19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2015 CUMA 12 Lindsay, Ankara’da 6 hafta çalışıyor, 10 gün İstanbul’a tatile gidiyordu. İngilizler sonrasında yanda aldıkları başka arazi ile birlikte elçilik binasının yapımına 1929’da başladılar. Bırakın binaların varlığını, İngiliz diplomatı Knoks Helm, “O günlerde genel inanç, Ankara’da ağaç bile yetişmezdi...” demişti. Bu nedenle günlüğü 60 kuruşa çalıştırılan bir bahçıvan, elçilik bahçesinde ağaç dikimine başlatıldı. Bu nedenle Ekim 1971’de İngiliz Kraliçesi 2. Elizabeth’in bahçeye bir söğüt ağacı dikişine ben de tanık olacaktım. Mustafa Kemal ise İngilizlerden dört yıl önce, 1925’te bataklıkbozkır kırması bir arazide, sonra “Atatürk Orman Çiftliği” adını alıp DIŞ HABERLER [email protected] Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İsrail Başbakanı’nın söz düellosuna Başbakan Davutoğlu da katıldı ‘Bellrock’ – ‘Five Hills (*)’! (1) Paris atışması kızıştı Dış Haberler Servisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu arasında başlayan Paris’teki terörü telin mitingine katılma atışması kızışırken, Başbakan Ahmet Davutoğlu da dün tartışmaya katıldı. Netanyahu, Paris’te yürüyüşe katılmasıyla ilgili olarak Erdoğan’ın “Hangi yüzle oraya gitti” sözlerine Twitter hesabından “Utanç verici yorumlar” ifadesiyle sert yanıt verirken, Davutoğlu, “Netanyahu aynı Paris katliamını yapan teröristler gibi suç işlemiştir. Orada bulunması insanlık vicdanıyla aynı perspektifte olaya baktığını göstermez” dedi. Davutoğlu dün yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanımızın tutumu doğrudur. Son ana kadar İsrail Başbakanı’nın katılacağına dair bir bilgi yoktu. Orada yalnızları oynamak durumunda kaldı. Paris’te katliam yapan teröristler ne kadar insanlık suçu işlemişlerse, Gazze’de plajda oynayan çocukları hava bombardımanıyla katleden, binlerce evi yok eden, her fırsatta Filistinli öldürmeyi neredeyse doğal hale getiren ve bizim için, Türkiye için, ayrıca uluslararası sularda seyreden bir yardım gemisine operasyon yapıp vatandaşlarımızı katleden bir hükümetin başı olarak Netanyahu, aynı Paris katliamını yapan teröristler gibi insanlık suçu işlemiştir” diye konuştu. (AP) Renzi ve Davutoğlu Paris yürüyüşünde Mustafa Kemal, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldiğinde bir okul odasında kaldı. Sonra istasyon şefinin lojmanını, ev ve makam olarak kullandı. O yıllarda Ankara’da kiralık ev bulmak kolay değildi. Oysa Ankara’ya daha çok vatansever insan gelecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli olan TBMM için ilk adımlar atılacaktı. Uygun bir yerin aranmasına başlandı. Çankaya’da “Kasapyan Bağevi” uygun görüldü. Kuyumcu olan Ermeni vatandaş kenti terk ederken evi Bulgurlu Tevfik Efendi’ye satmıştı. Devreye “Müdafaai Hukuk Cemiyeti (Hukuku Savunma Derneği)” girdi. Satın alınan ve sonraları “Pembe Köşk”e dönüşen ev “ordu evi” olarak Milli Çankaya’daki köşk Savunma Bakanlığı’na tapulandı, Mustafa Türk halkına hediye edeceği Kemal de kiracısı oldu. bir yörede ağaçlandırma HHH çalışmasını başlatmıştı bile... Dünyanın çeşitli köşelerinde Daha özgür, çağdaş, anıtsal kiliseler yapan, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni Ankara’ya pek çok bina kurmadan önce Amerika’nın kazandıran Avusturyalı mimar ünlü Time dergisi, ilk 4. Clemens Holzmeister’den sayısında Mustafa Kemal’i yeni Cumhurbaşkanlığı 24 Mart 1923’te kapak binasının tasarımı istendi. yaptı. ABD Büyükelçiliği Sonraları henüz istasyonda yobazlar, vagonda çalışırken, mimarın 21 Şubat 1927’de geçmişinden yine “Mustafa Kemal dolayı o Paşaya” kapağını semte “çanayırdı. kaya” adının HHH verildiğini söyler Time’ın ilk oldular. Oysa kapağı yıllarında, o tepenin adı savaştan yeni daha eskilerde çıkmış Türkiye’de de öyleydi! 11 milyonu köylerde (Yoksa Sultan olmak üzere 13 bu söylentiye milyon insan inandığı için mi 1923 yaşıyordu. 40 bin orada oturmadı?) köyden ancak iki Bazı ülkeler, bininde okul vardı. Traktörün 1923’te Cumhuriyetin ne olduğunu bilmeyen kurulmasına karşın, köylü, karasabanın izinde ter İstanbul’daki elçiliklerinden döküyordu. Ankara ile ilişkilerini, trenle Ankara’da ev bulmanın gelgit yaparak sürdürüyorlar, zorluğu Anadolu’da da büyükelçilik açacak doğru geçerliydi. Savaşın yaktığı dürüst bina bulamıyorlardı. bina sayısı 115 bin, yıkıklar ise Fransız ve Almanlar, 12 bindi. Yalnızca İstanbul, istasyonda kiraladıkları birer İzmir ve Tarsus’ta yataklı vagonu elektrik vardı, bırakın “elçilik” olarak Anadolu’yu başkent kullanıyorlardı. Ankara’da bile Onlara İngilizler yoktu! de katılmıştı. Yaklaşık 4 bin Londra’dan 900 ilkokul, 72 gönderilen, emlak ortaokul, 23 lise işlerinden anlayan vardı. Liselerde bir İngiliz diplomat, yalnızca 230 kız Ankara’da elçilik okurken, Türkiye’de binası yapımı sadece kadının adı için yer aramaya vardı. Türkiye’ye başladı. baskı makinesini Londra’ya getiren İbrahim 1927 gönderdiği bir Müteferrika’dan telgrafta kentin sonraki 150 yılda “Bellrock (Çankaya)” adlı en topu topu 417 kitap basılırken, yüksek tepesinde, Köşk’e bu sayı Avrupa’da değişik yakın, içinde bir evcik de 2.5 milyon yayındı. Takma bulunan bir araziyi uygun adı Voltaire olan Fransa’nın gördüğünü yazdı. Arazi, ünlü düşünürü François Mustafa Kemal’in yaveri Salih Marie Arouet, “İstanbul’da Bey’in (Bozok) idi... bir yılda yazılanlar, Paris’te bir Mustafa Kemal, araziyi ve evi günde yazılanlardan azdır!” İngilizlere hediye etti, yaverine diyecekti... 25 bin lira ödetti. İngilizlerin (*) Beştepe... ilk büyükelçisi Sir Ronald Renzi: Davutoğlu iğreti durdu Dış Haberler Servisi Paris’te geçen pazar yapılan terörü telin mitingine katılanlardan İtalya Başbakanı Matteo Renzi, gazetecilerin tutuklandığı, yayın kuruluşlarının kapatıldığı Türkiye’nin Başbakanı’nın da orada yer almasının “biraz sırıttığını” söyledi. DHA’nın haberine göre, “Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Gabon Cumhurbaşkanı Ali Bongo ile yani gazetecilerin dostu olmayan bu liderlerle yan yana yürümek sizi rahatsız etmedi mi?” sorusu yöneltilen Renzi, “Birçok ülkede çelişkiler yaşanıyor. Mesela Türk Cumhurbaşkanı örneğini alalım. Geçen ay gazeteciler tutuklandı. Bu basın özgürlüğü sorunuydu. Sen ise (Davutoğlu) bilgi verme özgürlüğünü savunmak için oradasın. Yani bu biraz sırıtıyor” diye konuştu. “Utanç verici yorumları uluslararası toplum tarafından reddedilmeli. Teröre karşı savaş ancak ahlaki bir açıklık rehberliğinde başarıya ulaşabilir” mesajlarını paylaştı. Erdoğan, dünya liderleriyle birlikte Paris’te düzenlenen yürüyüşte yer alan Netanyahu için, “Sanki tribünde insanlar çok heyecanla onu beklemişler gibi onlara el sallıyor. Hangi yüzle oraya gitti onu da anlamakta zorlanıyorum. Bir defa siz katlettiğiniz yavruların, kadınların hesabını verin” açıklamasını yapmıştı. ABD: Basın kendi karar verir ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf ise bir soru üzerine “Biz, Başbakan Netanyahu’nun Paris’te diğer dünya liderlerinin yanında bulunmasının teröre karşı Fransız halkıyla anlamlı bir birlik mesajı olduğuna kesinlikle inanıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail devletini tarif şekline katılmıyoruz” diye konuştu. Harf, Türkiye’de Charlie Hebdo’nun son sayısının Hz. Muhammet karikatürü bulunan kapağını yayınlayan internet sitelerinin mahkeme kararıyla engellenmesini de eleştirerek, “Bunlar gazetecilerin kendilerinin karar vermesi gereken konular. Her bağımsız basın kuruluşu kararını kendi başına alabilmeli” ifadesini kullandı. Yasak ‘ironinin zirvesi’ Dış Haberler Servisi Cumhuriyet’in dayanışma amacıyla Charlie Hebdo seçkisine yer vermesi, polisin engelleme girişimleri dış basında yankı bulmayı sürdürürken, Belçika medyası “İroni top 10: Türk Başbakanı pazar günü Charlie Hebdo yürüyüşüne katıldı, şimdi mahkeme derginin kapağını yasakladı” yorumunu yaptı. Belçika basınında çıkan haberlerde , Türkiye’de yaşanan gelişmeler “ironinin zirvesi” diye tanımlandı ve Paris’te Charlie Hebdo için yürüyen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ülkesinde, mizah dergisine ait karikatürlerin yayımlanmaması için baskı yapıldığını vurguladı. Hollanda ve Belçika basınında geniş yer bulan haberlerde Paris’te saldırıyı protesto yürüyüşüne katılan Davutoğlu’nun ülkesinde, Charlie Hebdo’nun yayınına yasak getirildiğine dikkat çekilirken Cumhuriyet çalışanlarının “düşünce özgürlüğü adına” büyük risk aldıkları belirtildi. İngiliz Financial Times gazetesi “Türk mahkemesi Charlie tasvirlerini yasakladı” başlığıyla verdiği haberde, Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin Hz. Muhammed çizimini yayımlayan bazı internet sitelerinin ilgili bölümüne erişimin engellenmesine dikkat çekildi. Mahkemenin bu kararının “ülkede önde gelen laik bir gazetenin (Cumhuriyet) dergiden tasvirler yayımlamasının ardından alındığı” ifade edildi. Times gazetesi de Türkiye’de, Cumhuriyet gazetesini taşıyan kamyonların, karikatürün yayımlanmasının planlandığına yönelik haberler sonrası arandığını belirtti. Charlie Hebdo’ya saldırıda öldürülenlerden karikatürist Bernard “Tignous” Verlhac dün toprağa verildi. (AA) Davutoğlu, İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman’ın Erdoğan’a yönelik, “Yahudi karşıtı zorba” sözlerinin anımsatılması üzerine de cevap vermeye tenezzül etmediğini belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı Yahudi düşmanlığı gibi bir şeyle itham edecekse gitsin Türkiye’de, tarihi boyu Türkiye’ye sığınmış olan ve bu sebeple de onurla hep andığımız Musevi toplumunun öncülerine sorsunlar Türkiye’nin Yahudi karşıtı olup olmadığını. Eğer zorba arıyorlarsa aynaya baksınlar” dedi. Erdoğan’a Twitter hesabından cevap veren Netanyahu ise, “Henüz, Paris’teki yürüyüşte İsrail’in temsil edilmemesi gerektiğini söyleyen @RT Erdoğan’ı kınayan herhangi bir dünya lideri duymadım”, Charlie Hebdo’nun kapağına getirilen engelleme dış basında, ‘İroni top 10: Türk Başbakanı terörü telin yürüyüşünde, derginin kapağı yasak’ yorumuyla karşılandı Belçika’da cihatçı operasyonu Dış Haberler Servisi Paris’teki saldırıların ardından cihatçı tehdide yönelik Avrupa’da alarm sürerken Belçika’nın Verviers bölgesinden dün “güvenlik güçlerinin terörle mücadele operasyonu düzenlendiği, çatışmada 2 şüphelinin öldüğü” haberi geldi. Savcılık, olayla ilgili Suriye’den gelen bir grubun bulunduğu eve baskın yapıldığını, bir kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Şüphelilerin emniyet binalarını hedef alacak geniş çaplı saldırı hazırlığında olduğu, bunun engellendiği duyuruldu. Belçika genelinde dün Brüksel dahil olmak üzere 10 hedefe polisin baskın düzenlediği gelen bilgiler arasında. Bu arada Paris’te Yahudi marketini basan ve operasyonla öldürülen Amedy Coulibaly’nin saldırıdan önce Madrid’de 30 Aralık2 Ocak arasında olduğu savunuldu. Türkiye’den Suriye’ye geçtiği anlaşılan Coulibaly’nin kız arkadaşı Hayat Boumeddiene’in de saldırıdan önce Madrid’de olduğu saptanmıştı. Avrupa’da sağduyu mesajları Dış Haberler Servisi Paris saldırıları sonrasında Fransa ve Almanya’da İslamofobinin, yabancı düşmanlığının artacağı kaygıları yükselirken iki ülke başkenti yönetiminden sağduyu çağrılarıyla birlikte özgürlük ve demokrasiden taviz verilmez vurgulu mesajlar geliyor. Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande, Arap Dünyası Enstitüsü’nde düzenlenen forumda, “fanatizm, köktendincilik ve hoşgörüsüzlüğün öncelikli kurbanlarının Müslümanlar” olduğunu belirtti. “Je suis Charlie” (Ben Charlie’yim) pankartlarının yer aldığı salonda konuşan Hollande, İslamın demokrasiyle bağdaştığını, bütün bu acı ve kayıplara aşırıcı fikirlerin neden olduğunu dile getirdi. “İslam karşıtlığına da tıpkı antisemitizm gibi tepki gösterilmeli ve cezalandırılmalı” diye konuştu, Arap dünyasına seslenerek şu ifadeleri kullandı: “Fransa sizin dostunuz ama kendi kuralları, prensipleri ve değerleri var. Bunlardan biri de tartışılmaz olan özgürlük ve demokrasi.” Hollande ayrıca başka bir açıklamasında Charlie Hebdo’nun ve değerlerinin ayakta kalacağını söyledi, özel sayısına ilişkin “Charlie Hebdo yeniden doğdu” dedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel ise İslamcı teröristlere, nefret yayan vaizlere ve onları fikren destekleyenlere karşı sert tedbirler alacaklarını söylerken, Müslümanların dışlanmasına yönelik tutumlara güçlü bir şekilde karşı olduklarını da vurguladı. Paris’teki birlik yürüyüşüne yönetimden üst düzey bir isimle katılmadığı için eleştirilen ABD’nin Dışişleri Bakanı John Kerry ise dün Fransa’ya gitti. ‘Uçtu Uçtu...’ Paris’te “Charlie bulunduğu kamyonların Hebdo” dergisine önünü keserek yönelik saldırı ile engellemeye çalıştılar. ardından gelişen Gençler olaylarda 17 kişi anımsamazlar! 1960 öldürüldü. “Sözde öncesinde Demokrat İslamiyet” adına, bırakın Parti’nin başbakanı Hıristiyan ülkelerde, Adnan Menderes’in Müslümanların polisleri, gazeteler daha öldürülmelerine bile basılmadan matbaaya “terör” demek suç oldu! gelirler, beğenmedikleri Dergi, son sayısını haberi sayfadan başta kapağı olmak kazıtırlardı. Ertesi günü üzere bu “sözde İslami o sütunlar bomboş cinayetlere” ayırdı. olarak okura ulaşırdı. İnsanlık için çağdaş Onun da adı “basın bir dinin kurucusu olan özgürlüğü” idi... Hazreti Muhammet Gazetemizin değerli bugün yaşasaydı, bu karikatürü Ali Ulvi, olayların ardından “Ben 1960’ta Sezar’dan de Charlie’yim” derdi... başlayıp Hitler’in, Cumhuriyet 5 milyon Mussolini’nin baskılı dergiden 4 yanı sıra dönemin sayfalık bir seçki diktatörlerinin sonlarını yayımladı, iki yazarı da “Uçtuuçtu” alt yazılı bir köşelerinde derginin karikatüre Menderes’i Uçtuuçtukapağına yer verdi. yansıtmadan çizmişti. Ali Ali Ulvi Daha gazete dağıtıma Ulvi “O da uçacak!” demek başlamadan polis araçları istemişti. Nitekim o da öteki Cumhuriyet’in de içinde diktatörler gibi uçmuştu... Papa’dan yumruklu açıklama Katoliklerin ruhani lideri Papa Francesco, Charlie Hebdo’ya düzenlenen saldırıyı yorumlarken Tanrı adına cinayet işlemenin “dinden sapma” anlamına geldiğini belirtirken dinlerle alay edilmemesi gerektiğini de söyledi. Papa daha sonra, yanında duran Vatikan görevlisi Alberto Gasbarri’ye dönerek şöyle devam etti: “Evet, şiddetle reaksiyon gösterilemez. Ama eğer Dr. Gasbarri, ki benim dostumdur, anneme küfrederse kendisini bir yumruk bekler. Bu normaldir. Provokasyon yapmak, başkalarının inancına hakaret etmek doğru değildir.” D. Akdeniz yerine Basra BARKIN ŞIK ANKARA Charlie Hebdo’ya düzenlenen terör saldırısı sonrasında Fransa, uçak gemisi Charles de Gaulle’ü IŞİD’e karşı yürütülen operasyonlarda görevlendirirken Malta’daki gemi, Basra Körfezi’ne gidecek. Uçak gemisinin operasyonlarını Doğu Akdeniz’den gerçekleştirmesi durumunda Fransa’nın Türkiye’nin kapısını çalması gerekecekti. Ancak Türkiye, IŞİD’e karşı yürütülen operasyonlarda ABD dahil hiçbir ülkeye hava sahasını açmıyor. Gemi bu yüzden, operasyonlarını Basra Körfezi’nden yürütecek. IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun yürüttüğü operasyonlara insani ve lojistik destek veren Türkiye, ülke topraklarının muharip amaçlar için kullanılmasına izin vermiyor. ABD’nin başını çektiği koalisyon güçleri ise öncelikli olarak İncirlik Üssü’nün IŞİD’e karşı operasyonlara açılmasını istiyor. AP: Medyaya baskıya son verin Dış Haberler Servisi Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğüne baskıların eleştirildiği karar tasarısını onayladı. Son yılların en sert tasarısı olarak nitelenen metin, oylamaya katılan 593 milletvekilinden 551’inin oyuyla kabul edildi. AP’deki siyasi gruplar tarafından ortaklaşa kaleme alınan tasarıda, ifade özgürlüğü ve medyada çoğulculuğun Avrupa değerlerinin merkezinde olduğu belirtildi. Kararda, Türk hükümetinden düşünce, ifade ve medya özgürlükleri, hukuk devleti, demokrasi, eşitlik ve insan hakları alanlarında reformlar yapması istenirken “geçen ay gazetecilerin tutuklanması ve polis baskınları” kınandı. Bağımsız medyanın demokratik toplum için vazgeçilmez olduğu vurgulanan kararda, Türkiye’de muhalif gazetecilerle medyaya yönelik baskı ve korkutmaya son verilmesi istendi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle