19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 OCAK 2015 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 21 günde 7. ölüm Cizre’de sivil toplum örgütleri Dink cinayeti şüphelisi olan Cizre Emniyet Müdürü Demir’in görevden alınmasını istedi MAHMUT ORAL CİZRE Cizre’de son 3 haftada 3’ü çocuk 7 kişi öldürüldü. 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın başından vurularak öldürülmesi ise bardağı taşırdı. Kazanhan’ın literatürde olmayan bir silahtan çıkan mühimmatla vurulduğu ortaya çıkarken olay sırasında yanında bulunan arkadaşı 12 yaşındaki D.Y, “Polis biz oynarken ateş etti, ‘hepinizi öldüreceğiz’ diye bağırdılar” dedi. Son 1 haftada 2 çocuğun öldürüldüğü Cizre’de sivil toplum örgütleri Hrant Dink cinayeti şüphelisi olan Cizre Emniyet Müdürü Ercan Demir’in görevden alınmasını istedi. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, DTK eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak, DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, HDK eş sözcüleri Sabahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü ise bugün Cizre’ye gidiyor. DTK eşbaşkanları Dicle ve Irmak’ın gerilimin düşürülmesi için önceki gün Cizre’ye yaptığı ziyarette sağduyu mesajı vermesinin ardından bu kez Kazanhan başından vurularak öldürüldü. Görgü tanıkları polisin oyun oynayan çocuklara ateş açtığını anlattı. Olay sırasında Nihat ile oyun oynadıklarını anlatan 12 yaşındaki D.Y, “Polis oyun oynadığımız yere gaz bombaları attı. O sırada yanımızda bizden çok daha küçük 78 yaşlarında çocuklar da vardı. Nihat’ın yere düştüğünü gördüm. Ancak gaz o kadar çoktu ki Nihat’ın yanına ulaşamadık. Polisler ise gazların kovanlarını topladılar. Sonra da bize dönüp seslenerek ‘Sizin hepinizi böyle öldüreceğiz’ diyerek uzaklaştılar. Polisler maske takmışlardı” dedi. Titreyerek yaşadıklarını anlatan 12 yaşındaki D.Y. hâlâ olayın şokunu yaşıyor. Çatışan Süreçler Batı dünyasının en azından çözdüğünü düşündüğü sorunlardan birisi din dünya ilişkisidir. Uzun sürmüş kanlı savaşların, düşünsel planda büyük hesaplaşmaların sonunda laiklik Batı dünyasında artık fazla tartışılmayan, genel kabul görmüş bir durumun adıdır. “Sezar’ın hakkı Sezar’a, İsa’nın hakkı İsa’ya” verilmiş gibidir. Serbest piyasa da bu durumdan memnundur ve zaten “temsil” esasına dayanan “demokratik cumhuriyet” kitlelerin sisteme uyumu, yani mecburiyeti konusunu da gerektiğinde alt sınıflar için pekâlâ gündeme giriveren “kilise ne diyor”un yanına başka ve din kadar etkili araçları koyabilmiş durumdadır. HHH Doğu ise henüz başka bir dünyada yaşıyor. Orada din alanındaki ayrışma bir reformu ya da daha ihtiyatlı bir ifadeyle “tecdit”i, yenilenmeyi henüz tam olarak gündemine alabilmiş değildir. Tam tersine parçalanmada ağır basan radikal yorumlar, dini silah yoluyla yaymaya kodlanmış cihatçılardır. İbni Rüşd, İbni Haldun gibi İslam âlimlerinin giriştikleri dini bilimle telif etme çabası İmam Gazali ve ardılları tarafından yenilgiye uğratıldı. Bu İslam âlimlerinin tartışmaya açtıkları konular Doğu’dan, hadi coğrafi bir rota da söyleyelim, Kuzey Afrika ve Endülüs üzerinden kovuldu. Bu tablo Doğu’da hâlâ egemen tablodur. HHH Şimdi konu yeniden gündeme geliyor olabilir mi? Böyle bir ihtimal var. Çalkantılar içindeki Doğu’da ve azımsanmayacak birikimine rağmen Türkiye’de laiklik gündemden tümüyle çıkartılma tehdidi altındayken nasıl olabilir ki bu? Belki de tehdidin giderek artması, din alanında çalışanların kendi içlerinde bu tartışmayı başlatmalarının gerekçesidir. Tüm dünyada radikal, silahlı, cihatçı köktendincilerin vahşi bir saldırıya geçtiği koşullarda böyle bir tartışma kendini dayatıyorsa, bu alanda otorite sayılanlar arasında bir üstü kapalı tartışma başlamışsa, bu tartışmanın nedeni, belki de radikallerin kabul edilmesi, savunulması güç eylemleridir. HHH Marx’ın “İnsanlık... kaçınılmaz olarak ancak çözebileceği görevleri önüne koyar” tezi buraya da uygulanabilir. Devamında şöyle demişti: “... Daha yakından bakılınca, bizatihi problemin, ancak çözümü için gerekli maddi koşullar zaten mevcut olduğu ya da hiç değilse oluşum sürecinde bulunduğu zaman ortaya çıktığı hep görülecektir.” Saldırı öylesine yaygın ve serttir ki, İslam dünyası bu sorunu çözmenin zamanının gelip gelmediğini tartışmaya başlamıştır. Bu çabanın arkasında yatan, belki de ideolojik olandan daha etkili olan saik ise serbest piyasanın “modern” biçimlerinden uzakta bir dünyanın artık mümkün olmamasıdır. HHH Petrol zengini Ortadoğu despotları bir yandan cihatçıları sevk ve idare etmekte zaafiyete düşerken, Batı ile işbirlikleri de onları sistemlerini gözden geçirmeye zorluyor. Artık çöl kurallarına dayalı bağımlı ve arkaik sistemlerden vazgeçmenin zamanıdır. Doğu kabuğunu kırmaya çabalıyor. Kapitalizm kendi “modernitesini” dayatıyor. Bu durum krallar, şeyhler, emirler için bir yandan sert yöntemlerle bölgeye Batı müdahalesini kendi lehlerine çevirme çabası ama aynı zamanda tehlikeli bir kaos anlamı taşıyor. İslam âlimleri içinde “tecditçilerin” seslerini çıkarmaya başlamaları da bu döneme denk düşüyor. Serbest piyasa, cihatçıların yöntemleriyle sürgit barış içinde yaşayamaz. Bu nedenle yenilenme, “tecdit” gereklidir. Bu sürecin eli kanlı radikallikle eşzamanlı olması şaşırtıcı değil, doğası gereğidir. HHH Bu çabanın laiklik için bir çıkış alanı yaratması hiç değilse bir kısım ülkelerde mümkün görünüyor. Türkiye ise sanki bu akıntıya ters yönde sürüklenmek isteniyor gibidir. Ama bu uzun süreli olmayacaktır. Hatta Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya göre daha gelişmiş bir kapitalist ülke olduğu için, sınıfların sınıf mücadelelerinin de katkısıyla laikliğin daha geçerli ve kalıcı biçimlerinin yeniden etkinleşmesi mümkündür. Tecditçiler de bu kavganın ister istemez içindedirler. HHH Bu olasılığı güçlendiren olgu, artan şeriatçı eğilimlerin yukarıdan destekleniyor, yönetiliyor olmasına rağmen solda, demokrat, liberal çevrelerde laikliğin değerinin anlaşılmış olmasıdır. Türkiye’yi bir din devletine dönüştürmek isteyen iktidar partisi, radikal cihatçılar, karşılarında laikliğin önemi konusunda fikir birliğine varmış, kolay geri adım atmayacak bir güç bulacaklardır. “Sezar’ın hakkı Sezar’a...” diyen tecditçilerle “Sezar’ın hakkı” konusunda farklı düşünsek de onların bu güce kulak vermelerini sağlamak küçümsenmemelidir. ‘Polisler maske takmıştı’ Anne oğlunun cenazede ağıtlar yaktı. 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın ölümüyle ilgili polis kriminal raporunda çocuğun başından çıkan plastik cismin av tüfeği mermisi olduğu savunuldu. Polis kriminal raporunda, bu tür av tüfeklerinin PKK tarafından kullanıldığı, Emniyet envanterinde bu tür silahların olmadığı belirtilerek Kobani protestolarında av tüfeği bayilerinin yağmalandığı anımsatıldı. Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi Kazanhan’ın başından çıkan sert plastik cisim için otopsiye giren savcının“ İlk defa böyle bir şeyle karşılıyorum” dediğini, savcının sorusu üzerine polis yetkililerinin bunun ne tür bir silaha ait olduğunu tanımyalamadığına dikkat çekti Elçi, “Cizre Cumhuriyet Savcısı raporun kendisine ulaşmadığını söyledi. Otopsi ve Adli Tıp raporu da daha gelmedi. Savcıya ulaşmayan raporun basında yer alması Ergenekon ve KCK davalarında daha mahkeme kararı açıklanmadan, medyanın kararı açıklamasına benzedi. Rapor böyleyse Başbakan Davutoğlu ve İçişleri Bakanı Ala’nın ‘polis silah kullanmadı’ söylemiyle paralellik arz ediyor. Bunun av tüfeğinden çıktığı iddiası inandırıcı değil” diye konuştu. Polis kriminal: Av tüfeği mermesi Elçi: İnandırıcı değil ‘Sözün hükmü kalmadı’ Yazılı bir açıklama yapan DTK eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak, “Çocuk ölümlerinin olduğu bir yerde, artık sözün bir hükmü kalmamaktadır, mevcut durum büyük bir sabırla yürütülen barış sürecini sona erdirecek boyutlara varmış bulunmaktadır. Bütün demokrasi güçlerini, barış ve çözüm sürecine sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi. lk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum’ Otopsi işlemleri sırasında hazır bulunan İHD avukatı Muhterem Süren, Kazanhan’ın bilinmeyen cisimle vurulduğunu, otopsiye giren savcının “İlk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum” dediğini, cismin savcı tarafından çevik kuvvet, olay yeri inceleme ve bomba imha ekiplerine gösterildiğini; ancak onların da ne tür bir silaha ait olduğunu tanımlayamadığını anlattı. Süren, Nihat’ın kafasından 5 cm uzunluğunda, 2 cm çapında plastik, sert ve kurşuna benzer bir cisim çıktığını anlattı. Süren, “Dosyada gizlilik kararı olmamasına rağmen tutanağı bize ve çocuğun ailesine vermediler” dedi. Küçük Nihat’ın cenazesi ise Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsi işlemlerinin ardından dün Cizre’ye getirildi. Binlerce kişi tarafından karşılanan cenazede, KCK ve PKK lideri Öcalan’ın çağrısının ardından maskeli gösterici sayısı yok denecek kadar azdı. Cizre Asri Mezarlığı’ndaki törende Nihat’ın annesinin ve yakınlarının ağıtları yürekleri dağladı. Cenazenin ardından kalabalık Nihat’ın vurulduğu Yafes Mahallesi’ndeki olay yerine yürüdü. Olay yerinde Nihat’ın parçalanan kafasından çıkan kemikler ile beyin parçalarının bulunduğu görüldü. ‘İ Beyin parçaları hâlâ orada Kazanhan ise olayı Irak’ta öğrenmiş. “Gece geldim ve çocuğumun ölüsünü aldım” diyen Kazahnan, “AKP, bizi resmen öldürüyor sonra ‘çocukları öldürmedik’ diyor, bizi yalancı çıkarıyor. Morgun önünde cenazemizi beklerken bile bize gaz attılar” dedi. DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, “Bu işin arkasında AKP var. Buna karşı bir tavır koyacağız” dedi. KCK’den yapılan yazılı açıklamada ise “Halkımız, AKP devletine ve HüdaPar’ın saldırılarına karşı özsavunmasını ve örgütlülüğünü geliştirerek cevap vermelidir. Hiçbir saldırı karşılıksız kalmamalıdır” ifadeleri kullanıldı. STK’ler adına açıklama yapan Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi, Dink cinayeti şüphelisi Demir’in Cizre’ye atanmasıyla ardı ardına yaşanan ölümlere dikkat çekti. Grup 5 dakikaoturma eylemi yaptı. Cizre Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu öğrencileri, Kazanhan’ın öldürülmesini protesto etmek amacıyla okul önünden geçen zırhlı polis aracını yuhalayarak taş attı. Polis, 3 öğrenciyi gözaltına aldıktan sonra zırhlı araçlarıyla okulun bahçe kapısından içeri gererek içeriye gaz bombaları attı. Mersin’de de meşaleli yürüyüş düzenlendi. l Yasin Özer (19) Cizre 26 Aralık çocuk l Abdullah Deniz (65) Cizre 27 Aralık HüdaPar yöneticisinin babası. l Barış Dalmış (15) Cizre 27 Aralık çocuk l Zeki Alar (32) Cizre 4 Ocak tamirci Musa Azma (25) Silopi 4 Ocak balkonda olayları izliyordu. l Ümit Kurt (17) Cizre 6 Ocak boyacı çırağı. l Nihat Kazanhan (12) 14 Ocak çocuk. ‘Devlet içinde karanlık odaklar var’ Yaşananları gazetemize anlatan HDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız, olay yerinden aldıkları cismi cebinden çıkarıp “İçişleri Bakanı ‘Cizre’de kurşun sıkılmadı, gaz atılmadı’ dedi. Polis silah kullanmadı, diyorlarsa bu nedir? Memurların seni yanıltıyor ya da sen bizi Sarıyıldız, aldatıyorsun. olay yerinden Orada ahkâm aldıkları ciskesmek ko mi cebinden çıkartarak lay, çocuk gösterdi. ların ölme mesi için buraya gel. Nihat’ın beyin parçaları, kemikler hâlâ olay yerinde. Altı gencimizin beyni parçalandı. Bir halkın sabrıyla ancak bu kadar oynanır. Daha yasa çıkmadan polis terör estiriyor. Devletin içinde karanlık odaklar var. AKP bunları sadece izliyor” dedi. 3 çocuğa gözaltı Öldürülen çocukların fotoğrafları İstiklal’de HDK İstanbul Gençlik Meclisi ve HDP İstanbul Gençlik Koordinasyonu üyeleri Cizre’de 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın polis tarafından öldürülmesini protesto ederek öldürülen tüm çocukları andı. Galatasaray Meydanı’nda dün akşam bir araya gelen yurttaşlar, “Cizre’nin öfkesi katilleri boğacak” pankartı açtı. Nihat Kazanhan’ın fotoğrafsız nüfus cüzdanını taşıyan yurttaşlar sık sık “Katil devlet hesap verecek”, “Nihat’ın katili Roboski’nin faili” sloganlarını attı. Açıklamanın ardından, polis tarafından öldürülen çocukların fotoğrafları mumlar yakılarak direklere asıldı. Ardından yaşamını yitiren çocukları anmak için oturma eylemi yapıldı. (KAYHAN AYHAN) Nihat’ın dedesi Ali Kazanhan “Faili meçhul kalmasın istiyoruz. Sorumlular yakalansın ve cezasını alsın. Cizre’de öldürülen gençlerimizin hepsi kafalarından vuruldu, kasten vuruldu. Korku salmak istiyorlar” dedi. Şoför olan baba Mehmet Emin ‘F aili meçhul kalmasın’ Taziye evinde gazetemize konuşan Ölenlerin 3’ü çocuk DÜN AKDOĞAN’LA GÖRÜŞEN HDP BUGÜN ALA İLE BİR ARAY GELECEK Süreçte kritik MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm süreci kapsamında HDP heyeti Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile “müzakere heyetinin kurulması” ve “Abdullah Öcalan için sekretaryanın oluşturulması” konularında görüşürken; bugün de İçişleri Bakanı Efkan Ala yapılması planlanan görüşmede Cizre’de yaşanan gerilimin ele alınması bekleniyor. Cizre’de 12 yaşında bir çocuğun öldürülmesiyle artan gerginlik devam ederken; dün süreç kapsamında kritik bir görüşme yapıldı. HDP heyeti 9 Ocak’ta yapılan İmralı ziyaretinin ardından dün akşam saatlerinde Akdoğan ile görüştü. HDP heyetinin talebi üzerine yapılan görüşmeye HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ve HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder katıldı. Edinilen bilgiye göre görüşmede; HDP, müzakere heyeti ve Öcalan’a sekretarya tahsisi konularında hükümetin bir an önce atım atmasını ve gelecek ay heyetlerin oluşturularak müzakere aşamasına geçilemesini talep etti. Görüşmede Cizre’de yaşanan gerilimin süreci etkilememesi için alınacak önlemler ele alındı. Bu çerçevede HDP heyetinin bugün İçişleri Bakanı Ala ile de bir araya gelmesi bekleniyor. Görüşmeye HDP heyetinden Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Bulaken katılacak. Cizre’de yaşanan olaylardan polisi sorumlu tutan HDP, Dink cinayetinde sorumluları arasında gösterilen Emniyet Müdürü Ercan Demir’in Cizre’de görevlendirilmesinin ardından olayların başladığı görüşünü dile getiriyor. Bu görüşmelerin ardından HDP heyetinin Kandil’e gitmesi bekleniyor. l Kobani’ye destek eyleminde yaralanarak felç kalan konuşma engelli Sertkal ‘şüpheli’ oldu BERKİN EYLEMİNE KATILAN 65 ÖĞRENCİYE DAVA görüşme trafiği Ekmek tahrik ediciymiş! SEDAT KURT DENİZLİ Gezi Direnişi’nde yaşamını yitiren Berkin Elvan için 12 Mart 2014 tarihinde Pamukkale Üniversitesi’nde düzenlenen protesto eylemine katılan 65 öğrenci hakkında dava açıldı. Cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamede, öğrencilerin ellerinde taşıdıkları ekmek, tahrik aracı olarak nitelendi. Polisler hakkında ise basit yaralama ve hakaret suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Cumhuriyet savcısının iddianamesi 12. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede delil olarak, olay günü polis kameralarının tespit ettiği görüntüler gösterildi. Öğrencilerin Berkin Elvan’ın ekmek almaya giderken yaşamını yitirmesini sembolize ettiği için eyleme getirdikleri ekmek de kalabalığı tahrik aracı olarak yorumlandı. İddianamede öğrencilerin biber gazından korunmak için taktıkları steril maskeler de suç kapsamına alındı. Oysa eylemlerde maske takılması, bu protestonun gerçekleştiği tarihten sonra suç kapsamına alınmıştı. İddianamede ayrıca eyleme müdahale eden polisler hakkındaki basit yaralama ve hakaret suçlamalarıyla ilgili olarak da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin ek karar verildiği belirtildi. Duruşma 2 Haziran 2015 tarihinde başlanacak. Mağdurdu fail oldu GAZİANTEP (DHA) Kobani’ye destek eylemlerinde çıkan olaylarda ülkücüler ile eylemciler arasında çıkan silahlı çatışmalarda 1’i kadın 5 kişi öldü, aralarında polislerin de bulunduğu 40’ın üzerinde kişi yaralandı. Güzelvadi Mahallesi’nde oturan 20 yaşındaki işitme ve konuşma engelli Şehriban Sertkal, 9 Ekim’de akşam saatlerinde evine yakın bir sokakta kim tarafından açıldığı bilinmeyen tabancadan çıkan kurşunlarla göğsünden, sağ kol ve kalçasından yaralandı. Ameliyat edilen Sertkal, kalçasına isabet eden kurşun nedeniyle felç kaldı. Koluna isabet eden mermiyi çıkaran doktorlar, göğüs ve kalçasındaki kurşunları ise riski olduğu için çıkaramadı. 2 aylık tedavisinin ardından Sertkal evine götürülürken, yatalak kalan genç kızın ihtiyaçları da annesi Bendi Sertkal tarafından karşılanmaya başladı. Hastanedeki tedavisi sırasında polis ekipleri Sertkal’ın ifadesine başvurdu. Sertkal, evine yakın bir noktada işaret dili bilen bir arkadaşı ile dolaştığını, olayları fark edince eve dönmek isterken vurulduğunu anlattı. Yaralandığı için şikâyetçi olan Sertkal, Kobani protestolarına ilişkin yürütülen polis soruşturmasında “şüpheli” oldu. Olayda tutuklanan Y.T. isimli kişinin, Beybahçe Mahallesi’’ndeki gerginlik sırasında Siirtli bir kızın yaralandığını ifadesinde söylediğine yer verilerek, bu kişinin Vanlı olan yaralı Sertkal olduğu değerlendirmesi yapıldı. Sertkal’a “Kasten yaralama, terör örgütü üyesi olmak, örgütü adına eylem ve faaliyette bulunmak, terör örgütü propagandası yapmak, mala zarar verme, Görevli memuru yaralama ve direnme” suçları yöneltildi. Ailenin avukatı Adnan Erol ise gerçek faillerin soruşturmaya dahil edilmediğini söyledi. Erol, dosyanın bu haliyle devam etmesi halinde mağdurların failleştirileceği iddiasında bulundu. İki ay tedavi gördü C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle