Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PSİKOLOJI Çocuklarda ruhsal hastalıklar sanıldığından çok Çocukların beşte birinde en az bir ruh hastalığı var Dr. Atilla Turgay'ın geçen hafta yayımladığımız "Dlkkafksikliğt bozukluğu''üzerine ılgi çeken görüşlerinin arkasından bu hafta da çocuk psikiyatrisindeki gelişmeler konusunda sorulanmıza verdiğl yanıtlan okuyacaksınız. Bu hafta tatil nedeniyle "Haftanın Oündami'ne ara veriyonım ve sayfayı Atilla Turgay'la paylaşıyorum. Bunlann içinde de en sık neden depresyon. Ikinci sık neden davranış bozukluklan, suça yönelim biçimindeki bozukluklar ve bunların yarattığı evden alınma utanç, yalnızlaşma, bir deîığe kapatılma, hapsedilme gibi durumların yarattığı umutsuzluğa bağlı intihar girişimleri var. Bunlar ciddi intihar teşebbüsîeri. Son yirmi yılda yapılan epidemiyolojik çalışmalarda bütün Batı ülkelerinde, Türkiye'de de tek tük yapılan çalışmalarda çocuKİann ciddi rahatsızlıklan olduğunu gösterdi. Ikinci önemli bulgu da belki bilimsel açıdan son derece önemli. Bu rahatsızlıklar ne kadar erken başlarsa o kadar ciddi oluyor. örneğin, şizofreni. Çocuğun yaşı ne kadar erkense, hastalık başladığında, hastalığın seyri daha ağır, tedaviye tepkisi daha az oluyor. Eğer depresyon çocukluk çağında başlamışsa bu depresyon yasam boyunca ciddi bir şekilde devam ediyor. Tedaviye tepkisi erişkinlerden daha kötü. Yapabildiğimiz yardım daha az. Bu da gösterildıkten sonra çocuk psikiyatrisinin önemi artmaya başladı. Üçüncü bir önemli özellik de çocuklukta görülen ruh sağlığı sorunlarının büyüklük yaşantısında da surmesi. örneğin, anoreksi dediğimiz yememe hastalığı. Yeme bozukluklarının da hastaların yüzde ellisinden fazlasının daha gençlik ve çocukluk yaşında başladığını buluyoruz. örneğin, son zamanlarda tedavisi çok daha iyi bir şekilde yapılan obsessif kompulsif hastalığın çok erken yaşta sasladığı, çocuların bunu bir giz olarak tuttuklannı görmeye başladık. Son bulgular birçok ruh sağlığının çocuklukta başladığını ortaya koydu. Orhan Bursalı Turgayı Çocuk psikiyatrisindeki en büyük bulgulardan birincisi bence, çocukların beşte bırinin en az bir ruh hastalığından rahatsız oldtıklarının ortaya çıkması. önemli sayıda çocukta ise birden fazla rahatsızlık görülüyor. • Psiklyatriar çocuklarda hastalık yaratmıyorlar değil mi? Turgay: Yok. Tersine psikiyatrlar çocuklardaki hastalığın teşhisinde yeterince aktif değıller bana sorarsanız. Hâlâ kendilerine gelen hastaları almakla uğraşıyorlar. Toplumdaki hastaları yakalamaya çıkmış değiller. Intiharları alalım. Avrupa'da özellikle ve Amerika'da gençlerde intıharlann oranında son otuz yılda yüzde üç yüz artma oldu. Bu kadar belırgin... • Bunlan çocukluklarda yaşadıklan olaylara mı bağlıyorsunuz daha çok ? Turgay: Bunların en büyük nedeni depresyonlar. Çocuklarda da, gençlerde de depresyonların varlığı, intihara yol açacak şiddette kendine öfke, kendine kızma, umutsuzluk. Çocuklukta eskiden olmuş olayların intihara kalkışmakta çok büyük bir rolü var. Fakat biz intiharian iki grupta inceliyoruz. Bunlardan bir tanesi yardım amacıyla, yardım isteme amacıyla ortaya çıkan ciddı olmayan intihar girişımleri. Ben bunlara intihar girişimleri bile demek istemiyorum. Kendini yıpratmaya yönelik birtakım girişimler, bileklerıni kesme gibi. Birkaç aşırı hap yutma gibi ciddi olmayan, dikkati üzerine çekmeye çalışan, yardım almaya çalışan girişimler. Fakat dörtte biri ise ciddi nitelikte girişimler. örneğin, tüfeği kafasına tutup tetiği çekme, iple kendini asmaya kalkma, yüksek yerlerden atlama, giden trenden atlama gibi. Bu girişimlerin arkasındaki nedenler genelde çok ciddi ruh hastalıkları yatıyor. Nedenleri çevresel değil, çocuklukta olan olgular değil. O anda çocuğun veya gencin çok ciddı bir ruh sağlığı sorununun varoluşu neden. Eskiden düşünce şuydu: Çocuklukta ana babanın yetiştirme tavııiarıyla ilgili bir takım olaylar oluyor ve bunlar ılerde ruh hastalığı şeklinde erışkınlikte kendini gösteriyor. Bu bozukluklann kökeni rterede yatıyor, doğuştan mı? Turgay: Gene son yıllarda en önemli gelişmelerden bir tanesi de çocuklukta görülen ruh hastalıklannın ailesel köklerinin bulunması. Ailesel demekle iki şey kastediyoruz. Bazı ailelerde belli rahatsızlıklarm genel toplumdan daha sık olduğunu görüyoruz. Ancak bu hangi etkenler, öğrenmeye bağlı etkenler mi, ana babadan oğrenilerek veya kardeşlerden oğrenilerek edinilmiş belirtiler mi, kalrtsal olarak kromozomlarla bir nesilden öbür nesille geçen rahatsızlıklar mı, birbirinden aynmını yapmak çok güç. Bazı ailelerde depresyon çok sık görülür. Ama depresyon ana babadan çocuklarına kalıtsal olarak genlerle de geçebilir. Aynı şekilde depresıf ana babanın, depresif tavırlanyla aile içersinde depressif sıkıntı, mutsuzluk oluşturabılir ve bu süregen bir olay olabilir. Çocuklarda neşesızlenme, neşelenmeyi öğrenememe, depresyondan kurtulamama ruh halleri görülebilir. O zaman depresif kişilik diye bir tanımlama var, değil mi? Turgay: Var. Cok ciddi olmayan depresyon, yıllar boyu süren mutsuzluk, yaşantısından hoşlanamama, yaptıklarından haz almama biçimlerinde kendini gösteren kronik depresyona yakın bir mutsuzluk durumundan söz ediyoruz. Bu da klinik bir olgu, çok sık rastlanan klinik bir olgu. Fakat bu gibi kişilerde zaman zaman aşırı depresyon a eğilim de var. Bakıyorsunuz bu kişiler kronik süregelen mutsuzluklarının içersinde depresyona girip çıkıyorlar. Bu gibi kişilerde depresyon çok daha sıklıkla görülebiliyor. Bir de b«b«k psikryatrisi goliçiyor son zamanlarda ? Turgay: Bebek psikiyatrisi çok güzel gelişti son zamanlarda. özellikle on beş yirmi yılda. Bu konunun çalışma alanı, yaşları ikiden küçük çocuklarda ruh sağlığı sorunlarını çok erken ayırdedip çok erken tedavide bulunma amacına yönelik. Burada en sıklıkla ayırt ettiğimiz şeylerden bir tanesi AIDŞ Çocuklan. Bu çocuklarda belirgin zeka gerilıkleri belirgin zihinsel özürler başlıyor. Bu çocuklan çok erkenden tedaviye alma çabalarımız var. Bunun dışında, ilaç kullanan annelerde özellikle yeni doğanda zeka geriliğini nasıl yakalayabilinz, yeni doğanda aşırı ruh hastalığı belirtilerini nasıl yakalayabiliriz diye ciddi çalışmalar var. Ergenlik yaşında hamile kalan 1314 gibi yaşlarda gebe kalan kadınlarda çocukların ruh sağlığında bebeklerin zihinsel gelişiminde belirgin bozukluklar var. Türkiye'de ciddi bir sorun bu. Çünkü Türkiye de erken evlenme, erken anababa durumları var. Genç kızın yaşı ne kadar küçükse çocuğun zihinsel özürlü olması olasılığı o kadar daha yüksek. Bazı kalıtsal hastalıklar saptanabiliyor ve hamilelik kesilebiliyor. Turgay: Doğru, bazılannda kromozom çalışmasını özellikle yüksek riskli dediğimiz ailelerde yapıyoruz. Peki siz yeni doğmus bir bebeğe nasıl bir tedavi uygulayabilıyorsunuz. Turgay: Yeni doğmuş bir bebekte eğer hormonal bir bozukluk söz konusuysa bunun düzeltilmesine gıdiyoruz. Eğer hormonel bir bozukluk değil de, bozukluk beyindeyse bu çocukların özel uyarımlarla tedavisine gidiyoruz. özellikle zeka geriliğiyle doğan çocuklarda erken uyarma erken uyarım teknıkleri kullanılarak bunların zekalarında gelişimi birazcık düzeltmek olasılığı var. İlaç mı yoksa baska teknikleri* mi? Turgay: Başka teknikler. Başka tekniklerle kastım uyaran, oyun. Çocukların hangi algısal, görsel, beş duyusal fonksiyonları açıksa, kapalı olan fonksiyonlarının yarattığı yoksunluğu bir nevi azaltma olanağınız fazla. örneğin işitme kusuru olan çocuklan çok erken yakalayabiliyoruz. İşitme bozukluğu olan çocuklarda konuşma bozukluğu görüyorsunuz. Çünkü ışıtmiyorlar. Bunun için Konuşamıyorlar. Bunların bir kısmını cerrahi tedaviyle değiştirme olanağımız var. Psikiyatri hastalığı: Türkiye ve Amerika kıyaslaması Dr. Atilla Turgay psiklyatriye başvuran hastalannın sayısında her geçen gün artma olduğunu belirtiyor. Acaba niçin? Hastalann daha çok doktora başvurması mı etkili oluyor bu artışta, yoksa gerçekten toplumda depresyonu arttıracak olaylar mı çoğaldı? Turgay "Bir kaç etken sayabilirim. Bunlann başında toplumda genel bir dağılma var. ömeğin, boşanma olayını alırsanız, Kuzey Amerika'da. Kanada ve ABD'de şimdlkl yaşı yirmi ile otuz arasında olan neslin boşanma tehlikesi aşağı yukan yüzde elli ve boşanma sonunda görülen çok belirgin ruhsal bozukluklar ortaya çıkıyor, çocuklarda, ailelerde. Bunun dışında şehirleşme olayı çok önemli bir etken olarak sayılabilir. Tutkunluk yapan zarahı ilaç ve alkol kullanımı kesinlikle psikiyathk rahatsızlıklara yolaçıyor". Doktor Turgay her dört Amerikalıdan birinde kesinlikte bir psikiyatrik rahatsızlık olduğunu belirtiyor. "ömeğin her üç kişiden bir tanesinde yaşamı boyunca en az bir kere tedavi gerektiren depresyon olgusu olabileceği ortaya çıktı. Çok yoğun halk eğitimi var. Elli altmış kanallı televizyon programlannda her an herhangi bir kanalda ruh sağlığı ile ilgili bir eğitim programı bulabilirsinlz. Atilla Turgay'a, Amerikalı hasta ile bir Türk hasta arasında benzeriik var mı diye soruyoruz. Epey fark varmış. 'Aitenin ruh hastasına karşı tuturnu çok larklı. Türkiye'de her köyün bir delisi vardır denir ve her köy delisine sahip çıkar. Akıl hastasına sahip çıkma, kabul etme, aile İçinde tutmaya çalışma çok belirgin. ABD'de ise hasta dışlanıyor. llk gittiğimde şaşımıştım, bu hastalann aileleriyle görüşmek istiyordum. Bir hafta, on gün on beş gün geçer. Kimse uğramaz. Telefon ederim gelmezhr. Türkiye'de ise kohdonarda ailelerden geçemezsiniz. Sosyal bir dayanışma var. Aşın dayanışma, aşın bağlılık, aşın destek olma. örneğin çocuklann kötüye kullanılması. Amerikalı komşu bunu duyarsa ya polise telefon eder, ya çocuk esirgeme kurvmlanna Türidye'de komşusu, ne yapıyorsun, bunu yapma, sen çok sinlriisin, Ayşe biraz bizde kalsın tarzında bir sahip çıkma eğilimlini çok görebilirsiniz. Fakat Türkiye'de ruh hastalıklan hâlâ bir ayıp gibi karşılanır, bir damgadır. özellikle son onon beşyılda beyin görüntüleme tekniklerinin gelişmesi ve bir psikiyatrik hastalığın ardında var olan beyindeki bozukluklann bulunuşuyla akıl hastalığına karşı tutumda da büyük değişiklikler oldu ve artık birçok aile, çocuklanndaki hastalığın, akıl hastalığı oiabildığini rahatlıkla söyleyebiliyor." Cumhuriyet BİLİMTEKNİK «No: 388, 27 Ağustos 1994 «Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.. »Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çatinkaya «Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç • Yazı Işleri Müdürü: Ibrahim Yıldız, Dinç Tayanç (sorumlu) • Yayın Yönetmeni: Orhan Bursalı »Grafik Yönetmeni: Tüles Hasdemir »Reklam: Reha Işıtman 3883