27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 16 OCAK 2015 CUMA 14 KÜLTÜR Yeni haftaya sekiz yeni film Kültür Servisi Bu hafta sinemalarda üçü yerli, sekiz film vizyona giriyor. Aytekin Birkon’un yönettiği “Fatih’in Fedaisi: Kara Murat” izleyici ile buluşacak. Kamil Çetin yönetmenliğindeki “Çılgın Dershane: Ada” ile Ali Adnan Özgür’ün yönettiği ve başrolünde Önder Açıkbaş’ın yer aldığı “Mazlum Kuzey” filmi de vizyona giren filmler arasında. Bu yıl 72’ncisi düzenlenen, sinema ve televizyon dünyasının en prestijli ödülleri arasında yer alan Altın Küre ödül töreninde, “En İyi Yabancı Film” ödülünü alan Rus yönetmen Andrey Zvyagintsev’in son filmi “Leviathan” bu hafta izleyiciyle buluşuyor. Katıldığı pek çok festivalden ödülle dönen film Rusya’nın bu yılki Oscar adayı. Michael Mann yönetmenliğindeki gerilim türündeki üçboyutlu film “Hacker” ile yönetmenliğini Damien Chazelle’nin yaptığı “Whiplash” da vizyona girenler arasında. Yönetmenliğini Arnold de Parscau’nun yaptığı macera türündeki “İntikam Peşinde” filminde ise Virginie Ledoyen, Yolande Moreau, Philippe Nahon, Denis Menochet ve Florence Thomassin rol alıyor. Don Hall ile Chris Williams’ın yönettiği ve Scott Adsit, Daniel Henney, T. J. Miller ile Jamie Chung’un seslendirdiği “6 Süper Kahraman” filmi, animasyon meraklılarının ilgisini çekecek. Marvel’in aynı isimli bir çizgi romanından uyarlanan ve çizgi roman tarzı aksiyonu benimseyen filmde, kendilerini tehlikeli bir komplonun içinde bulan 6 süper kahramanın maceraları anlatılıyor. n o y s a Anim ı r a l ı l k mera . . . a y a m e n i s Sıra dışı bir ustaçırak çatışması Geçen gün dağıtılan Altın Küre’lerden en iyi yabancı film ödülünü alan “Leviathan”ın (Rusya, 2014) yanı sıra bu haftanın en iyisi bizce bağımsız Amerikan yapımı “Whiplash” kuşkusuz. Amatör işi bir bateri soloyla başlayan “Whiplash”, öğretmenyazar babası (Paul Reiser) gibi bir “kaybeden” olmaktan korkup Buddy Rich ya da Jo Jones düzeyinde, mükemmel bir caz davulcusu olmayı hedeflemiş, azmi ve hırsı yeteneğini aşan, New Yorklu 19 yaşındaki çırak baterist Andrew Neiman (Miles Teller) ile sertliği ve disipliniyle konservatuvardaki tüm öğrencilerine korku salmış, dediğim dedikçi, usta hocası Terence Fletcher (J.K.Simmons) arasındaki çatışmalı ilişkiyi konu edinen, gerilimli bir müzik filmi. 2014’te Sundance’da jüri büyük ödülünü kazanıp Cannes’da da alkışlanmış “Whiplash”, 1985 doğumlu, genç yönetmen Damien Chazelle’in yazıp yönettiği ikinci uzun metrajı. Tıpkı kahramanı Andrew gibi saygın bir müzik okuluna girip bateristlik eğitimi almış, müzikle hep haşır neşir olmuş yönetmen Chazelle’in bir caz trompetçisiyle öğrenci bir kızın ilişkisini anlattığı ilk filmi “Guy and Madeline on a Park Bench” (2010) de müzik ağırlıklıydı. Şimdilik “La La Land” adıyla tasarladığı yeni filmi de bir caz piyanistinin hikâyesi üstüneymiş. Hayran olduğu efsane müzisyenlerin düzeyine hiç erişemeyeceğini anladığında davul çalmayı bırakıp eski göz ağrısı sinemaya yönelmiş Chazelle, kendi yaşa 2014’ÜN İZ BIRAKAN, BAĞIMSIZ AMERİKAN FİLMLERİNDEN ‘WHIPLASH’ BUGÜN GÖSTERİMDE u Yalın hikâyesi, düz bir gelişme çizgisini izleyen, çoğu kez beklentileri terse yatıran gelişmeler de içeren, kapılarını ardına kadar caza açmış, ışıkla karanlığın dengelendiği, pırıl pırıl görüntülere dayanan, sağlam anlatımı, hızlı montajı ve yükselen temposuyla yaman bir film olmuş. dıklarından yola çıkarak ustaçırak ilişkisi bağlamında, gergin bir iktidar mücadelesine odaklanıyor “Whiplash”da. Zamane çocukları günümüzde ya çok kazanan bir futbolcu, ya ünlü bir müzisyen ya da şarkıcı olmanın hayalini kurarken bu filmin kahramanı, çaylak Andrew çocukluğundan başlayarak büyük bir baterist olmaya takıyor kafayı ve liseden sonra ülkenin en iyi müzik okullarından birine, Manhattan’daki Shaffer Konservatuvarı’na atıyor kapağı. Baskın kişiliğinden hiç ödün vermeyerek sıra dışı bir eğitmenlik yapan, hatta yer yer hakarete varan, ağır ve okkalı eleştirileriyle öğrencilerini ağlatan, yılların deneyimli hocası Fletcher’ın dikkatini çekip onun okul adına caz yarışmalarına katılan Stüdyo Orkestrası adlı grubuna seçilerek zamanla grubun birinci davulcusu oluyor. Amacını gerçekleştirmek için parmaklarını kanatırcasına kan ter içinde kalarak saatlerce çalışan Andrew’in kitabında,vakit kaybı arkadaşlıklara, ailesinin görüşlerine ve kasiyerlik yaparken tanıştığı, Nicole adındaki amaçsız bir öğrenci kızla (Melissa Benoist) olası bir gönül ilişkisine bile yer yok. Takıntıya dönüşmüş mükemmel baterist olma hayaliyle yaşayan Andrew; dakik, dobra, acımasız ve sert müzik adamı olan ustası sayesinde giderek özgüvenini kazanıp Amerikan futbolu oynayan yaşıtı kuzenlerini küçümseyip hor görüyor. Şefliğini yaptığı caz grubuna aldığı genç müzisyenlere sürekli bağırıp çağıran Fletcher’ın derdi, aslında argolu sivri dili ve kışkırtmalarıyla yeteneklerinin sınırlarını zorlayarak onların gelişmelerini sağlamak. Sertliğiyle eski Spartalıları da andıran hoca, hakaretimsi eleştirileriyle duygularını incittiği orkestra elemanlarıyla kimi zaman dostça yakınlıklar da kuran, zorba bir usta. Büyük bölümü kapalı mekânlarda, çoğunlukla ruhsal ve fiziksel çatışma halindeki iki başkarakterinin yakın plan çekimleriyle geçen, beylik klişelerle de oynayan film, sanatta mükemmeliyeti yakalamak uğruna katlanılacak çabaların so nu var mıdır ya da iyivasat sanat yapmaktansa bu işi sürdürmekten vazgeçmek mi gerekir sorularını da getiriyor seyircinin aklına. Ne başarıya ulaşmak için her türlü aşırılığı kabullenmiş hocanın, ne de öfke boşalımıyla sahnede saldırıp yere yıktığı ustasına başkaldıran toy çırağın tarafını tutmayan film, son tahlilde ustanın kendini kanıtlama derdindeki Andrew’in zorlu mücadelesini kabullenmesiyle ve yüzleşmeyle bitiyor. Yalın hikâyesi, düz bir gelişme çizgisini izleyen, çoğu kez beklentileri terse yatıran gelişmeler de içeren, kapılarını ardına kadar caza açmış, ışıkla karanlığın