Katalog

KULTUR Garou, ilk kez İstanbul’daydı “Notre dame de Paris” müzikalinde Quasimodo rolüyle seslendirdiği “Belle” yorumu sonrası dünya çapında üne kavuşan Garou, 20 yıllık kariyerinde ilk kez önceki gece Türkiye’de sahne aldı. Piu Entertainment orga nizasyonu ile düzenlenen konser İstanbul Volkswagen Arena’da gerçekleşti. Konser sonunda ayakta alkışlanan sanatçı, “İlk kez geldim ama kesinlikle bu son olmayacak” dedi. l Kültür Servisi Pazar 4 Kasım 2018 EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 2 günde 20 saat müzik! Bu yıl 3’üncüsü gerçekleşecek MIX Festival’in programı açıklandı Farklı müzik türlerini iki günlük bir festivale sığdıran ve Zorlu PSM’de düzenlenen MIX Festival, 1617 Kasım’da 3. kez kapılarını açacak. Festival, iki günde toplamda 20 saate yakın programıyla müzik ve dans severleri bir araya getirecek. İlk akşamında son zamanların en çok konuşulan elektronik müzik ikilisi Polo & Pan’in sahne alacağı MIX Festival, ikinci akşamında pistin ritmi, karanlık pop’un yüzü Aurora’ya emanet olacak. Program detayları açıklanan MIX Festival’in biletleri biletix.com ve Zorlu PSM gişelerinden satışa çıktı. İlk kez geliyorlar Fransa’nın en sevilen elektronik müzik sanatçılarından Her, indie türünün başarılı örneklerinden Kazy Lambist, iki kuzenin elektronik müzik ekseninde şarkılar yarattığı proje Otzeki ve Norveçli Aurora, ilk kez Türkiye’de performans sergileyecek. Farklı türler... İki sahneye yayılan festivalin programında; Fransız ikili PoloPan, multi enstrümantalist kimliği ve sesiyle tanınan Sophie Hunger, Barselona dans müzik sah nesinden DJ ve yapımcı Undo, house ve minimal techno müziğin Fransa temsilcileri Losless, R&B ve elektronik harmanı müziklerini Londra’dan dünyaya taşıyan Tender, elektronik müzik prodüktörü Emancipator’ın canlı performanslarıyla sahnede olduğu grubu Emancipator Ensemble, Türkiye’de gerçekleşmiş birçok festivale katılan Mabbas, 70’lerin Türkçe şarkılarına getirdikleri sıra dışı yorumla disco ritmler yaratan Hey! Douglas, Türkiye’nin başarılı psychedelic müzik gruplarından BaBa Zula, Türkçe funk ve psychedelic şarkıları dans pistine uyarlayan oluşum Turkish Edits, deep tech ve etnik elektronik müziğin birlikteliğini dansla sunan Monality, mix’leriyle ünü ülke sınırlarını aşan Barış K ve daha pek çok isim yer alıyor. l Kültür Servisi İŞTE PROGRAM 16 Kasım Cuma TURKCELL SAHNESİ: 21.00 Nova Persona 22.15 Kazy Lampist 23.45 Otzeki 01.30 Polo & Pan 02.45 Mabbas STUDIO: 20.00 Sevil Soylu 21.30 Sophie Hunger 23.00 Cava Grande 00.30 Undo 02.00 Losless 17 Kasım Cumartesi TURKCELL SAHNESİ 19.00 Zeynep Erbay 20.15 EmancipatorEnsemble 22.15 Aurora 00.00 Tender 01.30 Her 02.30 Thug Life Extravaganzza HiphopR&B Party STUDIO: 20.00 Turkish Edits 21.30 Monality 23.00 Baba Zula 00.45 Hey! Douglas 02.15 Barış K [email protected] 15 Eyyy Sen! “Emirzade Yazgülü Aldoğan sen misin?” SEN MİSİN! SEN MİSİN!! SEN MİSİN! İmdaaaaat! “Sen misin” sözcüğü kafamı zonk zonk zonk zonklatıyor. Gözlerimden, kulaklarımdan, ağzımdan, burnumdan içeri “SEN MİSİN” sözcüğü doluyor. “Sen misin” sözcüğü kafamın içinde büyüdükçe büyüyor! (Kendine gel Zeynep! Bu ne biçim yazı girişi... Elimde değil, sadece o “Sen misin”i düşünüyorum!) İstanbul Çağlayan’da “Adliye Sarayı”ndayım. 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin minicik duruşma salonunda oturuyorum. Gazetemiz yazarı, PEN Yazarlar Derneği üyemiz, arkadaşım Yazgülü Aldoğan attığı bir “tweet” nedeniyle yargılanıyor. Bölücülükten, devleti yıkmaya teşebbüs ve tahrikten... (O “tweet”te ne dediğini tekrarlamayacağım... Artık o durumdayız!) Sanık kürsüsünde Yazgülü... Mahkeme heyeti yerini aldı. Ve o minicik odada çınlayan ilk ses hâkimin sesi: “Emirzade Yazgülü Aldoğan sen misin?” “Sen misin” sözüyle yerimden sıçradım. Ne zamandır hâkimler sanık kürsüsündekine sen diye hitap ediyordu... Biraz önce adliye koridorlarında sıra beklerken şu meslek yaşamımda izlediğim tüm duruşmalar ve öznesi olduğum tüm soruşturmalar bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu... 68 üniversite olaylarında Sultanahmet’teki adliye binasında yargılananları Vasfiye Abla’yla (Özkoçak) izleyişim... 12 Mart 1971 muhtırasıyla tiyatro ve kitap yasaklarıyla açılan davalar... 12 Eylül faşist darbesi sonrasında bitmeyen duruşmalar: Dev spor salonlarının mahkeme salonuna dönüştürülmesi... Tek tip üniformaya karşı çıkan gençlerin atlet ve donla getirilip götürülmesi... Barış Derneği davaları... Tepeden tırnağa aranmalar... İşkence gören “Manisalı Çocuklar” davası için Manisa’yı mesken edinmek... Dinleyicilerin tepkisinden korkulduğu için önce Aydın’a, sonra Afyon’a taşınan Metin Göktepe’yi öldüren polislerin duruşmaları... Ankara’da, sanıkların saldırısına uğradığımız Sivas Katliamı sanıklarının duruşmaları... Derken Silivri seferleri... FETÖ kumpasları... Ergenekon... Orduya kurulan komplo duruşmalar... KCK duruşmaları... Özgür Gündem ve Cumhuriyet gazetelerine karşı duruşmalar... Bir zamanlar sarmaş dolaş olunan FETÖ’ye karşı duruşmalar... Çok tehlikeli 140 vuruş Bir çırpıda ilk aklıma gelenler bunlar... Daha ne çok, ne çok duruşma... Hepsinde hâkim “Sen” mi diyordu sanıklara? Hayır, hiç sanmıyorum... Katil zanlısı, katliam zanlısı, işkenceci, insanlıktan nasibini almamış kişilere bile duruşmada “Siz” diye hitap ederdi savcılar, yargıçlar... Aklıma güvenemeyip sordum. “Sen buna şükret, hiç olmazsa sanığa söz hakkı verdi, savunmayı bile dinlemeden, ‘Yazılı ifaden var, otur’ deyip geçebilirdi” dedi avukatlar. Ve hâkim, “çok iyi bir hâkim” olduğu için, 50 yıllık gazeteci, yazar, sosyolog, iletişim doktorası sahibi Yazgülü Aldoğan, kendini savundu. Daha doğrusu iddianamede “Bu yazında şunu şunu yapmışsın” dendikçe, bunun bir “yazı” olmadığını, “tweet” olduğunu, “tweet”in özelliklerini (biçemini, stilini, dinamizmini, hızını, anlık oluşunu, ironisini, klavyede 140 vuruş, vb.) güzel güzel anlattı. Sonuç: İçişleri Bakanlığı da davaya müdahil olmak istediğinden, bir sonraki duruşma aralık ayına ertelendi... O 140 vuruş için hazırlanan dosyayı görseniz dudağınız uçuklar. Bugüne dek attığı tüm tweet’ler, yıllar öncesinden günümüze kendi fotoğrafları, evinin, ailesinin fotoğrafları... Yani devletin işi çok zor. İçişleri ve Adalet bakanlıklarının işleri çok, çok zor! Yazgülü bir kişi ama milyonlar var Twitter kullanan. Ve o “140 vuruş” için binlercesi hapiste! Bütün o tweet’leri okuyanlara, okuyup ihbar edenlere, gözlere, emeğe yazık... Yazıktan öte, günah! Twitter’la ilgisi olmayanlara 140 vuruşun ne olduğunu anlatmak için bu yazıyı “140 vuruşla” bitiriyorum: Aynı sözü eden binlerce kişiden kimi zirvede; kimi hücrede, hapiste, işkencede. Ben ise “sen siz” meselesine takılmışım. Deli miyim neyim! ALH’de iki dünya prömiyeri ‘Nereden Nereye’ Konak’taydı Konak Belediyesi’nin düzenlediği “Tiyatro Konak”ta etkinliği ikinci gününde “Nereden Nereye: Enver AyseverGündoğarken” oyununa ev sahipliği yaptı. Konak Belediyesi Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde sahnelenen oyuna tiyatroseverler yoğun ilgi gösterdi. Aysever, yakın geçmişimizi şekillendiren olayları şiirle, edebiyatla ve fotoğraflarla canlı bir belgesel tadında sahneye taşırken, Gündoğarken, akıllarda yer etmiş şarkılarıyla gösteriye eşlik etti. Yakın döneme iz bırakan 1980 askeri darbesi, Sivas katliamı, Hrant Dink suikastı, Tahir Elçi’nin öldürülmesi ve Gezi Direnişi’ni bir kez daha hatırlatan oyun dünden bugüne “nereden nereye” geldiğimizi gözler önüne serdi. Müziğin, mizahın, hüznün, acıtatlı anıların birlikteliğiyle duy Enver Aysever, yakın geçmişimizi şekillendiren olayları anlatırken, Gündoğarken akıllara şarkılarla eşlik etti. gu dolu anlar yaşatan gecede Ruhi Su, Rıfat Ilgaz, Aydın Boysan, Levent Kırca, Zeki Alasya, Metin Altıok, Aziz Nesin ve Tarık Akan gibi birçok değerli isim de saygı ve özlemle anıldı. Seyircinin uzun süren alkışlarıyla son bulan gösterinin ardından sahneye çıkan Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Enver Aysever ve Gündoğarken’e teşekkür etti. l İZMİR / Cumhuriyet Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri’nin kasım ayında ilk konuğu, “Zaman Geçer Müzik Kalır” temasıyla şefliğini Betin Güneş’in üstlendiği “Turkish Chamber Orchestra” solistleri ve korosu olacak. Türk Hava Yolları’nın desteğiyle 7 Kasım Çarşamba akşamı düzenlenecek konserde ke manda Zsuzsa Debre, soprano Janet Şahin ve kontralto Birgit Breidenbach da sahne alacak. Orkestra şefi Betin Güneş, “Koro, Orkestra ve Kontralto için 3 Parça” adlı eseri ile ilk kez müzikseverlerin karşısına çıkacak. Betin Güneş, ayrıca “4 Mevsim” adlı keman konçertosunu da ilk kez sunacak. l Kültür Servisi ‘Küllerin Arasından’ ayakta alkışlandı Bu sezon dört farklı oyunda dört farklı karaktere hayat veren duayen tiyatrocu Haldun Dormen’in yazdığı ve başrolünde oynadığı “Küllerin Arasından” oyununun prömiyeri önceki akşam Profilo Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Dormen’in, kendi tiyatroculuk hayatındakinden çok farklı bir karakter olan Cahit Güney karakterine hayat verdiği oyunda seyirciler, usta tiyatrocu Dormen’i ve oyun ekibini uzun süre ayakta alkışladılar. Yoğun ilgi gören prömiyere katılanlar arasında Göksel Kortay, Mustafa Alabora, Zeliha Berksoy, Suna Keskin, Zeynep Oral, Oya Başak gibi birçok isim yer aldı. İki perdelik “Küllerin Arasından” oyunu, 8 Kasım Perşembe akşamı Profilo Kültür Merkezi’nde 20.30’da sahnelenecek. l Kültür Servisi ‘Emin Özdemir Türkçe Ödülü’ sahibini buldu Karagül Karagül’e Türkçe ödülü Dil Devrimi’nin ödünsüz savunucularından olan Emin Özdemir adına Özdemir Ailesi ile Dil Derneği’nce ilk kez düzenlenen “Dil Derneği Emin Özdemir Türkçe Ödülü”, “Basamaklı Öğretim Programının Okuma ve Yazma Becerilerine Etkisi” başlıklı doktora tezi ile Dr. Sedat Karagül’e verildi. Harf Devrimi’nin 90. yıldönümü olan 1 Kasım günü, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılan törenle ödül, Dr. Sedat Karagül’e sunuldu. Karagül’e ödülünü Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, Emin Özdemir’in eşi Oya Özdemir ve torunları sundu. Karagül, yaptığı konuşmada, Emin Özdemir’i ilk kez program danışmanı olduğu TRT’deki “Bir Kelime Bir İşlem” programında tanıdığını, doktorayı Ankara’da yaparak çocukluğundan beri hayran olduğu Emin Özdemir’le tanışma ve aynı ortamda bulunma onuruna eriştiğini, ödülü kazanarak yaşamının en büyük onurunu elde ettiğini söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B