Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
tı. Araşürmalar yedi yaşın altmdala çocuklann bilgisayarsız çok daha sağlıkh olduklannı ortaya koydu. Dr. Healy konferansta anababaların suçluluk duygusuyla oynandıgını ve onlara üç yaşına basan çocugun bir bilgısayannın olmaması durumunda ıleride bir meslek sahibi olamayacaklan görüşünün aşüanmaya çalışüdıgına dikkat çekerek, bilgisayann çocugun okulda ögrenmesini güçleştirdigini ve gerçekte beyinsel gelişimine zarar verdigini belirtti. . f AÇLIGA ÇOZUM Dünya nüfusunun üçte ıhsınin günlük besin gereksiniminin yandan çoğunu sağlayan pirinç açhk sorununa bir çözüm getirmeye çahşan geneuk mühendıslenn ana hedeM oluşturuyor. Geçen günlerde Filipinler'de gerçekleştınlen uluslararası bir konferansta kamuya duyunüan genetik değişıme uğratümış bir tür pinncin yılhk ürün miktannı % 35 oranında arttıracağı belirtiüyor. Dahası, Çin, Kore ve Şili'de denenen bu. türdeki pirinç atmosferden % 30 daha fazla karbondıoksit absorte ettiğinden küresel ısmma sorununa da belh ölçüde çözüm getihyor. Uluslararası Pirinç Araştırma Enstitüsü tarafindan gerçeldeşürilen konferansta araştırma sonuçlannı sunan Washington Eyalet Ünıversıtesı uzmanlanndan Maurice Ku bu yöntemle önümüzdeki 20 yıî içinde dünya nüAısunun beslenmesi ıçin gerekli oldugu belirlenen besin miktanna hemen hemen eşit miktarda ürün ahnabüeceğine dikkat çekiyor. Böylesine çarpıcı verilere ulaşmakiçin Ku, pirince fotosentez sürecinı hızlandıran ve bıtkilerin daha çokkarbondıoksit absortesine olanak tanıyan mısır genleri yerleştirdi. Ku 'ya göre, oksijenin şeker üreümını engellemesine son veren bu yeni genler aynı zamanda bıthlerin kurakhk ve ısı gibi olumsuzluklara karşı daha dırençh olmalannı da sağlayabilir. Ku ve ekibinınmısırgenlerindenyararlanmasınınnedenibutür"C4"bıtküenninpirincehyasla daha ''gelişmiş'' olmalanndan kaynaklanıyor. C4 türü bitkiler karbondioksidı emerek bunun büyük bir bölümünü dörtkarbon türü asitler olarak depoluyorlar. Ne yazık h, pirinç, patates ve buğday gibi en önde gelen besin kaynaklanmızda bu işlemi yerine geürebilmekiçin gerekM enzunler bulunmuyor. Söz konusu "C3" türü bitkiler önceliMe üçkarbon bileşımleh üreten daha basit bir fotosentez sürecinden geçiyorlar ve soluduklan karbon dioksidin büyük bir bölümünü dışan venyorîar. Araştırmayı AgrobiyolojikKaynaklar UlusalEnstiü'nden Mitsoe Miyao ve Magoya Üniversitesinden Makato Matsuoka ile birlikte gerçekleştiren Ku ilk aşamada üç mısır enzımı üreten bu gen sayesmde verim % 12 oranında arttı.Gelgelelim pirince, C4 bitkileri için can ahcı bir önem taşıyan başka bir enzim olan, "pyruvate orthophosphate disinase" geniyerleştirildiğinde verimin % 35 oranında arthğına tanık olundu. Sera deneyleri sonucunda bu ih genden herhangi birini taşıyan bitkilerin atmosferden çok daha îazla miktarda karbondioksit absorte ettikleri de görüldü. Bu da, küresel ısınma sorununun bir ölçüde giderilebileceğı anlamına geliyordu. kemoterapi turü olan Etoposide verilmeden önce farelerin kafa derilerine uyguladüar. Hayvanlann yansında tuy dökülmesine rastlanmazken, otekı yansında dökulmenin büyük ölçüde azaldıgına tanık olundu. Ote yandan, GVV8510 verilmeyen farelerin tüylennin büyük bir bölümünün döküldügü görüldü. Kemoterapi ilaçlannın büyük bir bölümü hızla bolünmekte olan hücrelere saldınrlar. Bunlar, ne yazık ki, hızla büyüyen kanserli hucrelerın yanı sıra, saç bezlerinin çevresindeki hücreler gibi, hızla bölunen sağlıklı hücreleri de yok ederler. Kemoterapi uygulanan hastalarda görülen saç dokulmesi b u n d an kaynaklanır. GVV8510 geçici olarak hücre bolunmesini durdurmak suretiyle saç dökülmesini engelliyor Büeşım kafa densine sürüldügünde yüzeye yakın hücrelere geçerek CDK2 adıyla bilinen onemlı bir enzimı etkisiz duruma getiriyor. CDK2 enzımınden yoksun kalan hücreler çevrimin bir aşamasında taküıp kalıyor ve böylece kemoterapi üaçlannın yarattıgı etkilerden korunmuş oluyor. Soz konusu ilacın şimdi ınsanlar uzennde denenmesi bekleniyor. Üacın krom ya da jel bıçımınde uretilecegi, hastalann kemoterapi uygulamadan once bunu başlanna tıpkı şampuan gıbı sureceklen ve birkaç saat sonra yıkayacaklan beırtüıyor Sayfa haberleri: Rita Urgan Gülme yetisi çocukluktan gelişiyor Ingiliz biyologlara göre, olaylann gülünç yonünu algüama yeteneginin genlerle degil, yetiştirilmeyle ilgisi var. Ingiliz bilim adamlan, söz gelimi Gary Lanon'un kankatürlerinı sevip sevmediginizin yetiştirilme biçimine göre degiştigine, şakadan anlama yeteneginin biçimlenmesinde gençlerin hiç de etkili bir rol oynamadıgma şaşkınhkla tanık oldular. Çekingenlik, cıvıl cıvü olma ve girişkenlik gibi kişilik özelliklerinrn büyük bir bölümu en azından kısmen genler tarafindan behrleniyor. Böyle olunca, bilim adamlan aynı şeyin şaka yetenegi için de geçerli oldugunu düşunduler. Londra'daki St. Thomas Hastanesi'nden Tim Spector, Lynn Cherkaı ve ekibi bunun dogru olup olmadıgını anlamak amaayla 71 çift, tek yumurta ikizi ile 56 çift, çift yumurta üazinin nukte ye teneklerıni sınadı. Çiftlerin her biri birlikte yetişmişlerdi. Ekip çiftlerden ayn odalara gitmelerini ve beş karikatüre 010 arasında bir puan vermelerini istedi. 0 puan karikatürün "bir kâgıt tüketimi" oldugu anlamına gelirken, 10 puan "en gülünç" kankatur anlamını taşıyordu. Sonuçlar karikatürün gulünçlugu konusunda kardeşlerin benzer göruşlere sahip olduklannı ortaya koydu. Gelgelelim, genleri tıpatıp aynı olan tek yumurta ikizleri bu konuda çift yumurta ikizlerinden farklı bir tavır sergilemediler. Bu durum da kardeşlerin aynı şeylere gulmelerinin genlerden çok, yetiştirildıkleri ortamla ilintili oldugunu gösteriyor. Spector, "Bu son derece ilginç, çünkü çogu kişilik özelligi genlerden kaynaklanır. Elde edilen veriler nükte yeteneginin büyuk ölçüde etkilere baglı oldugunu gösteriyor. Bu da çok gözde fıkralann neden ulustan ulusa büyuk farklılıklar gösterdigine bir açıklama getirebilir," dıyor. (ns., 15,2) Sıcaklığa göre tat Amerikalı bilim adamlan, yalnızca olağanüstü koşullarda, yiyecekler denli sıcaklıgı da tadabüecegımızı belirtiyorlar. Bilim adamlan dilin hızla sogutulmasının çogu kişinin ağzında eksi ya da tuzlu, soguk bir dilin ucunun ısıtümasının ise şekerli bir tat bırakügını ortaya koydular. Yale Tıp Fakültesi'nden Barry Green "Bu tat alma sisteminin en temel özellıklerınden bırını oluşturmaktadır. Ancak sistem evrimden geçtiginden, bu durum normalde gundelik yaşamımızı etkilemez," diyor. Green, gerçekleştirdigi bir dizi deneyde, deneklerin dillerini normal sıcaklık olan 37 derecenin altına duşurdu. Dil sıcaklıgı 20 derecenin altına indiginde kımı denekler agızlannda ekşi ya da tuzlu bir tadın ayırdına vardüar. Deneklere ve dilin yuzeyine gore farklılıklara rastlanmakla birlikte, en yaygın tepki dilin ucu 20 dereceden 35 dereceye çıkartıldıgında duyumsanan şekerli tat duygusu oldu. Green, üzerlerindeki çeşitli deneyler yapüan deneklerin üçte ikisinin sıcaklığa göre degışen bu tatlardan en az bir tanesıni duyumsadıgına, dilin yan kesimlerinın sogutulması sonucunda ekşi, arka kesiminin sogutulmasında ise kimilerinin agzmda acı bir tat kaldıgına dikkat çekiyor. Tkt alıcılan aldıklan sinyalleri sıcaklığa duyarlı sinir lifleri aracılıgıyla beyne üetirler. Gelgelelim, bilim adamlan bugüne dek sinır sisteminin sıcaklığa gösterilen tepküen fütreden geçırdıgıne inaruyorlardı. Cincınnatı Üniversıtesi'nden Robert Frank, "Agzınıza soguk su aldıgınızda tadı hiçbir şeye benze mez. Sorun sıcaklığa bağlı tadın açıklanmasından çok. genelde neden bu tatlan duyumsamadıgımıza bir açıklama getirilmesidir," diyor. Kemoterapiye bağlı saç dökülmesine son Saç dokülmesi kemoterapi uygulanan kanserli hastaları en çok urkuten şeylerden biridir, Kimi hastalar salt bu korku yuzunden hekime başvurmaktan bile çekinırler. Şimdi bilim adamlan saç dökülmesinı engelleye bir krem ya da jelin yakında bu tür hastalann imdadına yetişecegini müjdelıyorlar Glaxo VVellcome ılaç şırketmden Stephen Davis ve meslektaşlan GVV8510 adh bir ilacı çok yaygın bir 686/7