dengelendiği, pırıl pırıl görüntülere dayanan, sağlam anlatımı, hızlı montajı ve yükselen temposuyla yaman bir film olmuş “Whiplash”da başarılı oyunculuklar öne çıkıyor, özellikle dizilerden aşina J.K.Simmons’un hoca rolündeki muhteşem performansıyla belleğime kazındı. Gerilim dolu ustaçırak düellosunun bir çeşit uzlaşmayla sonuçlandığı bir finale dümen kıran, çok iyi çekilmiş ve oynanmış bu “Whiplash” kesinlikle kaçırılmayacak bir film. Final, aralarındaki psikolojik mücadelede hocasını yenilgiye uğratan Andrew’ün zaferi midir yoksa uyguladığı baskı yöntemlerin sonuçta işe yaradığını gören, konservatuvardan uzaklaştırılmış sert hocanın yengisi midir? Başarmakkazanmak hırsının birey üstünde bıraktığı etkilere dair, gerçekten bu iz bırakan, sarsıcı ve sıra dışı film işte böylesi düşüncelere gark ederek uğurluyor seyircisini salondan. Görmezden gelinen savaş ASLI SELÇUK ‘ ARA Y IŞ ’ 2 3 O CA K ’T A G Ö S T E R İ M E G İ REC EK Akademi ödüllü yönetmen Michel Hazanavicius sinemaya girdiğinden beri komedi ve saygı türünde filmler gerçekleştirdi. La Classe américaine (1993) alay barındıran tarzda seslendirilmiş Amerikan filmlerinin bir kolajıydı. OSS 117: Cairo, Nest of Spies (2006) ile OSS 117: Lost in Rio (2009) 007 James Bond’la dalga geçen casusluk parodileriydi. Hollywood’un Altın Çağı’na saygıda bulunan The Artist’le (Artist/2011) en iyi film ve yönetmen Oscar’larını aldı. Artist’ten sonra çevresi yine bir komedi yapmasını bekliyordu. Herkes bu kez nasıl bir yol izleyeceğini merak ediyordu. “Ruandalı bir arkadau ‘Arayış’, Savaşın anlamsızlığını, şım bana sığınmacılarYedi yıl önce bu melodraacımasızlığını, yıkıcılığını duygusal, la ilgili salt belgeseller mı izleyip çok etkilenen yönetyetmez konulu filmlergerçekçi bir vurguyla irdeliyor. men Arayış’ı yeniden çekmede yapılmalı dedi. Ben ye karar verir. Zinnemann’ın komedilerin yönetmebu filmi çok önemlidir çünkü o yıllarda niyim ama onun sayesinde sınırlarımı aştım” Hollywood’da filmler stüdyolarda çekilirken diyen Hazanavicius Ruanda soykırımını anlaAvusturyalı yönetmen ekibiyle Almanya’ya gitan Tuez les tous! (Hepsini Öldürün/2004) adlı dip Nürnberg, Würzburg, Ingolstadt’ta çekim belgeselin yapımcılığını üstlendi. yapar. Bu yolculuk bir anlamda Avrupa’dan süBu belgeselin ardından sinemacı Fred rülen ebeveynlerinin topraklarına dönüştür. O Zinnemann’ın Hollywood’da From Here to dönemde savaşın dehşetini sergileyen bu tür Eternity (İnsanlar Yaşadıkça/1953), High Noon filmler çok azdır, para makinesi, yıldız fabrikası (Kahraman Şerif/1952) kadar tanınmayan The Hollywood’un kamplardan sağ kurtulanların öySearch (Arayış/1948) adlı melodramına yönelir. külerini işlemesi de pek beklenmezdi. 2. Dünya Savaşı bitiminde izleyicileri sarsmasıHazanavicius, 1948 tarihli Arayış’ı 1999’dana karşın bu film gişede başarılı olmaz. 1945’te ki ÇeçenistanRusya savaşına uyarlar. Almanya’daki toplama kamplarından sağ kurÇeçenistan’ın bir köyünde yaşayan küçük tulan Hanna (Jarmila Novotna) oğlu Karel’i (Ivan Jandi) arar. Karel’i Amerikalı Çavuş Ste Hadji’nin (Abdul Khalim Mamutsiev) gözleri önünde ailesi Rus askerlerce kurşuna dizive (Montgomery Clift) bulur. Karel’in ailesini lir. Hadji’den uzak düşen ablası Raissa (Zukhbulamayan Steve onu Amerika’ya götürür. ra Duishvili) onu her yerde aramaktadır. Bölgede göreve gelen Avrupa İnsan Hakları Örgütü sorumlusu Carole’un (Bérénice Bejo) yolu Hadji’yle kesişir. Öksüzler yurdunun müdiresi Helen (Anette Bening) Hadji’ye yardım etmeye çalışır. Uyuşturucu bulundurmaktan ötürü tutuklanıp Rus ordusuna katılmak zorunda kalan 20 yaşındaki Kolya (Maksim Emelyanov) gerçeklikten gittikçe kopmaktadır. Medya açısından Putin rejimince kapatılan, uluslararası toplulukların ilgisinden uzak kalan, bazılarınca terörist bir toplum olarak nitelendirilen, André Glucksmann gibi az sayıda aydının diretmesiyle gündeme gelen Çeçenistan’ın bağımsızlık savaşını irdeleyen dram gerçekle romanesklik arasında gezinir. Zinnemann gibi gerçekçi olmak için Hazanavicius ekibini Çeçenistan’ın komşusu Gürcistan’a taşır. İlk Arayış’ın anlatım yapısına sadık kalsa da çok sayıda öğeyi değiştirir. FransızGürcü ortak yapımın bütçesi 22 milyon Avro’dur. Kendinden beklenen türün karşıtını seçen, yeniden sınırlarını aşan, “Çeçenistan savaşıyla ilgili bir film yok. Orada yaşananlar nedense yeterince umursanmıyor. Soluklu, alabildiğine kapsamlı bir dram yapmak istedim” diyen Hazanavicius Akademi ödüllerinden ötürü bütçenin yüksek tutulduğunu, bu gibi projelere ancak 1.5 milyon Avro verildiğini vurguluyor. Savaşın anlamsızlığını, acımasızlığını, yıkıcılığını duygusal, gerçekçi bir vurguyla irdeleyen The Search (Arayış) 23 Ocak’ta gösterimde. ‘Aşk & Başka Bi Dünya’da yarışacak filmler belli oldu ‘Yılın en yaratıcı müdahalesi’ Kültür Servisi 12 Şubat’ta başlayacak “14. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali”nin “Aşk&Başka Bi’ Dünya Yarışması”na katılacak filmler belli oldu. Festivalde, “Silvered Water, Syria SelfPortrait/Gümüş Suyu: Suriye Otoportresi”, “Maidan/Meydan”, “Tomorrow We Disappear/Yarın Yokuz”, “The Overnighthers/ Gececiler”, “Life is Sacred/Yaşam Kutsaldır”, The Vanquishing Witch of Baba Yaga/Büyücü Baba Yaga’nın Yok Oluşu”, “The Amina Profile/Amina Profili”, “Tarlabaşı and Me/Tarlabaşı ve Ben” filmleri yarışacak. Yarışmanın bu yılki jürisinde ise eşi Atom Egoyan’ın “Exotica”, “The Sweet Hereafter”, “Felicia’s Journey” gibi pek çok filminde başrolün yanı sıra, “À ma soeur!”, “Code inconnu” gibi ödüllü filmlerde rol alan Beyrut asıllı oyuncu Arsinée Khanjian, “Some Distant Day”, “Kurdi”, “Islamophobia” gibi filmlerin yapımcısı Marie Olesen ve barış mücadelesi, antimilitarizm, insan haklarıyla ilgili çalışan birçok STK ve hareketle yaptığı sayısız çalışmayla tanınan sosyolog, feminist ve yazar Pınar Selek’ten oluşan jüri, “yılın en yaratıcı müdahalesini” seçecek. C M Y B ‘Meydan’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle