02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sicimle su akıtalım J Musluktan akan suya hiç dikkatle baktınız mı? Yumuşak bir boru görüntüsüyle akıyor değil mi? Yerçekimi suyun bu biçime girmesıne neden oluyor. Suyu bir sicim üzerinden akıtın ve ne oluyor gözlemleyin. Gerekli malzemeler: Küçük bir testi, sicim ve boş bir kap. 1) Sicimin bir ucunu testinin sapına bağlayın. Sonra testiyi suyla doldurun. 2) Sicimin testinin ağzına değecek şekilde uzatın. Serbest olan ucunu da boş kabın kenarına değdirin. 3) Testi ile kabın arasındaki uzaklığın sicimin gergin durmasını sağlayacak kadar olmasına dikkat edin. 4) Testiyi kabın yüksekliğinin üzerine çıkararak eğin. Suyu yavaşça akıtın. Su nereye dökülüyor? Suyun sicim boyunca ilerleyip kabın içine aktığını göreceksiniz. 5 Suyu akıtmaya başladıktan sonra testiyi dik açı yaparak eğmeye dikkat edin. Yer çekimi suyun sicim boyunca akmasını sağlayacaktır. Sicimi testinin sapına bağlayın. » Jkhatlık açısından bir avantaj sağlıyor: îırtüstü yatar pozisyon rahim plasentatüs dolaşımı için daha rahatsızdır. Bir>k uygarlıkta özellikle Kuzey Afrika ve ğer Afrika ülkelerinde çömelmiş veya ırı çömelmiş pozisyonda doğum yapı. Buna karşın çocuk için suda doğum »sinlikle fizyolojik değildir. Fötüs fizyojik olarak tamamen adapte olduğu sıortamda yaşar. Suda doğum sadece ıun suda kalış süresini uzatıyor o kaîr ki bunun da hiçbir avantajı yoktur. una karşın havaya alışması gereklidir, ğerlerinin kapsadığı suyu boşaltması > onun yerine oksijen içeren havayla )r değiştirmesi gerekir. Suda doğumun ığlığına getireceği artı bir avantaj görüyorum. Çocuğu bu tecavüze maruz rakmak gerekli mi? Doğal doğumun jnca deneyimine karşı ciddi bir ruhi ırsıntı riskini göze almaya değer mi? ebek, annesiyle 9 ay süresince hem ormonal, hem biyolojik hem de duyguîl olarak ilişki halindedir, anne karnınan dışarı çıktığı zaman yeni ortamda aniğe kapılır. Onu sakinleştirecek olan J değildir, annesiyle yeni ilişkidir. Suda doğum Fransa'da Dr. Michel dent vasıtasıyla tanındı. Doktor, bu intemi Pithiviers Hastanesi'nde 1985 lına kadar uyguladı. Dr. Odent'in tekığinin özelliği anne adaylarını havuza ılık su içinde (buz gibi suda değil) raatlama seanslarıyla doğuma hazırlamaktaydı. Zaten bunu bir psikofizyolojik alıştırma tekniği olarak kullanıyordu, yoksa bir doğum tekniği olarak değil. İlk kontraksiyonlar (kasılmalar) başladığında anne adayı ılık suyun rahatlatıcı ortamına giriyor, çoğu da sadece son anda sudan çıkıyor ve çocuk dünyaya açık havada geliyor. Dr. Odent'e göre ılık su ve dış ortamdaki hava arasındaki sıcaklık farkı adrenalin ve endorfin hormoniarının salgısına yol açıyor, bunlar da annenin son gayretini kolaylaştırıyordu. Bazen doğum dik pozisyonda yapılır, anne adayı havuz kenarına sıkı sıkıya tutunur, bazı anneler (pek azı) ise sonuna kadar su içinde kalırlar ve bebek su içinde dünyaya gelir, açık havada doğanlara uygulanan bakımın aynısını uygulayabilmek için hemen su dışına çıkartılır. Dr. Michel Odent'in tekniği sağlık koşullarına oldukça uygun ve Tcharkovski'nin "müşterilerinı" soğuk suda doğurmaya mecbur eden ve bebekleri uzun periyodlarda su içinde ani ve kaba muamelelere maruz bırakan yöntemiyle büyük bir ortak yönü yok. Dr. Odent: "Su altında doğumun insanlar için fizyolojik bir olay olduğuna ınanmıyorum, sadece bir olasılık" diyor ve su hayatına iyi adapte olmuş fok ve memelilerin bıle doğurmak için karaya çıktıklarını hatırlatıyor. n (Science et Vie) 1. Plastik bir kabın alt kesimine beş tane eşit büyüklükte delik açın. Bu işi yaparken bir çividen yaraıianabilirsiniz. Açtığınız delikler birbirlerınden 0.5 cm uzaklıkta bulunsun. 2. Kabı musluğun altına lavabonun içine tutun. Musluğu açın. Kab ,i içine akan suyun beş delikten dışarı aktığını Su düğiimü yapalım göreceksiniz. 3. Beş delikten akan su sicimlerini parmaklarınızla tutun. Yerçekimini kullanarak bunları birbirine bağlayabılırsiniz. 4. Deliklerin üzerinden elinizi sürttüğünüzde birbirine bağlanan su sicimlerinin ayrıldığını gözlemleyeceksiniz. Transistor nedir? l'fc radyolarda 'lamba' denen araçlar kullanılırdı. Bunlarm görevi aydmlatmak değil, sesi nntenden almak yükseltmek ve alçaltmak... gibi şeylerdi. Radyonun sesi, lamba sayısına göre değer toşıyordu. Fakat 810 lambalı bir raayo, sık sık bozuluyordu. Ustelik, çok ağırdı. 8u yüzden her yere götürülemiyor, ince iflerde kullanılamıyordu. 'Shocklay, Brattain ve Bardeen" adlt üç Amerikalı 50'li yıllann başında, 'transisfor' adını verdikleh küçük bir araç yaptılar. Bu büyük bu/uş için 1956 Nobel Fizik ödülü'ne layık görüldüler. Lambalı radyolar bir onoo gözden düftü. Şu nedenlerle: Transistor cok küçüktü, çok (cez bir kib rii çöpünün bası büyüklüğünde idi, fakat lambanın yaptığı isleri daha da iyi yapıyordu. Bu sayede cep radyolan yapılabildi. Böv/ece yepyeni bir sanayi kolu doğdu. Ağır işitenlerin kulaklıklanna da girdi transistor. El radyolan gibi el televizyonlan, hatta, cep televizyonlan yapıldı. Transistor çok az akım kullanıyor Az elektrik kullandıkları için de çabucak ısınıp telleri eritmiyorlar. Transistor bıraz maden, biraz telden oluştuğu için çabuk da bozulmaz. Yine bu yüzaen transistor uzay araçlannda bol bol kullanılmaya başlandı. Hatta, uzaydaki başarılan tıansıstorlara borçlu olduğumuzu rabatço söyleyebiliriz. Cep hesap makinelertnde de transistor kullanılıyor. 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle