Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
UZAY Çevremizdeki galaksi, galaksi kümeleri ve süper klosterler, Güney Yıldızı'nın belirlediği bir uzay kesimine doğru yönellyor. Bu olağanüstü "yarışın" nedeni nedir? Gökyüzü gezginleri K opernik'in güneşin etrafında dönen bir dünya hakkındaki radikal doktrini ile insan, evrenin merkezinde yaşama fikrinden uzaklaştı. Uzaklara bir teleskopla bakan ilk insan olan Galile ise karmaşık bir evreni gözler önüne seriyordu. Günümüzde ise, yirminci yüzyıl astronomları başka bir dogma üzerinde tartışıyorlar: İçinde galaksilerin düzenii bir şekilde serpiştirilmiş olduğu homojen bir evrenin görüntüsü... Uzak galaksileri inceleyen bilim adamları, evrenin daha önceleri sanıldığı gibi, düzenii bir şekilde genişlemediğini ve kozmik denizi dalgalandıran kuvvetli akımların varlığını gördüler. Amerikan ve İngiliz astronomlardan oluşan bir grup, Samanyolu'nun ve aynı zamanda bizim galaksimizi çevreleyen galaksilerin, galaksi kümelerinin ve süperkloster'lerln güney yarıkürede önemli bir yıldız kümesi olan Güney Yıldızı'nın belirlediği bir uzay kesimine doğru yöneldiklerini fark ettiler. Araştırmacı ve kuramcılar bu olağanüstü 'yarış'ı açıklamaya çalışıyorlar. 1929'da astronom Edwin Hubble uzay zamanı genişledikçe, galaksilerin de uzayın derinliklerine doğru dağıldıklarını belirlemişti. Bu büyüR akımın, 15 bilyon yıl önce evrenimizin de doğmasına yol açan Büyük Patlama'nın bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Galaksiler yol alırken, yakınlarında bulunan yoğunlaşmış bir madde tarafından itilmeleri veya çekilmeleri sonucunda oluşan birtakım daha verel ve gar.ip hareketler de yaşarlar. Orneğin Samanyolu, Local Superkloster adıyla bilinen bir galaksi topluluğunun kenarında dönüp durmakta ve yiderek bu topluluğun merkezine doğru çekilmektedir. Astronomlar, daha ileri gözlemlerle bu galaksi topluluğunun da daha uzak bir galaksi topluluğu olan HydraKentaurus Superkloster'e doğru kaymakta olduğunu gördüler. Evrende maddenın dağılımı konusundaki teoriler uyarınca, bu ve diğer galaksilerin bilinen bir hızla hareket etmeleri gerekiyordu. Oysa yeni buluşlar bu varsayımı çürütür niteliktedir. Dört kıtada yerleştırılmiş 6 teleskopla çalışmalarını sürdüren 7 astronom, Hydra Kentaurus'un bizden giderek uzaklaştığını gözlediler. İkinci bulgu ise, hareket hızının bilinen kozmik genişleme hızından çok yüksek olduğuydu. Lokal Superkloster ve HydraKentaurus Superkloster'deki bütün galaksilerin boşluk içinde saatte bir milyon mili (ve kozmik genişleme hızını) aşan bir hızla yol aldıkları anlaşıldı. Herşeyin hareket halinde olduğu bir or tamda, bu artı hızın farkına varabilmek kolay olmamıştı. Evren değişmez değil Mount Wilson ve Las Campanas gözlemevlerinde çalışan ekibin üyelerınden biri olan Alan Dressler, "Bütün galaksiler, akmtıya kapılmış gibi birlikte hareket ediyorlardı" demektedır. "Bu bulgular, uzun yıllar süren sakin ve değişmez bir evren inancının bir hayalden başka bir şey olmadığım kanıtlıyor. " Bu geniş kapsamlı toplu hareketin keşfi beklenmedik bir olaydı. Astronomlar başlangıçta eliptik galaksilerin özelliklerini incelemek üzere bir araya gelmişlerdi. Dressler'in söylediğine göre, verileri incelemeye başlar başlamaz olağan dışı hareketin farkına varılmış, fakat tam olarak ikna olunabilmesi için bir yıl geçmesi gerekmişti. Bu galaktik akımın nedeni ne olabilirdi? Arizona State Üniversitesi'nden David Burstein, basit ve cüretli bir varsayımla, HydraKentaurus'un ötesinde bulunan daha büyük bir kütle yoğunluğunun, HydraKentaurus'u, bizim galaksimizi ve tüm yerel evreni kendine doğru çektiğinın söylenebileceğini öne sürdü. Araştırmacılar daha sonra, HydraKentaurus'un ötesinde bulunan geniş (10000 trilyon güneş kütlesi büyüklüğünde) bir galaksi yığınının bu duruma neden olabileceği sonucuna vardılar. mik kabarcıkların yüzeylerini oluşturur biçimde yerleşmiş olduklarını gördüler. Bu kozmik kabarcıkların patlayarak galaktik maddeyi küresel kabuklar şeklıne sokan ilk yıldızların şok dalgalarından arda kaldıkları sanılmaktadır. Aynı patlamalar galaksilerin uzayda 'akmasına' neden de olmuş olabilir. Yine de, kesin bir sonuc için daha çok gözlem gerekmektedir. "Ne kadarçok akım ve kabarcık bulursak, bizim için o kadar iyi" diyor Dressler. "Çünkü o zaman evrenin gerçekte nasıl çalıştığını nlhayet anlayabileceğiz demektir." "Gelecekte bir zaman, astronomlar bizim çalışmalarımıza ve HarvardSmithson gözlemlerine, evrenin yapısını anlamada önemli bir dönüm noktası olarak bakacaktır..." (Omnl.) İlk zamanlardan mı kaldı? Yine de bu olağan dışı hareketin, galaksilerin oluştuğu ve yeni doğan yıldızlardan yayılan veya yıldızların patlamasından doğan büyük miktarda enerji salgılandığı evrenin ilk zamanlarından kalmış olabileceği duşünülebilir. Geçen yıl, HarvardSmithson Astrofizik Merkezi bilim adamları, galaksilerin dev koz HCJSMÜMÜM TEtSıUE. CfAYBT fiAHAT TfiAnK SHaalOJ^ıuA