29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2014 CUMA 4 HABERLER Seçim bildirgesini açıklayan İhsanoğlu, Gezi’deki gençlere de sahip çıktı Atatürk ve CHP Dün bu sütunda hafta içinde vefat eden Andrew Mango ve kitabı dolayısıyla Atatürk’ün mesajı konusuna değinmiştik. Anımsayalım A. Mango ünlü kitabını şu şekilde bitiriyordu: “Atatürk’ün verdiği mesaj, Doğu ile Batı’nın evrensel laik değerler ve karşılıklı saygı temelinde bir araya gelebileceği, milliyetçilikle barışın uyumlu olabileceği, insan aklının yaşamdaki tek gerçek rehber olduğudur. Bu iyimser bir mesajdır ve geçerliliği her zaman kuşkulu olacaktır. Ama saygı gösterilmesi gereken bir ilkedir.” Atatürk’ün mesajının günümüz için bir geçerliliği olup olmadığı sorusu, son günlerde çok çeşitli çevrelerce tartışma konusu edilmektedir. Hemen belirtmek isterim, zaman içinde değişime uğramayan hiçbir şey yoktur. Türkiye’nin ya da dünyanın sorunlarına, bin dokuz yüzlerin ilk çeyreğindeki yaklaşımıyla, yüzyıl sonraki yaklaşım aynı olamaz, aynı çözümler önerilemez. Örneğin Kürt sorununa geçen yüzyılın yaklaşımları ve çözümleri bugünküler ile aynı olmayacaktır. Bir zamanlar okullarda okutulan “Bayrakları bayrak yapan üstündeki al kandır/ Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizelerinin evrilerek, “Bayrakları bayrak yapan mutabakattır/ Toprak eğer üstünde barış içinde mutlu yaşayanlar varsa vatandır”a erişecektir. Öyle olması da gerekir. Ama bu bayrağın ortak kutsal simge olmaktan çıkması ve ayak altına alınmasının umursanmaması anlamına gelmez. HHH Her gelişmeye her yeniliğe dini tabuları ileri sürerek karşı çıkmak ne anlama gelirse, siyasal ve sosyal yaşamdaki her yeniliğe ve gelişmeye karşı “statükocu bir Kemalizm” kalkanıyla karşı koymak da aynı anlamı taşır. Bir ideoloji olmayan “Kemalizm”in pragmatik yönlerinin çok önemli olduğu konusunda A. Mango ile hemfikir olmamak mümkün değildir sanırım. Kemalizm veya Atatürkçülük dediğimiz akımın belirleyici niteliği, sorunlara çözümü hurafede ve geçmişte değil, bilimsel yöntemlerde ve yenilikte aramasıdır. Bu hususları özenle belirtmeye çalışmamın nedeni, Atatürk’ün mesajının, ilkelerinin tartışılmasına karşı çıkmanın yersizliğini vurgulamak içindir. Mustafa Kemal tartışılır, doğaldır. Demokrasilerde tartışılmayacak konu yoktur. Bu tartışmalardan ilginç sonuçlar ve fikirler de çıkabilir. Örneğin Atatürk’ün mirasına sahip çıkmaya gönüllü olan bir yazar pek de âlâ, siyasi partiler yasasındaki bütün siyasi partilerin Atatürk ilkelerine bağlı olmaları zorunluğuna karşı çıkabilir. İlk bakışta irkiltici ve bozguncu gibi görünen bu çıkış, hem demokrasinin hem de gerçekçiliğin gereğidir. HHH Gelişmiş bir demokraside, siyasi partilerin demokrasinin kurallarına bağlılık dışındaki ilkelerini, devletin dayatması akıldışıdır. Zaten tüm partilerin Atatürk ilkelerine bağlılığı komik olur ve Çankaya yolculuğuna, Samsun’dan başlayıp Erzurum ile devam eden Tayyip Erdoğan gibi trajikomik bir yapaylıktan öteye geçemez. Önemli olan Mustafa Kemal’in partisinin o ilkeleri, çağına uydurarak sürdürmesidir. Burada da ilk sorulacak soru, Mustafa Kemal’in partisinin Atatürk’ün mesajının geçerliliğini savunmaya talip olup olmadığıdır. Bunun için de, CHP’nin, her şeyden önce, Mustafa Kemal Atatürk’ün mesajını, eserini nasıl algılayıp yorumladığını açıklaması, ondan da evvel kendi kadroları içinde bu konuda bir ortak görüşe varması gerekmektedir. CHP’de son zamanlarda egemen olan kafa karışıklığı ve kaygı uyandıran çıkışlar, bu girişimi zorunlu kılıyor. Evet, CHP bir an önce Atatürk’ün mesajını nasıl algıladığını, geçerliliğini kuşkulu bulup bulmadığını tereddüte yer bırakmayacak bir açıklıkla ortaya koymalıdır. Yoksa, sürekli her sorun karşısında sağın mesajlarını benimseyip çözümlerine bel bağlarlarsa var olan ciddi kuşkuları daha da artırırlar. Eğer CHP bu konuda kendisine düşenleri yapmış olsaydı, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun “çatı adaylığı” konusunu bile daha kolaylıkla kotarabilirdi. ‘Çapulcu dedirtmem’ ÖZLEM GÜVEMLİ CHP ve MHP’nin çatı adayı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu dün İstanbul’da cumhurbaşkanlığı seçim bildirgesini açıkladı. İhsanoğlu konuşmasında 28 Şubat sürecinde “sıkmabaş” diye hakarete uğrayan kız çocuklarına da Gezi eylemlerine katılan gençlere de sahip çıktı. “Ben gençlerimize ‘sıkmabaş’, ‘çapulcu’ diye hakaret ettirmem” diyen İhsanoğlu ölümünün birinci yıldönümü olan Ali İsmail Korkmaz’ı da andı. İhsanoğlu, bazı kanallara “Ekmel Bey’i aciz gösterin” diye talimat gönderildiğini de belirterek seçimin sürecinin eşit koşullarda yürütülmediğini vurguladı. İhsanoğlu, cumhurbaşkanı adayı olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile mükemmel bir dostlukları olduğunu dile getirerek AKP’lilerin de kendisine oy vereceğini söyledi. Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, seçim çalışmalarında kullanacağı slogan ve logo ile seçim bildirgesini Çırağan Sarayı’nda düzenlediği toplantı ile açıkladı. Eşi ve çocukları ile birlikte salona gelen İhsanoğlu, yazılı, görsel ve internet medyasında gazeteci, yazar ve genel yayın yönetmenlerine hitap etti. Konuşmasına “Cumhuriyetimizin en kritik dönemlerinden birinde, cumhurbaşkanının ilk kez vatandaşların oylarıyla belirleneceği bu dönemde, Türkiye’nin 12. cumhurbaşkanı adayı olarak huzurunuzdayım” sözleri ile baş Ey azizler layan İhsanoğlu Fatiha duasını okuyarak devam etti. İhsanoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine Fransızcada “azizim” anlamına gelen “monşer” diye hitap etmesine atıfta bulunarak salondaki dinleyicilere “Sizlere ‘ey azizler’ diye hitap etmek istiyorum” diye seslendi. İhsanoğlu, Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın dostlarına “Ey aziz, ey azizler” diye seslendiğini belirterek “Size Frenkçeden tercüme yapmıyorum, kültürümüzde var. 18. yüzyıldan gelen bu güzel tabirle hitap etmek istiyorum” dedi. MHP, CHP dahil, AKP, HDP, BBP seçmenlerinin, tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayı olduğunu ifade eden İhsanoğlu, hiçbir partiye diğerinden daha yakın ya da uzak olmadığını kaydetti. Ali İsmail’i unutmadı 28 Şubat sürecinde gencecik kız çocuklarımıza “sıkmabaş” diye bağıran ceberrut bir devlet olduğunu dile getiren İhsanoğlu “Ben öğrencilerime sıkmabaş diye hakaret ettirmem. Buna karşı dokuz çocuğun yanında durdum, kurduğum bölüm kapandı. Gün geçti, yeni bebekler doğdu. Ülkeleri için sokağa çıktılar. Dün nasıl yanındaydım, bugün de yanındayım. Ben talebelerime, gözlerinden sevgi fışkıran gençlerime ‘çapulcu’ dedirtmem” değerlendirmesinde bulundu. İhsanoğlu “Bütün evlatlarımız çok kıymetli. Geçen yıl bugün kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz da onlardan biriydi. Bu acılar bir daha yaşanmasın” dedi. Sarkozy örneği İhsanoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın bağımsız yargı ile ilgili açıklamalarına destek verdi. 1724 Aralık yolsuzluk operasyonu ile ilgili de “Memleketi ikiye bölüp savunanlar ve suçlayanlar, toz duman içinde gerçeklerin gözden kaçmasını sağlamak bence iyi bir şey değildir” dedi. Geçen hafta Sarkozy’nin gözaltına alınmasını örnek gösteren İhsanoğlu “Fransız adaleti sessiz derin soruşturma yapmış ve bu halka açıklandı ve adalet mecrasına yöneldi. Biz Avrupa normları diyorsak önümüzde güzel bir örnek var” dedi. İhsanoğlu, 1915 yılında Ermeni olaylarına ilişkin de “Olan hadiseler bizi her zaman üzmüştür. Hükümetin başsağlığı mesajı doğrudur, yerindedir” dedi. Yargısız infazlar var Bağımsız yargının önemine işaret eden İhsanoğlu şöyle devam etti: “Maalesef ülkemizde yargısız infazları görüyoruz. Herkesin herkesle ilgili peşin bir hükmü var. Düşünceler kamplaşıyor. Cumhurbaşkanı seçilirsem derin yaralar almış, hatta neredeyse kangren haline dönüşmüş bu ilişkileri saygı çerçevesinde iyileştirmek için çalışacağım.” Cumhurbaşkanlığının icra ile el ele vererek yetkisini ve pozisyonunu kullanarak yol gösterebileceğini ifade eden İhsanoğlu “Cumhurbaşkanları yol yapmaz ama yol gösterir” dedi. Nobel ödülü eleştirisi İhsanoğlu salona eşi ve çocukları ile birlikte geldi. (Fotoğraflar: UĞUR DEMİR) İhsanoğlu bilim ve teknolojiye yeteri kadar önem verilmediğine dikkat çekerek “Biz şimdiye kadar tek bir Nobel kazandık, o da Orhan Pamuk sayesinde. Bilimde, tıpta, fizikte, kimyada Nobel kazanmadık. Bizimle yarışa, bizden sonra kalkan ülkeler bunu başardı” diye konuştu. Türkiye’nin yıllardır ortak acılarını birlikte yaşadığını ama zamanla ortak sevinçlerini kaybettiğini vurgulayan İhsanoğlu şöyle devam etti: “Suriye’de yaşanan insanlık trajedilerine, Soma’da açgözlü bir kapitalist anlayışın vahim faturasına, patlayan bombalara, rehin alınan vatandaşlarımıza, ölen her bir cana ortak olarak üzülüyoruz. Ama çok uzun zamandır hep birlikte sevinemiyoruz. Barajlarımız, tüp geçitlerimiz, yollarımız hepimizin vergisiyle yapılıyor. Ama bunun için bile ortak bir sevinç yaşayamıyoruz. Bu konuda bile bir ikilik, bir yarış, 70 sene önceki hükümetlerle anlamsız kıyaslamalar arasında kayboluyoruz.” Sevgiyi ekmek için İhsanoğlu, kampanyasında slogan olarak “Ekmek İçin Ekmeleddin”, logo olarak da buğday tarlası şeklindeki Türkiye haritasını kullanacak. Kampanya boyunca kullanılacak sloganlar arasında “Sevgiyi ekmek için” “Bolluğu ekmek için” , “Birliği ekmek için”, “Saygıyı ekmek için” sloganları üzerinde durulacak. Seçim çalışmalarında kullanılacak broşürlerde HDP, MHP, CHP ve AKP seçmen profillerini gösteren aile fotoğraflarının üzerine “Biz hep partimize oy verdik. Şimdi Oyumuz Ekmel Hoca’ya” yazılı ifadeler yer alıyor. Sopa yerine diyalog İhsanoğlu, Gezi eylemlerini ilk gününde parka gelen gençlerin çok vatanperver insanlar olduğunu belirterek o gençlere sopa gaz yerine diyalogla yaklaşılsaydı bugün birçok acının yaşanmamış olacağını söyledi. İhsanoğlu “Gençlerle diyalog kurmak lazım. Ailenin reisidir cumhurbaşkanı. Ama aile reisi eli sopalı herkesin kafasına sopa vuran kişi değildir. Artık falaka dönemi geçti” yorumunda bulundu. İhsanoğlu, adaylığına yönelik CHP içindeki tartışmanın da bittiğini Alevilerden de büyük destek aldığını ifade etti. Atatürk yaşasaydı... Türkiye’nin dış politikasını eleştirirken Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünü anımsatan İhsanoğlu “Bu sözü uygulamada ne kadar başarılı oluyoruz? Atatürk şu anda yaşasaydı ne yapardı? Atatürk en akılcı çözümleri üreten bir liderdir. Şu anda yaşasaydı, Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar’da barış ve refahın temelini atmıştı” dedi. Erdoğan’a Filistin yanıtı İhsanoğlu konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Irak ve Filistin’deki olaylarda Türkiye’nin taraf olmaması gerektiği yönündeki açıklamasına yönelik eleştirileri “Türkiye’nin taraf tutmaması meselesi Filistin’le ilgili değil. Arap ülkeleri kavgalarıyla, Arap liderleri arasındaki kavgalarla ilgili söyledim. Bu konuda taraf tutmanın, bölgeye ve Türkiye’ye neler getirdiğini izah etmeye ihtiyaç var. Filistin ile ilgili olarak benim böyle bir sözüm yok” diyerek yanıtladı. İhsanoğlu, İslam Konferansı Örgütü genel sekreteri olarak 2006 Aralık ayında, Hamas ile El Fetih arasındaki ilk ateşkesi kendisinin sağladığını, Gazze’ye defalarca giderek yardım ettiğini anlattı. Türkiye’nin dış politikasıyla ilgili soru üzerine İhsanoğlu “Bugün pilotlarınız, diplomatlarınız rehin alınıyorsa ve içeride dışarda hedef oluyorsanız komşularınızla herhalde bir sıkıntı vardır. Bunu gidermenin zamanının geldiğine inanıyorum. Aksi takdirde bizim dünyadaki yalnızlığımız daha da artacaktır” yorumunu yaptı. İhsanoğlu, Kürt sorununun çözümü ile ilgili soru üzerine de barışla bu sorunu çözmek gerektiğini söyleyerek Kürtlerin ana dilinin yasaklanmasını Türkiye’nin hatası olarak değerlendirdi. Seçilmesi halinde AKP hükümetiyle ilişkilerinin nasıl olacağına ilişkin soruya “Benim sayın Başbakan’la çok mükemmel bir dostluğum vardır belediye reisliğinden itibaren. Ben zaten AKP’lilerden oy alacağımı biliyorum. AKP’nin kurucuları arasında bulunan arkadaşlarıma adaylığımla ilgili danıştığımda ‘Lütfen kabul ediniz’ dediler. Ben buna güveniyorum. Ben AKP’nin aleyhinde değilim ki, böyle bir şey yok” dedi. Başbakan’la dostuz Aciz gösterin talimatı Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki adaylar arasındaki eşitsizliğe de değinen İhsanoğlu “Bizim elimizde bu masraflı seçimi finanse edecek imkânlar yok. Bir rakibimiz hem iktidar olmanın getirdiği avantajla, hem de başbakanlığın imkânlarıyla bolluk içerisinde bir kampanya yapabilecek. Bazı kanallarda ‘Aman Ekmel Bey’i aciz gösterin, dili sürçer ise bunu abartın, iyi bir söz söylerse görmezden gelin’ gibi kararlar dolaşıyor” diye konuştu. Türkiye’deki istikrarı sarsacak hiçbir şey yapmayacağının altını çizen İhsanoğlu aksine, istikrarın devamı için AKP dahil bütün partilerle el ele çalışacağını kaydetti. Kürt sorunu İZLENİMLER l İhsanoğlu, ağır, eşitsiz yarış koşullarına karşın halkın değişim istemine inanıyor Ses sistemine müdahale edildi Haber Merkezi Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, dün, Habertürk televizyonunun sorularını yanıtladı. Programa girmeden önce HDP Eş Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, telefonla İhsanoğlu’nu arayarak başarılar diledi. Seçim bildirgesini açıkladığı toplantıda yaşanan ses sistemi sorununa ilişkin İhsanoğlu, “Ses sistemiyle ilgili sorun dışarıdan müdahaleden kaynaklı. Son günlerde tuhaf şeyler oluyor, Türkiye bunları aşacak” değerlendirmesini yaptı. Uçurmadan güven uyandırmak ŞÜKRAN SONER İhsanoğlu, tüm Türkiye’nin adayı olduğunu, hiçbir partiye diğerinden daha yakın olmadığını söyledi. Övet’e 3 yıl 10 ay hapis istemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na Meclis’te yumruklu saldırıda bulunan Orhan Övet hakkında başlatılan soruşturma tamamlandı. Övet hakkında “Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle yaralama” ve “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçlarından iddianame hazırlandı. Hakkında 3 yıl 10 aya kadar hapis cezası istenen Övet, Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. İddianamede, olay sırasında Övet’in Kılıçdaroğlu’na “vatan haini” diyerek hakaret suçunu işlediği anlatıldı. 12 sayfalık iddianamede, Övet’in herhangi bir örgütle bağlantısının tespit edilemediği ve bu gerekçeyle hakkında örgüt üyesi olmak suçundan takipsizlik kararı verildiği belirtildi. Medyada kelimelere çoğunlukla farklı anlamlar da yüklenerek yapılacak yorumları, yok sayılamayacak seçim bildirgesinin ilkelerini istediğiniz ayrıntılarıyla nasılsa öğreneceksiniz... İlk kez seçim bildirgesinin sunumunda dinlediğim Cumhurbaşkanlığı çatı adayı Ekmeleddin Hoca’yı, satır başı cümlelerle notlar alarak, yaklaşımlarının sonuç anlamları üzerinden kendi algılamalarımla tartarak bir yerlere oturtmaya çalışırken; “Uzun yıllardır bu kadar aydın, bilgi birikimli, dengeli, adaletli bir terazinin tartısından geçirilmiş, uçurmayan, yine de yarattığı güven, akla, mantığa uygun, olabilir, doğrusu bu duygusuyla nefes aldıran seçim kampanyası metin başlıkları görmemiştim” yargısına vardım... Elbette çok uzun yıllar Başbakan Erdoğan’ın çılgın projelerine, ateşli gelecek senaryolarına, Büyük Türkiye, gelecek düşlerine alıştırılmış gazeteci arkadaşların yüz dillerinden, sorularından, sonra da arka arkaya gelen yorumlarından sonuçlar da çıkardım... Uzun yıllar Erdoğan’ın düşlerinin peşinden koşturup, sonra bugünkü Ortadoğu yangınının içimizi yaz sıcağı ile birlikte yakan korlarında sıkışıp kalmış Türkiye’nin alternatif Cumhurbaşkanı adayından, güçlü, hızlı kurtuluş yolu, sihirli reçeteleri bekleyen arkadaşlarımızın gözlerinin içi parlamıyordu... Arap diktatörlüklerinin sonbaharını, Arap Baharı gibi okuyacak kadar uçma alışkanlığı edinmiş arkadaşlar, İhsanoğlu’nun seçim bildirgesini amatörce, seçmenin oyunu çekmede çok çekici bulmamakla birlikte, uslup ve içerikte olumladılar. En başından solda, Cumhuriyet, laiklik değerlerinde duyarlı gazeteciler için ise, İhsanoğlu’nun Erdoğan’ın tehdit oluşturduğu gidişteki karşı duruşları daha önemliydi. 12 Eylül Anayasası’nın değiştirilmesini savunurken, Türkiye Cumhuriyeti, laiklik, Atatürk devrimlerinin çizgisi ile kurulmuş rejimin yapısından sapılmaması, parlamenter düzene bağlı kalınması, Başkanlık sistemine geçişin sakıncalarının altını çizmesi nefes aldırıcıydı. Hele de İslam dünyası içindeki en kirli, en kanlı çatışmalar, can yakan olaylar, sorunların odağında, uluslararası siyasette çok deneyimli, Batı’nın aydınlanma, insan hakları, evrensel değerlerine de bağlı üstlendiği görevlere ilişkin bilgiler gerçekten ders vericiydi... 68 kuşağından, deneyimli, ekonomist gazeteci dostumun dediği gibi “güven vericiydi...” Aydınlanma yolundan geçemediği için emperyal çıkarlar adına, ırklar, aşiretler, mezhepler, cemaatler üzerinden çatışmalarla birbirlerine kırdırılan, dünya nüfusunun ağırlığı ile dünya enerji kaynaklarının üstünde olarak da bu kadar yoksul, yoksun bırakılarak sömürülmenin üzerine yüzyıllar gerisinin ilkel, kanlı çatışmalarında boğulan İslam dünyası için, daha çok kan dökülmemesi, kadınçocuk insanların ölmemesi için Ekmeleddin Hoca’nın bizim yeni öğrendiğimiz katkılarının ErdoğanDavutoğlu ikilisinin şov karizmalarını besbelli çok fazla çizebilir... Medyatik, akıl almaz eşitsiz seçim kampanyasının bundan sonrasının çok daha acımasız yapılacağından hiç kuşkunuz olmasın... Ekmeleddin Hoca tam da bu noktada çok farklı bir seçim ortamı olduğunun altını çiziyor. Seçmenlerin değişim isteği ile siyasetin içindeki tepe aktörlerin gücünü kıracaklarını, muktedirlerin oyununu bozacaklarını söylüyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle