Katalog

ARAŞTIRMA DÜNYASINDAN • > 4» Gerginlik, kalbi zorlamayacak Ç Yenitiıkıtasunmlurı gerçehleşürilebilecek. Altın, hamupa donuşturuldu B ir Japon şirketinin altını elle yoğrubilen bir hamura dönüştürmesi, gelecekte yepyeni takı tasarımlarının gerçekleştirilmesı yolunda önemli bir adım sayılıyor. Mıtsubishi Materials şirketinin geçenlerde Ingiltere'de piyasaya sunduğu bu maddenın yakında Japon ve Alman pazarlarına da ulaştırılacağı bıldiriliyor. Ince altın tozu, su ve adı gizlı tutulan organik bir bağlayıcıdan oluşan "hamur" iki yıllık yoğun bir çalışmanın ürünü. Tasarımcılar elde edilen bu maddeyi tıpkı çömlek çamuru gibı yoğurabilıyor. Istenilen biçıme ulaşılır ulaşılmaz ürün 1000 derece ısıda tutuşturuluyor. Su ve organik bağlayıcı buharlaşarak gerıye eriyip kaynaşan altın zerreciklerı kalıyor ve sonuçta çıplak gözle görülemeyen mikroskobik gözeneklerle dolu bir madde ortaya çıkıyor. Takı tasarımcıları, buluşu önemli bir atılım olarak değerlendiriyor. Mitsubıshı elde edilen altın hamurun başka alanlarda da kullanılması içın çeşitlı yollar araştırmakla birlıkte, maddenın temelde takı tasarımında kullanılması amaçlanıyor. (N.Ş. 12.8.Ru) oğ u m u z ıçin tıpkı ateşle arutun yanyana gelmesi denli çekinceli olan kalp hastalığı ve aşırı stresli bir iş ikilisi eskiye oranla daha az "patlayıcı" bir bileşim sayılabilir. Kalp hastası olup da işi de aşırı strese yol açan kişiler artık ne kalp krizi geçirecek ne de işinden ötürü yaşamını yjtjrecek. Yıllardır alışageldiğımız stresli işin kalbe zarar verdığı yolundaki görüşün yanında bu görüş son kerte şaşırtıcı. Stanford Ünıversıtesi Kardiyoloji Bölümü Uzmanlarından Mark Hlatky, göğüs ağrılanndan yakınan ve koroner anjiyosu yapılan 1489 hastanın gehşımıni ınceledi. Anjiyo, hekimlerin koroner damarların içini görmelerine ve koroner hastalıklara yol açan birikmiş yağı izlemelenne yarayan bir görüntüleme yöntemi. Deneklerden ayrıca mesleklerinin stres düzeyini belirlemek üzere bir de anket formu doldurmaları ıstendi. "Circulation" dergısinin son sayısında yer alan bir raporda, göğüs ağrıları yanıltıcı bir alarma dönüşen hastalarda strese çok daha fazla rastlanırken, daha huzurlu ortamlarda çalışanlarda ko Kalbi yorgun olanlar kendilerini toplumdan soyutlamamalı. roner tıkanıklıklann çok daha yaygın olduğu belirtiliyor. Amerikan basını bu raporun stresli işın kalp hastalığına yol açmadığı yönünde bir kanıt sayılabileceğini ileri sürmekle birlikte, uzmanlar böyle bir yargıya varmak ıçin henüz erken olduğunu dile getiriyor. Araştırma yalnızca göğüs ağrısı çeken denekler üzerinde yapıldığından, kalp rahatsızlığı belirtisi sergilemeyen denekler "normal" değildi. Daha önceki araştırmalar bu grupta nevrotik eğilımler ortaya koyduğundan, denekler büyük bir olasılıkla işlerinin çok stresli olduğunu sanıyorlardı. Ortalama dört yıldır damar tıkanıklığı çeken hastaların durumunun da gözlendiği araştırmada, bu süre içinde işlerinin stresli olduğunu söyleyen hastaların kalp krizi geçırme oranının böyle bir işte çalışmayanlardan pek de farklı olmadığı görüldü. Araştırmacılar, stresle kalp hastalıkları arasında hiçbir ilinti bulunmadığı yolunda bir yargının son kerte sakıncalı olacağına parmak basıyor. Anket formu kımi strese yol açan etmenlere değinmekle birlikte, vardiyalı çalışma, çalışanlar arasındaki sürtüşme ve işten atılmalar gibi kalbe etki yapabilecek önemli etmenler üzerinde hiç durmuyor. Bu nedenle kalp hastalıklarıyla stres arasındaki ilişkinin kolay kolay anlaşılamayacak denli karmaşık bir konu olduğu söylenebilir. Ancak araştırma, kalp krizi geçirenlerin, çoğumuzun sandığı gibi işten ayrılmak zorunda olmadıklannı, tam tersine toplumdan soyutlanmanın kalp hastalannda ölüm çekincesini önemli bir ölçüde arttırdığını ortaya koyuyor. Videoda plankton avı O kyanuslardakı karbon akıntısının içerdiğı plankton sayısı iklim farklılıkları konusundaki kestirimler ıçin kaçınılmaz bir veri niteliği taşımaktadır. Doğal Çevre Araştırma Konseyi şimdi iki Ingilız araştırmacının bu alanda daha kesin ve hızlı verı toplamasına yardımcı oluyor. Şimdiye dek plankton sayısındaki yoğunluk ya ağlarla toplanan örnekler tartılarak ya da ışıktan geçtıkleri bir sırada elektronik olarak ölçülerek belirlenmekteydi. Üst düzey bir eğitimden geçmiş denız araştırma uzmanları, örnekleri mikroskop altında inceleyerek farklı türleri ayırabılir. Ancak bu yöntem gerek tüketilen zaman gerek maliyet açısından oldukça külfetlı olup verılerın kesınlıği açısından da pek olumlu sonuçlar vermemektedir. Piyaouth Ünıversitesı Okyanus Bilimlerı Enstitüsü'nden Derek Pilgrım ve ekibının üzennde çalıştıkları bir sualtı video kamerasıyla artık örnek toplanmasına gerek kalmaksızın plankton sayımı yapılabilecek. Kamera daha önce de var olan optik plankton sayacı ıle bırlikte kullanılmak üzere tasarlanmış. Geminın arkasında, 200 ıle 300 m. arasında alçalıp yükselerek devinebilecek bir biçımde hazırlanmış özel bir platforma yerleştirilen her iki aygıttan kamera, sayaçtan geçen suyu saniyede beş metreye ulaşan bir hızla görüntüler. Kamera görüntülerinden planktonlar türlerine göre sınıflandırılırken, optik sayaç da bunların sayılarını belirler. Kameranın ıçındekı dıjıtal sınyal ışlem programı sayesinde planktronlar boyut ve biçımlerıne göre otomatık bir biçimde sınıflandırılır. Planktonları şımdılık 10 sınıfta toplayabilen vıdeo görüntülerinın daha farklı türlerı de saptamasına çalışılıyor. Bir başka araştırma ise planktonların yoğun bir biçımde yaşadığı denız suyundan üç boyutlu görüntüler elde edilmesıne çalışıyor. Aberdeen Ünıversitesi mühendıslık bölümünden John Watson ve ekıbı yüksek verımlı, üç bo Denizlerde plankton sayısının azalıp çogalması daha iyi izlenebilecek. yutlu "enstantanelerin" elde edilmesı ıçin lazer ışınlarından yararlanıyor. Uzmanlar onumüzdekı bir yıl ıçınde bir dizi zaman ayarlı görüntunün elde edilecegını bıldırıyor. Bu tür göruntülerle planktonların ısı ve ışık farklılıklarına göre büyüme hızı ve öteki davranış biçimleriyle ilgili bılgı elde edılmesi, dolayısıyla da, küresel ısınma ve denizlerdekı balık stokları konusunda kestırımlerde bulunma olasılığının da artması beklenıyor. (ns. 12.8. ru) 4455