Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M T A R İ H İ Rastlantılar ve buluşlar Hie kimse ntıırriııâıı verrien buluş vanamaz. Kısmetin Hiç oturduğu yerden bulus yapamaz. Kısmetin kaşıga gelmesi iyi bir rastlantıdır, ama kaşığı kâseye daldırmak gerekfr. MPHHMHHHHBBk . * *>*.» ömer Kuleli Osman Gürel H emen hemen butun bılımsel buluşların, onceden kanıtlanmış kuramlar temelınde dıkkatle planlanmış denemeler ve yorucu duşunsel çabalar sonucu ortaya çıktığı oğretılır Bılımsel gelışme basamakları duzgun bır merdıven mıdır'? Sonucu duşkırıklığına yol açan araştırmalar, hıçbır ışe yaramayan kuramlar yok mudur? Elbette kı vardır ama atıldıkları çop kutusunda unutulur gıderler Berı yandan onceden duşunulup tasarlanmamış, tumuyle rastlantılar sonucu ortaya çıkan, oldukça onemlı buluşların varlığı da genellıkle görmezlıkten gelınır Şanslı sonuçların, talıhlı araştırıcıların kısa öykulerını sunarken bunların tumunde ortak olan bır noktayı anımsatmak ısterız Hıç kımse onceden ılgılenmedığı bır konuda, oturduğu yerden bır buluş ortaya çıkaramaz Kısmetin kaşığa gelmesi belkı iyi rastlantılara ornek olabılır, ama kaşığı kâseye daldırmayan kışı hıç de kısmetsızlıkten yakınamaz Pasteur, bır rastlantının gensındekı olanakları, ancak konu ıle dolmuş ve doymuş bır beynın sezebıleceğını soylemıştı Rastlantıların yol açtığı buluşların bırıncısı IÖ 287212 yılları arasında Syracusa'da yaşayan unlu bılgın Archlmedes'e yakıştırılır Bır daırenın çevresı ve alanını, kure ve silındırın hacımlennı, akışkanların kımı yasalarını bulan bılgın, söylentıye göre kral Hıero'nun altın tacına gumuş karıştırılıp karıştırılmadığı sorunu ıle uğraşırken bır rastlantıyla buyuk buluşunu yakalamıştır Hamamda su dökunduğu tasın suda yuzuşunu gozlemesı cısımlenn yuzme yasalarını belırlemesıne yol açınca Eureka (^buldum1) dıye haykırarak çırılçıplak dışarı fırlamış! Bu söylentıyı doğrulayacak en kuçuk bır kanıt bıle bulunmayışı öykunun bır yakıştırmadan ıbaret olduğunu duşundurmektedır Butun zamanların en buyuk bılgınlerınden bırı sayılan Isaac Newton (16421726) ıçln de boyle bır oyku uydurulmuştur Sözumona, kırda bır ağacın altında otururken ayın dunyadan neden uzaklaşmadığını duşunuyormuş Ağaçtan kafasına duşen elma, ılham perısının dokunduğu değnek mısalı, Nevvton'un kutle çekımı yasasını bulmasını sağlamış Bu masalın da Nevvton'un yaşamı ıle uzaktan yakından bır tlgısı olmadığını bılıyoruz Kafaya vurulan darbelerın zıhın açıklığına yol açması pek ınanılır gıbı gelmıyor bıze Charles Goodyear babasının dukkânında kuçuk uretım ışlerıyle uğraşıyordu Lastıkten bır can yeleğının bozuk vanasını tamır etmeye çalışırken lastığın özellıklerını duzeltmenın çok daha onemlı olacağını duşundu 1830'larda lastığın ıkı ozollığı goze çarpmaktaydı Sıcakta cıvık ve yapışkan, soğukta ıse taş gıbı serttı Goodyear mağnezyum oksıt gıbı çeşıtlı maddelerı karıştırarak lastığı adam etmeye çalışırken, 1839 yılında kukurtle deneyler yapıldığını duyunca bunu da denemeye karar verdı Lastık, kukurt ve bıraz kurşun oksıt karışımını bır kap ıçınde soba uzerınde ısıtırken karışımdan taşan bır parça ka zara sobanın uzerıne duşmuştu Yanık kısımları temızledıkten sonra gerı kalan parçanın kuru ve esnek olduğunu, ustelık bu özellığını sıcakta da soğukta da koruduğunu goz ledı O gune değın kımsenın denemedığı bır sıcaklıkta, kukurt lastığe ozgun nıtelığını kazandırmıştı CHağanustu buluşun sahıbı Goodyear 1860 yılında bır dılencı olarak oldu Halbukı bır zamanlar II Napoleon'dan "Legıon d'Honore" nışanını bıle almıştı Friedrich August Kekule adı bızım kaku1 le baharatına amma benzıyor unlu kımyacı Lieblg'ın bır cınayet kanıtını ortaya çıkarmasından etkılenerek kımyacı olmayı kararlaştırmış, Gıessen ve Parıs'te eğıtımını bıtırdıkten sonra Lx»ndra'da 1853'te Wıllıamson: un yanında asıstanlığa başlamıştı O zamanlarda organık kımyacılar, molekullerın atomların çeşıtlı duzenlemelerınden oluştuklarını bılıyorlardı Ancak, molekul yapılarının ortaya çıkarılamayacağını, çunku bu amaçla yapılacak tepkımelerın zaten yapıyı bozacağını duşunuyorlardı Bu yaygın kanıya karşı çıkan tek kışı VVİIIİamson'du Londra'da yaşadığı yıllarda Kekule nın başından geçen bır olay, bır kaç yıl sonra kımyadakı en devrımcı buluşlardan bırını hazırlamıştır Kekule nın ağzından dınleyelım 'Londra'da yaşadığım yıllarda, sık sık kentın öbur ucunda oturan bır arkadaşımı zıyaret ederdım Böyle bır konukluğun sonunda otobusle evıme dönerken yorgunluktan uyuyuverdım ve bır duş gordum Duşumde ırılı ufaklı atomlar çılgın bır tempo ıle dans edı yorlardı Ikı kuçuk atom bır çıft oluştururken bunlardan daha buyuğu ıkısını de kucaklıyor Uçluyu daha da buyuk bır atom sarıyordu Tumu de en buyuklerın başı çektıklerı bır halayla, halka yaparak tepınıyorlardı " Kekule, yurduna dondukten sonra Heıdelberg ve Ghent unıversıtelerınde çalışırken, görduğu duşun uyarısını unutmadı 1858'de yayımladığı bır yazısıyla yapısal organık kimyanın yolunu açtı Karbon atomlarının bırbırlerıyle bırleşırken her uzunluk ve karmaşıklıkta zıncırler ve halkalar yapabıleceğını, karbonun değerlığının daıma dort olacağını öne surduğu bu yazısı, gunumuzde kimyanın yaptığı olağanustu aşamalara en buyuk katkılardan bırı sayılır Aromatik kimyanın babası 8. atanmıştı Jean'ın 1948deemeklıyeayrılmasıyla dört kuşakta bu aılenın 110 yıllık muze yönetıcıliğı sona erer Bız gene geçen yuzyılın sonuna, Henrı Becquerel'e dönelım 1895 yılı sonlarında VVılhelm Roentgen'ın x ışınlarını buluşu Henn'yı başka fosforışıma yapan maddelerı araştırmaya yöneltmıştı Bu amaçla uranyum tuzları ıle deneyler yapıyordu Gun ışığından etkılenmemesı ıçın kalın sıyah kâğıt ıle kaplanmış bır fotoğraf plakasının uzerıne fosforışıyan maddeyı koyuyor, sonra tum sıstemı saatlerce guneş altında tutarak ışınlarla fosforışımayı uyarıyordu Fotoğraf plakası banyo edılınce, fosforışıma etkısı negatıfte sıyah leke bırakıyordu Şubat 1896'nın son gunlerınde Parıs'te hava çok bulutluydu Uzerıne uranyum tuzları konmuş fotoğraf plakaları, guneşlı gunlerı beklerken uzunca bır sure laboratuvar masasında kalınca sabırsızlanan Becquerel plakaları banyo ettı ve ınanılmaz bır olayla karşılaştı Plakalarda uranyum tuzlarının ızı çıkmıştı' Radyoaktıflığın bulunuşu bır bılgının sabırsızlığı sayesınde gerçekleşmıştır Henrı Becquerel'ın çalışmalarına onculuk yapan X ışınlannın bulunuşu da rastlantı etkılerını çağrıştırır VVurtzburg'da fızık profesöru olan VVIIIIam Konrad Roentgen, Crooks tupu ıle araştırmalar yapıyordu Bu aygıt ıkı ucuna metal elektrotlar yerleştırılmış ve uçları kapatılarak ıçındekı hava boşaltılmış bır cam borudur Elektrotlar arasında on ıle yırmi bın voltluk gerılım uygulanırsa katottan anoda doğru yonelmış ışınlar gözlenır Bu ışınların aslında elektron akımı olduğu o zamanlarda bılınmıyordu Roentgen, katodun karşısına bır karşı katot yerleştırdığı Crooks tupunu sıyah bır kâğıtla sarmıştı 1895 yılının kasım ayında bır gun karanlık laboratuvarında deney yaparken aygıtın yakınında bulunan baryum platınosıyanat ıle kaplanmış bır kâğıdın parıldadığını gördu Göze görunmeyen ve sıyah kâğıttan geçen bu esrarengız ışınlara X ışınları adını veren Roentgen, buluşu ıle 1901'de ılk Nobel Fızık Odulu'nu kazanmıştır Belçıka'nın Ghent kentınde doğan Leo Baekeland, kımya eğıtımınden sonra çeşitlı ulkelerde geçıcı ışler yapmış ve 1889'da ABDne yerleşmıştı ılk ışı, fotoğraf malzemesı, özellıkle baskı kâğıdı uretımı ıdı Kurduğu şırketı unlu Kodak fırmasına sattıktan sonra bır sure elektrokımya alanında çalıştı 1905 yılında, şellakın yerını tutacak bır bıleşık ıçın deneyler yaparken, fenole formaldehtt arasındakı tepkımeden koyu renklı, macun gıbı bır urun elde ettı Yuksek s.caklık ve basınç altında kalıplandığı zaman sert bır plastığe dönuşen bu maddeye "Bakeht" adını verdı Bugunlerde ozon katmanını delıyor dıye ortalığı bırbırıne katan ve resmen lanetlenen floroklorokarbonların bulunuşu da ılgınç bır rastlantıyla gerçekleşmıştır 1930'lu yıllara kadar buzdolaplarında soğutucu gaz olarak zehırlı kukurt dıoksıt ya da amonyak kullanılmaktaydı Bunların yerını alacak bır soğutucu uretımı ıçın yapılan deneylerde antımon florur katalızöru yanında karbon tetraklorur ıle klorlu hıdrojen arasındakı tepkımeler gehştırılıyordu O zamanlar tum ABD'de her bırı otuz gramlık beş şışe katalızör vardı ve beşı de ünlu du Pont şırketının elındeydı Bırıncı şışedekı katalızörle deney yapıldı ve elde edılen gaz urun bıraz hava ıle karıştırılarak kobaylara koklattırıldı Bılınen butun flor bıleşıklerı gıbı zehırlı olması beklenen dıklorodıflorokarbon gazı hayvancıklara hıçbır rahatsızlık vermemıştıl Ancak obur dört şışeden kullanılan katalızorun tepkıme urunu olan gazlar anı olumlere yol açıyordu Araştırmalar, ılk şışedekı katalızorun tumuyle kuru, oburlerının ıse hafıf nemlı olduklarını ve sonuçta zararsız floroklorokarbon gazı değıl, kımyasal savaş sılahı olan fosgen uretımıne yol açtıklarını gösterdı Deneylerde önce bırınCı değıl ıkıncı şışe kullanılsaydı tepkıme urunu zehırlı sayılıp uretımden vazgeçılecektı Yanmaz, yapıştırmaz Özellıklerıyle tencere ve tavalarımıza gıren Teflon'un bulunuşu da gene soğutucu gaz uretımı çalışmalarından doğmuştur Roy Plunkett bu amaçla önce 50 kılogram kadar tetrafloroetılen hazırlayıp kuçuk, basınçlı tuplere depolamıştı Ikıncı aşamada bu gazları bellı oranda klorIfl hıdrojen gazı ıle karıştırıp kızgın kok kömuru uzerınden geçırmeyı duşunuyordu 1938 yılında, ılk basınçlı sılındınn vanasını açtı, ama hıçbır gaz çıkışı olmadı? Uşenmedı, vanayı sökup sılındınn ıçını ınceleyınce, beyaz, yağlı bır tozla karşılaştı Gaz polımerleşmıştı Alışılmamış fızıksel ve kımyasal özellıklerı, Teflon adı verılen polımerı, bugun dunya çapında yaygın kullanım alanlarına sokmuştur Bılım ve teknolojıde rastlantının yol açtığı urunler saymakla bıtmez Az kalorılı yıyeceklere katılan Avıcel adındakı polımer, bır laboratuvar asıstanının rayon ıplıklerı yanlışlıkla asıt kabına duşurmesıyle ortaya çıkmıştır Zıh"isel bozuklukların sağaltılmasında lıtyumın etkısı de bır şans eserı bulunmuştur Fotokopı makınelerı ureten Xerox fırmasının araştırma şefı Robert Grundlach en ılgınç buluşlarından bırını otel odasında yapmış Ayakkabısının boyasını bır bezle parlatırken, makınedekı aşırı tonlara yol açan karbon tanecıklerını de karmaşık buharlaştırma sıstemlerı yerıne bır bezle gıdermeyı duşunmuş Gelıştırılen yenı sıstem, kuçuk fotokopı makınelerı kullanan dev bır pazarı doğurmuştur Boylesı buluşlar, acaba gelecekte ınsanlığa ne gıbı kolaylıklar sağlayacak dıye duşunurken, ya kaçınlan fırsatlar nelerdı dıye hayıflanmamak da elde değıl doğrusu i Ozon düşmanı CFC Bakelıt, endustrı ölçeğınde gelıştırılen ılk buBakeht. endu yuk plastık urunu olarak bıreşımsel endustrı çığırını açmıştır Bakelıtı veren tepkıme Baekeland'dan once başka araştırıcılar tarafından yapılmıştı, ama bu çırkın (•) go/unuşlu urunu lavaboya dökmeyıp uzerınde çalışan yalnız o olmuştu Teflon / lcatot Geçen yuzyılda Fransa'da Becquerel aılesı dededen toruna fızıkçıler yetıştırmıştı Dede Antoine Becquerel ısıl elektrık olaylar uzerınde çalışmış, oğul Edmond ıse fosfor ışıma ve florışıma olaylarını ıncelemıştı Doğa tarıhı muzesınde profesör olan babasına yardımcı olan torun Henri Becquerel gelecekte aılenın en unlu fızıkçısı olacaktır Ondan boşalan muze profesorluğune de oğlu Jean Becquerel ve radyoaktivite