26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 9 14 HAZİRAN 2020 PAZAR 1 milyonun üzerinde üyesi bulunan Türkİş’in kabul ettiği kıdem tazminatına ilişkin karar net: Fon genel grev nedeni Türkİş’in son üç genel kurulunda delegelerin oybirliğiyle aldığı, “Kıdem tazminatına dokunulması genel grev nedenidir” kararı sendikaların gündeminde. Türkİş yönetimi, kendileri için bağlayıcı nitelik taşıyan bu karara sık sık dikkat çekiyor. Hükümetin “tamamlayıcı emeklilik sistemi” adını verdiği kıdem tazmi natını fona dönüştürme ha zırlığı, sendikaları ayağa kal dırdı. Özellikle 1 milyon üye ile en büyük örgütlen me olan Türkiye MUSTAFA ÇAKIR İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (Türkİş) bağlı sendikalar, son üç genel ku rulda oybirliği ile alınan ve bağlayıcı niteliği olan “Kıdem tazminatına dokunmak, genel grev nedeni” kararını yeniden gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tay yip Erdoğan’ın kısa süre önce açıkladığı yeni emeklilik mo deli konusunda hükümetin ça lışmaları sürüyor. Kıdem taz minatını fona dönüştürme he defi aslında uzun süredir hü kümetin gündeminde bulunu yor. Bu hedef birçok kez orta vadeli program (OVP) ile hü kümetin yıllık programların da da yer aldı. Son OVP’de ise açıkça “kıdem” denilmese de “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES)” gündeme getirildi. Kıdem tazminatını fona dönüştürmek, TES’in ayaklarından birisi. Sendikalar ise kıdem tazminatını ortadan kaldıracak yeni modelleri engellemek için arayış içinde. Aslında bir milyonun üzerinde üyesi bulunan en büyük örgütlenmeye sahip Türkİş, kıdem tazminatı değişikliğine karşı tavrını genel kurul kararı olarak ilk kez 2011 yılında gerçekleştirilen 21’inci genel kurulda ortaya koymuştu. Gelecek güvencesi Bu karar daha sonra, 2015’te yapılan 22’inci genel kurul toplantısında da aynen kabul edildi. Türkİş’in son genel kurulu ise geçen aralık ayında yapıldı. 23’üncü genel kurulda da aynı karar bir kez daha kabul edildi. Son 3 genel kurulda katılan delegelerin oybirliği ile kabul ettiği kararda, “Kıdem tazminatına dokunmak, genel grev nedenidir” deniliyordu. Bu kararın gerekçesi de şöyle açıklanmıştı: “Sermaye yanlısı politikalarının sahibi ve sürdürücüsü olan siyasi iktidar, iktidarda bulunduğu süre içerisinde birçok işçi hakkını ya budadı veya ortadan kaldırdı. Hükümet tarafından ha zırlanan birçok program ve eylem planından anlaşıldığı üzere, bugün, kıdem tazminatı tekrar gündeme taşınmak istenmektedir. Kıdem tazminatı işçi sınıfının 83 yıllık kazanımı ve kullandığı bir haktır. İş güvencesine olumlu etki yapan bir düzenlemedir. İşçinin emeğinin yıpranma bedeli, emekli ikramiyesi, ücretin ödenmeyen kısmı gibi özellikler taşımaktadır. Kıdem tazminatı iş ve gele cek güvencesidir. Milyonlarca çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatı hakkından hiçbir şekilde vazgeçilemez.” Genel kurul, Türkİş’in en üst karar organlarından birisi. Bu nedenle de delegelerin oylarıyla, üstelik de oybirliğiyle genel kurulda alınan karar, konfederasyon için bağlayıcı özellik taşıyor. Türkİş yönetimi de sık sık bu karara dikkat çekiyor. l ANKARA Pınar Anapa Esnafın yüzde 74’ü kaygılı Gençlere yapay zekâ anlatılacak Akbank’ın, üniversite öğrencilerinin gelişimine katkı amacıyla Microsoft ile işbirliği yaparak AI Academy’e üniversite öğrencilerinin katılımını sağladığı açıklandı. Yaklaşık 900 üniversite öğrencisinin başvurduğu merkezde, 30 üniversite öğrencisi 2 ay süre ile yapay zekâ teknolojisinin temelleri üzerine eğitim alacak. Akbank Genel Müdür Yardımcısı Pınar Anapa, “Yenilikçiliği ve geleceğin iş yaşamına bugünden hazır olmayı çok önemsiyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi ‘Parlak Bi’Fikir’ için geri sayım Zorlu Holding, gelecek vizyonu “Akıllı Hayat 2030”un en kritik süreçlerinden biri olarak gördüğü kurumiçi girişimcilik programı “Parlak Bi’Fikir”in ikinci döngüsünü, Türkiye’nin farklı şehirlerine yayılmış sektörlerindeki çalışanlarının katılımıyla “webex” üzerinden yaptığı canlı yayın ile başlattı. Bu döngüde uzun vadeli stratejik yatırım alanlarına yönelik fikir çağrısı yapıldı. Seçilen gruplar 8 ay finale hazıklanacak. l Ekonomi Servisi Araştırmaya göre, riskli durumlara karşı “yedekleme planı” her 100 şirketin 44’ünde bulunuyor. Şirketlerin hedefi bozuldu Salgın sonrası teknoloji bilgisine sahip kişiler şirket yönetimlerinde öne çıkacak. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin hazırladığı “Salgın ve Sonrasında Kurumsal Yönetim” başlıklı araştırma, her 100 şirketten 82’sinin finansal hedeflerinde revizyona gitmek zorunda kaldıklarını ortaya koydu. Araştırmaya göre, yeni dönemde yönetim kurullarının sorumlulukları artacak. Katılımcıların yüzde 55’i sal gın sonrasında yönetim kurullarının görev ve sorumluluklarının değişmesini bekliyor. Yönetime teknoloji bilgisi olan üyelerin ekleneceğini öngörülüyor. Araştırmaya göre, her 100 şirketten 60’ı bu döneme kurdukları “özel görev gücü” ile daha hızlı aksiyon aldı. TKYD Başkanı Feyyaz Ünal, belirsizlik ortamında, krizi iyi yönetebilen yönetim kurullarının öneminin arttığını söyledi. l Ekonomi Servisi Perakende analitiği kurumu REM People, “REMTT Barometre: Türkiye Geleneksel Kanal Esnafının Nabzı” araştırmasının Mayıs 2020 sonuçlarını açıklandı. 4 Bakkal, büfe, küçük market ve şarküteri gibi yerleri kapsayan araştırmaya göre salgın döneminde tüketiciler küçük esnafa yöneldi. Bunu ifade eden ve ocak ayında 17.5 puan olan “Esnaf Ticaret Endeksi”, nisan 35.8 puana çıktıktan sonrası normalleşme adımlarıyla mayısta 29.4 puana indi. 4 Salgınla ilgili değerlendirme yapan esnafın yüzde 40’ının “kesinlikle endişeli”, yüzde 34’ünün ise “endişeli” olduğu görüldü. ‘Kredi kartı’ yaygın 4 Esnafın yüzde 22’si salgının etkilerinin “13 ay”, yüzde 24’ü “36 ay”, yüzde 21’i “612 ay” yüzde 24’ü “12 aydan fazla” süreceğini ifade etti. 4 Yine araştırmaya göre, esnaf işletmelerinde kredi kartı kullanımı yüzde 82’ye ulaştı. Veresiye ile alışveriş ise genel olarak noktaların yüzde 29’unda yapılıyor. Veresiye ile alışverişlerin ciro içindeki payı ise yüzde 6. Nakit ödeme ile yapılan alışverişlerin cirodaki payı da yüzde 62’ye ulaşıyor. Öte yandan kredi borcu olan esnaf oranı yüzde 66’ye yükseldi. Bu oran ocak ayında yüzde 54’tü. l Ekonomi Servisi Belirsizliği ‘yeni alışkanlık’ azaltır McKinsey&Company, Covid19’un yarattığı belirsizliklerin önüne geçmek için, salgın dönemine uygun yeni yaşam alışkanlıkları yaratacak uygulamalar geliştirmenin önemine dikkat çekti. İlgili rapora göre, gerçek zamanlı veri takibi gibi yeni nesil teknolojilerle desteklenecek bu uygulamalar toplumun tümü tarafından uygulandığında, salgının kontrol altına alınması ve aynı zamanda ekonomik hareketlilik sağlanarak işsizlik ve ekonomik krizlerin önüne geçilmesi mümkün olabilecek. ‘YÖNETEN KADIN’LARA ÖZEL KREDI Alternatif Bank’ın, yurtdışı fonlama programı kapsamında IFC’den sağladığı 100 milyon dolarlık kaynağı, başta ihracatçı firmalar olmak üzere ortaklık yapısında veya yönetiminde kadınların söz sahibi olduğu şirketlere “Yöneten Kadına Güç Katan Paket” ile sunduğu açıklandı. Alternatif Bank Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Şimşek, pakette avantajlı finansman imkânı, katma değerli bankacılık hizmetlerinde ücret muafiyeti ile finans ve dış ticaret konularında eğitimler olduğunu belirtti. l Ekonomi Servisi Durgunluk hasarı kalıcı ABD Merkez Bankası’nca (Fed), ekonomik görünüme yönelik olağanüstü bir belirsizlik bulunduğu, ekonomik durgunluğun hasarının oldukça kalıcı olabileceği uyarısı yapıldı. Fed’in “Para Politikası Raporu”da, salgını kontrol altına almaya yönelik önlemlerin ekonomik faaliyette sert düşüşe neden olduğuna işaret edilerek, işsizlik oranının rekor seviyelere yükseldiği hatırlatıldı. l Ekonomi Servisi Büyük patron TMSF Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Muhiddin Gülal, halen 797 şirketin TMSF kayyımında yönetildiğini açıklandı. Muhiddin Gülal’ın verdiği bilgiye göre, bu şirketlerin öz kaynakları 26.1 milyar lira, aktif büyüklükleri 61 milyar lira ve çalışan sayısı da 40 bin 686 kişiye ulaştı. l Ekonomi Servisi Dedemiz CIHAT Yılın ilk 5 ayında toplam makine ihracatı 6.2 milyar dolar oldu. Makinede ek vergi tartışması Makine sektöründe yerli üretimi korumak amacıyla getirilen ilave vergi tartışma yarattı. İki ayda makine ihracatının dramatik şekilde yüzde 40 daraldığını, ithalatın ise yüzde 13.7 arttığını belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Vergi ve tarife dışı engeller, ticaretin yeni normali haline geliyor. Ülkemizde de getirilen ilave gümrük ver gileri, başta makineler olmak üzere yerinde bir karar olmuştur” diye konuştu. Takım Tezgâhları Sanayici ve İş İnsanları Derneği ise kimi ürünlere getirilen ek verginin sonuçlarını ortaya koyan bir rapor hazırlayarak Ticaret Bakanlığı’na sundu. TİAD ek verginin sanayi kuruluşlarının maliyetini yüzde 15’e yakın artıracağını belirtti. l Ekonomi Servisi KORA’YI kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Yaktığı ışıklar hepimizin yolunu aydınlatacak. TORUNLARI: ASLI FELAH EROĞLU & YIĞIT EROĞLU CEM VEDAT EROĞLU HAN REFIK EROĞLU Adalar... Yeni paradigma... Kim kazandı? Akülü minibüsler geldi... Yoksa otobüsler mi diyeyim? Sanırım toplam 60 adet. 3 tip. 14 kişilik toplu taşıma; turistik akülüler ve 4 kişilik akülü taksiler... Yaya geçitleri çizildi, durak yerleri tespit edildi. Adayı boydan boya çeviren anayolun ortasına kalın mavi çizgilerle geniş bantlar çizildi. Kimi dönemeçlere bariyerler konuldu.. Adalar’ın yeni dönemi çok yakında başlayacak. Akbil basarak istedikleri yere gidecekler. Hem Adalılar hem de günübirlikçiler, turistler... At yok, fayton yok... Onlar artık sadece Adalı ressamların tablolarında, fotoğraf karelerinde tarihten bir sayfa. Adalar yaza hazır.. Zaten İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da birkaç gün önce katıldığı televizyon programında “Halkın sesini dinledik, ulaşımı düzelttik” açıklamasını yaptı. Açıkça söylemek gerekirse insanların, ki buna Adalıların bir kısmı da dahil, durumdan memnun: “Pislik gitti, atlar eziyet görmeyecek istediğimiz yere kolaylıkla ulaşabileceğiz, üstelik ucuz olacak”. Haydi sevinin... Akülü otobüsler, akülü taksiler dönemi başlıyor... Direnen ve çoğu zaman olduğu gibi bu konuda da kaybeden küçük bir azınlık olarak kalakaldık. Ama söyleyeceklerim var yine de... Çünkü, üzgünüm... Doğal, tarihi ve kültürel sit kapsamında bulunan Adalar’da zaten çoktan düzenlenmesi gereken ve bizimde hep vurguladığımız faytonlar konusunu en kolaycılığı seçerek toptan kaldıran zihniyet aslında bir tercih yaptı. Bu seçim “çok eskilerden günümüze gelen bir tarih ve kültür mirasına sahip çıkmak ve korumak” ile “çağa ayak uydurmak” arasında idi. Tercih çağa ayak uydurmaktan yana yapıldı. Şehrin rahatı, konforu adaya taşındı. Ama bu yapılırken büyük bir trafik terörüne yol açan kiralık bisikletlere ise dokunulmadı. Oysa hep söyledik, yazdık çizdik, “Adalar’da ulaşım bir bütünsel (master) plan çerçevesinde ele alınmalı” dedik. “Evet, faytoncu terörü durdurulmalı, atlara eziyet edilmesi önlenmeli; fayton sayısı çok sınırlandırılmalı, hatta ring seferi yapacak, adalar için özel tasarlanmış akülü sistem getirilmeli” dedik, “ama bunu yaparken kiralık bisikletlere de sınır getirilmeli” dedik. “Bunu yaparken kaldırım işgali de önlenmeli” dedik. Sesimizi duyuramadık. Çünkü öfkeliyim. Ama bir yandan da öfkem bize, kendimize... Çünkü Adalılar olarak kendi kaderimize sahip çıkacak bir öneri ile ortaya çıkamadık. 15 milyonluk mega kent İstanbul’un hemen yanı başında olan Adalar’ın bir rekreasyon ve turizm merkezi olması kaçınılmazdı. Zaten böyle de istendi ve körüklendi. Değişen koşullar ve ihtiyaçlar karşısında Adalı STK’lerin de katılımcı açık süreçler inşa ederek çözüm önerileri geliştirmeleri, Adalı halkı bilgilendirmeli ve önerilerin yerine getirilmeleri konusunda ısrarcı olmaları gerekiyordu. STK’lerin kısır çekişmeleri, egolar ortak bir çözüm ortaya çıkaramadı. Doğru dürüst işlevsel bir kent konseyi bile oluşturulamadı. Sonuç: Sen yapamıyorsan, başkaları senin adına karar verir. Bu da klasik bir Türkiye gerçeği değil mi? Belki iyi niyetle başlamıştı ama sonuçta göstermelik olarak kalan bir ulaşım çalıştayı yapıldı. Güya çıktılar Ada halkı ile paylaşılacaktı. Arkasından ruam çıktı, arkasından Covid19 yasakları derken fırsat bu fırsat denerek karar alındı ve faytonlar toptan kaldırıldı. Kim kazandı? Peki, kim kazandı? Öncelikle faytoncuların kazandığını söyleyebiliriz. 277 tescilli fayton plakasının her birine 300 bin TL ödendi. Ayrıca her bir at için 4 bin TL’den 1200 at için bedel ödendi. Toplamda 90 milyon TL İBB kasasından çıktı. Tabii haliyle faytoncuların da sesleri kesildi. Atlar şimdilik İBB bünyesinde. Akıbetleri ise belirsiz. İBB sahiplendirmeye çalışıyor; hadi birkaç tanesini birileri aldı diyelim, ya kalanlar? Kim besleyecek; her gün düzenli olarak koşmaları hareket etmeleri gereken bu atlara ne olacak? Atlar kaldırılsın diye büyük lobicilik yapan HAYTAP sesini kesti. Çünkü onlar da kazandı. Ama... Atları yaşamını korur gibi yaptı ama sonrasını düşünmedi. Bir Yassıada olur mu? Yok artık diyeceksiniz... Ama neden olmasın? 1/5000 ölçekli imar planları için projeler başlatıp 2863 sayılı yasaya aykırı sit alanlarını yok etmeye kalkanlar neden Yassıada gibi modeller üzerinde de durmasınlar. Hatta çağa ayak uyduralım diyerek AVM’ler bile neden açılmasın? Tarihi ve kültürel mirası korumak kolay değildir; hele böyle hızlı değişim zamanlarında... Bu miras aynı zamanda onu korumaya hazır olanların bedel ödemesi anlamına gelir. Örneğin, yanı başındaki hızlı devinimin dışında kalabilmek, kolaycılıktan uzak durmak, Ada’nın kendine özgü dokusuna uygun çözümler üretebilmek... Yapamadık ne yazık ki... Üzgünüm.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle