25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BEYİN A R A Ş T I R M A L A R I Zekânın yapısı çözülüyor Çeviri: Münir Cerit Yük. Müh. Baştarafı 1. Sayfada dildi. Ayrıca bunlann (nöronların) ilettikleri mesajlann çift dili olduğu anlaşıldı: Elektriksel (nöronlar itkileri = empülsiyonları yüklenip taşıyorlar) ve klmyasal (nörotransmite = iletici adı verilen maddeler, nöronlar arasındaki değme noktalarında röle = anahtar görevi yapmaktadırlar). Son yıllarda, yeni teknikler sayesinde (elektronik mikroskop, pozitron kameraları, vb.) daha da ileriye gidildi: Uzmanlar, bu işaretleri analiz etmeyi, nöronlankendi içsel yapılannı bozmadan incelemeyi başardılar. Şimdi bu içsel eylemlerle bizim algılamalarımız, davranışlarımız, zihinsal imgelerlmiz (imajlarımız), düşüncelerimiz arasındaki ilişkileri yerli yerine oturtmak için araştırma yapıyorlar. Bu araştırma bolluğunda "zek&" kesinlikle modası geçmiş blr kavram olarak görünüyor. Beyin ile zekâ arasındaki bölünmeyi ortadan kaldırmak demek, biyoloji ile psikolojiyiya da "yaşam bilimleri" ile "insan bilimleri "ni birbirınden ayıran duvarları yıkmak demektir. Böylece, bundan sonra doğaya karşı ıttifakların oluştuğunu gözlemliyoruz: Matematikçiler biyologlarla ve psikologlarla ortak araştırmalar yapıyorlar; filozoflar bilişim (enformatik) uzmanlarıyla birlikte çalışıyorlar. Bu karma evliliklerden açık, birden fazla disıplinli yeni bir bilim doğdu. Yazık ki barbar bir adı var: COGNITION. Sözcük anlamı çekiçleme. Konusu bilgl, düşünce, öğrenme ve akıl süreçlerini incelemek; yani' 'öğrenme bilimi". Biyolog ve epistemolog (bilgi teorisiyle uğraşan) Fransisco Varela'nın hiç tereddütsüz "bu yüzyıl sonunun devrimi" diye nitelediği mutlu bir olay. Bilim demek teknoloji demektir. Uygulamalar çoktan duyuruldu. Uzman bilgisayarlardan ve bugün bilinen robotlardan sonra bir başka yapay beyinler kuşağı doğmaktadır. Bunlann tasarımı, artık sınırları bilinen eski bilişim ilkelerl üzerine dayandırılmıyor. Beyin modeline uygun ve "yapay nöronlardan" oluşan ağlardan yaratılıyorlar. Bunlann kısa zamanda öğrenme ve yargılama yetisine sahip olacakları ve bizim onların heyecanlandıklarını, düşüncenin bir biçimi olan, koşullara uyum sağladıklarını görebileceğimiz söyleniyor. Dünyaca tanınmış nörobiyolog, College de France profesörlerinden Dr. Jean Pierre Changeux, bu çok yüzlü devrimin kalbinde bulunuyor. Pasteur Enstitüsü'nde yönettiği laboratuvarda mikroskoplar, bilgisayarlar ve deney tüpleri yardımıyla milimetrenin binde bıri mertebesindeki nöronları gözlemlemektedir. Böylece sinirsel itinin geçişi, temas uçlarının oluşumu; kısaca, hücresel iletişimin sırları araştırılıyor: Bilim topluluğunun sabırsızlıkla beklediği araştırmalar. Prof. Changeux, aynı zamanda 1980'lerin en çok satan kitaplarından birisinin, 'Nöronal insan"ın, yenilerde yayımlanan "Düşünce Yüklü Madde" adlı yapıtlann da yazarı. Sonuncu kitap onun, matematlkçi Alain Connes ile yaptığı yüksek düzeydeki bir söyleşiyi içeriyor. Prof. Changeux hâlâ "cognitit bilimler"in yılmaz savuncusu; bu bilimlerin Fransa'daki gelişimini öven resmi bir raporun teşvikçisi. L'Express için yaptığı bu söyleşide, önümüzdeki yılların büyük devrimini oluşturacak olan bu konunun üstündeki örtüyü kaldınyor: Düşüncenin yeni biliminin. Beyin araştırmaları çok yönlü sürdürülüyor. Fotoğrafta bir bebeğin görsel tepkileri ölçülürkon. Beyinde devrim Ünlü Fransız beyin araştırmacısı Jean Pierre Changeux, beyin üzerindeki bilgileri altüst eden gelişmeleri anlatıyor. Soru: Genellikle nörobiyologlar, zekânın sorunlarını psikologlara ve filozoflara bırakarak beynin kendisi ile ilgileniyorlar. Oysa siz kitaplarımzda özellikle Düşünce Yüklü Madde (1) adlı sonuncusunda bu türleri karıştırıyorsunuz: Akıldan, bllinçten, niyetten söz ediyorsunuz. Yanıt: Beden ile zekânın ayrılması, Decart'tan bu yana çektiğimiz bir hastalıktır! Bu hastalık, yüzyılın başında, öncelikle beyni umursamayan davranışçı (behaviourist) hareketin; ayrıca ruhsallığı gitgide biyolojik desteğinden ayıran psikanalizın etkisiyle daha da ağırlaştı. Bugün, bu ayrımın artık yararlı olmadığını düşünüyorum: Bilimin ilerlemesi bu bölünmeyi ortadan kaldınyor. Bundan böyle, insan düşüncesinin maddesel temellerine yanaşı yoruz, zihinsel simgelemelerı (representatıon) değerlendirmemize, onları bellekte saklamamıza, yargılamamıza, öğrenmemıze, vb. olanak sağlayan beyin hücrelerini inceliyoruz. Dısrplınler arasındaki sınırlar parçalanıyor: Matematik, nörobiyoloji, psıkolojı ve bılışım arasındaki bağımlılığı hatırlatmak için "kognitlf bilimler"den söz ediyoruz. Soru: Bu noktada, bizim beyin konusundaki bilgimizi alt üst eden şey nedir? Yanıt: Birkaç yıldan bu yana beyin hücresını, yani nöronu incelemek mümkün olmaktadır. Bir insanın beyninde bunlardan yakiaşık 100 milyar tane var. Bu, inanılmaz bir sayı. Bunlardan bir tekinin faaliyetini kaydetme ve beyinsel işleve katkısını belirleme gücümüz var. Tek tek ele alınan her nöronun çok özelleştiği (uzmanlaştığı) bulundu. Şöyle ki, görsel korteksın, izlenim aldığı dış dünyanın bir retına haritası bıçiminde yapılandığı anlaşıldı. Bunun gıbı ışık ışınına karşı gelen nöron harekete geçtıği halde komşu nöron, azıcık farklı doğrultudaki ışın için harekete geçmektedir. Yani beynin her bölgesi, değişik işlevler yapan nöronlardan oluşmuştur. Örneğin, bıçimin, rengin, görünür mekândakı hareketin özdeşleştınlmesı gıbi. İnsanda çok gelişmiş olan korteks frontal (2) nöronları akılcı (rasyonel) düşünceye katılırlar. Ayrıca temporal bölgede (lobda) çok özelleşmiş nöronlar vardır ki bunlar da yüzlerın tanınmasında rol oynarlar. Sinir ağlarını oluşturan nöronlar tek tek işler üzerinde uzmanlaşıyor. Soru: Bunlar nasıl biliniyor? Yanıt: Bu konu uyanık maymunda incelendi. Bir mikro elektrodla bir tek nöronu dürtmek ve onun elektriksel hareketini kaydetmek, yani sinirsel etkileri (impulsion) ortaya çıkarmak mümkün. Böylece maymuna yüzler profilden, cepheden, gözlerle, gözsüz gösterilerek bu nöronun işlev yapıp yapmadığı belirlenebilir Sonuç: Nöronlarda şaşırtıcı bir uzmanlaşma bulunuyor. Bazı nöronlar cepheden gösterilen yüzlere "yanıt veriyorlar", diğerleri cepheden ve profilden gösterilenlere; diğer bir bölümü ise bakışa. Başka blr örnek: Renkler. Bir kırmızı defter alınız. Aydınlatma kaynağı ne olursa olsun: Güneş ışığı, bir elektrik lambası ya da bir odun ateşi. Hepsinde biz defteri kırmızı görürüz. Oysa, fizik deyimlerıyle, defterin yaydığı ışığın dalga boyu ışığın kaynağına göre değişıktir. Maymunda, beynin kendisini orada tekrar bulduğu, çünkü onun, dalga boyunu değil rengi tanıyan uzmanlaşmış nöronlar yardımıyla kırmızıyı yeniden yaptığı gösterildı. Bu sonuç kuşkusuz insan için de geçerlidir. Soru: Öyleyse nöronların uzmanlaşması, beynin bir genel niteliği oluyor. Yanıt: Evet ama dikkat! Beyin bölgeleri arasında çok zengin bir içsel bağlantı düzeni vardır. Her nöron bir bireyselliğe sahiptir; fakat aynı zamanda, beynin çok değişik bölgelerinde bulunan nöronları harekete geçiren ışlemlere de katılır. Soru: Şu anda beynin açık bir haritası hazırlanabilir mi? Yanıt: Nöronlar ölçeğınde (her biri metrenin on milyonda biri mertebesindedir) bir haritamız yok. Ancak pozitron kamerası gibi teknikler, verili bir işlev için beynin hangi bölgelerinin harekete geçtiğini belirleme ve birkaç mılımetrelik çözümleme topogratyasını çıkarmada bize yardımcı olabilirler. Daha hoşu, bu haritanın çerçevesı, bir bıreyden dığerıne değişebilir. Soru: Bu, beynin, her blrey için ayrı bir gelişim öyküsü olduğu anlamına mı geliyor? Yanıt: Tümüyle. Bizim, çevremizle kurduğumuz ilişkiler beynımizi biçimlendirmiştir. Amerikalı Bimas'ın, dilin anlaşılması üzerine yaptığı deneyler bunu açıkça göstermiştir. Hindistan'da Hinduca konuşan yetişkinler "ta" sesinin ıki tonu arasında ayırım yapabiliyorlar. Avrupalılar Lütfen sayfayı çeviriniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle