22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 1 Mayıs 2015 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK haber 11 Korkunun Ecele… ir diktatör müsveddesinin diktatöre dönüşmesini istemiyorsak yalnız muhalefet partilerinin her fırsatta verdikleri karşı mücadele ile yetinemeyiz. Kamuoyunda etkili demokratik yaftasıyla ortalıkta gezinen, korku belası ne şiş yansın ne de kebap hesabı açıklamalar yapan kurumların Bay RTE’ye artık dik durmalarının zamanı geldi de geçti bile. Bu mücadele elbette demokratik kurallar içinde yürüyecek. Saraylı’nın başbakanlığından beri ülkeye, söz sahibi kurumlara, insanlara saldığı korkuyu bir yana atmaları artık zorunlu bir öncelik kazandı. HHH Kim ki kendine karşıdır. Hangi kurum görevi gereği de olsa Bay RTE’nin başbakanlığı dönemiyle ilgili de olsa eleştiri yapmaktadır. Tepeden ya o kurumun işyerine ya da kişiliğine saldırıya başlıyor. Son günlerde bir iki olay Saraylı’nın bu yüzünü artık yadsınamayacak ölçüde ortaya çıkardı. Hiçbir demokratik ülkede, görevi gereği ülkenin ekonomik durumunu eleştiren bir kurumun başındaki kişinin, daha önceki görevlerini eleştirip hatta hakaret konusu yapan sorumsuz bir cumhurbaşkanına rastlayamazsınız. Örneğin patronlar kulübü başkanı Cansen Başaran, “Enflasyon politikası yanlış” demiş. Saraylı öfke saçıyor. Bu eleştiriye yanıt vereceği yerde Başaran’ın geçmişini kurcalayan açıklamalar yaptı. Ne yazık ki kurumun holdinglerin sahipleri olan üyeleri korku içinde. Başkanlarını elbirliğiyle savunacakları yerde, kimileri nasıl yapalım da Saraylı’nın gönlünü alalım, hışmına uğramayalım telaşı içinde. Saraylı kafasıyla bu kafa mücadele edebilir mi? HHH Diktatörlük hevesine çoktaaan teslim olduklarını bu örnek kanıtlıyor. Dünya ekonomi literatüründe yeri olmayan, enflasyonu indirmek için faizleri aşağı çekmek lazım diye kafadan uydurma bir kural icat eden, bu konuda söz sahibi devlet kurumunun başındaki insana hain diyecek kadar anayasa dışı haddini bilmez davranan, üstüne üstlük cumhurun başkanı olduğu iddiasında ama her sözü, her hareketi buram buram particilik kokan… … Saray meraklısı, bir de yamuk demokrasi uygulayan bir cumhurbaşkanı yalnız bizde var. Yargı emrinde, yürütme emrinde, AKP çoğunluğu ile yasama haydi haydi emrinde … …bir de halkın karşısına geçip demokrasimizin önkoşulu üç erkin bağımsızlığına saygılıyım demiyor mu! Yarabbi, ağlar mısın güler misin? Bu yalanla örgütlü açıklamaya nasıl şaşırmayalım! Seçildiği gün Millet Meclisi kürsüsüne çıkıp laik, sosyal, demokratik, insan haklarına saygılı cumhuriyeti koruyacağına namusu ve şerefi üzerine yemin eden Bay RTE’nin, lütfen söyler misiniz üç erke saygılı olduğu sözlerine, demokrasiye aykırı söz ve yaptırımlarına karşın nasıl inanacağız? HHH Uyduruk RTE demokrasisi yerine gerçek demokrasiye özlemini haykıran masum Gezi eylemini savunanları darbe örgütlenmesi diye 13 yıl hapis istemiyle mahkemelerde süründüren Bay RTE ve savcıları, Saraylı’nın bu saçmalamasına bağımsız kalmayı başaran bir mahkeme beraat kararı vererek bozguna uğrattı. HHH Milletin oylarına sürekli saygıdan söz eder, fakat bu seçimde Bay RTE halkın oylarına saygıyı unutmuş görünüyor. RTE’yi, bölgenin değil Türkiye’nin partisi olduğunu ilan eden, yüzde 10 barajını aşarak Meclis’e gelmesi durumunda HDP’nin oylarından yararlanamayacağı korkusu sardı. Korkunun ecele yararı yok! B ralarında yazar, sanatçı, siyasetçi ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin bulunduğu bir grup aydın, 1915’in 100. yılıyla ilgili ortak bir bildiri yayımladı. Bildiride, “Tarihi gerçeklere ve hukuka aykırı siyasi kararlar, Türkiye Cumhuriyeti’ni haksız ithamlarla ve soykırım gibi ağır suçlamalarla karşı karşıya bırakmaktadır” denildi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Sanatçılar Girişimi’nden gazetemiz yazarı, şair Ataol Behramoğlu, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Aydeniz AlışbahTuskan, Kadro Hareketi Dönem Sözcüsü Barış Tınay, gazetemiz yazarı, ressam Bedri Baykam, Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, İstanbul Barosu Cumhu ‘SoyKIRIM olMADI’ bİlDİRİSİ A riyet Araştırmaları Merkezi Başkanı Av. MetinYaltı, gazeteci Mustafa Mutlu, Alev Coşkun, Müyesser Yıldız, Nihat Genç, Barış Terkoğlu, Rahmi Turan, Rıza Zelyut, İstanbul Kadın Kuruluşları Behramoğlu Birliği Koordinatörü Nazan Moroğlu, AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Pelin Taşkıran, eski TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun da aralarında bulunduğu grup ortak bir açıklama yaptı. “Ermeni soykırım iddialarının 100. yıl dönümü gerekçesiyle; birçok ülke parlamentosu tarafından Ermeni soykıAysel Çelikel rımını tanıyan deklarasyonlar yapılmaktadır” denilen açıklamada, özetle şu ifadelere yer verildi: “Bulunduğumuz coğrafya üzerinde, bugün yaşananlara, taraflara, siyasi aktörlere, dış müdahalelere ve içeriye ihale edilen rollere baktığımızda, ulus olarak yüzleşmemiz gereken ‘yegâne’ gerçek, 100 yıl önce oynanan oyunların benzeri ile karşı karşıya olduğumuzdur. 1915’te yaşanan olayları soykırım olarak niteleyen herhangi bir mahkeme kararı bulunmamasına ve AİHM’nin 1915 olaylarının soykırım olarak nitelendirilemeyeceği kararını almış olmasına karşın, bu ülkelerin ‘hukuku tanımayarak’ aldığı kararlar, siyasi niteliktedir. Hukuki olarak birçok haklı gerekçeye ve karara rağmen, soykırım dayatmalarının siyasi olarak karşımıza çıkartılması, bu topraklardaki bitmeyen 100 yıllık emperyalist hırsların sonucudur. Çanakkale ve Lozan ile hesaplaşmakta kararlı emperyalist devletlerin, gerçeklikleri çarpıtarak, bilim dışı iftiralar ile Türk milletini soykırım yapmak ile suçlayan her türlü anlayışını reddediyoruz.” l İSTANBUL Sincan Cezaevi Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen yurttaşlar, “Eğit, donat, işte katil El Nusra” sloganı attı. (Fotoğraf: KAYHAN AYHAN) İSK, KESK, TMMOB, TTB, Alevi kurum ve kuruluşları ve HDP’nin aralarında bulunduğu bir çok siyasi parti Suriye İştebrak’taki Alevi katliamı’nı gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla protesto etti. Galatasaray Meydanı’nda dün akşam bir araya gelen yurttaşlar, “Katliamlara sessiz kalma suça ortak olma” ve “Sessiz kalma katliamlara ortak olma” pankartı açarak, “Seccel seccel ena Arabi, seccel seccel ena Alevi”, “Katil El Nusra, işbirlikçi AKP”, “Eğit, donat, işte katil el nusra” sloganları attı. DİSK, KESK, TMMOB, TTB adına açıklama yapan Turgut Yokuş, Türkiye’nin eğitip donattığı cihatçı çetelerin Alevileri katlettiğini belirterek, “Bilinmelidir ki bu cani sürüsüne ‘yabancı savaşçı’ diyenler, tırlar dolusu silah gönderenler, kısaca bu çeteleri eğitip donatanlar tetiği çe Alevi katliamına protesto D ken el kadar bu katliamlardan sorumludur” dedi. İstanbul Arap Alevi Gençlik Meclisi adına konuşma yapan Seher Eriş de devletin ve çetelerin kendisine benzemeyeni katlettiğini kaydederek, “Kesep’te Ermenileri, Lazkiye ve Maan’da Alevileri, Şengal’de Ezidileri, Kobane’de Kürtleri, Cisr’il Suğur’da Sünnileri katletti” diye konuştu. Açıklamada katliamın ardından Fatih Camisinde kutlama yapanlar da yuhalandı. Eyleme, HDP İstanbul milletvekili adayları Hüda Kaya, Turgut Öker, Ali Kenanoğlu, Levent Tüzel, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, ile sanatçılar Hilmi Yarayıcı ve Ferhat Tunç’da destek verdi. Öte yandan Ankara, Tunceli ve Mersin’de de katliam, gerçekleştirilen eylemlerle protesto edildi. l KAYHAN AYHAN / İSTANBUL Kaymakam, cemevi kararını yargıya taşıdı CHP Genel Merkezi’nin talimatıyla İstanbul’daki 14 belediye olmak üzere meclislerde cemevlerini ibadethane olarak tanıyan kararlar alındı. Ancak Maltepe Belediyesi’nin aldığı karar mahkemelik oldu. Radikal’in haberine göre ; Maltepe Kaymakamlığı, ibadethane kararının iptal edilmesi istemiyle İstanbul Bölge İdare Mahkemesine dava açtı. Kaymakam Necip Çakmak imzasıyla mahkemeye sunulan dilekçede ‘uygulamanın birlik ve beraberliği ortadan kaldıracağı ve ibadethane kararının sosyal hayatta telafisi mümkün olmayacak ayrışmalara neden olacağı’ ileri sürüldü. incan Cezaevi’nde infaz koruma memurlarını darp ettikleri iddiasıyla 11 çocuk hakkında açılan davada, sanık çocuklardan M.H.A, “Müşahede odasının önüne getirildikten sonra yüzüstü yatırılarak ayaklarımıza ve ellerimize kelepçe taktılar. Ardından dövdüler” dedi. Sanık avukatlarının, çocukların müşahede odası olarak bilinen odaya alınarak infaz koruma memurları tarafında dövüldüğünü söylemeleri üzerine mahkeme, cezaevi idaresinden olay anına ilişkin kamera kayıtlarının gönderilmesini istedi. Cezaevi idaresi, 20 adet CD ve DVD gönderildi. Bilirkişi hazırladığı raporda, “çocukların işkenceye maruz kaldığı yer” olduğu iddia edilen müşahede odasının görüntülerin kesildiği tespitinde bulundu. Önceki gün görülen duruşmada dinlenen çocuklardan M.H.A, iddianamenin taraflı bir şekilde hazırlandığını belirterek, “Cezaevinde saldırıya uğradık ve işkence gördük. Buna rağmen hakkımızda dava açıldı. Tazyikli suyun ardından sarı bir gaz sıkıldı. Gaz bizim başımızı döndürdü. En son odaya girdik. Gaz sıktıktan sonra içeriye demir sopalarla girdiler” dedi. Gördükleri saldırı sonucunda çenesinin yırtıldığını ve burnunun kırıldığını dile getiren M.H.A, hastaneden “işkence” raporu almalarına izin verilmediğini belitti. M.H.A, hastane dönüşünde de tehdit ve işkenceye maruz kaldığını söyledi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Sarı gaz attılar, demir sopalarla vurdular’ S ‘İslamofobi bir hastalık’ ‘Geçmişi kapattık’ diyen Ergun Göknel bu kez bir yazar olarak gündemde amuoyunun İSKİ skandalıyla tanıdığı Ergun Göknel farklı bir tarafıyla yeniden gündemde. “Öteki’den Düşman’a” isimli kitabını okuyucuyla buluşturan Göknel “Geçmişi kapattık. Hatta hak etmediğimiz bedelleri ödedik. Cezaevinden çıkalı bile 17 sene oldu. Şimdi yeni bir sayfa açtık” diyor. Aslında üç cilt olarak tasarlanan İslamofobi adlı seri bir konudan çok daha öte. 350 sayfalık ilk kitapta ana fikir olarak İslamofobinin bir hastalık olduğu anlatılıyor. Başkasının inancından kaygı duymanın önce korkuya, sonra ötekileştirmeye daha sonra da düşmanlığa dönüşme sürecine dikkat çekiliyor. Bu süreç, Avrupa İslamofobisinin de tarihini oluşturuyor. Bu dönüşümlerin nasıl ve hangi koşullarda gerçekleştiği Göknel’in bu kuşatıcı ve kapsamlı incelemesinin konusu. Göknel, 3 bölümden oluşan seriyi ve onları hazırlarken izlediği yöntemi şöyle anlatıyor: “19561958 yılları arasında Almanya’da yaşadım. Daha o zamanlarda “yabancı korFotoğraf: VEDAT ARIK K Kobani küllerinden yeniden doğacak S uriye’nin kuzeyinde PYD’nin kontrolündeki Rojava’nın Kobani kentine IŞİD’in 5.5 ay süren saldırıları büyük yıkım yarattı. Kobani çevresindeki 420 köyün yüzde 60’ı hâlâ mayınlı. Savaştan önce 400 bin kişinin yaşadığı kent neredeyse tamamen boşalırken 70 bin kişi IŞİD’in çekilmesinin ardından geri döndü. Geri dönenlerden mayına basan 76 kişi yaşamını yitirdi, 93 kişi ise ağır yara aldı. Yaklaşık 100 bin kişiye 18 yataklı hiçbir ilacı ve donanımı olmayan bir hastane ile 12 doktor bakıyor. Kobani’nin yeniden inşası için Diyarbakır’da 23 Mayıs’ta bir konferans düzenlenecek. Kobani Kantonu Eşbaşkanı Enver Müslim, “Çocuklara süt bulunamıyor. Ekmek yapmak için un, maya gibi ihtiyaçları Kobani’de karşılayamıyoruz” dedi. l MAHMUT ORAL/DİYARBAKIR Ergun Göknel kusu” olarak bilinen zenofobiden söz etmek mümkündü. Bu korku sonraki yıllarda zorunlu olarak geçti. Çünkü Almanya’ya Türk işçiler gelmeye başlamıştı. Ülke ekonomik olarak onların varlığına muhtaçtı. Ne var ki bir süre sonra, daha tanımlanmış bir halde Türk düşmanlığı ortaya çıktı. Bu, zamanla İslam düşmanlığına döndü. Aslında pek İSKİ skandalıyla bir döneme damga vuran Ergun Göknel, “Öteki’den Düşman’a” kitabının ilk cildinde başkasının inancından kaygı duymanın önce korkuya, sonra ötekileştirmeye, daha sonra da düşmanlığa dönüşme sürecine dikkat çekiliyor. binden fazla yerli ve yabancı gazete kupürü biriktirdim. 2.5 sene önce bir kitap yazmak istedim. Seri de böylece ortaya çıktı.” Zenofobinin tüm dünyada gündemde olan bir konu olduğunu söyleyen Göknel, “elimde 800900 sayfalık bir kitap oldu” diye sürdürüyor: “Elbet 3 bölümden oluşuyor çok ülkede öteki düşmanlığı vardır. Bu farklı odakları hedef alır. Almanya, Avusturya ve İsviçre’de Türk düşmanlığı yaşanır. Fransa bunu Kuzey Afrika’dan gelenlere yönlendirmiştir. ABD’de Arap karşıtlığı vardır. Ben bu korkulardan ve ötekileştirme biçiminden yola çıktım. 10 yıl boyunca kaynak topladım, gözlemlediklerimi düşündüm. 10 IŞİD de var te bu kadar çok sayfayı bir kitapta toplamak efektif değildi. O yüzden önce 2 seri olarak çıkarmayı planladık. İlk kitapta, 11 Eylül saldırısına kadar yaşananlar, ikinci kitapta saldırı sonrası yaşananlar ele alınıyor. Seriyi tamamladığımda IŞİD olayı patlak verdi. Söz konusu İslami örgütle ilgili incelemeyi de tamamladım. Bu araştırmayı da üçüncü kitapta topladım.” Göknel “Bir alan araştırması yapmak mümkün olmadı. Koşullarım buna elverişli değil ancak özellikle IŞİD’in incelendiği üçüncü bölümde, yapılan tüm alan araştırmalarını taradım” diyor. Ergun Göknel, Kanes Yayınları’ndan çıkan ilk kitabının yanı sıra birkaç ay içinde, İslamofobi ve 11 Eylül saldırısından sonra yaşananların anlatıldığı ikinci kitabını da aynı yayınevinden okurlarıyla buluşturacak. l Haber Merkezi C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle