24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N HABERLER Mezarlık ve mezbahadan Körfez savaşına Amerikan sağlık ekibi, savaşa nasıl hazırlanmıştı? S ona eren Körfez savaşında koalısyon güçlerinin en çok hazırlık yaptığı alanlardan biri de olası bir büyük çarpışmada yaralıların tedavi ve bakımıydı. Bu amaçla kara ve denizde büyük bir "sağlık ordusu" seferber edilmişti. Gerçi kara savaşının beklenenden kısa sürmesi nedeniyle sağlık ordusuna fazla iş düşmedi ama görevli personel sıkı bir eğitimden geçmiş oldu. Birleşık Devletler donanmasının yüzen hastanesi USNSMercy gemisinin güvertesindeyiz. Geminin pistine inen ambülanshelikopterden dört yaralı indirıliyor. İlkyardım ekipleri hemen yetişıyor. Yaralıların üniformaları kesiliyor, oksijen maskelerı takılıyor, serum şışeleri hazırlanıyor ve hızla amelıyathaneye doğru yola çıkarılıyorlar. Yaraların korkunç görünümlerı karşısında görevhler bizi uyararak olan bitenin sadece bir prova olduğunu söylüyorlar. Oysa plastık makyaj malzemesınden hazırlanan yaralar gerçekten etkıleyıcı Sürekli alarm halindekı yüzen hastanenin komutanı Or. Robert Abbe, gazetecılere bılgi verirken geminin normalde her gün 200 ağır yaralıyı rahatlıkla karşMayacak kapasitede olduğunu belir, tiyor. Dev gemıde 500 doktor ve yardımcı sağlık personeli görev yapıyor. Dr. Abbe, Vietnam'da görev yapmış bir savaş cerrahi olarak cephede sağlık hizmetlerınde kesınlikle ekip çalışmasının gereklı olduğunu vurguluyor. Bu nedenle görevlı sağlık personelinin önceden sıkı bir uygulamalı eğitimle psikolojik yönden hazırlanması gerekıyor. Psikiyatristler personelin çetın savaş koşullarına hazırlanmasını 6 ay sürdüğünü belırtıyorlar. Cesetleri torbalara koymakla görevli personel daha önce mezarlık ve mezbahalarda görev yapmış kişiler arasından seçilmişti. Kuveyt şehrı cıvanndaki çatışmalarda Pentagon, müttefiklerın 20 bin ölü, yaralı ve kayıp vereceğinı hesaplamıştı. Kara savaşında hücumlar sırasında günde 3 bin kayıp verilmesi de beklenen rakamlardı. İngiliz Genel Kurmayı ise Irak ordusu ıle doğrudan çarpışma durumunda 9,500 kişilık askerı bırlıkten %15 kayıp verileceğını hesaplıyordu. Bazı tümörlçr niçin daha dayanıklı? Yeni bir testle bu saptanacak ve uygun tedavi geliştirilecek. eni gellstlrilen bir test sayesinde bazı tümörlerın diğerlerine oranla tedaviye daha çok karşı koyma nedeni açıklanabilecek. İngiltere'de gerçeklestirilen bu araştırma, tümörün oluşum şeklinin belirlenerek uygun bir tedavi yöntemi bulunmasını amaçlıyor. Bu test oksijen banndırmayan hypoxlc hücrelerıni tarıyor. Bilim adamları, oksijenden yoksun olan kotü huylu bir hücrenın radyasyona ve ilaçlara karşı koyabildiğini keşfettiler. Tümördeki oksijen barındıran hücreler tedavi sonucu yok edilseler bile salt birkaç hypoxlc hücrenın varlığı kanserll hastanın iyileşmesini engelliyor. Bir hücreye ışın verilirken en çok zarar su hücreleri parçalanırken meydana gelir. Yüksek oranda oluşan tepkisel hidroksll kökleri hücrenin DNA'sını tanrip ederler. Oksıjenin varlığı bu zararı sürekli hale getirir. Oksijen yoksa tahrip azalır, hücrelerın bir kısmı canlı kahr. Ooktorlar tümörün hyroxlc bölümünün tespit edilmesi durumunda oksijen verilerek bu hücrelerin yok edilebileceğini belirtiyorlar. Şu anda hypoxlc hücrelerle ilgili bırçok araştırma yürütülüyor; ancak bunların sonuçlandınlması için hastalara radlolsotope aşılanması ve tümörlerınden alınan örneklerin incelenmesi gerekiyor. Doktorlar genelde, uzun vadeli riskleri nedeniyle hastalar üzerinde radyoaktivite içeren denemelerden kaçınıyorlar. Northwood Hastaneşi'nden Richard Hodgkiss ve ekıbi, Brunol Üniversitesı'nden John Parrick ve çalışma arkadaşları tarafından geliştirilen yeni test radioisotop* kullanımını gerektirmiyor. Bu testte. salt hypoxic hücrelerde bağlayıcı nıtelikte bir bileşim oluşturan özel antikorlar kullanılıyor. Bu araştırma, theophytline ile aromatik molekul nitrolmldazole'dan üretilen NITPin hücre içindeki moleküllerı tespit etmesine dayanıyor. Theophylllne'e karşı geliştirilen özel bir antlkor daha sonra yeni oluşan bileşime karıştırılarak ışık saçan ikinci bir antikor elde ediliyor; bu yeni antikorun görevı hücreleri görünür kılmak. En son aşamada ise hücreölçer kullanılarak nypox>c hücrelerinin sayısı ve yeri belirleniyor. Bu yöntemin başlıca yararları kesinliği ve radlolsotope kullanımı gerektirmemesidlr. Ancak araştırmacılar pek çok deneyden sonra NITP'in hastalara venlebıleceğini, şu anda bu ılacın yalnızca laboratuvarlarda uygulanabildığıni söylüyorlar. Şımdılik bu yöntem salt laboratuvar kullanımıyla sınırlı kalsa bile kanserli hücrelerin incelenmesinde bilim adamlarına büyük yararlar sağlayacaktır. (New Sc. 19 ocak, a.h.) Y Atom çağının kobayları Akreplerin insanlara kıyasla katbekat güçlü bir savunma gücü var. özet çeviri: Hakan Durmuş / Ayperi Kayan D ünyanın en eski hayvanlarından olan akrepler, günümüzden yaklaşık 500 milyon yıldan bu yana, yeryüzündeler. Tropikal enlem ormanlarında kaynaşan 20 cm uzunluğunda parlak siyah türünden tutun, kum çöllerinde yaşayan 2.5 cm'lik ince ve soluk renkli akrabalarına varıncaya kadar akreplerin hemen hepsi aynı karakteristik vücut yapısına sahipler. Scorpionidae ordosuna ait bu hayvanlarda, 6 çitt bacak var. Bacaklarının ilk çifti küçüktür ve avı parçalamaya yarar. Daha iri olan ve ıstakozunkine benzeyen ikinci çitt, avını yakalamada kullandığı güçlü kıskaçlara sahiptir. Akreplerin besinini böcek ve örümcekler oluşturuyor; avlarını güçlü kıskaçlarıyla kavrayarak parçaladıktan sonra dokulardaki sıvıları emiyorlar. Her birinde genel birer kıskaç bulunan son dört çift ise hayvanın yürümesini sağlamakta. Akreplerin asıl duyu organları, kıskaçların ve vücudun üzerjnde düzenli dizeler halinde yer alan duyar kıllarıdır. 5 oynak bölümden oluşan kuyruğun ucundaki telsonda zehir kesesi ile insanlara dehşet veren ve en çok korkutan iğneal bulunur. Akreplerin, son yıllarda biyologların ilgisini üzerlerıne fazla çekmelertnin nedeni, yalnız zehirli olmaları veya efsanevi olarak bir burca isim vermiş olmaları değildir. Dıştan gelen bazı etkenlere karşı direnç gücü akreplerde çok gelişmiştir. Akreplerde mikroplara karşı, hatta bazen da ınsanlarda patojen olan mikroplara karşı hayret verici bir sav gücü vardır. Bunların içinde bizi en fazla ilgilendiren iyonlze edici ışınların öldürücü etkilerine gösterdikleri dirençtir. Akrepler üzerinde yapılan araştırmalarda genellikle Co 60'ın gamma ışınları, ba Kara savaşında yaralılara acil müdahale amacıyla Pentagon, Suudi Arabistan'da gezıcı hastaneler kurdu ve binlerce doktor, hemşıre ve hastabakıcıyı görevlendirdi. Klimalı çadırlar ve kum torbalarından inşa edilen sağlık ıstasyonlarında çöl savaşına uygun donanımlar sağlandı. Mercy ve Comfort adlı dev hastane gemilerınin ilerı teknolojiye sahip tıbbi ve cerrahi donatımı, ağır yaıalılara uzun süreli bakım ve tedavi olanağı sağlayacak düzeydeydi. 2082 zen de röntgen ışınları kullanılmıştır. Bir karşılaştırma yapmak için bir defalık total radyasyona ait teorik değerleri verelim: insanda 600 rad olan DL 50, maymun, keçi vedomuzda da aynıdır. Köpek ve kobayda yaklaşık 350 rad'dır. Radyoaktif ışınlara en fazla direnç gösteren su kaplumbağasında bu rakam 1500 rad'a kadar yükselir. Eklembacaklılar radyasyona karşı daha dirençlidirler. Akreplerde 30 günlük radyasyon sonucu DL 50 değeri çok yüksek düzeylere ulaşabılır. Siyah Fas akrebi (Androctonus mauretanlcus) 40000 rad, Sahra çölunde yaşayan iri sarı akrep (Androctonus amoreuxl) 85.000 rad'a kadar dayanabilir. Bazı araştırıcılar, akreplerin bulundurduğu zehirin kuvveti ile radyasyona olan direnci arasında bağlantı kurmuşlar, zehirde sinir sisteminde iletimi sağlayan bir madde olan serotonin bulunması bu görüşü desteklemiştir. Gerçekten de akreplerde zehir kuvveti azaldıkça radyoaktiviteye dayanıklılık da azalmaktadır. Akreplerin genellikle yüksek radyoaktivite dozlarını tolere etmeleri nasıl izah edilebilir? Akreplerde derl değlştirme devreslnin dışında genital organ dokuları harlç somatlk mltoz eereyan etmez. Hücreler bölünmediğinden, radyasyona maruz kalan akreplerde flzyolojlk bozukluklar mlnlmum sevlyede kalmıatır. Kısaca kromozom sayısı en düşük olan türlerin en dırençli türler olduğunu söyleyebiliriz; zira bunlarda ışınlara hedef olma olasılığı oldukça düşüktür. Akreplerin hücre ve dokularında yapılan in vitro araştırmalar henüz çok yetersizdir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar ileride yapılacak çahşmalara örnektir. Bu hayvanlar, radyasyon dirençleri sayesinde sansasyonel, fakat gerçeği yansıtan bir deyimle "atom çağının kobayian" olarak adlandırılabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle