27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2015 CUMA 4 HABERLER Ismarlama Mahalle Baskısı Dün bu sütunda, Anadolu Ateşi dans grubuyla ilgili olarak sosyal medyada çıkan, mahalle baskısı yaratmaya yönelik bir yazıya yer vermemin nedeni, önümüzdeki dönemde çok artacağı kesin olan mahalle baskısının vardığı boyutları göstermekti. Mahalle baskısı faşist iktidarların kullandığı, üstelik tepkiyi üzerine çekmesini önleyecek bir yöntem olarak bedelsiz bir baskı öğesidir. Türkiye’de iktidar tarafından bu baskı istenmekte, hatta ısmarlanmaktadır. Dün bu köşede söz konusu olgunun kanıtı olarak Hayrettin Karaman’ın Yeni Şafak’ta çıkan 9 Kasım 2013 tarihli yazısından alıntılar yayımladım. Hayrettin Karaman, çoğunluğun kendisine ters gelen, değerlerine aykırı bulduğu kimi özgürlüklerin kullanılmaması gerektiğini söylüyor, inadına kullanılmaları halinde, toplumun mahalle baskısı kurumuyla bir şekilde duruma el koyması gerektiğini ileri sürüyordu. Bu insanların devleti yardıma çağırmaları halinde, devletin “gevşek” davranacağını, böylelikle mahalle baskısının çoğunluğun kutsal hakkı olduğunu söylüyordu. Önce, bir noktayı belirtmek gerek: Yaşananlar göstermiştir ki mahalle baskısı için illa çoğunlukta olmak gerekmez; ama sesini yüksek çıkaran ve sıkıştığında tabuların arkasına saklanan bir azınlık da mahalle baskısı oluşturabilir. HHH Hayrettin Karaman’ın 9 Kasım 2013 tarihli yazısında ima ettiği gibi, mahalle baskısının etkili olabilmesi için devletin zaten özgürlüklerin kısıtlanmasından yana olan bir gücün elinde bulunması gerekir. Öyle olduğu, yani devlet baskıya göz yumup onu engellemediği takdirde ancak mahalle baskısı sonuç verebilir. Devlet baskıyı görmezden gelmez, önlenmesi yolunda önlem almakta “gevşek” davranmaz ise baskının sürdürülebilmesine imkân yoktur. Demokrasilerde, devlet bireyin haklarını mahalle baskısına karşı da korumakla mükelleftir. Ancak faşist ve baskıcı yöntemlerde devlet mahalle baskısını görmezden gelir, hatta zaman zaman teşvik eder. Hayrettin Karaman’ın ısmarladığı organize, devlet destekli mahalle baskısı, yapısı gereği baskıcı bir devlet desteği sayesinde var olup sonuç verebilir. Aslında bu, mahalle baskısı değil, kılık değiştirmiş bir devlet baskısıdır. Cumhuriyet’in Charlie Hebdo’nun son sayısından dört sayfalık bir seçkiyi, dayanışma olarak yayımlaması üzerine, iktidar partisinin aralarında Başbakan Davutoğlu ve Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek ve milletvekili Salih Kapusuz’un da bulunduğu çeşitli mensupları da bu yolu tutmuş görünüyorlar. HHH Bunların hepsi, “fikir özgürlüğünün kutsal değerlere hakareti içermediği” yönünde görüş beyan ederken, özellikle seçki yayımlayan gazetenin böyle bir amacı olmadığını bilecek konumdadırlar. Yine bunların hepsi, bu yayın ile kutsal değerlere hakaret edildiğini söylediklerinde, kamuoyunda büyük bir tepki oluşacağını öngörecek konumdadırlar. Ama bütün bunlara karşın, ısrarla hakaret aramanın da ardında başka bir neden var. O neden de, muhalif olan bir yayın organı karşısında kamuoyu oluşturmak. Böylelikle kendileri, “Bakın biz bir şey yapmıyoruz. Ama ne yapalım galeyana gelen halkın tepkisidir bu” diyeceklerdir. İşte size iktidarca ısmarlanmış, kışkırtılmış, organize edilmiş bir “mahalle baskısı!”. Bu tür oyunlar, tehlikeli oyunlardır. Sonrasında, bu ısmarlanmış, kışkırtılmış, belirli amaçlar ile yöneltilmiş tepki birden kontrolden çıkar, denetlenemez güç olur, amaçlananın çok ötesinde, yer yer de tersine sonuçlar verebilir. Benzer bir olay Türkiye’de 67 Eylül 1955’te meydana gelmiştir. 67 Eylül olaylarını dönemin DP iktidarının kışkırttığı artık bilinen tarihi bir gerçektir. Ama denetimden çıkan olaylar, amaçlananın ötesinde sonuçlar doğurmuş, bizzat o iktidar bu olayların hesabını vermek zorunda kalmıştı. Ismarlama, kışkırtılmış “mahalle baskısı!” oyununa hemen son vermek gerek. Kapattılar terfiyi aldılar ALİCAN ULUDAĞ ANKARA – 12 Ekim’deki seçimlerle hükümet lehine şekillenen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), adli ve idari yargıyı kapsayan 888 kişilik kararname hazırlayarak, dikkat çeken terfi ve tasfiyelere imza attı. Kararnameyle özellikle cemaate yakın olarak bilinen isimler Ankara, İstanbul gibi büyük kentlerden sürüldü. 25 Aralık dosyasını kapatan savcı İsmail Uçar ile polislere yönelik 22 Temmuz operasyonunu gerçekleştiren savcı İrfan Tuna, terfi ettirilerek İstanbul Başsavcı Vekilliği’ne getirildi. Bir dönem Deniz Feneri yolsuzluğu dosyasında örgüt ve dolandırıcılık suçlarına takipsizlik kararı veren başsavcı vekili Harun Kodalak Ankara Başsavcılığı’na, savcı Hakan Pektaş ise başsavcı vekilliğine atandı. İzmir’de Liman yolsuzluğu soruşturmasını yöneten Hüseyin Baş ve Ali Haydar da mevcut görevlerinden bir kez daha sürüldü. KCK soruşturmasında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı şüpheli olarak ifadeye çağıran Sadrettin Sarıkaya, İstanbul’dan Erzurum’a gönderildi. HSYK 1. Dairesi, adli yargıda 784, idari yargıda ise 104 olmak üzere toplam 888 kişilik kararname yayımladı. Kararname ile özellikle bir dönemin özel yetkili savcıları olan ve cemaate yakın olan yargı üyeleri büyük illerden taşraya sürüldü. Hükümet lehine operasyonlara ve kararlara imza atan savcı ve hâkimler ise ödül gibi görevlere getirildi. Bu kapsamda Yurt Atayün ve Ali Fuat Yılmazer’in arasında bulunduğu polislerin tutuklandığı 22 Temmuz operasyonunu yapan 888 kişilik kararname hazırlayan HSYK dikkat çeken terfi ve tasfiyelere imza attı Fidan’ı O isteyen savcı Erzurum’a slo soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın arasında bulunduğu 5 MİT yöneticisini şüpheli olarak ifadeye çağıran Sadrettin Sarıkaya, İstanbul’dan Erzurum’a savcı olarak gönderildi. Yine aynı soruşturmanın KCK bölümüne bakan savcı Bilal Bayraktar, İstanbul’dan Gaziantep’e gönderildi. Hrant Dink cinayetine ilişkin yargılamayı yapan mahkemenin başkanı Rüstem Eryılmaz, Şanlıurfa Hakimi oldu. Şike davasını açan Mehmet Berk Bakırköy’den Balıkesir Savcılığı’na, Selam Tevhid dosyasına bakan Adnan Çimen Sivas Savcılığı’na yollandı. MİT’çiye dava açan Kocaeli’ne Ankara’da KPSS soruşturmasında yıllarca dosyayı uyutan ve HSYK’nin hakkında mal varlığı soruşturması başlattığı Şadan Sakınan, Konya Başsavcı Vekilliği’nden Trabzon’a düz savcı olarak gitti. Dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı olan ve şu an Kamu Düzeni Güvenliği Müsteşarı olan Muhammed Dervişoğlu hakkında haksız mal varlığı edinmek davası açan Ankara Savcısı Abdullah Bulgen, Kocaeli’ye sürüldü. savcı İrfan Fidan, terfi ettirilerek İstanbul Başsavcı Vekili oldu. Bilal Erdoğan’ın şüpheli olduğu 25 Aralık soruşturma dosyasını kapatan ve 1725 Aralık soruşturmalarında görev alan Yakup Saygılı’nın arasında bulunduğu polisleri gözaltına aldıran savcı İsmail Uçar İstanbul Başsavcı Vekilliği’ne terfi ettirildi. Adana’da MİT’e ait TIR’ların durdurulmasına ilişkin askerler hakkında casusluk davası açan Ali Doğan, Küçükçekmece Başsavcısı oldu. nkara Başsavcılığı’na Deniz Feneri terfisi HSYK, Ankara Adliyesi’nde de önemli tasfiye ve terfilere imza attı. Fethi Şimşek’in Yargıtay üyeliğine atanmasının ardından boşalan Ankara Başsavcılığı görevine, Deniz Feneri soruşturmasında örgüt ve dolandırıcılık suçundan takipsizlik kararı veren başsavcı vekili Harun Kodalak getirildi. Yine aynı takipsizlik kararını veren savcılardan Hakan Pektaş da terfi alarak Ankara Başsavcı Vekili oldu. Ankara Savcıları Cafer A Güven Kara, Mustafa Sağıroğlu, İbrahim Halil Selçuk, Mehmet Odabaşı ve Ali Kuşçuoğlu başsavcıvekilliği görevine getirildi. Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın bacanağının da gözaltına alındığı İzmir’deki Liman yolsuzluğu soruşturmasını yürüten dönemin İzmir Başsavcısı Hüseyin Baş ile başsavcı vekili Ali Haydar, bir kez daha sürgün edildi. Hüseyin Baş, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığı’ndan Gaziantep Savcılığı’na, Ali Haydar ise Kırşehir Savcılığı’na atandı. Hüseyin Baş, soruşturma sürecinde kendisini arayarak operasyonu durdurmasını isteyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Müsteşarı Kenan İpek hakkında fezleke düzenlemişti. Bir dönemin tartışmalı soruşturma ve davalarına bakan isimler de kararnameden nasibini aldı. Balyoz davasında mahkumiyet kararı veren dönemin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanlığını yapan Ömer Diken, Bakırköy’den Uşak Hakimliği’ne atandı. Ahmet Şık’ın yazdığı cemaat kitabı hakkında toplanma kararı veren, Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında tutuklama kararlarına imza atan Mehmet Karababa Küçükçekmece’den Mersin Hakimliği’ne getirildi. SYK seçimlerinin kaybedenleri de sürüldü HSYK seçimlerinde cemaat listesinden aday olan İstanbul Anadolu Hâkimi Yeşim Sayıldı, Samsun’a sürülürken, Uşak Başsavcı Vekili olan İlker Çetin ise tenzili rütbe ile Uşak Savcısı oldu. Eski HSYK 1. Daire Başkanı olan ve Bakırköy Savcılığı görevini yapan İbrahim Okur, İstanbul Anadolu Hâkimi oldu. İstanbul Anadolu Başsavcısı Celal Avar, tenzili rütbe aldı ve İstanbul Hâkimliği’ne atandı. Tokat, Sinop, Kırklareli, Kars, Burdur, Muş, Ağrı, Gümüşhane, Uşak, Manisa, Aksaray, Düzce, Sakarya, Kütahya, Karabük, Aydın, Kırşehir, Yalova’nın başsavcıları da değişti. İlçelerle birlikte toplam 74 yerin başsavcılığına yeni isimler atandı. H Balyoz hâkimine sürgün Savcılar açığa alındı Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ ALİCAN ULUDAĞ El Kaide’ye silah taşıdığı iddiasıyla MİT’e ait TIR’ları durduran 5 savcı için HSYK’den karar AKP’li Babuşçu: 90 yıllık reklam arası sona erdi liyev tören kıtasının A önünden geçerken “Diriliş Marşı” adı verilen marş ilk kez çaldı. Eski Türk marşlarından “Diriliş”in, TRT’de yayınlanan bir dizinin müziği ile aynı olması ve Erdoğan’ın seçimlerde kullandığı “Dombra”ya benzerliği dikkat çekti. Haber Merkezi AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu, sosyal medya hesabından Filistin Devlet Başkanı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarihteki temsili Türk askerleriyle çekilmiş fotoğrafını paylaşarak “600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” yorumunda bulundu. Babuşçu, paylaştığı resim hakkında “Bu resim okunması gereken bir resim. Filistin’i vermediği bahanesiyle yıkılan Osmanlı İmparatorluğu ve Filistin Devlet Başkanı’yla Cumhurbaşkanımızın arka plan görüntüsü. Muhteşem bir zekâ. Tabii ki Sn Cumhurbaşkanımızın zekâsı. 600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” değerlendirmesini yaptı. Milletvekilinin yorumu Balıkesir’de yayın yapan bir gazete tarafından “Babuşçu’nun gafı” başlığı ile manşete taşınırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin Millet Meclisi’nde yemin ettiği hatırlatıldı. ANKARA Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi, Suriye’de IŞİD’e gönderilmek üzere yüklendiği iddia edilen mühimmatı taşıyan MİT’e ait TIR’ları Adana ve Hatay’da durdurarak arama yapan dönemin Adana Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, savcı Aziz Takçı’nın arasında bulunduğu 5 savcıyı, haklarındaki soruşturma tamamlanıncaya kadar görevden uzaklaştırmalarına karar verdi. Oyçokluğuyla alınan kararın, 5 savcının “yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar verdikleri” gerekçesiyle alındığı belirtildi. 1725 Aralık operasyonunu gerçekleştiren 4 savcıyı geçen ay açığa alan HSYK 2. Dairesi, dün de MİT’e ait TIR’ların durdurulmasında rol alan savcıların dosyasını görüştü. HSYK Başmüfettişi Arif Sami Kaya hazırladığı raporda, “MİT TIR’larında usul ve yasaya aykırı arama yapmak, yapmaya teşebbüs etmek ya da sessiz kalmak veya görüntü ve numune aldırmak suretiyle devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla ifşa etme kastı ile hareket ederek mesleğin şeref ve onurunu bozan veya mesleğe olan saygı ve güveni gideren nitelikte eylemde bulundukları anlaşılmıştır” diyerek, 5 savcının soruşturma tamamlanıncaya kadar açığa alınmasını ve meslekten ihraç edilmelerini talep etmişti. HSYK 2. Dairesi dün yaptığı toplantı sonucunda dönemin Adana Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcıvekili Ahmet Karaca, Cumhuriyet Savcıları Aziz Takçı, Özcan Şişman ve Reyhanlı Başsavcısı Yaşar Kavalcıoğlu’nu haklarındaki soruşturma tamamlanıncaya kadar görevden uzaklaştırılmalarına karar verdi. 2. Daire’nin bu kararına cemaate yakın oldukları öne sürülen üyeler Mahmut Şen ve Mustafa Kemal Özçelik’in muhalif kaldı. 2. Daire’nin açığa alma kararının, “Savcıların hukuken davranmaları gereken şekilde davranmamaları, soruşturmaları kurallara uygun ve tarafsız yürütemedikleri kanısına varıldığı” için verildiği öğrenildi. Savcılar bu kararın kendilerine tebliğinin ardından görevlerinden el çekecek. “Tedbiren” verilen görevden uzaklaştırma kararı 3 ay süreyle uygulanacak ve 2 ay daha uzatılabilecek. Savcılar bu sürede aylık ve ödeneklerinin üçte ikisini alabilecek. Daire daha sonra 5 savcı hakkında soruşturmayı sonuçlandıracak. açığa alınan savcılar KARARI DEĞERLENDİRDİ: 1725 Aralık eylemi yapanlara dava n ANTALYA (DHA) Antalya’da 1725 Aralık operasyonları sonrası Emek ve Demokrasi Güçleri’nin 26 Aralık 2013’te düzenlediği yürüyüşte açılan pankart ve dövizlerdeki yazılarla, atılan sloganlar nedeniyle 15 kişi hakkında hükümet, yargı, asker ve emniyeti aşağılama suçundan dava açıldı. Sanıklar yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama suçlarından 10 Mart günü Antalya 27’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkacak. Erdoğan’dan Ermenistan hamlesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Soykırım iddialarının 100. yıldönümüne hazırlanan Ermenistan’a Türkiye’den karşı hamle geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yıl Çanakkale savaşlarının 100. yıldönümü kapsamında 24 Nisan’da Çanakkale’de uluslararası bir zirve planladığını açıkladı. Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in katılacağı zirveye tüm dünya liderlerinin davet edileceğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye gelen Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’i sarayında resmi törenle karşıladı. Baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ortak basın toplantısı düzenledi. Aliyev’den Yukarı Karabağ sorununun çözümüne ilişkin son bilgileri aldığını söyleyen Erdoğan, uluslararası karara karşın sürecin oyalama taktiğiyle sürdürüldüğünü bildirdi. Erdoğan, sorununun Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü içinde, barışçıl yollardan çözülmesi konusunda Türkiye’nin desteğinin kararlılıkla devam edeceğini belirtti. Erivan’ın 24 Nisan hazırlığına karşı dünya liderleri Çanakkale’ye davet edilecek Terörizme engel olduk Haber Merkezi Açığa alınan Savcı Aziz Takçı, “Suriye’de, Mısır’da ve Fransa’da yaşananları, Türkiye’nin maruz kaldığı terör tehdidini gördükçe, yaptığımın doğru olduğunu o günkünden daha fazla anlıyorum” dedi. Radikal haber sitesinde konuşan Takçı, terörizme engel olmaya çalıştıklarını belirterek Gülen cemaati ile ilişkili olduğu iddiasını reddetti. Takçı, “Bana hiçbir grup talimat veremez, verememiştir. Hiçbir yerle ilişkim yoktur. Aksine onlarla (cemaatle) aynı yatakta olanlar, 12 yıldır yedikleri içtikleri ayrı gitmeyenler bunun hesabını versin” dedi. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı terör tehdidini gördükçe, yaptığının doğru olduğunu söyleyen Takçı şunları kaydetti: “Akıl sahibi herkes de bunu görecektir. Kişisel olarak, bir terör sarmalı karşısında durmam gereken yerde durduğumuzu o gün itibarıyla bilmeden böyle bir olaya müdahale ederek işimi yaptım. Bundan mutluyum. Bu araştırma ve soruşturma tek başına bir savcının yapacağı bir şey değildi. Devletin jandarması ihbarı getirmiş. O günkü şartlarda böyle bir ihbara kimse asla başını çeviremezdi. Hukuken gerekli olan arama kararını verdik, bu işlemi yaptık. Daha sonra çıkan olaylardan görüyoruz ki, dış ülkelerin bunu öğrenmek için bize ihtiyacı yokmuş. Onlar zaten bileceklerini biliyormuş. Almanya ve ABD dedi ki, biz sizi dinledik. Devletin görevli unsurları, ben ve kolluk görevlileri bir yanlışı gördük ve müdahale ettik. Bu bizi terör destekçisi yapmaz. Ülkemizi de yapmaz. Aksine Türkiye Cumhuriyeti’nin terörizme engel olmaya çalıştığını gösterir.” Kalaşnikoflu kişiler sınırda yakalandı n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, Suriye’den Dicle Nehri üzerinden botla Türkiye’ye kaçak geçmeye çalışan 4’ü Suriyeli 5 kişinin 2 Kalaşnikof tüfek ve mermilerle yakalandığını açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı’nın web sayfasında yer alan bilgiye göre, anında müdahale edilerek gözaltına alınan zanlılar üzerinde iki adet Kalaşnikof piyade tüfeği çok sayıda mermi ele geçirildiği belirtildi. Basın kartı gaspı Meclis gündeminde n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Oktay Ekşi, Basın Kartı Komisyonu’nun kararına rağmen 94 gazeteciye sürekli sarı basın kartının verilmemesini Meclis gündemine taşıdı. Ekşi, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesinde “Hak ettikleri yetkili Komisyon tarafından kabul edilen Sürekli Basın Kartı verilmemesinin gerekçesi nedir?” diye sordu. Erdoğan, Ermenistan ve diasporanın “soykırım iddialarının 100. yıldönümü” hazırlıklarına karşı ise Çanakkale savaşlarının 100. yıldönümü olduğu anımsatmasıyla yanıt verdi. 24 Nisan’ın Çanakkale savaşlarının 100. yılı olduğunu anımsatan Erdoğan, 24 Nisan için dünyada birçok devlet ve hükümet başkanına davet çıkardıklarını söyledi. Erdoğan, Aliyev’le birlikte 24 Nisan’da Çanakkale’de birlikte olacaklarını kaydetti. Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda geçen günlerde Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın 16 eski Türk devletini temsil eden askerlerle karşılanmasının ardından Aliyev’in gelişinde de aynı tören kıtası bu kez dışarıdaki karşılamada hazır bulundu. 100. yıldönümü eyle suçlandığımı bilmiyorum’ Antalya Cumhuriyet Savcısı Süleyman Bağrıyanık, kararı sosyal medya üzerinden öğrendiğini belirterek, “Neyle suçlandığıma ilişkin herhangi bir tebligat yapılmadı. Savunma da vermedim. Neyle suçlandığımı bilmiyorum. Benim meslek yaşamımda referansım sadece ve sadece hukuk oldu. Tebligat yapıldığında neyle suçlandığımı öğreneceğim. Sonra da söyleyeceklerimi söyleyeceğim” dedi. ‘N ‘Bir gün hesap verecekler’ Görevden el çektirilmesinin şoku içinde olduğunu belirten Mersin Cumhuriyet Savcısı Osman Şişman, “Vatanıma ihanet etmedim, ihanet edenler bir gün bunun hesabını verecekler” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle