27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR ve GORUSLER 18 EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA TASARIM: AYNUR ÇOLAK KÜLTÜR SANAT Cuma 1 Mayıs 2015 Işçi ‘Öcü’ Değildir! Eşine ‘telif 1 Mayıs İşçi Bayramı, emekçinin, alın teri ile yaşamını sürdürenlerin bayramıdır. ŞÜKRÜ KARAMAN Gazeteci (REUTERS) 1 kıyağı’ yaptı D Mayıs’ta alanları dolduran emekçiler gönüllerince eğlenir, bayramın tadını doyasıya yaşar. Tüm dünyada coşku ile kutlanan 1 Mayıs son yıllarda Türkiye’de yasaklamalar, kısıtlamalar, inatlaşmadan ötürü anlamına uygun kutlanamıyor. Ne yazık ki ülkemizde 1 Mayıs istisnalar hariç her yıl gerilimi, korkuyu, endişeyi beraberinde getiriyor. Türkiye’de emekçiler son iki yılda 1 Mayıs’ı hiç de hak etmediği halde dayak ve TOMA’lardan sıkılan su altında kutlar oldu. Tabii kutlayabilirse. Karanlık güçler tarafından kana boyanan Taksim’de 34 emekçinin yaşamını yitirdiği 1977’deki 1 Mayıs kutlamaları o tarihten bu yana birkaç istisna dışında hep üzücü görüntülere sahne oldu. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Böler’in imzasıyla, eşi İpek Mutaf Böler’in eserine ‘ücretsiz’ temsiller için dahi telif ödemesi yapılmasına karar verildi... SELDA GÜNEYSU 1 Mayıs ve korku 1 Mayıs’taki korku ve gerilim yerini türkülerin söylendiği, halayların çekildiği neşeli kutlamalara bırakmalıdır. si üzerine Avrupa insan Hakları Sözleşmesi’nin toplanma ve örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 11. maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’ye başvuruda bulunmuştu. Başvuruyu haklı bulan AİHM, Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etmişti. Yine geçen yıl ki kutlamalardan ötürü, halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırttıkları iddiası ile haklarında dava açılan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Genel Başkanı Lami Özgen ile DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde beraat etti. Hem Türk yargısı hem de uluslararası yargı, kararlarıyla emekçilerin 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamasına bir anlamda onay vermiş oldu. Ancak yargı kararlarına karşın Taksim Meydanı bu yıl da emekçiye kapatıldı. Taksim Meydanı emekçiye neden kapatılıyor, anlamak mümkün değil! Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki emekçilerin de coşku ile bayramı Taksim’de kutlamasına neden izin verilmiyor? İşçiyi öcü gibi gören anlayıştan vazgeçilmeli. Eşini, çocuğunu yanına alan emekçiler, özgür bir şekilde, şiddetten, gaz bombalarından uzak, eğlenerek, halay çekerek, türkü söyleyerek gününü doyasıya kutlamak istiyor. 1 Mayıs’taki korku ve kâbus yerini, neşeli, gerilimden uzak, güvercinlerin, balonların uçurulduğu, türkülerin söylendiği, halayların çekildiği kutlamalara bırakmalı. 2010, 2011 ve 2012’de farklı sendikaların, kesimlerin dostça, kardeşçe Taksim’de kutladıkları 1 Mayıs niye bu yıl da gerçekleşmesin? Artık 1 Mayıs korku ve gerilim günü olmaktan çıkarılmalı. Taksim yok! Taksim Meydanı, AİHM kararına karşın bu yıl da emekçiye kapatıldı. Taksim’i tarihi ve kutsal bir alan olarak kabul eden emekçilere bu alan yine yasaklandı, kutlamalara izin çıkmadı. Hükümet yasakta ne denli kararlıysa DİSK, KESK, TTB, TMMOB ve diğer kitle örgütleri de Taksim’de o denli ısrarlı. Yapılan görüşmelerden uzlaşma çıkmadı. İstanbul Valisi sendikalara Yenikapı ya da Maltepe’deki alanları adres gösterdi. Oysa AKP hükümeti değil miydi 22 Nisan 2009’da çıkardığı yasa ile emekçiler doyasıya bu günün tadını çıkarsın, kutlasın diye 1 Mayıs’ı “Emek ve Dayanışma Günü” ilan ve tatil eden? İşçiden korkmamak Tatil eden kimdi? Hükümet 1978’den tam 32 yıl sonra 2010 yılında Taksim’de kutlamalara izin vermiş, dönemin başbakanı da bunu her yerde övgü ile anlatmıştı. Yine 2011 ve 2012’de Taksim’de kutlamalara izin verilmiş, buradaki coşkulu bayramda hiç kimsenin burnu bile kanamamıştı. Ne değişti? Ne değişti de Taksim Meydanı 2013, 2014’te ve bu yıl emekçiye kapatıldı? Hükümet Taksim’i yasaklaya dursun, AİHM bu konuda emekçiye destek çıktı. DİSK ve KESK, 1 Mayıs 2008’deki kutlamalara polisin müdahale etme evlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürlüğü’nce “telif sıkıntısı” nedeniyle bugüne değin kostüm ve dekorları tamamlanmış, genel provaları yapılmış 4 eser programdan kaldırılırken, Telif Ücretleri Değerlendirme Komisyonu’ndan, Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Böler’in eşi İpek Mutaf Böler’in “Ninniler Günü, Kırmızı Pabuçlu Kız ve Sihirli Müzik” adlı eserine “telif” ödenmesine karar verildi. Bizzat Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Böler’in imzasıyla Ankara Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’ne gönderilen yazıda, eşi Böler’in eseri için bir yıllığına toplam 3 bin TL ödenmesine “oybirliğiyle” karar verildiği belirtildi. Karar, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Yönetmeliği’nin “Kamu görevlileri; görev, unvan ve yetkilerini kullanarak kendileri, yakınları veya üçüncü kişiler lehine menfaat sağlayamaz ve aracılıkta bulunamazlar” maddesine “aykırılık” teşkil ediyor. Kim gönderdi bu fotoğrafları Cumhuriyet’e? te yandan DOB’da dün “hareketli” saatler yaşandı. Ankara Opera Binası’na Koruma Kurulu onayı olmadan tek bir çivi dahi çakılamaması gerekirken Genel Müdür Selman Ada’nın makam odası yaptırdığına yönelik Cumhuriyet’in “Opera’ya makam kondu” haberinin ardından, genel müdürlük de harekete geçti. Haberin ardından genel müdürlüğün, sabah saatlerinde “Başrejisörlük” için yaptırılan makam odasındaki eşyaları dışarıya çıkararak, odadan fotoğraf çektirdiği ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’na “Oda, binanın tarihi dokusuna herhangi bir zarar vermeden yapıldı. Oda girişi silikonla yapıştırıldı, çivi çakılmadı” savunması yaptığı kaydedildi. Ayrıca genel müdürlüğün “makam odasının fotoğraflarını Cumhuriyet’e kimin gönderdiğini bulmak amacıyla” güvenlik kamerası kayıtlarını istettiği öğrenildi. Böler’in de katıldığı kurul toplantısında, Böler’in eserine “bir yıllığına 3 bin TL” telif ödenmesine karar verildi. Ö Öncelik Yoksullukla Mücadele İRFAN O. HATİPOĞLU UzmanMustafa Kemal Üniv. 4 eser kaldırıldı İstanbul DOB yapımı “Midas’ın Hükmü” ile “Tribella/3 Modern Bale”, İzmir DOB yapımı “Kaderin Çığlığı” adlı eserler, kostüm ve dekorları hazır olmasına, provaları yapılmasına karşın “telif krizi” öne sürülerek, programdan kaldırılmıştı. Ocak ayında Antalya DOB tarafından 4 kez sahneye taşınan “Kelebekleri Öldürmeyin” balesi de 4. temsilin sonunda aynı gerekçeyle repertuvarda yer almamıştı. “Telif krizi” öne sürülerek, bugüne değin eserlerin kaldırıldığı DOB Telif Ücretleri Değerlendirme Komisyonu’ndan dikkat çeken bir karar çıktı. Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Böler’in eşi İpek Mutaf Böler’in müzik ve librettosu kendisine ait “Ninniler Günü, Kırmızı Pabuçlu Kız ve Sihirli Müzik” adlı masal çalışmasının repertuvara alınması 8 Nisan’da Sanat Kurulu’nda görüşüldü. Cumhur Y aklaşan genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin stratejisinin demokrasi, özgürlük, insan hakları vb. entelektüel söylemler yerine “yoksullukla mücadele”ye dönük ekonomi politikalarının oluşturacağını Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu açıkladı. Genel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde, yurttaşlarımızın önceliği, sürüklendikleri borç batağından nasıl kurtulacağı ve yoksulluktan nasıl uzaklaşacaklarıdır. rilerine göre kredi/kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı sürekli artıyor, takibe alınan kredi kartı borcu miktarı 20 Şubat (2015) itibarı ile bir önceki yıla göre yüzde 10.39 artışla 6 milyar liraya yaklaştı. Borç sarmalı Doğru bir yaklaşımdır. Çünkü yurttaşlarımızın önceliği sürüklendikleri borç/yoksulluk sarmalından nasıl kurtulacağıdır. Evine bir ekmek götürmede, çocuğunun okul giderlerini karşılamakta çektiği zorlukları aşamadıkça, antidemokratik uygulamalar, meydanlarda uygulanan polis şiddeti, “baskıcı/sansürcü devlet” anlayışı fazla ilgilerini çekmiyor. İktidarın baskıcı/sansürcü, kumpasçı, entrikacı, soyguncu, yankesici politikalarının ayırdına varamıyor. Aksaray’da 27 yaşındaki Fatma A., oğlunu yaşatmak için çöpten topladığı meyve ve sebzeleri evine götürüyor. (DHA) lı kılma yollarından ilki ölçüsüz borçlandırmaktır. Yöntemi de tüketici kredileri, kredi kartları, toplu konut uygulamaları. Köylerinden/beldelerinden koparılarak kent varoşlarına getirilen alt gelir grubu aileler, ucuz konut sahibi yapmak söylemiyle on/on beş yıl gibi uzun süreli borçlandırılmakta. DüÜlkemizde pek çok yoksul ailenin çocuğu okula terlik ya da yırtık ayakkabıyla gitmek zorunda. (AA) zenli işi, yeterli geliri olmayan aileler aylık ev kredisi borçlarını ödeyebilmek için sokaklardan çekilmiş, konutlarında hapsolmuştur. Orta gelir grubu ihtiyaç, araba, konut kredileri ve kredi kartları ile ölçüsüz borçlandırılarak bankaların kıskacına alındı. Siyasal iktidarın özendirmeleri ile 2002 yılında kullanılan konut, taşıt, ihtiyaç kredisi tutarı 2014 yılında yaklaşık 126 kat arttı. Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre, tüketici ve konut kredisi kullanan kişi sayısı 15 milyona ulaşmıştır. Aynı dönemde kredi kartları ile yapılan harcamalar 4.3 milyar liradan 79.2 milyar liraya yükseldi. Merkez Bankası ve Yurttaşlarımızı bağımlı kılmanın diğer yolu yapılan sosyal yardımlardır. Başvuran herkes yardıma ulaşabildiği gibi alması için de özendiriliyor. Sosyal yardımlardan yararlanmak için siyasi taraftarlık dışında hiçbir ölçüt dikkate alınmıyor. Bugün vakıflar ve belediyeler aracılığı ile yapılan yardımlardan yararlananların sayısı 2 milyon aileye, yeşil kartlı sayısı 9.5 milyon kişiye ulaşmıştır. Yapılan bir araştırmada yardım almanın yaşam biçemine döndüğü, bağımlılık yaptığı saptandı. Ailelerin çoğu yardımsız yaşamayız diyor. Yardım alan üç kişiden ikisi işsiz olmasına karşın iş aramıyor. Sosyal yardımlar Böler bizzat imzaladı Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Böler de 10 Nisan’da, Ankara Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü’ne kendi imzasıyla gönderdiği yazıda, eşi Böler’in eseriyle ilgili, eserin müzikleri için 2 bin TL, librettosu için de bin TL telif ücreti ödenmesini bildirdi. Yurttaş bağımlı Siyasal İslamcı iktidar, devamlılığının yoksullaşmanın getirdiği bağımlılıktan geçtiğini biliyor. Sürekli yurttaşlarımız bağımlı kılınmaya çalışılıyor. Bağım Tembelliğe sürükleme Kredi artışları Kısacası uygulanmakta olan yardım izlencesi, insanlarımızı tembelleştirmekte, üretimden kopararak yoksulluğu sürdürülebilir kılıyor. Yaklaşan genel seçimlerde CHP’nin başarılı olmasının yolu yurttaşları borçlarından/yoksulluktan kurtaracak politikalar üretmesinden geçmektedir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun “yoksullukla mücadele”yi temel aldık söylemi, bu nedenle önemlidir. Eğer yurttaşlarımızı borçlarından kurtarıp özgürlüğüne kavuşturmazsak siyasal İslamcı iktidar önümüzdeki on yılı teslim almakla yetinmeyecek, tüm geleceğimizi esir alacaktır. Charlie Hebdo’nun ‘onuru’ yazarları böldü EN Amerikan Merkezi’nin Charlie Hebdo dergisini onurlandırmak üzere 64 üye ile 5 Mayıs’ta düzenlenecek gala gecesinde vermeyi kararlaştırdığı ödül üzerine altı uluslararası yazarın hafta başında başlattığı karşıt kampanya, 30 yazarın daha eklenmesiyle boyutunu artırdı. Aralarında Junot Diaz ve Joyce Carol Oates’in de bulunduğu isimler, bir mektup kaleme P alarak verilecek ödülün ‘alışılmadık düzeyde moral bozucu’ olduğunu belirtti. Kampanyayı ilk başlatan isimler arasında ‘İngiliz Hasta’ romanının yazarı Michael Ondaatje ve Peter Carey de yer alıyordu. Bu gelişmeler üzerine bir açıklama yapan Hint asıllı İngiliz romancı Salman Rüşdi ise ödülü savunmuş ve ‘kesinlikle doğru’ olduğunu vurgulamıştı. l Kültür Servisi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle