18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

F Ü Z Y O N ENERJİSİ Tl P elektroliz kabında su yerine molekülleri hidrojen yerine "kuzeni" döteryum içeren "ağır su" (adı yanıltmasın, yoğunluğu suyunkinden sadece % 10 kadar fazla) bulunmaktaydı. ABD'de Utah Üniversıtesi'nde beş yıldır sessiz sedasız çalışan ve de çeşitli devlet veya diğer kuruluş desteğiyle yürütülen diğer pahalı projelerin tersine bütün masrafları (100.000 dolar kadar) kendi ceplerinden karşılayan Martin Fleischmann (Ingiltere'de Southampton Üniversitesi'nden) ile Stanley Pons(Utah Üniversitesi'nden) adlı Iki kimyacı, bu işi başarabilmenin ilk adımını atmış bulunuyorlar. ma olasılıkları çok yükseliyor ve kaynaşmanın böylece gerçekleştiğine inanılıyor. Ancak gerek bu kaynaşmanın oluşumu sırasında, gerekse bunun yanı sıra olması beklenen başka tür kaynaşmaların diğer bazı doğal sonuçları gözlenmiş olmalıdır. Avrupa Çekirdek Fiziği Araştırma Merkezi (CERN) araştırmacılarından ve daha önce birçok "balon" buluşun eleştirisini yapmış olmakla tanınan Douglas Morrlson, Martin Fleischmann'ın 31 Mart 1989 günü CERN'de basına kapalı olarak verdiği konferans ve bunu izleyen basın toplantısından sonraki ızlenimlerini, hemen o hafta sonu "bllglsayar haberleşme şebekeleri"ne göndermiş. Elimize geçen bu bilgilerden, Fleischmann'ın, gözlenen, açıklanan ve açıklanamayan olayları sunuş biçiminden, olayın ciddi olguların gözlenmesine dayandığını anlıyoruz. îki döteryum çekirdeği, bir adet normal helyuma kaynaşabildiği gibi, bir hafif helyuma kaynaşıp bir nötron açığa çıkabilir. Hatta bu ikinci örneğin olasılığının çok daha fazla olması bekleniyor. Açığa çıkan nötronlar, gerek özel nötron sayıcılarıyla, gerekse deney kavanozunu sarmalayan ve sabit sıcaklığı sağlayan banyonun suyundaki hidrojenle birleşip çıkardıkları bellı enerjıli gama ışını sayımlarıyla saptanmış. Ancak bu sayıların, olasılık hesaplarından beklenen sayılara göre çok daha az oluşu değışık yorumlar gerektirmektedir. Ayrıca kaynaşmadan bazen de "trityum' (hidrojenin 2 nötronlu daha ağır kuzeni) ve bir proton çıkması da beklendiğinden, deneyde çok kısa ömürlü radyoaktif bir çekirdek olan trityumun da kesin ışıma belirtilerı aranmış ve saptanmıştır. Deneyin en belirgin özelliği gerek ortamı sabit sıcaklıkta tutmak için ısıyla verilen, gerekse elektroliz sırasında elektrikle sağlanan enerjinin yaklaşık dört katına varan bir ısı enerjisi birikimine yol açmış olmasıdır. Yukarıda belirtilen aşırı nötron sayısı farklılığı yüzünden, yüksek olması beklenen "döteryum + döteryum = hafif helyum + nötron" tepkimelerinin bu ısıyı verecek sayıda olmadığı ortadaolduğundan, deneyi yapanlardurumu "tam anlaşılamayan bir çekirdek tepkimesi" olarak nitelendirmektedirler. Douglas Morrison'un yorumu ise oluşma olasılığı, olağan koşullarda daha az olan "döteryum + döteryum = normal helyum" tepkimesınin, oluşumunu engelleyen koşulların, çevredeki ağır palladyum atomlarının, momentum (hız ve kütle çarpımı olan ve korunan çok önemli bir fiziksel büyüklük) alışverişine katılmalarıyla ortadan kalktığı, bunun sonucu olarak da, hem açığa çıkan nötron sayısının yeterince azalabileceği hem de kristale bağlı palladyum atomlarının aldıkları momentum ve enerjiyle, göztenen aşırı ısı enerjisini sağlayabilecekleri doğrultusundadır. Her metal krıstalının içinde bulunan yüksek yoğunlukta ıletkenllk elektronların kristalin elektrik alanından etkilenerek oluşan "etkin kütle"lerinin de epeyce artarak aralarına yerleşen döteryum atomlarının kaynaşmasında yukarıda anlattığımız müonların etkısi gibi bir etkiyle kaynaşmayı kolaylaştırabilecekleri de göz önünde tutulmalıdır Müonlu kaynaşma deneylerinde adı geçen Steven Jones'un "Elimlzde külkedisi var, ama pabucu yok" diye nitelendirdiği bu olguda, eğer Douglas Morrison'un hissetmediği "balonluk" veya yapanların gözünden kaçan ciddi bir hata gerçekten yoksa, Insanlığa kısa veya uzun vade (20 yıldan önce beklenmiyor) için sunduğu umut gerçekleşse de gerçekleşmese de, Stanley Pons ve Martin Fleischmann'ın, bu yılın Nobel Fizik Ödülü'ne en yakın adaylar olduklarını düşünmek, pek kehanet sayılmasa gerek. LJ Kandaki oksijen miktarını ölçen alet N arkozla uyutulan hastanın. amelıyat sonucj tekrar uyandığında, kanında yeterlı mıktarda oksııen olup olmadığı bilınmıyor Bu durumda hastanın yaşfna, yapılan amelıyatın nıtelığıne ve uygulanan narkozun mıktarına bakılmaksızın kandaki oksııen mıktarının belırlenmesı gerekmektedır Kandaki oksijen miktarını belirleme ışlemı bugune kadar laboratuvarda, kanın analızı ıle gerçekleşmekteydı Ancak bu ışlem çok uzun bir süre çalışmayı gerektırıyor ve yorucu oluyor Öyle kı ağır hastalardan bazen günlerce. kısa zaman aralıklarla kan almak ve analız elmek gerekıyor Sensor adı verilen ve çamaşır mandalı gorunumundekı yenı alet. kulağa, ayak ya da el parmaklarından bırıne takılmak surelıyle kandaki oksijen oranını şimdi çok kısa bir süre ıçerısınde olçmektedır Elektron ışın lambası. kıskacın bir tarafından dalga boyu 660 ve 950 nm olan duyarlı kızılotesı ışın gondermekte. dığer taraftan do kulardan geçen bu ışın lekrar aynı arac ta rafından emılmektedır Gonderılen ışının zayıflaması durumunda kanda bulunan oksijen mıktan belırlenmek tedır Sıstem daha cok. kanın yoğun mıktar da bulunduğu damarlarda uygulanmaktadır Normal durumda atardamardakı alyuvar ların % 96sının oksi|enle yuklu olması gerekıyor Eger bu oran °m 90 a duşerse bu Olayın iki yönü Bu olayın iki yönü var: Birincisi elektriksel gerilim altında ağır suyun oksijen ve döteryum iyonlarına ayrışması, diğeri ise ayrıştığında artı yüklü olan döteryum iyonunun "Palladyum"dan yapılmış olan kotada yerleşmesı. Birinci aşama sıradan ortaokul kimyası veya fiziği, ikinci aşama ise bütün heyecanın beşiği. Öteden beri bazı krıstallerin kendi küçük iç hacimlerine aslında çok büyük hacimler kaplayan gazları pek karışık olmayan koşullar altında emip depolayabilecekleri bilinmekteydi. özellikle hidrojenln, küçüklüğü dolayısıyla bu şekilde "tehlikesizce" yığılıp kolayca taşınabileceği düşünülüyor ve gerektiğinde çok temiz bir yakıt olarak (külü veya dumanı yalnız su) rahatlıkla kullanılabileceği tasarlanıyordu. Bu yığma veya biriktirmede en verimli davranan madde olan Palladyum, kristal yapısı içinde oluşan çok kuvvetli elektrik alanı etkisiyle içine giren hidrojen son olayda ise döteryum atomlarını rahatça alıkoymaktadır. Bu kuvvetli elektrik alanının doğurduğu gaz sıkışmasının olağan mekanik basınç karşılığı yaklaşık 10 2 ' almosfer gibi muazzam bir değerdir. Bu basınç altında birbirlerine çok yaklaşan döteryum atomlarının kaynaş nun bir alarrrı ışaretı oldugu anlaşılır Hakdm % 75ın altına duştugu an, hastanın yaşamı tehlıkede plduğundan derhal tıbbı müdaha le gerekır Basıl ve maddı açıdan buyuk kolaylık sağ layan "PlusOxımetrıe1 sıstemının ne var kı olumsuz bir yonu var Alet oksi|enle karbün monoksıt tarkını ayırt edememektedn Oıne ğın sıgara alışkanlığı olan bırının ya dd bK tralık polısının, trafık ortamında aldıgı karbon monoksıt veya sıgara dumanı nedenıyle ka nındakı alyuvarlarda O/o 10 ve daha yukiuı oranda karbonmonoksıt bulunuyorsa du\t değerlerı yanlış vermekte bu da doktorlan yanıltabılmektedır Bu orandakı karbonmo noksıt mıktarının yarısının bıle alyuvarlardan atılması ıcm sekız saat gerekmektedır Karbonmonoksıtın yanı sıra kanda bulu nan oksi|enden ayırt edılempyen baska bu madde daha vardır Methemoglobin. "Annzlı (ızyolog Prot Rolf Zander bu kn nuıia endıselerını dıle getırprek "Gelecek tc bızı daha ağır sorunlar beklıyor" dıyor Bu na neden olarak ise ıçme suyunda gıdeıe k artan azot miktarını gostenyor Cunkıı a/nl kandaki hemoglobını methemoglobınp do nusturmektedır Stuttgart Bıyotıp Teknıg Enstıtusu nden Klaus Forster dığer bılım adamları gıbı Sensor adı verilen ve bırcok ısın dalgası ıle molekülleri bırbınnden ,iyıri edebılen bu alet hakkında u"nıtlu ko!'U,ı, yor (bay.a) Katod Paladıyum ÇUDUK Anot Platınyum bobın Ağır su (DO) Şişeden çıkan enerji Pons ve Fleischmann 'ın geliştirdiği basit sistemde, sudaki pozitif iyonlar anottan ayrılırlar ve katotta emilirler. Buradaki sürecin sonucunda helyum oluşur ve ısı serbest kalır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle