Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Falih Köksal'ın bıldırcınları ve cinsel Köksal, bıldırcmlar üzerinde cinsel davranış sisteminin, diğer temel biyoloik sistemlerden farklı olduğunu gösterdi. Turgut Gürer,. , lkemızde yapüan beyin araştırmalan konusunu bu hafta, Bogaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümu'nde, Dr. Falih Köksal ve araştırma grubunun "bıldırcın" davranışları üzerine yaptıgı üginç çalışmaları gündeme getirerek sürdürüyoruz. Falih Köksal'ın önderliginde üç senedir sürdürülen araşürmanın esas konusu cinsel davranış sistemlerı. Burada yapüan çalışmalar, yalnızca davraruş düzeyinde sürdürülüyor. Falih Köksal, cinsel davranış sistemlerini, canlının hayatta kalmasını saglayan sistemlerden (su içmek, bes lenmek gibi) ayırmak gerektigini söylüyor. Bunun nede U ni, cinsel davranış sisteminin, "genlerın bır sonrakı nesle aktarılması" amacını taşıması. Oysa, beslenmek, su içmek veya düşmanlardan kaçmak ıçin geüşmış olan sıstemler, genlerın programladıgı organizmanın hayatta kalmasını saglayan (survival) unsurlar. Genler, hayatta kalabilmeleri içııı organizmaları çeşitli motivasyon mekanizmalarıyla donatıyor. Örnegın kandaki şeker oraru düştügunde, canh acıkıyor ve yıyecek bulmak zorunda kalıyor; dilin üzerinde bulunan reseptörler, orgarüzmanm hayatta kalması ıçın gerekli olan şekeri bulmasına yardımcı oluyor. (Belki de tatlıya olan duşkunlügümüzün temelinde, bu yatıyordu.) Agzımıza attıgımız bır şeyi, acı olarak algılamamız yine bu tür reseptörlerin mar ıfetıdu ki aslında, bunun nedenı doğadakı zehirlı mad delerin genellikle "acı" olmasından kaynaklanır; bir tür savunma mekanizması. Bazı hayvanlarda ise (örnegin kuşlarda) düşmanlarını tanıyıp onlardan kaçabilmek içm doguştan sahip oldugu bazı ozel programlar bulunuyor. Bu tur hazır programlarla ılgılı Wolfgang Schleidt'in yaptıgı, trajık şekü de sonuçlanan deney oldukça ilgı çekıcidir. Schleıdt, tavugun, yumurtadan yenı çıkan kendi civcivini tanıması ıçin gerekli uyarının yalnızca onun sesi olduğunu keşfetmiştı. Tavuk, bu sesı duydugunda cıvcivlerı koruması altına alıyor ve kumese yaklaşan dıger canhlarasertgagadarbelenylekarşılıkveriyordu. Schleidt, tavugun kulaklarını bantladı ve yavrusunun sesini duymasını engelledi. Bundan sonrası trajik bir oykü: tavuk, kümese yaklaşan kendi yavrusunu bır gaga darbesiyle öldürdü. Oysa araştırmacı, içi doldurulmuş cansız bır gelincigin üzerine cıvcıv sesı veren bır hoparlör yerleştirdıginde; tavuk, baş düşmanını kumese buyur edıvermıştı. (1) Köksal ve arkadaşlarımn çalışmalannın esas amacı ise hayatta kalmayı saCflayan bu tür davranış sistemleri ile gen aktarımına ilişkin davranış sıstemlerirun birbırlerinden farklı çahştıgını gösterebılmek. Köksal, ögrenme teorısıyle ılgılı bugüne kadar bırçok çalışma yapıldıgından söz edıyor; koşullanma ile ogrenme de bu konuda surdurülen çalışmaların bır turu. Araştırmacı, şimdiye dek koşullanmaya yonelik yapüan araştırmaların hiçbuinde, bu iki tip davranış sistemi farkhbgının dikkate alınmadıgını söylüyor. Köksal şu soruyu soruyor: Koşullanma ilkeleri, acaba cinsel davranış sıstemı ıçın de geçerlı mı9 Klasık koşullanmanın tüm aşamalan, laboratuvar ortamında gerçekleştırüıyor. Büdırcınların bulundugu bolmelerde ani ışık veren ozel aydınlatma sistemlerı var. Oncelıkle hayvanlara, ışık pulsları ve hemen ardından yemek veriliyor. Belli bır sure bu işlem tekrarlandıgında, "ışık uyarısı" hayvan ıçın' 'yemek'' anlamı taşımaya başlıyor. Işık yandıgı zaman yemek ve' rılmese de, hayvan ışıga dogru yaklaşmaya devam ed:yor. Ancak ışık uyarısı uzun bır süre tek başma verıldıgınde; başka deyış, le, ışık, yemek "bügısmı" ^ yıtırdıgınde, uyarı da işlevirıi yitınyor. Bu sonuçtan da anlaşılacagı gibi hayatta kalmayı saglayan davranış sistemlerinde, beyın düzeyinde geri besleme (feed back) ve düzeltme (correction) alt sistemleri bulunuyor. Işık uyansı, tek başına yemek anlamını taşımıyorsa, organizmanın hayatta kalmasına hiçbir katkıda bulunmuyor; dolayısıyla hayvan ışıga ilgi gostermiyor, Ayra işlemler yeniden tekrarlandıgında (ışık uyansı ve yemek bir arada verildiginde) ise ögrenme süreci çok daha hızhgerçekleşıyor. r Cinsel davranış sistemi Kontrol amacını taşıyan bu derıeylerin ardından; bu defa cmsel davranış sistemi üzerine koşullanma deneyleri yapılıyor. Kuşlara, öncelikle anlamsız (kuşlan; dişi kuş gösterilmeden, tek başına cinsel davranışa yöneltmeyen) bir maket gösteriliyor; yaklaşık ofuz sanıye sonra kafesın içinde bir kapak açılarak dişi kuş dışan çıkıyor Belli bır süre (yaklaşık bır ay boyunca) aynı ışlem tekrarlandıktan sonra hayvan, bu maketin "dişi kuş" anlamına geldigini ögrenerek, "yaklaşma" davraruşı; hattabazılandogrudan bu maketin kendine cinsel davranış gösteriyor. Falih Köksal ve bıldırcmlar üzerinde deneyler yaptıgı laboratuvan. 572/8