı agaçtan yapılmış oldugunu ortaya koydu. Kemanın usta müzik aletlerı yapımcısı JLntonio Stradivui tarafindan 1716 yılında yapüdıgı ve Tbskanalı gezgın bir tüccar olan Loigi Tari»io ya saüldıgı söyieniyor. Ancak Paris'teki harika kemaruyla böbürlenen Tarisio onu kimsenin görmesine ya da dinlemesine izin vermediginden, kemana "Mesih" adı veriliyor. Tarisio 1855 yıkıda sefalet içinde yaşama veda edince kimse ortaya çıkan kemanın ünlü Stradivarius olduguna pek inanmıyor. Güney Nutfield'li bir keman yapımcısı olan John Topham ve Oueen Üniversitesi'nden Derek McCormlck, aralannda Mesih ve 19 başka Stradivarius kemanın da oldugu, o dönemde yapılmış 33 kemanın agacındaki halkalan incelediler. Inceleme sonucunda elde edilen bulgular tartışmalı kemanın yüzündeki en son ağaç halkasının 1682 yılmda oluştugunu ortaya koyuyor. Agacın dinlendirilmesi gerektiginden, kemanın bu tarihten sonra yapılmış olması gerekiyor. Ne var ki, en son halka kemanın yapım tarihi konusunda sagkklı bir gösterge sayüıyor. Araştirma son halkanın yaşının kemanı yapımmdan önceki 6 ile 34 yıl arasmda degiştigini gösteriyor. Tbpham, "Keman yapımcısı agacın en niteliklı bölümünü seçer ki, bu da genellikle agacın dış yüzeyine en yakın olan bölümüdür," diyor. Istatistiksel çözümlemeler Stradivari tarafindan yaklaşık aynı zamanda üretilen iki başka kemanın da aynı agaçtan yapılmış olabileceğini ortaya koyuyor. Belli bir sayı gösterüdiğinde bir rengi algüayan kişiler genellikle görsel eğreülemeler gören, ya da çocukluktan kalma bağlantüan yenıden canlanan kişiler olarak göz ardı edıhrler. Ne var ki, Kalifomiyah bir gnıp bilim adamı renkli sayı durum Miği (sinestezi) olarak bilinen bu dunmdaki kişilerin beyinlerindeki renk merkezi yakmlannda bağlantılann iç içe geçnüş olabüeceğini öne sürüyor. Ehp renkli sayılann gerçek bir duygu olduğu görüşüne ağırhk kazandıran bir dizi görsel deney geliştinli. Duyum üdlıği olan iki kişi çok ender aynı görüşte birleşmekle birlikte, söz gelimi, beş sayısı yeşü, üç ise pembe olabihr. Kalifomiya Üniversitesi'nden Vütyannr Ramachandran ve Ed Hnbbard renkli sayı durum iküiği olan iki deneğe bir dizi deney uyguladılar. Bu deneylerin birinde yatuzca bügısayar çüaşh 2'ler ve 5'leıden oluşan ve birbirlerinin ayna ımgesini yansıtan bir örnek oluşturuldu. Bu ömekte S'ler sayfa üzerine gelişigüzel dağıülmışken, 2'ler üçgen ya da çember gibi biçimler oluşturmaktaydı. Normal bir kişinin gözüyle bakıîdığında sayfa bir sayüar cümbüşünü andmrken, duyum iküiği olanlaıda 2'lerden oluşan biçimler öne çıktı. Bir görüntü işlenirken beynin daha ilk aşamadan örneklen seçtiğine dikkat çeken Ramachandran'a göre, renkli sayılan biçimlere göre gruplandıran deneklerin beklenmedik tepkileri onlann gerçekten' de rengi duyumsadıklannın bir göstergesi sayıhyor. Ramachandran, "Gruplandırma birşeyin durumsal olup oimadtğınm saptanmasına olanak verir. Kavramlar gruplandınlmaz," diyor. Bir başka deneyde araştırmacılar Romen sayüannın değü de, Arap sayılannm renk duyusunu devinime geçirdiğini, bu nedenie de, sayısal kavramdariçoko sayınm görselimgesi olan ''yazıbıriminin" önem taşıdığını ortaya koydular. Üçüncü bir deneyde ise, araşürmaolar 5 sayısını deneklerin önüne koyup yavaşça görüntü merkezinden uzaklaşürduar. Dört dereceden sonra, yani avucunuzu dik tuttuğunuz zamanh kenan kadar bir uzakhkta sayüar daha büyük ve daha parlak yapüsalar bile renk algılaması yok oldu. Ramachandran bunun beUekle ilgili bir şey ohnadığını, elde edilen üç sonucun da beklenmedik oldugunu ve bu nedenie ikiliduyum konusunda yeni bir bilgi niteliğı taşıdığını dile getiriyor. Ramachandran beynin renkle ilintili, "fasform gyrus" adh birbölümünün yakınında sayı yanbirimleriyle ilgili bir alan olabileceğini, duyum iküiği yaşayanlaıda bu üd alan arasmda birbağlantı bulunabüeceğini duşünüyor. RENKLISAYILAR Mağaralar tehlike saçıyor Magaracüık sanki yeterince tehlikeli degilmiş gibi, magaracılar bir de yüksek düzeyde radyoaktif gazlann etkisi altmda kalıyorlar. Uranyumun granitte çürümesinden dogal bir süreç sonucunda oluşan radyoaktif gazlar kapalı alanlarda çok tehlikeli düzeylere ulaşabiliyor. Northamton College Üniversitesi ve Princess Margaret Hastanesi'nden bilim adamlan Somerset, Mendip Tepeleri'nde yer alan bir dizi magarada radon gazı olçümleri yapülar. Sonuçta yılda yalnızca 40 saatini yer altmda geçiren magaracılann yaklaşık 4 millisievert, yani önerüen yülık sınınn dort katı kadar, ısınımla karşı karşıya kaldıklanna tanık olundu. Yılda 800 saatini yeraltmda geçiren küavuz ve egitimciler ise bu sınınn beş kaü kadar ışınımın etkisinde kalıyorlar. Kendisi de usta bir mağaracı olan Princess Margaret Hastanesi'nden Malcolm Sperrin "Magaracılann etkinliklerini ona göre ayarlamalan açısından bu durumdan haberdar edilmeleri gerekiyor," diyor. Ana kan hücreleriyle karaciğer tedavisi Amerikan bilim adamlan, farelerde yaptıklan denemelerde, kandan ve kemik iliginden anttıklan olgunlaşmamış ana kan hücreleriyle karaciğer hücrelerini tedavi ettiler. "Stem Cells Califomia" ve "Cyto Therapeutics" adlı firmalar tarafindan yapılan araştırmalarda, farelerin kanından antüklan ana kan hücrelerini farelenn karacigerlerine aşüayan bilim adamlan, karaciğerin işlevini yerine getirmesini sagladıklan 9 fareyi yaşatmayı başardılar. San Diego'da yapılan Deneysel Biyoloji Kongresin'de açıklanan araştirma raporunda, organ nakli yapü 688/< Sayfa haberieri: Rita Urgan