24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM KÜLTÜR İstanbul'un su derdi ve Sapanca Gölü Bizans İmparatorluğu döneminde Sapanca Gölü İzmit Körfezi'yle nasıl birleştirilmek istenmişti? Vehbi Belgil turması ile kesinlik kazanabilir. Teklifim ilginizi bekliyor. Gerçekleştirilmesi yüksek mevkiinizin şanına uygun düşecektir. Bu arada, ben de, emir buyurduğunuz gibi, değerli senatör Calpurnius Macer'e bir mektup yazarak elindeki mühendislerden en uygununu göndermesini rica ettim." "Sevgili Plini, anladığıma göre, göl işini bütün enerji ve zekânızla ele almışsınız ve gölün sularının boşalıp bitmesini önleyecek birçok önlemler düşünmüşsünüz. Böylece gölün ileride de işimize yarama olanaklarını arttırmışsınız. Calpurnius Macer'in size bir mühendis göndermekte kusur etmeyeceğinden eminim: Böyle mühendisler, bulunduğunuz bolgede de bol miktarda var." I stanbul, tarihinin en büyük su sıkıntısını yaşıyor. Kurak geçen ikinci kışa, on milyona yaklaşan nüfusu eklersek durum kolaylıkla anlaşılır sanıyorum. "Kentimizin yeni yöneticileri soruna nasıl bir çözüm bulacaklar", merak ediyorum. Sapanca Gölü'nden su getiıme düşüncesi akla gelecek çözümlerden biri olabilir. Çünkü daha önceki yönetimlerce böyle bir proje ortaya atılmıştı. Denize düşen yılana sarılır atasözümüze uygun olarak konu yine gündeme gelebilir. Bu nedenle, "eski defterleri, biraz da olsa, karıştırmakta yarar var. Fransız Auguste Comte'un bir sözüne göre, "Bir kavramın iyi anlasdabilmesi için önce onun tarihinin incelenmesi gerekir." (Comte, bu sözü Philosophie Positive'inin başında söylemişti). Kanal ve sonrası Sapanca'mızın incisi Sapanca Gölü hakkında "1880" yıl önce Roma imparatoru Trajan ile onun Kocaeli valisi arasında geçen yazışmalar birçok ilginç noktayı akla getiriyor. Bunları şöyle özetleyebiliriz: 1) Vali, imparatorun gözüne nasıl girilebileceğini çok güzel anlamış. Onun, büyük projeleri gerçeklestirmeye yönelik yanını çok güzel işliyor. 2) Fakat, Sapanca Gölü ile ilgili raporu birçok eksiklerle dolu: Gölün denizden yüksekliğini, sularının nereden geldiğini, derinliğini... ayrıntıları ile belirtmiyor. 3) Bunları Trajan akıl ediyor ve kendisine soruyor. Yani, imparator, "Ne halin var8a gör, bana ne soruyorsun?" demiyor. Nitekim, tarih, isa'dan sonraki ikinci yüzyılın lyl imparatorlar zamanı olduğunu, bu döneme Antonenler Dönemi dendiğini, bunların da Trajan Hadrlen, Antonen, MarkOrel ve Komod olduğunu yazıyor. Kanal projesinin ne olduğu haklı olarak sorulabilir. Orasını ben de bilmiyorum. Ancak Plini ve Trajan'ın ölmeleri projenin suya düşmesine yol açmış olabilir (Plini 113'te, Trajan dört yıl sonra 117'de ölüyor). Roma dönemi Bilindiği gibi, tarihinin bir döneminde Anadolumuz, Roma imparatorluğu içinde yer alıyordu. Bu dönemin sonuna doğru, 98117 yılları arasındaki 19 yıl içinde Roma devleti, imparator Trajan'ın (Trayan) yönetiminde idi. Kocaeli valisi de Küçük Plini idi. Tarih, Trajan'ın iyi bir yönetici ve büyük projeleri gerçekleştirici bir kimse olduğunu yazıyor. Imparatorun bu özelliğini bilen bir kimse olarak, Pllnl bir gün kendisine bir mektup gönderiyor ve bunda Sapanca Gölü'nün, izmtt Körfezi II0 blrleştlrilmesi flkrlnl ortaya atıyor. Pllni, mektubuna şöyle başlıyor: "Yüksek mevkiinize uygun düşen yüksek hizmet aşkınızı bildiğim için, ölmez nam ve şanınızı daha da yüceltecek yararlı ve görkemli projeleri size sunmaya kendimi mecbur sayıyorum. "Canla başia çalışırlar" "Burada, İzmit'in hemen yakınında büyük bir göl var. Mermer, tarım ürünleri, odun, kereste gibi şeyler, gemilerle, buradan, anayola kolayca ve ucuzca taşınıyor. Fakat, bütün bunlar, bu anayoldan denize kadar büyük güçlük ve masrafla, arabalarla götürülüyor. Ben gölün izmit Körfezi ile birleştirilmesini teklif ediyorum. Evet, bu iş için çok miktarda işçi gerekecek. Fakat, burada köylerde ve kentte el emeği çok. Bunların kendilerine de büyük yarar sağlayacak böyle bir projeyi gerçekleştirmek için canlabaşla çalışacaklarından eminim." 'Teklifımi uygun bulursanız ya bir mimar ya da bir mühendis gönderip durumu yerinde inceletir ve gölün denizden yüksek olup olmadığını ölçtürebilirsiniz." "Buradaki uzmanlar, gölün denizden 180 metre yukarıda olduğunu söylüyor. Ben de gidip baktım ve önceki Bltlnya krallanndan birinin açtırdığı bir kanal gördüm. Ama bunun tarlaları sulamak için mi, yoksa gölü körfezle birleştirmek için mi açılmış olduğunu bilmiyorum. Kanal yarım kalmış. Bunun da kralın ani ölümünden dolayı mı, yoksa bitirilmesinden umut kesildiği için mi olduğunu söyleyemem. Ancak bu durum beni heyecanla doldurdu: Kralların başiayıp da bitiremedikleri bir girişimi sizin tamamlamanız olasılığını düşündüğüm için. Şanınızı yüceltecek böyle bir teklitte bulunduğum için beni bağışlamanızı rica ederim." "Küçuk Plinl'nhi Mektuptan" adı altında Penguin Klasikleri arasında yayımlanan kitabın 274. sayfasından aynen çevirdiğim bu mektuba Imparatorun yanıtı daha da ilginç: "Gölünüzle denizi birleştirme teklifiniz ilginç. Ancak, bunun için her şeyden önce, göldeki su miktarının, bunun nereden geldiğinin kesinlikle saptanması gerekir. Bunsuz bir birleştirme, gölün kurumasına yol açabilir. Mühendis ihtiyacımz için Calpurnius Macer'e başvurabilirsiniz. Ben de size, bu gibi işlerde deneyimli birisini göndereceğim." işin sonrası Bu olumlu yanıtı alan Plini'nln yanıtı da aynen şöyle: "Gölün, önce nehirle, sonra da denizle birleştirilmesinden doğabiiecek sakınca ları gayet haklı olarak dile getiriyorsunuz. Fakat, ben durumu yerinde incelediğim için böyle bir tehlikeyi önleyebilecek bir yol buldum sanıyorum. O da şu: önce, gölü nehre bağlayacak bir kanal açılır. Fakat, kanal nehre hemen bağlanmaz. Ikisi arasında baraj duvarı gibi bir parça bırakılır. Böylece, göl sularının nehre akması (bu yolla da gölün kuruması) önlenmiş olur. Bu durum, gölle nehir birleştirilmişçesine yarar sağlar. Çünkü,gemilerle buraya kadar getirilen ürünler gölden nehre kolaylıkla ve fazla masraf olmadan taşınabilir. (Nehirden maksat, gölden körfeze akan bir ırmaktır). "Gerekirse bu bir çözüm şekli olabilir. Ama, bence buna da gerek yok. Göl, oldukça derin ve birleştirmenin yapılacağı yerin tam tersine düşen yerde aksi yöne akan başka bir nehir var. Bu nehrin önü bir bentle kesilirse suların boşa gitmesi önlenir. Kaldı ki, açılacak kanala paralel daha birçok dere de var. Bunların da önleri kesilirse göl sularının boşa akması, bu yolla da önlenmiş olur. Böylece de gölde daha çok su birikir." "Biz daha uzun ve daha derin bir kanal açar da gölü denizle birleştirirsek, göl suları ile deniz suları aynı seviyeve geleceği İçin, deniz fazla su çekemez. Kaldı ki, bu doğal imkânların hiçbiri bulunmasa bile "açıp kapamalı" ince su yoları ile su akışını istediğimiz zaman, istediğimiz kadar ayarlayabiliriz." "Bütün bu aynntılar, vaat buyurduğunuz mühendisin gelip durumu vuzuha kavuş Osmanlı dönemi Sapanca projesi Osmanlı döneminde bir kaç kez ele alındı, fakat sonuca ulaştırılamadı. Bu dönemde iş daha da geniş tutulmuş, önce Sakarya Nehri ile Sapanca Gölü'nün birleştirilmesi, sonra da gölün izmit Körfezi'ne bağlanması için çalışmalar yapılmış. Amaç, İstanbul'un çeşitli gereksinmelerinin daha çabuk ve kolaylıkla karşılanması idi. Günümüzde, Boğaz trafiğinin sıkışıklığı ve güvenlik sorunları öne sürülerek Sakarya Sapanca Körfez konusu gündeme getiriliyor. istanbul'un su derdinin göl yardımı ile çözülmesi de ara sıra ortaya atılıyor. 10 milyona doğru yol alan kent nüfusunun başlıca su kaynağı Terkos Gölü oldu bugüne kadar. Terkos 24 kilometre kare. Denizden 5 metre yüksekte. Sapanca Gölü 40 kilometre kare. Rakımı (yüksekliği) 40 metre. Bu özellikler, ihtiraslı politikacıları, göz doldurucu projelere itebilir. Yani, bunlar bir dönem daha seçilebilmek için çılgınca girişimlere kalkabilirler. Durumu dikkatlere sunuyorum. Konu hakkında geniş bilgi almak isteyenler iskit Yayınevi'nın "Mufassal Osmanlı Tarihi"nin 2570. ve 2851. sayfalarını okuyabilir. 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle