Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAÖLI K Gürültü "dinleme", sınır ve süreleri G ürültü işitme duyunuza 2arar verebilir. Tehlike düzeyi; kişisel duyarlılığınız; gürültünün fazlahğına (yüksekliğine) ve maruz kaldığınız sürenin uzunlugu gibi faktörlere baglıdır. Birçok insan aşağıda belirtilen genel gürültüleri, yanlarında belirtilen süreden daha fazla dinlemekten kaçınmalıdır. • 80 dB (metrolar, tüneller, yoğun trafik, vb.) seklz saat; • 90 dB (kamyon trafiği, gürültülü ev aletleri, atölye aletleri, çimen biçme makinesi/kar üfleme makinesi, vb.) bes saat; • 100 dB (zincir testere, pnömatik matkap, gaz basıncıyla çalışan el aletleri, vb.) Ikl saat; • 120 dB (kum püskürtücüler, gök gürlemesi, rock konserleri (hoparlörlerin yanında), vb.) blr saatten daha az; • 140 d.B (silah atışları/top atışları vb.) anl tehlike yaratır, ağrı sınırı. Kulak tıkaçları ve kulak manşonları uygun şekilde kullanıldığında aşırı gürültünün olumsuz etkilerinden işitme duyunuzu korur. koruyucu teçhizat veya teçhizatlar kulağa gelen gürültüyü 85 dB'nin altına düşürebilecek kalitede olmalıdır. Kitap devrimi yüzyıldan beri artık kitabın görünümünde bir'devrim yapmanın zamanı geldi. Dikkatinizi çekerim, kitabın görünümünde dedim, kitabın kendinde degil. Kitap kavramındaki anadüşünce beş bin yıldır değişmedi ve yakın gelecekte de değişmeyeceğe benzer. Elden ele geçen, bir hayli de kalıcı biçimde olan yazılı bir sözcüğün yerini tutan bir şey bulmak pek kolay değildir. "Bir resim bin sözcüğe bedeldi" dendiğini duymuşsunuzdur, ama buna inanmayın. Bazı durumlarda bu bir gerçeği ifade edebilir örneğin okuryazar olmayan kişiler için ya da karmaşık bir şeyin fiziksel durumunu açıklarken ama bunu genelleştirmeyiz. Hamlet'in konuşmaları 260 sözcük içerir. Bu soloyu, bir ya da 260 resimle ifade edebilir misiniz? Hayır, sözcük başka bir şeydir, sözcüğün sunulduğu biçim ise değişebilen başka bir şey ve değişim de olmuştur. En eski yazılı belgeler (vergi listeleri, kayıtlar, mektuplar ve sonuçta, "kitap" olarak kabul edilebilecek uzunluktaki hesaplar veya masallar) Sümerler tarafından bundan 5 bin yıl önce yazılmıştır. Yazılar bir kil tabakası üzerine yazılıp, bunlar fırında pişirilerek taşlaştırılmıştır. Dünyanın en eski destanı Gılgamış Destanı bu şekilde yazılmıştır. Katı yüzey üzerine çeşitli şekillerde yazmak da (balmumu tabaka üzerine keskin bir aletle yazmak, taştahta üzerine tebeşirle yazmak gibi) yararlı olabilir; ama kitaplar gibi kalıcı olamazlar. Taş sütunlar üzerine yapılan kazıntılar kalıcıdır, ancak kitaplar gibi taşınmaları kolay değildir. llk olarak ince bir yüzey üzerine, papirüs yaprakları üzerine mürekkep kullanarak yazı yazanlar, eski Mısırlılardır. O gün bugündür, aynı ilke kullanılmaktadır; tabii ki mürekkep cinsi, üzerine yazılan yüzeyler değişmiştir. Daha önceleri yazılar parşömen veya ağaç kabukları üzerine yazılmaktaydı. Bugün kâğıt, papirüsten çok daha cuza ve daha da bol elde edilebilmektedir. Eski Mısırlılar ince fırçalar kullanırlardı; daha sonraları ise kuş tüyleri, çelik uçlar, dolmakalemler, tükenmez kalemler, vs. kullanıldı. Ancak ilkeler aynıydı:,Kâğıt üzerine mürekkeple yazma. Esas olarak papirüs tabakaları yanyana yapıştırılarak uzun bir tabaka haline getirilir ve sıkıca helezoni olarak sarılırdı. Uzunca bir kitabı tek bir elde tutmak mümkündür. Kitap, bir elle açılıp, diğer elle dolanarak okunabilirdi. "Cilt" sözcüğü Latince "dolamak" sözcüğünden türemiştir. 4. yüzyılda "codex" (el yazması kitap) ortaya çıkmıştır. Bunlar da papirüs (ya da parşömen veya kâğıt) tabakları birbirleri üzerine yerleştirilmiş ve bir uçlarından yapıştırılmıştır. Bunlar, bugünkü kitapların ilk biçimlerini oluştururlar. Codex, rulo şeklinden çok Isaac Asimov Elektronik çağ, dört yüz yıl sonra kitabın görünümünde bir devrimi gündeme getirdi. Artık koskoca bir kitaplığı küçük bir çantaya sığdırmak mümkün hale geldi, 16. Doyuunluk hapları zararlı B 1400'lerde malbaa Oütenberg tarafından bulunmuş VB kitap sayısı arttırılmıştır. Şimdi ise tekniğin ilerlemesi ile milyonlarca kitap basılabilmekte. ugüne kadar şişmanlığın tedavisinde çeşitli ilaçlar denendi. Bunlar arasında en önemli leri amfetamin ve fenfluramin'dir. Amfetamin, hipotalamusun lateral çekirdeklerindeki beslenme merkszini doğrudan baskılar Ancak doktorlar bu ilacı hastalarına kesinlikle önermezler, çünkü amfetamin merkezi sinir sistemini aşırı uyararak, kişiyi sinirli yapar ve kan basıncını yükseltir. Fenf luramln ise beyinde tokluk duygusunu düzenleyerek etkili olan serotonin adlı transmitterin düzeyini arttırır. Ancak son zamanlarda farelerde yapılan bir çalışma, ilacın beyinde serotonin üreten hücrelerde kalıcı hasara sebep olduğunugösterdi. (e.k) M daha kullanışlıdır. Birçok sayfası aynı anda açılabilir, böylece codex, rulo şeklinden daha büyük, fakat daha kullanışlıdır. Bütün kitapların elde yazıldığı dönemlerde ortaya çıkan kitap sayısı da çok azdı. Bunun sonucu olarak da çok eski ve ortaçağa aıt kitapların çoğu kaybolmuştur. 1400'lerde matbaa bulunmuş ve kitap sayısı artmıştır. Tekniğin ilerlemesiyle de milyonlarca kitap basılabilmektedir. Elektronik çağda ise sözcükleri, bilgisayar mikroçipleri içine sıkıştırabiliriz. incil kadar kalın bir kitap, küçük bir kredi kartı büyüklüğüne indirgenebilir. Böylesi bir işlem Avustralya'da bir şirket tarafından gerçekleştirilmiştir. Ne var ki böylesi bir elektronik kitap, bağlanabildiği bir ekran olmadan okunamaz. İstenen sayfayı çabuk bulabilmek için sayfaları ileri ya da geri alan kontrollerin bulunması da gereklidir. Böyle bir araç da vardır ve büyüklüğü sıradan bir kitabınki kadardır. Böyle bir ekran kolaylıkla taşınabilir, haftalarca okunabilecek malzemeyi içeren bir düzine kart da... Bunlar piyasaya verildiğinde kâğıt kitaplardan pahalı olmaları doğaldır, ancak zamanla fiyatları düşecektir. Ayrıca da koskoca bir kitaplığı oldukça küçük bir çantaya sığdırmak mümkün olacaktır. Tarama gerecinin enerjiye ihtiyacı vardır, ama küçük nükleer piller, sık kullanılsalar da yıllarca dayanabilirler. Peki, bilgısayarlardaki kitaplar gözü yoran yeni malzemeler mi olacaktır? Büyük bir olasılıkla hayır, her şeyden önce bilgisayarın ekranının parlaklığı ayarlanabilir ve yumuşatılabilir. Elektronik kitap, parşömen tomarına pek benzemeyecektir. Onu dolayarak tarayamadığımız gibi sayfalarını da çevirmeyeceğiz ve üstelik uçları da kıvrılmayacaktır. Ama yine de kitap olacaktır. (LATS Ekim 87) Kalıcı ve taşınabilir kitaplar Şeker hastalarına tarçın Elektronik kitap T atlı bir baharat olan tarçın vücutta şekerin sindirilmesine yardımcı oluyor. Tarçın gibi 3 baharat daha, glikozu hücre içine taşıyıp, yakılmasını sağlayan insülin adlı hormonun etkisini arttırıyor. Araştırıcılar, insülin aktivitesini, dondurma, fıstık ezmesi, 6 çeşit bebek maması, 9 cins fasulye, 34 çeşit baharat karşısında tek tek ölçtüler. Sonuçta birçok maddenin etkisiz kaldığını, tıstık ezmesi ve dondurmanın hormonun etkisini hafifçe arttırırken, tarçın, karanfll, defne yaprağı ve turmerlk adlı baharatların bu etkiyi 3 kata çıkanldıklarını gördüler. Bu baharatlar ileride (Tip II) erişkin diabette tedavl amacıyla kullanılacak. Bu tip diabette, vücutta insülin yapılır, fakat miktarı ihtiyacı karşılamaya yeterli değildir. Ayrıca vücut bir dereceye kadar insüline karşı dirençlidir. Teorik olarak, eğer tip II diabetli bir kişi tarçını yemekle beraber alırsa, vücutta az miktarda yapılan insülin daha aktif hale geçecek, hasta böylece daha az insülin enjeksiyonuna gerek duyacak, belki de insülin tedavisine hiç gerek kalmayacak. Araştırıcılar bunun için bir çay kaşığının 1/8'I kadar tarçının yeterli olduğunu söylüyorlar. (e.k)