Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YAŞAMVEÇEVRE ları hızla ağaç dikme, tahıl üretimini artırma gibı verimli işlere kaydırabilirler genç adamın 18 ayda kaç tane ağaç dlkip büyütebileceğini, çöplerden nasıl humus yapmayı öğrenebileceğini .. Bu adama bir de askerliği süresince aile planlamasını öğretebilirseniz en az yatırım ile ülkenin ve dünyanın geleceği için en doğru şeyleri yapmış olursunuz. Salt bu işidiyelim Türkiye'de yapmak bile sivıl ve askeri yöneticilerin önemli bir düşün devrimi yapmalarını gerektirir. Ne yazık ki zaman daralıyor, düşüncelerde evrime bile zaman yok; zorunlu, eh, biraz da yorucu devrimlere gerek var. Kafalarda devrimi elbette hepimiz yapacağız, ama işi en zor olanlar politikacılar, çünkü zaman darlığından bu kez çok çabuk hareket etmeleri ve toplumun önünde gitmeleri gerekiyor Bu o denli zor da değil. OFC içeren gazların ozon tabakasını deldikleri anlaşıldığında Avrupalılar çok hızlı davranıp bunu yasakladılar. Kanada ve Norveç başbakanlarının kendi üikelerinin CO2 yayımını 2005 yılına dek %20 azaltacakları yükümlülüğüne girmeleri diğer ülkelere de öncülük yaptı, azaltmanın daha da öteye (%30'a) çıkarılması pek çok ülkede takvime bağlandı. Pek çok ülke koydukları yasalarla oto benzlninden kursunu attılar, Petrol rafinerileri de hiç zorlanmadan yüksek oktanlı benzini kurşunsuz yapmanın yolunu buluverdiler. Şimdilerde aynı ülkeler otolan kent merfcezlerinden de kovuyorlar. Yakında Ford, General Motors gibi otomobil üreticilerininı lokomotif, vagon ya da bisiklet yaptıklarını duyarsanız şaşırmayın, çünkü en büyük müşterileri gelecek hızlı trenlerln, kent merkezlerinde de elektrikll mlnl otolarla blslkletlerln. Duşünün 20 yaşında aakera gkton bir Jean Michel Cousteau Dogayı korumak anayasa maddesi Dünyada ilk kez Paslflk ada ülkelerinden Papua Yeni Gine devletl bugünkü doğal kaynakların gelecek nesillere bırakılmasını öngören bir maddeyi anayasasına ekledl. Hızlı davrananlar.. G Çevre koruma bilincinin topluma kazandırılmasında gazetecilere de çok önemli görev düşüyor. Bilim adamlarının laboratuvarlarda bulduklarını mühendislerin uygulamaya çalışması yeterII değildir; bunları günlük dille, sürekli olarak kamuoyuna aktarmak gerekir ki bu da basının görevidir. Erozyonun bizi nasıl yoksullaştırdığını, ormanlarımızın yok olmasının yaşadığımız enflasyondan daha önemli olduğunu, enflasyon diye bildiğimiz canavarın aslında fosil enerji kaynaklarımızın tüketilmesinden kaynaklandığını, daha az enerji tüketerek daha çok üretme felsefesini halka anlayacağı dille aktarmak kalkabileceği güç bir iştir. Günümüzde gönüllü örgütlerin çevre koruma alanlarındakı sınırlı ama başarılı çalışmalarında basının ilgisini çekebildiğini görüyoruz, ancak gazetecilerin artık birer halk eğitimcisi olarak daha çok çaba göstermeleri gerekmektedir, hele hele bizim gibi ülkelerde. 2000'e girdiğimizde bir çok şey belli olmuş olacaktır. Ya önümüzdeki on yılı lyi kullanıp yaşam treninin makaslarını insanların mutluluğuna doğru değiştirmiş olacağız ya da... Yazması çok zor, çünkü benim de bana hesap soracak iki çoouğum var.. ancak yazılı ve görsal baaının altından Basına görev... ece gözlerimi kapattığımda, nerede olursam olayım, yeni sefere çıkmış olan Calypso'nun Akdeniz'in pırıl pırıl gökyüzü altında süzülüşünü anımsarım. Bu gemi, burada benim için ayrılmış bir yer olmamasına karşın çocukluğumun eviydi. Her gece farklı bir ranzada uyurdum, bazen bir dolabın açık çekmecesinde, bazen annemin yatağında, bazen babamınkinde Calypso benim çocukluk kimliğimdi Şanslıydım. Babamın gemisi benim geleceğimin temeli oldu. Calypso, tüm dünyada yelken açtıkça, gezegenimizdeki yaşamın narin olduğu, güzelliğinin çok eski olmakla birlikte, dayanıksız olduğu felsefesine sarıldı. Babam, bana dünya kaynaklarının sahipleri olmadığımız inancını aşıladı. Şimdi sahip olduklarımızı bizden sonrakiler için korumakla sorumluyuz. Bugün bu çerçeve içinde yaşamaya çalışıyorum, fakat seyahat ettiğimde, yetişkinlerin ne kadar az sıklıkla gelecek kuşakları akıllarına getirdiklerine tanık oluyorum. Tüm dünyada, çocuklarına miras kalacak gezegenin koşulları hakkında çok az özen gösteren anababalar görüyoruz. Çocuklarımızın temiz su kaynakları olacak ırmakları ve öteki su kaynaklarını kirletiyoruz. Çocuklarımızı tehlikell güneş ışınlarından koruyacak ozon tabakasını tahrip ediyoruz. Yerin tehlikeli bir biçimde ısınmasını harekete geçirerek çocuklarımızı kuraklık ve .elaket tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyoruz. Doğmamış çocuklar konuşamaz. Bununla birlikte, görmeyeceğimiz kuşaklar için bile sorumluyuz. Jeen Michel Cousteau Papua Yeni Olnell bir çocukla birlikte görüluyor. buk para anlamına gelir ve çabuk para gelecek için kördür. Bunun bir kanıtı da yalnızca çamurla işi olan Wezip Alolum'un artık klasikleşmiş öyküsü. Papua nın Madang bölgesindeki Jobto köyünün bir uyesı olan VVezip Alolum içinde bir çamur hendeği bulunan ağaçlandırılmış bir araziyi ödünç aldı. Kuşaklar boyunca, ailesi kilden çömlekleri yiyecekle takas ederek yaşamını sürdürdü Çamur hendek ona atalarından el değmemiş bir biçimde kalmış bir mirastı Yabancı yatırımcılar aile topraklarında ağaç kesmek için izin istediği zaman, VVezip Alolum isteksizdi. Ona "Artık çamura ihtiyacın yok, şimdi paran olacak" dediler. En sonunda kabul etti. Buna karşın, firmantn her ağacı keseceğini, böylece yeniden yeniden tohumlanma olanağı tanımayacağını anlamamıştı Firmanın onun geleceğine saygı göstermeden toprağı kullanması onun anlayış sınırlarının ötesindeydi. Kısa bir süre sonra yalnızca ağaçlar kesilmekle kalmadı, bunun sonucundaki erozyon nedeniyle çamur hendeği de zarar gördü. Kil artık işlenemeyecek kadar kuruydu. VVezip Alolum'un kısa bir süre sonra parası da bitti. Çamuru olmadığı için, ailesinin tarihi boyunca İlk kez yoksuldu. Ormancılık firmasının çamur kaybı dolayısıyla kendisine ödeme yapmasını istedi. Fakat çamur için kim tazminat ödeyecekti? Ancak VVezip Alolum için çamur hendeği, ondan öncekiler tarafından bırakılmış bir sermayeydi. Hem sahibi, hem de koruyucusu olmuştu. Şimdi çocuklarına bırakacak hiçbir şeyi yoktu ve aile çevrimi kırılmıştı. VVezip Alolum, kaynakların kısa vadeli olarak nakde dönüştürülmesinin kurbanı olmuştu. Çevre koruma ve sorumluluk Sorumluluklarımız nerede? Bildiğim kadarıyla, yeryüzündeki yeralan güçlü uluslardan hiçbirinin gelecek kuşaklar İçin çevreyi korumak açısından yasal sorumluluğu yoktur. Fakat ilginçtir, küçücük bir ada devleti olan Papua Yeni Gine, çocukları için kaygısını anayasasında dile getirerek bu tür bir denemede bulundu Anayasada şöyle yazıyor: ".. doğal kaynaklarımızın ve çevremizin hepimizin ortak yararı için olduğunu ve gelecek kuşaklann yararı İçin zenglnleştirilmesi gerekliliginı açıklarız." Papua'da her vatandaşın, gelecekteki vatandaşları da aklında tutarak hareket etmesi bekleniyor, Ancak sözcükler tek başlarına, açgözlünün akla gelmeyen şeyleri avlamasını önlemiyor. Kaynakların işletilmesi ça Ya bizim durumumuz? Doğal kaynakları tüketirken, çocuklarımıza karşı pervasızca davranmıyor muyuz? Onlara en iyisini verme egiliminde olmamıza karşın, tehlikelerle dolu bir çevre bıraktıgımızı, muhteşem bir kaynaklar stoğunu tükettiğimizi öğrendiklerl zaman, bizim hakkımızda ne düşünecekler? Calypso, bir çocukluk hediyesi olmanın çok ötesindeydi Benim için hep bir miras, sürekliliğin hatırlatıcısı olarak kalacak. Calypso yaşayan bir belge, benim gelecek için anayasam. Yaşam biçimimizi değiştirirsek, belkı bir gün dünya çapında bir anayasa ıle suyu, havayı, ormanlarımızı ve vahşi yaşamı (doğal mirasımızı) gelecek kuşaklar için koruyacağız. Belki bu anayasayı çocuklarımız yazacak. (rrum, LAT6) 2299