23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 4 Kasım 2018 TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Julian Assange’ın kedi diplomasisi WikiLeaks kurucularından Assange, 6 yıldır süren tecridin zor dönemlerinden birini daha yaşıyor. Kedisinin bakım ve masrafları öne sürülerek yeni bir hesaplaşmaya çekiliyor WikiLeaks kurucusu Julian Assange, Londra’daki Ekvador Konsolosluğu’nda 6 yıldır devam eden tecrit sürecinin en zorlu günlerini yaşıyor. 2010’da İsveç’te başlayan suçlamaların ar dından hayatının akışı değişen As sange, 2012’de Ek vador Hükümeti’nin siyasi iltica talebi ni kabul etmesiyle, Londra’daki Ekvador Büyükelçiliği’nde ya DENİZ şamaya başlamış ve o ÜLKÜTEKİN tarihten itibaren dün yanın gündemine oturmuştu. Chelsea Manning ve Ed ward Snowden vakaları ile üstünde daha fazla göz biriken Assange için işler günden güne daha da kötüye gitti. Artık bir karar aşamasının ari fesinde olan Assange’in şu sıralar en önemli gündem maddesi ise ke disi Michi; veya ismi her neyse. Assange’ın kedisinin ismindeki be lirsizlik, WikiLeaks editörünün dün ya ile bağlantısının sınırlı olmasının yarattığı sonuçlar olarak algılanabi lir ama kendisi New Yorker’a verdi ği bir röportajda kedisine Michi (Ek vador İspanyolcasında kedi anlamı na gelen kelime) dediğini söylerken, Fidel Castro’nun ölümünün ardından kedisine Catstro (İngilizce kedi keli mesi ve Küba liderinin soy isminin birleşiminden oluşan son derece ya van bir kelime oyunu) ismini verdiği ni söylemesi, kedinin Assange etra fında şekillenen konjonktürel yakla şımlara göre isim değişikliğine uğra dığına işaret ediyor. Assange’ın kedi si ileride hangi isimlerle anılacak bi linmez. Bugünlerde ise Assange’ın kedisi kimlik bunalımından çok el çilik binasında yarattığı iddia edi len hijyen sorunları ve masrafları ile gündemde. Rüzgâr değişti Hikâyeyi biraz geriden alalım. Latin Amerika’da da yeni milenyumla birlikte esmeye başlayan sol rüzgârlar dinmeye başlamıştı. Hugo Chavez’in ölümü sonrası, Venezüella ve Bolivya’da yaşanan istikrarsızlık, Brezilya’daki yolsuzluk skandalları seçmen ibresini sağa çevirirken, siyasi rüzgârlardan nasibi alan Ekvador’da da 2016’dan sonra Assange’ın ilticasını kabul eden sol hükümet iktidarda yoktu. Ekvador’un, ABD politikalarına yakın yeni hükümeti tarafından, Assange için, “bir önceki yönetimden miras kalan bir problem açıklaması yapılmıştı. Michi (Catstro) Assange ve Mutsuz bir hacker: mendax Assange, 6 yıldır zorunlu ikametgâhı olan Londra’daki Ekvador Konsolosluğu’nda bir pencereden dünyayı seyrediyor... 1987, Avusturalya; internetin bırakın bugünkü gibi revaçta olmayı, birkaç ülkenin devlet arşivlerinin dijital kayıt deposu olmaktan ileri gidemediği yıllar. Mendax isimli bir kullanıcı, hacker camiası içinde yer almaya başlıyor. Mutsuz bir evlilikten doğan çocukluk, sık sık okul değiştirmiş, düzensiz bir çocuk hayatı yaşamış, çok fazla arkadaşı yok. Doğaldır ki, edindiği andan itibaren bilgisayar teknolojilerinde kendini geliştirmeye adayacak çok zamanı var. İkinci evlilik, yine boşanma. Ancak bu kez bir farkla. Boşanılan eş, “Aile” isimli yerel bir tarikata mensup. Ayrılığın ardından tarikattan kaçmak için bir kasabadan diğerine taşınılıyor, göçebe bir yaşantı. Kendince karar veriyor. Gizli hiçbir şey kalmayacak... Sızıntı şöhreti Assange’ın geniş çevrelerce bilinen, hacker’lıkla başlayıp, yeni çağ internet gazeteciliğine ilham veren hikâyesi böyle başlamıştı. 2011’de Colors dergisinin Süper Kahramanlar sayısına, bir çizgi roman karakteri olarak da yansıyan hikâyesi, o günlerde artmakta olan şöhreti için biçilmiş kaftandı. Gerçek dünyanın hakikatlarını ortaya döken süper kahraman ima jı, ona bir sürü ödül de getirmişti. Kurucuları arasında olduğu Wikileaks, internet üzerinden yayımladığı 10 milyona yakın belge ile devlet sırlarını ifşa ederken, aynı zamanda interneti, geleneksel basın araçlarını geride bırakan bir ifşa mecrası olarak yeniden parlatıyordu. Chelsea Manning’in, ABD ordusunun Irak ve Afganistan işgalleri sırasında yaptığı katliamları belgeleyen görüntüleri sızdırması sonrası, vatan hainliği ile yargılanması, gözleri WikiLeaks ve Assange’a çevirecekti. 2016’da Trump’ın kazanacağı ABD seçimlerine müdahale iddialarının ardında da WikiLeaks vardı. Organizasyonun, seçime sayılı günler kala, tam da Hillary Clinton anketlerde yükselişe geçtiği sırada, kişisel epostalarını sızdırması, özellikle ABD liberal kamuoyunun tepkisini çekti. O güne kadar WikiLeaks ve benzeri yapıları ifade ve basın özgürlüğünün bir parçası olarak gören kişi ve kurumlar, Assange ve WikiLeaks’i Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kuklası olmakla suçluyordu. Alman dergisi Focus’ta WikiLeaks’in NATO’ya bağlı ülkelerdeki hükümetleri itibarsızlaştırmak isteyen Ruslar tarafından kontrol edildiğine yönelik bir makale yayımlanıyordu. WikiLeaks’in dünya çapındaki örtülü kutuplaşmanın merkezinde yer aldığı dönemde ortaya çıktı. Kediye hemen bir Twitter hesabı açıldı. (Şu anda 31 binden fazla takipçisi var) Hesabın ismi ise “@embassycat”ti (elçilik kedisi). Assange, yaptığı açıklamada, kedinin, çocuklarından bir hediye olduğunu söylüyordu, ama New Yorker’a göre bu da Assange’ın sayısız yalanlarından birisiydi. Bir zamanlar Time’ın yılın insanı listesinde birinciliğe oynayan Assange, bu kez ABD medyası tarafından kendi silahı ile vuruluyordu. New Yorker’a konuşan bir kaynak, Assange ve kedinin ilişkisi hakkında şunları söyleyecekti: “Julian, kediye yarım saat baktı, onun kendisine nasıl yararlı olabileceğini düşünüyordu. Sonunda şunu dedi; bunu çocuklarımın getirdiğini söyleyelim.” Assange, elçilikteki camından, kedisini basına tanıtmayı da ihmal etmiyordu. Kedi, tıpkı Assange’ınkine benzer bir kravat takılmış halde camın önünde basın mensuplarına poz verdi. Hem tecavüz suçlamaları hem de ABD’deki karşıpropaganda ile şöhreti sarsılan Assange için elbette çok başarılı bir halkla ilişkiler çalışmasıydı. Hatta Ekvador’daki çocuklar arasında kediye kalıcı bir isim verme yarışı bile yapılmıştı. Ancak Ekvador’lu yetkililer kedinin görüntüsünden pek de etkilenmişe benzemiyordu. Mutsuz bir kedi Bu yılın başında elçilikteki internet erişimi kesilen Assange için yarı tecrit günleri başlamıştı. Tüm başarısını internetle kazanmış Assange’ı çevrimdışı yapmak, elçilikteki geleceği için hükümetten gelen oldukça sağlam bir mesajdı. Her ne kadar sonradan internet hakkını geri alsa da sonrasında zor bir karar vererek WikiLeaks’in Genel Yayın Yönetmeni pozisyonundan ayrılıyordu. Sırf bu değildi Assange’ı tecrit altında bırakan, aynı zamanda avukatları dışında dış dünya ile bağlantı kurması da yasaklanıyordu. Ekim ayının sonunda ise Assange Ekvador’un ken disinin iltica durumunu sonlandırmaya ve kendisini ABD’ye teslim etmeye çalıştığını açıkladı. Elçiliğin ise Assange’dan yeni talepleri vardı. Aralıktan itibaren Assange’ın kendi yemek ve çamaşır masraflarını üstlenmesi gerektiği ve Ekvador’un Assange’ın hiçbir masrafını karşılamayacağı açıklandı. Elçiliğin bir talebi daha vardı; Assange’ın kaldığı yerin temizliğini kendisinin yapması isteniyordu. Buna kedisinin hijyeni de dahildi. Ekvadorlu yetkililer, Assange, kedisine bakmayı başaramıyorsa, kediyi onun elinden alıp sahiplendirmek veya barınağa vermekle tehdit etti. Michi bugünlerde dünyanın en çok konuşulan kedilerinden biri. Ancak en mutlusu sayılmaz. Ona doğru dürüst isim koymayı beceremeyen ve temizliğini dahi üstlenmeyen bir sahibi ve barınağa vermekle tehdit eden ev sahipleri var. Bir başka şanssızlığı da tüm bu olumsuzlukların uluslararası diplomasideki acımasız satrancın bir parçası olması. AKP’nin GAP’a ihanetiCHP’li Umut Oran, GAP illerini dolaşarak izlenimlerini raporlaştırdı CHP’li Umut Oran, Hatay, Osmaniye, Kilis, Adıyaman ve Şanlıurfa’daki incelemelerinin ardından “Gittim, gezdim, gördüm, uyarıyorum” diyerek “GAP Raporu” hazırladı. Bölgedeki Suriyeli mültecilerin sayısına dikkat çeken Oran, GAP illerinde her 100 kişiden 14’ünün Suriyeli olduğunu belirtti. Türk yurttaşlarına tanınmayan hakların Suriyelilere tanındığına, illerde ekonomik krizin etkilerinin açıkça görüldüğüne dikkat çeken Oran, “Ağır sosyal ve ekonomik açmazdaki GAP illeri adeta patlamaya hazır bomba” değerlendirmesini yaptı. Oran’ın raporunda şu değerlendirmelere yer verildi: n Öncelikle GAP’taki 9 ilde bulunan 1.2 milyon Suriyeli, halkımız için büyük sorunlar yaratmaktadır. Bazı illerde Türk vatandaşlarının azınlık durumuna düşmesi, Türk vatandaşlarına tanınmayan kolaylık ve hizmetlerin Suriyelilere tanınması kabul edilemez. Hükümetin acilen “yerli ve milli” tavır göstererek Suriyelilere tanıdığı hakları artık Türk vatandaşlarına da öncelikli olarak tanıması gerekmektedir. n Pamuk alım fiyatı 4.6 TL olarak açıklanmasına rağmen fiyatlar Oran, hazırladığı GAP Raporu’yla, bölgenin değişen demografik yapısına dikkat çekti. 3.3 TL’ye kadar düşmüş durumda. Kilis’in merkezindeki Cumhuriyet Caddesi’nde boş dükkân sayısı giderek artarken, her yeri Arapça reklam tabelaları sarmış durumda. İşsizlerin dernek kurduğu kent olan Adıyaman’da en yoğun çalışan yer kahvehaneler, inşaat ustalarıişçileri işsiz, mutsuz, umutsuz, burada iş için bekliyor. n Yıllarca GAP’ı ihmal ederek böl genin gelişimine ket vuran AKP, yetmez gibi Suriye politikası ile de bölgeyi yaşanmaz hale getirdi. Şanlıurfa’da geceleri Türk vatandaşı şehir merkezine artık tek başına rahat rahat gidemiyor. n Türkiye’nin en geri kalmış böl gesi ve toplam nüfusu 8.5 milyon olan GAP kapsamındaki 9 ilde resmi verilere göre 1.2 milyon Suriyeli mülteci bulunuyor. Buna göre GAP illerinden her 100 kişiden 14’ü Suriye vatandaşı. Bu iller içinde en fazla mülteci sayısına 474 bin kişi ile Şanlıurfa ulaştı. Buna göre ilde her 5 kişiden biri Suriyeli oldu. n GAP bölgesi ortalamasında kişi başına milli gelir Türkiye ortalamasının yaklaşık yarısı düzeyinde. n Ülke nüfusu ve işgücünün yaklaşık yüzde 9’u, ülkedeki tüm işsizlerin ise yüzde 12’si GAP illerinde. n İşsizlik oranı özellikle Mardin, Batman, Şırnak, Siirt illeri ortalamasında yüzde 26.9’la rekor düzeyde. n Bölge, yüksek doğum oranı paralelinde nüfus artışı kaydederken sürekli net göç veriyor. En çok net göç veren iller Mardin, Diyarbakır, Şırnak ve Şanlıurfa. n Suriye’deki savaş yüzünden ülkemize dolan 3.5 milyon Suriyelinin yaklaşık üçte biri GAP illerinde. n GAP Bölgesi’nde yeterli istihdam artışı sağlanamadı, Türkiye ortalamasının çok üzerindeki işsizlik en temel sosyo ekonomik sorun. l ANKARA/Cumhuriyet haber 9 Silivri’de değişen  bir şey yok... Geçen çarşamba, perşembe, cuma günü Eren Erdem’in Silivri Cezaevi’nde duruşması vardı. Böyle seri devam eden davalarda son gün, özgürlük umudunun olduğu gündür. Biz de aynı umudu taşıyarak cuma günü Silivri’ye gittik. Yeni yargılama salonları eskisinin tam karşısında. Ergenekon, Balyoz davaları orada görülmüştü. Beş yılın altı yüz günü o salonda geçmişti. İddianameler birleştirile birleştirile dava içinden çıkılmaz bir hale gelmişti. O yargılama günlerinde yeni binanın temeli atılmıştı. Ne olacak diye sorduğumuzda gardiyanlardan şu yanıtı almıştık: “Bize söylenene göre daha çok sanıklı davalar olacakmış. Onlar için hazırlanıyor. Yerin altına iki üç, kat iniliyor, büyük salonlar yapılıyor...” Spor salonundan bozma eski mahkeme salonu, cezaevini koruyan güvenlik güçlerinin koğuşu olmuş. Eski mahkeme ortamının tüm mobilyaları yeni salona taşınmış. Aynı düzenlemeyle yargılama yapılıyor. Sanıkların yakınları ve izleyiciler tam arkalarında, yani yüz yüze gelemiyorlar. Avukatlar sağ taraflarında, arada ikili bariyer var. Milletvekili ve benzer izleyiciler de sanıkların solunda. Tam karşıdaki mahkeme heyeti sanıkların mikrofonsuz seslenemeyecekleri uzaklıkta ve yükseklikte... Bir tek tepeden sarkan mikrofonlar eksik. Ergenekon davasında sanıkların kendi aralarındaki konuşmalardan da suç üretebilmek için bunları koymuşlardı.  HHH Eren Erdem’in tutuklu yargılandığı 12 sanıklı Karşı gazetesi davasının sürecini inceleyince, bir de üstüne son duruşmayı izleyince ilk sözüm şu oldu: Hukuksuzluğumuzdan hiçbir şey kaybetmemişiz! Mahkeme heyetinin arkasında 53 kocaman klasör var. Koca bir yığın gibi duruyor. Onların arasından seçip şu tür sorular soruyorlar: Şu haberin başlığını atarken neden böyle bir sözcük kullandınız? Gazeteye gelen CD’lerin kaynağı ne? Gazeteye aldığınız muhabirleri kimler tavsiye etti? Telefon tapelerinde ErdoğanObama görüşmesinin içeriğini aldığınızı söylüyorsunuz ama haber yapmamışsınız, neden? Toplam iki ay yayımlanan bir gazetenin neredeyse her haberini delil yapmaya çalışmışlar ama, olmayınca son duruşmalarda sanıkların ifadelerinden delil üretmeye giriştiler. Zira davanın gizli tanıkları da ifadelerini büyük ölçüde değiştirdiler. Şimdi yeni “delil” bulmaları gerekecek. Eren’in avukatlarından Onur Cingil hukukun içinde bulunduğu durumu anlatan ağır bir konuşma yaptı. Kendisinden daha kıdemli avukatların bugünleri 12 Eylül dönemiyle karşılaştırdıklarını söyledi, devam etti: “Bugün daha ağır ihlaller var. Herkesin birleştiği görüş bu oldu. Bu dava talimat üzerine açılmış. Eren’i de talimat gelinceye kadar bırakmayacaksınız...” HHH Duruşmayı Silivri yargılamalarında yıllarca bizi yalnız bırakmayan Özgürlük Girişimi’nden arkadaşlarla birlikte izledik. Gürol Saygı Ağabey’in önderliğinde bir araya gelen arkadaşlar, 2010 yılından bugüne nerede özgürlük arayışı varsa oradalar.  Türkiye’de hukukun eksiksiz işleyeceği günler yakın değil. Ancak ne olursa olsun hukuk için, özgürlük için mücadele edenleri de bitiremeyecekler. Kazanan onlar olacak. Bugünlerden geleceğe düzene teslim olanlar, düzenin parçası olanlar değil, direnenler kalacak. yeni üyeyi Erdoğan atayacak AYM’de Paksüt emekli oldu Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 13 yıllık üyesi olan Osman Ali Feyyaz Paksüt yaş haddinden emekli oldu. Paksüt’ün yerine Cum hurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atama yapılacak. AYM’ye 2005 yılında 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından üst düzey yönetici kontenjanından seçilen Osman Ali Feyyaz Paksüt, yaş haddinden emekli oldu. Paksüt’ten boşaOsman Paksüt lan üyeliğe, Erdoğan 45 yaşını doldurmuş olmak şartıyla, üst düzey kamu yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az 5 yıl görev yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından bir isim atayacak. Erdoğan’ın bu atama işlemini birkaç gün içerisinde yapabileceği belirtiliyor. Yeni atanacak isim, Erdoğan’ın atayacağı 4’üncü üye olacak. Erdoğan, daha önce Danıştay kökenli Kadir Özkaya, eski Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez’i üye olarak atamıştı. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle