25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dünyamn içinin hikâyesi Dünyanm içinin neye benzediğine bir yanıt Y erbilimciler 30 yıldır yeryüzünün içinin neye benzedigini tartışıyorlar. Sonunda, Massachausetts Teknoloji Enstitüsü'nden Dr. Rob van Hilst ve arkadaşlan sayesinde dünyanın her yerinden toparlanan deprem şokdalgalannın özenli çozurnlernesı sonucu bır yanıt bulunmuşa benziyor. Bilim adamlannın araştırma sonuçları Nature'de (10 Nısan 97) yayımlandı. Bu yanıt, gezegeruraızin yapısı ve tarihinin anlaşılmasında yeni bir çag açıyor. Araştırmacüar, digerlerinin inanışmın tersine, levha tektonigınin olagan akışı sırasında, yeryüzünün yüzey tabakalanmn, yan yolda yerleşmeyip, durıya çekirdegine kadar emildiğini belirtiyor. Dünya katmanlı bır yapıya sahıp. Kabugu ve altındakı mantonun üst bölümleri litosfer adı verüen katmanı oluşturur. Litosferin altında, litosferik mantonun daha akışkan kesımi yer alır. Bu bölüm, ayagımızı bastıgımız yerın 2.900 km altındakı sıvıdemirden oluşmuş çekirdekle arasında net bir sınır oluşturacak biçimde iç kesimleri kaplar: Bu yeni kanıt, "katmanlı" iç yapı modelıni, tdegiştirecege benziyor. Yeni modeli ise toplu mantı konveksiyonunun egemen oldugu ve üst üste yer alan daha lokal, ince manto yapılan oluşturuyor. Dünyanın merkezmde katı ve metal bir iç çekırdek bulunur. Litosfer, okyanusların altında 100 km kalınlıktayken, anakaraların altında 400 km.ye ulaşır. Her ne kadar kıta kabugu 2000 milyon yıldır "fazla degişmemişse de, okyanuslannki 100 milyon yıldan eski degildir. Bunun nedenı ise surekü olarak degişirne ugramasıdır. Kabuk, bırbırinden bagımsız "dilımlerden" oluşur. Bunlar hareket ederler ve birbirleriyle karşılaştıgında deprem1e r e v e manto malzemesindeki hareketin yol açtıgı kızgın bolgclordır. Benzer bir durum, Pasıfık platosunun suruklenmesı nedeniyle hâlâ oluşumunu sürdüren Havvaiı odaları zincirinde gözlenmektedir. Bınlerce milyon yıllık süre boyunca okyanus kıyılannda dalıp batan (subduction) malzeme okyanusu ortası sırtlarda yeniden yükselerek mantonun konveksiyon turunu tamamlar. Burada sorun konveksıyonun ne denli derin oldugudur, Dalıp batan kabuk kadar ulaşır nn, yoLsa, alt manto katmanını dünyanm dış kat"\ \ manlanndan yalıta \ \ rak arada mı kalır? Pek çok araştırmacı, 660 kilometre derinlikte mantoda gözlenen ayn bir sınır bölgesine ılgi göstermektedir. Araştırmalar, bu derinlikte, rnantoyu oluşturan minerallerin yapısındaki ani degişimin yol açmış oldugu zannedilen belırgin bir "evre geçışı"ne işaret etmektedir. Bu sınırla ayrümış bır alt ve bır üst mantonun varlıgına ilişkin ciddi jeokımyasal bulgular vardır. Başka araştırmalara göre ise, dalıp batan yerkabugu bu sının aşarak daha da derinlere kayabılır ve manto konveksıyonu yalnızca 660 km'lık yüzeysel katmanlarla sınırlı olmayıp tum iç yapıyı kaplar. Samter sendromu ve astım Fuat Kalyoncu (*) ünumüzde surekli olarak yeni ve etkili astım ılaçları kullanıma sunulmasına ragmen, bu hastalıga baglı bazı özel sorunlar sürüyor, Bu sorunlar astmalılann az bir bsmında görülür. Samter sendromu; enşkuı astınalıların yaklaşık onda bırinde astmaya ek olarak agn kesici ilaçlara alerjı, burunda polip oluşması, devamlı nezle ve sinuzit olmasıdır. Çocuklarda çok ender gorulur. Hem astmarun kendisi hem de Samter sendromu bırbirıyle ılışküı ama ayrı genetik geçişi olan durumlardır. Örnegin agn kesici ilaçlara alerji veya burunda poüp oluşması astma olmadan tek başına olarak da gorülebüir. Hastalarda genellikle 20'li yaşlann sonuna dogru başlayan surekli nezle ve tekrarlayan sinuzit dönemlerıne 30'lu yaşlarda polip astma ve agn kesici ilaçlara alerji eklenir Astma ve ilaç alerjisi kural olmamakla birlikte bir yıl arayla ortaya çıkar. Hastdldrın hepsinde bu 4 ozellık bır arada olmayıp, bazen astmaya sadece polip veya agn kesici ilaç alerjisi eşlik eder. Astmarun kendi doğasına ozgu belırtüeri ve görulme sıklığı her ülkede biraz farklüık göstenr. Ulkemızde astma erışkinlerde % 25 arasında görülüyor. Ankarada Hacettepe Urüveısıtesı ogrencüerınde yapılan bu araşünnada ağrı kesıcı ilaç alerjısı % 0.7 ve sadece aspınne bağh alerji ise % 0.35 oranında bulundu. Uluslararası yayınlarda bu rakanı genelde % l'in altında, ancak astmalılar arasında % 823 arasında degışiyor, Samter sendromlu hastalann dörtte üçü kadmdır; bunların astımı daha ağıı seyreder ve diğer astmalılara gore daha çok ilaç almak zorundadırlar. Araştırmalar bu kışüerde antıbiyotık alerjısı, rönt gen ılaçlanna alerji, metal alerjisi, deniz urunleııne alerji, kıonık urtiker, gıda katkı ve boyalanna alerji, şişmanlık, şeker hastalıgı, bazı romatizmal ve hormonal hastalıkların daha sık göruldügunü ortaya koydu. Muhtemelen bu kişilerde siklooksıjenaz eıızımi üe ügıü hucresel duzeyde bir bozukluk vardır. Bu doguştan olabüecegi gibi belki de daha sonra bir virüs enfeksiyonu sonucu gclişmektedır. Bu hastalaı için tedavıde kullanılabilecek bazı özel Uaçlar bırkaç ülkede piyasaya çıktı. Bu hastalann astımı, birçok agn kesici veya romatizma ilacı ıle krize girebüir. Aspırin ve metamizol (genelde sonu "jin" üe biten üaçlar) en sık etkileyen nedenlerdir. Hastalann % 85'i parasetamol, kodein ve aspırinın bagırsakta çozulen Na saüsüat formunu sorunsuz tolere eder IJlkemizde yeni kullanıma başlanan Ni mesulid, % 90 oranında guvenlı bır antiromatiznıal üaçtır. En emıru, hastcddnn bu ilaçlan test yapüarak kullanmaya başlamasıdır. Eğer hasta herhangi bir nedenle surekli aspirin kullanmak zorundaysa, bu hastalaıa beüi bu protokol dalulınde ve doktor kontrolünde olmak üzere, bu ilaç verilebilir (*) Hacettepe Umversıtesı Tıp Fakultesi G y anardag hareketlerı ne yol açarlar. Okyanusun ortasındaki sırtlar yeni okyanus kabugunun üretilmesini sağlarken eski okyanus kabugu anakaralara yakın bölgelerde mantonun içıne dogru dalıp batar. Buna ek olarak yeni okyanus kabugu dilimler halınde yükselır. Buna neden Paıeontolojı Kuşla dinozor eksik halkası uney Arjantm'de 90 milyon yıllık kayalarda, dmozorlar ve kuşlar arasındaki "eksık halka" bulundu. Arjantinli paleontolog Dr. Fternando E. Novds ve Dr. Pablo F. Puerta, bu yeni buluşun, kendisi bir kuş olmamakla birlikte, dmozorlann kuşlara bilinen en yakın akrabası oldugunu belirti yorlar. Iki metre uzunluktaki Unenlagıa comahuensıs, biçimsel olarak tanınmış vahşı etobur Velosiraptora benzeyen, küçük bir dinozor turü. Iskeletinin tümü bulunamadıgı için kesin konuşmak olası degil. Bulunan parçalar pelvis, bir bacagın buyuk bır bolumu, kürek kemigı ve üst kol kemigi yani huerusla sınırlı. Bununla birlikte bu kemıkler bile kuşlann uçmasının evrimi üe ilgili kilit rol oynuyorlar. Pelvis, ilginç bir özellikler mozaigı sunuyor. kimi bölümleri, Velociraptor ve en çok kuşa benzeyen dinozor olan etobur Deinonikus gibi dinozorlara benzerken, diger bolumleri, özellikle bilinen ük kuş olan Archaeopteryx'inkiler gibi kuş kemiklerini andınyor. Ancak, araşnrmacılar arasında en çok tartışma konusu olan kürek kemigi. Insan humerusları gıbı dinozor humerusları da aşağı ve gerıye yönelerek gerıye dogru sıvrılen bir dırsek oluşturuyor. Unenlagia'nın kürek kemigi baglantısı ise oldukça farklı bir biçim sergileyerek kuşlardaki gibi düz ve yanlara yonelik bir ya G pıda Bu da, hayvanın kollannı yukan ve aşagıya dogru çırpabü mesine ve dınlenme konumundakı kuşlardaki gibi kollannı bedene yapışık tutabilmesinde rol oynuyor. Unenlagia gerçek kuşlar evrimleştikten sonra da uzun sure yaşamış bir dinozor. Ancak uçamayacak kadar büyük oluşu uçan bir atadan evrimleşmış oluşunu olanaksız kılıyor. Yine de kuşlar havalanmadan öncekı evrim sürecınin temel özelliklerine sahip. Unenlagia ve kuşlar arasındaki farklılıklar, biçim sorunu olmayıp orantı özellikte. Unanlagıa'nın boyutlan dörtte bire indırgenirse ve bacaklanndan daha uzun kollara sahip olursa tümüyle bir kuşa benzeyebilir. Unanlagia'mn kuş tuyu benzerı tüylere saMp olup olmadıgı ise bızler içın sır. Geçen yıl Çin'de, kuş tüyü benzerı rüylerle kaplı ve her türlü ayrıntısı iyi korunmuş bır kuçük dinozor, Sinosauropteryx kalıntıları bulunmuşru. Çinliler'in belirledigi bir başka dinozor olan "Peotarkeopıteriks"te ise gerçek kuş ruylerıne sahıp oldugu saptandı. Ilk olarak Almanya'da bulunan Arkeopiteriks'in bilinen türlerinın çogunun kuş tüyüyle kaplı oldugu belirlenmiş. Ancak kuş tüyüne sahip olmayan türlen küçük bir dinozor olan Compsognathus'la kanşürümış. FezaAkça Kaynak: Nature News 572/14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle