Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PSİKOLOJİ Bu incelemelerin tümü, heyecan süre since solunum ritmi, yuz ve vücut hare ketleri ve kişisel deney arasında bağlant olduğunu ortaya koydu. Bu bütün, heye canı oluşturan etklleyici model şeklindc adlandırıldı. Heyecan süresince bu dururr karmasık sinir kasları, iç organlar ve iç sal gı bezlerinin tepkileri sonucu ortaya çıkı yor, ayrıca istenilen anda denetlenebiler nefes ritmi, yüz ifadesi ve vücut davranifj ları gibi oluşturucuları da kapsıyor. Bı oluşturucular, altı önemli heyecan türü içir analiz edildi ve belirlendi. Heyecan, hayal kurarak yaratılabiliyor, ancak buna bağlı flzyolojik durumlan da denettemek gerekıyor. Bu yöntem sonucu aktörler, bu film şeritlehnde görülon yüz Ifadelerlni yaratabtliyoriar.(Erotik duygu). 'Heyecanlı olnrf ve yapay heyecan yaratma... Heyecanlanan bir klmsenin yalnızca yüz ifadesi değil, aynı zamanda solunum düzeni de değişir. Çeviri: Anahid Hazaryan Vücut hareketlerıyle ilgili olarak bellı başlı heyecanlar ıkı eksen üzerinde açıklanabilirler: Biri gerilim/rahatlama kutuplarını, diğeri ise yatay çızgi üzerinde yaklasma/kaçmma kutuplarını kapsar. Kızgmlık ve korku, gerilim doğrusu üstünde yer almalarına karşın gerilen kas grupları yönünden birbirlerinden farklılaşırlar; bu durum birbirine karşıt davranışlan belırler kızgmlık durumunda yaklasma, kişi saldırıya geçer korku anında uzaklaşma ya da hareketsizleşme; etken veya edilgen korku türüne göre kişi ya kaçar ya da kıpırdamaz. Rahatlama doğrusu üzerinde ise üzüntü, ağlama, şefkat (anne baba sevgisi, arkadaşlık), erotik duygu, neşe ve gülme yer ahr. İki "heyecan" ekseni G ünlük yaşamda bizde heyecan yaratan olaylarla sık sık karşılaşırız; bu noktada, hangi olayların ne tür heyecan yaratabileceği sorulur. Doğal olarak aşırı heyecana yol açan özel nedenler vardır; ancak çok basit görülebilecek olgular da ağaçtan düşen bir yaprak, dergide görülen bir yüz resmi, yolda rastlanan yabancının bakışları vb... kişiye bir anıanı çağnştırarak heyecanın oluşmasına yol acabilirler. Bu gibi durumlarda uyancı dış dunyadan gelmektedir. Fakal nedensiz de insan kendini birdenbire üzgün hissedebilir. Burada, beyin içinde "kendMlğlnden" bir hareketlenme söz konusudur. Uyancı etken içten veya dıştan olsun, heyecanlanan kişinin yüz ifadesinin, bakışlarının, iç organlarının çaJışma ritminin (kalbin hızlı çarpması, mide krampı, deri renginin değişmesl vb...) değişttği bir gerçektir. Heyecanın deneysel bir biçimde incelenmesi ya da komedyenin sahnede rol gereği heyecanlanma zorunluluğu, gerçek yaşamdan farklı durumlar ortaya koyar: "Tam zamanında, Istege bagtı" bir heyecan üretmek ve bunu çarpıcı bir biçimde seyirciye iletmek gerekir. Ttyatnoda heyecan yaratabilme yetisi komedyenin başlıca görevidir. Prcvalar sırasında aktör doğal olarak oluşan heyecanından yararlanabilir; oysa sahnede, dramatik olayların aktşı içinde istek üzerine ve süratle çeşitli heyecan türlerini aktarabilmek zorundadır. Laboratuvarda, özellikle kortaı ve üzün tü gibi çeşitll duygular üretmek çok daha güçtür. Dış dünyada ise günlük yaşamın heyecanları önceden belirlenemediği ve kaydedilemediği için bunlarla ilgili pslkoftzyolojlk dencyler yapmak olanaksızdır. Fakat yine de kendlliginden bir heyecan yaratmak komedyenler için zorunlu ve bunun oluşturucularını laboratuvarda araştırmak bir gereksinme olduğundan bu konuda neler yapılabilir? Zlhlnsel mekanlzmayı çalıştırmak En yaygın yöntem zihlnsel mekanlzmayı çalıstırmaktır. örneğin, laboratuvardaki denege (ya da prova yapan aktöre) geçmişinde kalan heyecanlı bir olayıtekraryasaması ya da gözünün önune getirmesi soytenir. Bu daha önce belirtilen beyin içi uyarıcısının büinçli olarak harekete geçirllmesi işlemidir. Batılı sanatçıya yabancı otmayan bu yöntem 201i yıllarda, ünlü Rus aktörü ve tiyatro yönetmeni Constantln StanlalavsM'nin buluşudur; daha sonra İse U « Straadtorg ve Elta Kaıan tarafından uygulanmıştır. Aynca kişiyi uyarmak için ona herhangi bir madde (görme, duyma ya da dokunmayla algılanan) örneğin heyecanlandıran bir film sunularak istenilen tepkinin oluşması beMenir. Her iki durumda da "heyecan yaratan" etken farklı klşilerde farklı tepkilere yol açacağından heyecan türlerl de değişebilir, ayrıca insan "karmasık" duygular içinde de olabilir. öte yandan, bu tür işlemlerle yaratılan durumun bası ve sonu kesin bir biçimde bilinemez. Burada önce heyecan kavramı açıklanmalı. Pekçok araştırmacı için bu kavram yalnızca heyecanın en belirgin ve dışa dönük kısmını kapsar ve duygu olarak adlandırılan insana en yakın olguyu içermez. İki yönü olan bu durum dışında heyecan, iç organları ve belli bir öznel niteliği harekete geçiren organizmanın her çeşit işlevi sekllnde tanımlanabilir. Heyecanın çeşitll oluşturucuları birbirleriyle bağlantılıdır, ancak bunların incelenmesi farklı analizleri (fizyolojik, yüz ifadeleri, öznel) gerektirir. Günlük yaşamda bu üç belirleyicl bir arada olmasına karşın bazen ifade öğeleri kişisel durumdan ayrılabilir. Bu, yüz ifadesinin farkında olmama gibi basit bir durumdan çeşitli patolojik durumlarda görülen ifade ile kişisel deney arasındaki kopukluğa kadar pekçok yerde gözlenebilir. ifade ile duygu arasındaki bu ayrım isteğe bağlı olarak da oluşturulabilir. Burada çok ilginç bir sorun ortaya çıkmaktadır; yalnızca sahnede "heyecan duyması" gereken aktörun beyninde neler geçtiğini arv lamak değil, aynı zamanda heyecanın türünü ve çeşitli ögelerinin birbirleriyle olan bağlantılarını da incelemek gerekir. 1970 yılında heyecanla ilgili araştırmalara baslandı. Fizyolojik kayıtlar sırasında uzmanlar, klinik odasında ya da hipnoz altında neşe, kızgmlık, üzüntü, koku ve aşk (buna cinsel istek ve şefkat dahil) gibi heyecanlar yaşayan deneklerin solunum düzeninin, yüz ve vücut ifadelerinin de değiştiğini gözlemlediler; burada nefes etkeninin rolü çok önemli. Bu kişilerden düzenli ve yavaş soluk alıp vermeleri ve aynı zamanda, örneğin kızgmlık durumunu canlandırmalan istense, nefes ritmi dOzenli olduğundan sonuç başarılı olamayacaktı. "Etkileyici model" yöntemi üç temel öğe dayanıyor: Solunum, vücut hareketi ve ifadesl (üstte) Kızgmlık, (altta) Ağla ma/üzüntü ve neşe/gülüş 12