23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 1 Mayıs 2015 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY 20 ar Özgen Ac Kavşak Çakma Kâbe! Ocak 2015 tarihli bu kö Roma’ya ihraç edildi… şedeki yazımın bir bölüPuta tapılmasını yasaklayan mü şöyleydi: İslamiyete inananların milyonYazın karanlık gecelerde, larcası ise günümüzde bu tagökyüzündeki “yıldız mehtaşın çevresinde dönüp durubından!” söz edilir, “kayan yılyor! Bu taş parçalarının bulundızlar” görülür. Bunlar “yılduğu “Mescidi Haram’ın” içidız” değil “göktaşıdır”… Bunne 1986’da girebilme şanları gören vatandaşların yosını elde etmiştim. Bu yapırumları ise “Gökten nur yayı çevreleyen Kâbe’nin avluğıyor!” biçimindedir. Yasu Kanuni’nin emriyle genişğan, “nur (ışık)” değil, göktaletilmişti. 500 kadar, “revakşıdır… lı (portiko sundurmalı alan Güzel bir kızın mini eteğinin sütunlar üzerindeki kemeraltında güzel bacaklarının göli)” yapıyı Mimar Sinan planlarünmesi “Gökten başımıza taş mış, 1590’da mimar Mehmet yağacak!” diye yorumlanır! Bu Ağa uygulamıştı. radaki “taş” sözcüğü doğruHHH Hazreti Muhammed’in dodur, yağanlar göktaşlarıdır… ğum gününün kutlanmasıKâbe’nin kutsallığı gökten na yalnızca Türkiye’de 1989 düşmüş bir “kara taştan” geyılında başlandı. Nasıl Kadir lir. Bu göktaşı, İslamiyetten Gecesi, rayaklaşık iki mazan, Şebin yıl önker ve Kurce, “tek tanrı ban bayinancını” yaramları hicri ratan Urfatakvime gölı hemşerire gerçekmiz Hazreleşiyorsa ti İbrahim’in “Kutsal Dodöneminde ğum Günü” düşmüş olHaceri Esvet de o takvimalıydı. me göre kutHz. İbralanıyordu. him, kurban edemediği oğ1994’te miladi takvime gelu İsmail’e “Bana bir taş geçilerek 20 Nisan’da dondurultir de tavafın nereden başlayadu ve bir haftaya yayıldı. Buncağını işaret edeyim!” demiş. da Fethullah Gülen’in doOğul da yandaki tepede bulğumunun 27 Nisan ile denkduğu 18 cm. yarıçapında, yumurta biçimli bu kara göktaşını leştirilmesi amaçlanmıştı. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nde babasına vermiş. Mekke’de “tavaf edilen (çev din ve devlet ayrı olması gerekirken, resinAKP iktidade dönürında devlet len)” gökkurumlarının taşı, genelgeleri Sivrihisar’ın ile kutlamaBallıhisar lar ülke çapıköyündeki na yaygınlaşPessinus tırıldı. antik kenHHH tine düşen, AKP’li Üskara gökküdar Beletaşından Çakma Kâbe diyesi de tutfarksızdı. tu, kentte “Kutlu Doğum HafFrigler, o noktaya ana tanrıça tası” nedeniyle “Kâbe MakeKibele için tapınak yapmışlarti” adı altında çakma, uydudı! “Güney” anlamındaki “kıbruk, insanların dinsel duygule” sözcüğü Arapça değil, larıyla alay eden bir tezgâh Anadolu kökenli “Kibele”den kurdu. Ayrıca, Hira Dağı, Higelir, Arapçası “Haceri Esvet”tir. Hacer (taş) esvet (ka ra ve Sevr Mağarası, Muallak Taşı, fil ve deve heykeli, ra)”, yani “kara taş” demektir. zemzem kuyusu gibi maketMekke’deki kara taş başlanler de cabası idi. İhram giyegıçta bir bütündü, zamanla 12 rek dolaşanparçaya ayrıllar da çakma dı, Mekke’de Kâbe’yi yut8 parçası kalmuşlardı! dı. İnsanın akBiri İstanlına bir sobul’da Kanuru geliyor! ni’nin SüEğer İslamileymaniye yette puta Camisi’nde, tapmak serüçü de ünbest idiyse, lü sadraTürklerin kalzamı SoÇanakkale’nin göktaşı. kıp o kadar kullu Mehmasraf yamet Paşa’nın pıp Mekke’ye gitmelerine gecamisinde “kutsal emarek yok. Gitsinler Sokullu’nun net” olarak bulunmaktadır. Parçaları Mekke’den İstanbul’a ya da Kanuni’nin camilerinde “tavaf” etsinler! bir “haremağası” getirmişti! Ya da 1964’te Çanakkale’ye Garip bir rastlantı, Kibele’nin düşen ve şimdilerde iki ünirahipleri de hadımdılar! versite ile Maden Tetkik AraRomalılar, Pessinus’tan ma Genel Müdürlüğü’nde inKibele’nin kara göktaşını celenen “göktaşını” bir yeRoma’ya götürdüler, orada bir re diksinler, onun çevresinde tepede tapınak yaptılar. Kibekoşuştursunlar! le inancı Ballıhisar köyünden 2 Mayıs, emeğin bayramı, bir yanıyla sömürü sistemini ve egemenlerini yeniden sorgulamanın zamanıdır. İnsanlık tarihinin, üretenlerin yüz yıllar boyu sürdürdükleri mücadelenin kazanımıdır. 1886’da Şikagolu işçilerin 1418 saatlik işgünü cehennemine, insan sömürüsüne isyan edip, 8 saatlik işgünü mücadelesi için başlattıkları süreç.. Daha sonra yasaklara, engellere direne direne, bedelini kanla canla ödeyen işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele, Dayanışma Günü. Türkiye’de emperyalizmin, küresel sistemin iktidarı, emeğin tarihsel mücadelesini yok sayarak yine yasaklar koydu. 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak yasak! 1 1 Mayıs’ın Özü!.. RTE düzeni, Başbakan Davutoğlu, emeğin bayramını Taksim’e çiçek koymakla sınırlama niyetinde. Oysa tarihsel sürece baksalar, verilen mücadeleleri, direnişi anlasalar, bu yasağın emekçilere vız geleceğini görecekler. 12 Eylül öncesi 1 Mayıs’larda Taksim’de emeğe karşı kurulan provokasyonlara, alanlarda onlarca emekçinin, işci sınıfıyla dayanışma için bir araya gelenlerin öldürülmelerine rağmen mücadelenin sürdüğünü kabullenseler, anlayacaklar. Neoliberal sistemin uydusu, emekçileri Soma’larda, Ermenek’lerde, iş kazası denilen cinayetlerde “bu işin fıtratında var” diye “zayiat” gören anlayıştan bunu beklemek, hayal olur. Milyonlarca emekçiyi, emekliyi, işsizi görmeyen, onları açlık sınırında yaşamaya mahkum KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr ‘Marmara Jamanak’ı Anımsamak! ıllar yılı sabahın erken saatlerinde kapımızın demir parmaklıklarına bırakılan dörde katlanmış Cumhuriyet’i alır şöyle bir göz gezdirip güne başlarım, kısa bir süre sonra da okumaya koyulurum. “24 Nisan” Cuma sabahı da kapıyı açıp gazeteyi almak için elimi uzattığımda, “Ermenice” yazılmış manşetle karşılaşınca öylece bakakaldım, anında da “70 yıl” öncesine gidiverdim. “1940”lı yılların ortaları, İstanbul Gedikpaşa’daki “47. İlkokul”a gidiyorum; Gedikpaşa’da oturanların çoğunluğunu “Ermeniler” oluşturuyor; semtin oldukça tanınan büyük bir çarşısı var; esnafın büyük bölümü Ermeni, gazete satan da öyle. O yıllarda bugünkü gibi gazete satış kulübeleri olmadığından, gazeteci dört yol ağzında bir köşeyi yer edinmiş; alçacık bir iskemlede oturur; “V” biçimindeki tezgâhına gazeteleri yerleştirir, bunlar “Ermenice” gazetelerdir, içlerinde günümüzün “Agos”u gibi ünlü olan “Marmara Jamanak”ı da tezgâhının iki yanına sallandırır. Sabah okula giderken gazetecinin köşesini dönmek gerekirdi, dolaysiyle güne başlarken ilkin, “Marmara Jamanak”ın “Ermenice” başlığı ve kocaman manşetiyle göz göze gelirdik. Bilmem anlatabildim mi, “24 Nisan” sabahı, “Ermenice” manşetli “Cumhuriyet”i görünce “Marmara Jamanak”ı anımsamamı? Dahası bununla da kalmadı “70 yıl” öncesine gidişim; okul dönüşü komşu olduğumuz Ermeni yaşıtlarımızla, iyice içerlek sokak kapılarımızın merdivenlerine oturur kullandığımız deyişle “laflardık”; ara sıra pazar günleri de onların “Surp Mesropyan Ermeni Okulu”na, bitişiğinde aynı adı taşıyan kilisedeki ayinlere gidişimiz de gözlerimin önünde Y Çakma Kâbe örtüsü! eçen hafta Londra’da Sotheby’s Müzayede Evi’nde Sultan Mehmet Reşad’ın 1909’da Kâbe’ye gönderdiği örtü 100 bin sterline (400 bin lira) satıldı… Müzayedelerde Kâbe örtüsü fiyatında düşme gözleniyor! Nedeni mi? Osmanlı sultanları Bursa ipeğinden dokuttukları özel Kâbe örtülerini her yıl değiştirirlerdi. Eskileri Kâbe’nin bakıcısı olan, peygamberin geldiği Kureyşi ailesinin başı Abdülaziz Eşşeyhi’ye veriliyordu. O da İslam dünyasının ileri gelenlerine hediye ediyordu. Bazıları da Topkapı Sarayı’ndadır. 2006’da Londra’da Bonhams Müzayede Evi bir örtüyü satışa çıkarmıştı. Hint kökenli Bhailok 275 bin sterline (1.1 milyon lira) aldı. Ancak birisi, kulağına örtünün “çakma” olduğunu fısıldadı. “Çakma Kâbe Örtüsü kurbanlarının” sonuncusu Bhailok, “Estarül Haremeyn” kitabı ile uzmanlığını dünyaya kanıtlamış olan değerli müzeci Doç. Dr. Hülya Tezcan’ı Londra’ya G davet etti. Tezcan, “Özgün Osmanlı değil, dönemin kopyası…” görüşünü bildirdi. O günlerde Sotheby’s de bir başka örtüyü müzayedeye çıkarmış, ancak kimse almaya cesaret edememişti! 400 bin lira! canlandı. Ne var ki, Ermeni arkadaşlarımızı, sokağımızın caddeye bakan ucundaki küçük, sevimli caminin top oynadığımız bahçesine bile sokamadığımızı, evlerimize pek gelmek istemediklerini anımsadım; bizlerin gösterdiği sıcaklığa, yakınlığa karşı onların birkaç örnek dışında çoğu kez, ölçülü biçili bir tutum, bir “uzak duruş” içinde olduklarını o yıllarda da duyumsardık. “24 Nisan” sabahı bu anılardan uzaklaşıp sıra Cumhuriyet’i okumaya geldiğinde öldürülmesine duyduğum isyanın hâlâ canlı olduğu “Hrant Dink”in eşi Rakel Dink’in yazısına kilitlendim; okuyup bitirdiğimde de tıpkı “70 yıl” önceki o “uzak duruş”un (mesafeli oluşun) yeni bir sergilenişini duyumsadım. “187778” OsmanlıRus Savaşı’nın tam arifesinde “Osmanlı Ermenileri’nin harekete geçmesini bir kenara bırakalım; ama “1. Dünya Savaşı”nda, Osmanlı “sekiz” cephede savaşırken “Ermeni Komiteleri’nin “Anadolu”nun her köşesinde isyanlar çıkarmaları, “Türk” köylerinde acımasız katliamlar yapmaları yetmezmiş gibi, “Her Ermeni Silahlanmalıdır”, “Silah altındaki Ermeniler firar edip çetelere katılacaklardır”, “Rus ordusu sınırı geçer geçmez, çeteler, firariler Rus Ordusuna katılıp, Osmanlı Ordusuna saldıracaktır” gibi “13” buyruğu içeren “Ermeni Komiteleri Talimatı”, sözcüğü sözcüğüne uygulanarak korkunç katliamlar yapılır. Bunların, bu yazılanların hepsinin tek tek belgesi vardır; bir bölümü “Ermeni” konusunda yazılan kitaplarda sayfa sayfa yer alır. Kuşkusuz açıkça bilinen bu durumu, kısacası “Türkler”in ve “Ermeniler”in acılarının “ortak” olduğu gerçeğini “görmezlikten” gelip bu konuda “bir tek söz” söylememek, Ermenilerin “sütten çıkmış ak kaşık” olarak algılanmasını “istemek”; değindiğim (mesafeli) “uzak duruş”u yeniden duyumsamamın nedeniydi. Ayrıca bu “aklanma” isteği “ilk” adım, asıl istek “ikinci”de, yani “soykırım” yapıldığını bir an önce “Türkiye”nin “kabul” etmesi... Ne var ki, “Sn Hrant”ın da yazısında birkaç kez “ikrar, ikrar” diye vurguladığı bu “kabul” isteğinin yerine getirilmesini önleyen ve bilinen iki “gerçek” var; biri “tarihsel”, öteki de “uluslararası hukuk”; kısaca değinelim. “Tarihsel” gerçek, onca “uyarı”ya karşın katliamın sürdürülmesi üzerine “Osmanlı Devleti” “24 Nisan 1915”te tüm “Komiteler”i kapatıp liderlerini tutuklar; ama “zulüm ve katliam” yine sürdürülünce bu kez “Devlet”, “27 Mayıs 1915”te, “ihaneti, katliamı ‘yapan’ Ermeniler”i, bulundukları bölgelerden Osmanlı illeri olan ‘Şam’ ve ‘Musul’a sürer ki bu apaçık bir “Tehcir”di. Bunu yadsıyanlara, “Ermenistan”ın ilk Başbakanı “Ovanes Kaçaznuni” daha o yıllarda yanıt verip: “Tehcir kararı amacına uygundu” diyecek, ardından da “Müslüman nüfusu katledilmişti!” açıklamasını yapacaktı (1923). Öteki “gerçeğe”, “uluslararası hukuk”a gelince; “AİHM”nin “1915 olayları soykırım tanımına girmez” kararını ne de “Lahey Adalet Divanı”nın aynı yöndeki kararını ‘bireyler’ de, “devletler” de hiçbir biçimde “yok” sayamaz; buna kalkışanlara da yanıtı vardır “O. Kaçaznuni”nin, “kışkırtılmışlardı” der, kısaca “kullanılmışlardı”... “100 yıl” sonra da bu “kullanım”ın bittiği söylenebilir mi? Yarın “Beşiktaş”tayız! eden düzen, emeği, işçi sınıfının mücadelesini yok sayıyor, kendi varlığı için bir tehdit olarak algılıyor çünkü. Yağma yok, iktidarın baskısına karşın 1 Mayıs ülkenin dört bir yanında kutlanacaktır. Çünkü ezenler, sömürenler haksızdır. HHH Bir de emeğin bayramının özünü, içeriğini boşaltmaya çalışanlar var. Sistemin özgürlükler ve insan hakları penceresine sıkıştırmaya çalıştığı 1 Mayıs’ın sınıfsal özünü, gerçek anlamını örtme gayretindeler. Farklı kimlik ve kisvelerle Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından tek kutuplu sömürü düzenini dünyanın gerçeği olarak insanlığa dayatmak isteyen bu kesim, kimi zaman liberal, kimi zaman sahte solcu, kimi zaman dönek kimlikleriyle ortaya çıkıyor. Türkiye’de de toplum mühendisliğine soyunan, gazetelerin köşelerinde, televizyonların koltuklarında “dünya değişti, sınıf mücadelesi rafa kalktı” diyenler, özünde sömürü düzenini gizleme peşindeler. Onların solda görünen bir kesimine göre “sömürü” biçimi de değişmişti! Emperyalizm ve kapitalizm de ehlileşerek emekçileri daha az ezecekti. Hatta tek kutuplu dünyada artık savaşlar olmayacak, silahlanmaya harcanan paralar eğitim, sağlık gibi toplumsal alanlara yönelecekti. Sistem, finans kapitalin bankacılık ayağıyla kansız biçimde sürecekti. Dedikleri olmadı. Emperyalist sistem, Avrupa’nın göbeğinde Yugoslavya’yı parçalarken 200 bini aşkın insanın ölümüne yol açtı. Irak’ta Batı’nın işgali 1.5 milyonun ölümüne neden oldu. Demokrasi getireceklerini söyledikleri Ortadoğu; Arap Baharı, Suriye işgali ve benzer operasyonlarla kan gölüne döndü. Bu coğrafyada Batı’nın sözüm ona korktuğu dinci fanatizm, emperyalizmin elinde büyüdü, gelişti. Küreselleşmenin Asya ve Afrika’daki çeşitli operasyonları, yüz binlerin canına mal oldu... HHH Sömürü düzeni sürüyor, emeğin ürettiği değere, bir avuç küresel egemen sahip oluyor. Ülkemizde manzara daha vahim, sömürü daha büyük. Türkiye nüfusunun yüzde 1’i, toplam servetin yüzde 54.3’üne sahip. Gelir dağılımında korkunç bir uçurum var. Küresel sistemin işbirlikçisi AKP’nin yarattığı bir tablodur bu. Emperyalist, kapitalist sömürü düzeni değişmeden insanlık için çıkar bir yol olmayacak. Savaşsız, sömürüsüz yeni bir dünya düzeni kurulmadan insanlık huzura kavuşamayacak. 1 Mayıs kutlu olsun... SÜPER LOTO 19, 23, 24, 25, 31 ve 46 6 BİLEN: 2 milyon 286 bin 287 TL (DEVİR) 5 BİLEN: 6 bin 155’er TL 4 BİLEN: 96.90’ar TL 3 BİLEN: 7.50’şer TL İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ORHAn ERİnÇ İcra Kurulu Başkanı AKIn ATALAy Genel Yayın Yönetmeni CAn DünDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya yayımlayan ve yönetim yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. nAMAZ VAKİTLERİ İmsak İstanbul 04.16 Ankara 04.05 İzmir 04.32 Güneş Öğle 05.56 13.08 05.43 12.53 06.07 13.16 İkindi 16.57 16.40 17.01 Akşam 20.08 19.51 20.12 Yatsı 21.40 21.20 21.39 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle