Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N H A B E R L E R Gelen son fotoğrafların incelenmesi sonucu halkalar arasına gizlenmiş 7 uydu ile toplam uydu sayısı 27'ye çıktı. oyager 2 uzay aracından gelen fotoğrafları özenle inceleyen iki Ingiliz gökbilimci, Satürn halkaları arasında yedi yeni ayın varlığını saptadı. Mitchell Gordon ve Carl Murray'e göre, bu aylar Satürn'ün bilinen yirmi uydusuna ek olarak, yedi tane daha uydusu olduğunu ortaya koyuyor. îki bilim adamı, Voyager 2 ve onu izleyen Pioneer 11 uzay araçlarından gelen kayıtların Satürn'ün bir yöresinde elektrik yüklü zerreciklerin beklenmedik bir biçimde azaldığını ortaya koyması üzerine işe atıldı. Bu durum bilinmeyen bir ayın ya da bir madde bulutunun elektrik yüklü zerrecikleri Satürn'ün yörüngesinden uzağa sürüklediğinin bir belirtisi sayılabilirdi. Ikinci adım, 20.000 kadar Voyager resmi içinden, zerreciklerin azaldığı bölge yakınında herhangi bir madde içerenieri ayıklamak oldu. Böylelikle uydu içermesi olası 181 görüntü seçilmiş oldu. Bu görüntülerden lekeleri, arka plandaki yıldızları ve elektronik "sesi" de çıkartınca geriye yedi yeni uydu kaldı. Resimler bu kitielerin tam boyutunu verebilecek denli ayrıntılı olmamakla birlikte, çoğunun 10 ile 20 km arasında olduğu sanılıyor. Her olası uydu için yörüngenin çapını da tam olarak kestirmek olanaksız. Bu arada iki kitlenin aslında aynı kitlenin farklı zamanlarda çekilmiş görün Satür'nün 7 gizli uydusu Yarım kanat hiç yoktan iyi aşambilim uzmanları, toprağa bağlı, uçamayan böceklerın nasıl olup da havada uçan sanatçılara dönüştüklerini yıllardır merak eder durur. Kanatlar, gelişimlerini bir gecede tamamladığına göre, kanat ve uçma kasları olgunlaşmadan böceklerin başka bir işlevi yerine getirdikleri kuşku götürmez. Peki ama, yarı oluşmuş kanat ve güçsüz kaslar ne denli iş görür? Şimdi bile kafamızı kurcalayan bu bilmeceye, birkaç sıradan sinek ve iki Amerikalı bilim adamı sayesinde son günlerde çarpıcı bir çözüm geliştirildi. llkel böcekler sınıfına giren sinekler, zaman zaman bir su birikintisinden yukarıya havalanmak için kanatlarından yararlanır. Pennsylvania Üniversitesi'nden James Marden ve Melissa Kramer, denek olarak kullandıkları sineklerin kanatlarını kopartarak yeni kanatların oluşması için bir olanak sağladığında, küçücük kanatların bile suyun üzerinde sektirme için yeterli olduğunu gördü. Bu da böceğin ağırlığının suda azalmasından kaynaklanıyordu. Kanat ne denli büyük olursa böceğin suda sektirmesi de o denli hızlı oluyordu. Bu bilgiye dayanarak, Marden ve Kramer şu savı ortaya V Y tüleri olabileceği de belirtiliyor. Eğer durum böyle ise, hesaplamalar bu uydunun Mimas uydusu ile aynı yörüngede olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmayı gerçekleştiren bilim adamları buldukları bu kitielerin uydu olduğu konusunda emin olmadıklarını dile getiri yorlar. Ancak, duyarlı aygıtlar aracılığıyla dünyada südürecekleri gözlemlerle kesin bir sonuca ulaşacaklarına, bu da yeterli olmazsa 2004 yılında uzaya fırlatılacak araştırma gemisi Cassini'nin konuya kesinlik kazandıracağına .inanıyor. (ru5 Kas. 94/ns) Gelişmekte olan ülkelerde kanser daha yoğun Her üç ölüm olayından bir tanesl gelişmekte olan ülkelerde görülüyor. Hindistan'da araştırmacılar, ülkede sıtma, verem ve kötü beslenmenin yoğun olması nedeniyle kansere gereken önemin verilmediğini, oysa ki, erken tanıyı olası kılacak ucuz ve kolay uygulanır yöntemlere gereksinim olduğunu bildiriyorlar. Gelişmekte olan ülkelerde kanser her ne kadar öteki hastalıklara kıyasla daha az görülse de, genelde görülen kanser sayısı sanayıleşmiş ülkelere oranla çok daha yüksek. Dünyada her yıl kanserden ölen 4.3 milyon kişinin % 70'inin gelişmekte olan ülkelerden olduğu belirtiliyor. Bu ülkelerde özellikle meme ve akciğer kanserinin giderek arttığı da verilen bilgiler arasında. Bombay'dakı kanser araştırma merkezi Tata Mamorial Center (TMC) sağlık görevlilerini eğitecek yeni bir proje geliştiriyor. Bu proje sayesinde yılda 70.00'i aşkın kadın meme kanseri taramasından geçecek. Bu arada, Delhi'de yapılan XVI. Uluslararası Kanser Kongresi'ne yüzlerce delege ülkedeki veba ve sıtma salgını nedeniyle katılamadı. (ru, 5. Kas, ns) Fransız bilim adamlanmn gösterisi Fransa'nın en büyük araştırma merkezi CNRS sermaye konusunda siyasal bir kargaşanın odağını oluşturuyor. Geçen haziran ayında merkezin yöneticiliğine atanan Guy Aubert'in CNRS'nin 1350 laboratuvarına masraflarını kısma çağrısında bulunması üzerine bilim adamları sokağa döküldü. Eylül başında Auber, örgütün bütçesinde 500 milyon franklık bir açık olduğunu, bu nedenle laboratuvarların kendilerine daha önce ayrılan ödeneğin ancak % 60'ını kullanabileceklerini bildirdi. Araştırma görevlileri tepkilerini iki eylemle dıle getirmeye çalıştı. CNRS'in devletten aldığı paranın yaklaşık dörtte üçü personel gideri ve genel harcamalar için kullanılıyor. Geriye kalanın büyük bir bölümü ise laboratuvarların bireysel programlarına harcanıyor. llke olarak, laboratuvarların bu programların maliyetıni karşılamaya yeterli paranın sağlanması gerekıyor. Ancak, son yıllarda bu durumun aksadığı gözleniyor. CNRS parasal yardımın kısılmasına karşın, işlevını kendi kaynaklarından elde ettiği gelırle bir süre sürdürmeyı başardı. Ama artık bu kaynaklann da tükenmesiyle örgüt ekonomik bir darboğaza girmiş durumda. Tutucu Araştırma Bakanı François Fıllon, laboratuvar yöneticılerinin durumdan yakınmaya hakları olmadığını, zira yaşanan darboğazdan devletin haberdar edilmediğini ıleri sürüyor. Bilim adamları ise bu krizin parti politikasından kaynaklandığı görüşünde. Araştırmaya ayrılan ödeneğın bütçede her yıl giderek azaldığı belirtiliyor. Bu da Fransa'da bılıme gösterilen ilginin de giderek azalması olarak yorumlanıyor. (ru, 5 Kas. ns) attı: Eğer böcek kanatları uçmaktan çok sektirme amaçlı ortaya çıktıysa, görünürdeki, hiçten tam gelişmiş bir uçma aygıtına geçişin yerini, yavaş yavaş gelişmenin olduğu bir evrim süreci alacaktır. Bilim adamları daha önceleri, böceklerin, çiftleşme ya da soğuk günlerde ısınmak için güneş ışınlarını toplamak amacıyla, daha ilkel kanatlardan yararlandıkları konusunda gözlemlerde bulunmuştu. Ancak bu sav, böceklerin neden uçmak için kanat geliştirdiklerini açıklamaya yeterli değil. Marden ve Kramer'ın deneysel bilgilere dayanılarak ortaya attığı bu sav soruna zekice bir çözüm getiriyor. Ancak deneyler, suyun üzerinde sektirme savının akla yatkın olduğunu kanıtlamıyor. Böcek fosilleriyle ilgilı bulgular arasında kanat oluşumunun ara aşamalarını gösteren hiçbir örnek olmadığından bunlar, ne yazık ki, konuya pek fazla ışık tutamıyor. Bu arada Marden tarihöncesi böceklerin su yüzünde sekmeyi olası kılacak biçimde bir evrimden geçtiğini gösterecek genetik ve biyokimyasal ipuçları bulmaya çalışıyor. (ru, 5 Kas. 94/ns) 402 7