28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 onları halının altına süpürmeyi tercih etmesinden mi? O halının altındakilerin, korkunç hayaletler gibi ortaya dökülme sürecini mi yaşıyoruz bir süredir? HHH Kimse haksızlık etmesin: Berbat bir coğrafyada ve bunca yokluk arasında, tarihi bir örnek ortaya koydu Cumhuriyet… Demokrasiyle İslamı buluşturup barıştırmayı, laiklik içinde kalkınmayı, çatışmalı bir bölgede göz dolduran, modern bir yaşam alanı yaratmayı başardı. 20. yüzyılın liderleri birer ikişer itibarsızlaşırken Türkiye, kurucusuna saygısını hiç elden bırakmadı. Ancak Cumhuriyet, payidar olabilmek adına çok hatalar da yaptı: Işığını, başkentin ötesine yaymakta zorlandı; “kimsesizlerin kimsesi” olma vaadini tutamadı; evlatlarına adilane kucak açamadı; demokrasiyle buluşamadı. Dış sınırları korumakla görevli ordu, içerde sosyolojik kökenli devasa sorunları asayiş meselesi sayarak müdahale ettikçe krizleri büyüttü. Sonunda sahneden sessizce çekildiğinde geride, kendini korumaktan âciz bir organizma bıraktı. “Nasılsa ordu korur” rehavetinde cılızlaşmış bir sivil toplum… Devletin şemsiyesi ve sopası altında güneş görmediğinden gelişememiş özerk yapılar… Sol kolu kesilerek sakatlanmış bir politik gövde… Ve kalkınmayı, planlamayı, eğitimi, bilimi, sosyal adaleti, insan haklarını ıskaladığı için yaşıtlarından geri kalmış bir toplumun, acze düştüğü anda imparatorluk kalıntısı padişahlık özlemlerine sarılışı, eli sopalı lider ve baskıcı çare arayışı… HHH Yarın, sokaklarda 10. Yıl Marşı’yla yürürken neden aynı coşkuyla bir 90. yıl marşı yapılamadığını, neden 100. yılı hayal ederken içimizi umut kaplamadığını da düşünmeliyiz. “Biz nerde yanlış yaptık” sorusunun cevabında, “Şimdi ne yapmalıyız”ın da sırrı saklıdır. Onu arayalım. Kutlu olsun! 3’ü ağır 9 işçi yaralı Patlama sonrası etrafta karbondioksit dumanı oluştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkentin sanayi bölgesi olan OSTİM İvedik Organize Sanayi Bölgesi’nde meydana gelen patlamada 3’ü ağır 9 işçi yaralandı. Patlamanın karbondioksit borusunun yırtılmasıyla yaşandığı öğrenildi. OSTİM Özpetek Sanayi Sitesi’nde bulunan ve buz üretimi yapılan işyerinde dün öğlen saatlerinde patlama meydana geldi. Patlamanın duyulmasının ardından bölgeye çok sayıda ambulans ve itfaiye aracı sevk edildi. Patlama yerine ulaşan ambulanslar, işyerinde olaydan etkilenen işçilere ilk müdahaleyi yaparak hastanelere sevk ettiler. Edinilen bilgilere göre işyerinde patlama sırasında bulunan işçilerden 3’ü ağır olmak üzere 9 kişi yaralandı. Yaralananlardan durumu ağır olan 3 işçi Demetevler Onkoloji hastanesi’ne sevk edildi. Diğer 6 işçi ise Yenimahalle Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Bu hastaneye götürülenlerin durumlarının daha iyi olduğu öğrenildi. Patlama yerinde inceleme yapan itfaiye ekiplerinden alınan bilgilere göre, soğutma amacıyla kullanılan karbondioksit gazını taşıyan borunun patlamasıyla oluşan basınç işyerinde hasara neden oldu. Yaralanan işçilerin bir kısmı basınç nedeniyle meydana gelen savrulmalardan yaralandı. Çevrede bulunan bir kısım işçi de gazdan zehirlendi. İşyerindeki patlamanın kesin nedeni itfaiyenin ayrıntılı raporuyla ortaya çıkacak. OSTİM’de Şubat 2011’de art arda meydana gelen iki patlamada 19 kişi yaşamını yitirmişti. Ankara’nın sanayi bölgesi olan OSTİM’de yine patlama Yarın Yarın, 91. yaşgününü kutlayacak Cumhuriyet… Kutlama çağrılarının fonunda hep 10. Yıl Marşı var. “Çıktık açık alınla/ 10 yılda her savaştan…” Ne 50. yaşgününde ne de 75’inde bu kadar coşkulu bir marş bestelenemedi. O gençlik yıllarının heyecanına erişilemedi. Belki de o yüzden, hâlâ çocukluk anılarıyla, ergenlik marşıyla idare ediyor 90’lık ihtiyar… HHH Bir terapi için koltuğa uzansa ve zihninde geriye gidebildiği kadar gidip bize mazisini anlatsa, muhtemelen imparatorluğun dağılmasından, kaybettiği topraklardan ve doğduğunda bunun kendisinde yarattığı bölünme travmasından söz edecektir. Aradan neredeyse bir asır geçti: 100. yaşgününe yaklaşırken hâlâ aynı travmayı yaşıyor olması trajik değil mi? Şeriat ve bölücülük doğduğunda da, çocukluğu boyunca da en büyük korkularıydı. Neredeyse yüz yaşına geldi; hâlâ öyle… Niye ki? HHH İlk Meclis’teki bir arada yaşama azminin, milli egemenlik idealinin zaman içinde solmasından mı? Rengârenk bir kültürel yapının, haki renk bir üniformaya sokulmasından mı? Kamusal alanla özel alanın bir türlü ayrıştırılamamasından mı? Devletin bize hizmet için elbirliğiyle oluşturduğumuz bir makine değil, kutsal bir varlık olarak algılanmasından mı? Demokrasiyi 7’sinde denemiş, 23’ünde başarabilmiş delikanlının, 10 yılda bir bunalıma girip tökezlemesinden, Cumhuriyeti koruma kollama adına hep demokrasinin feda edilmesinden mi? 90’ına gelene kadar sorunlarının üstüne gitmek yerine, İşveren ölümle oynuyor hükümet seyrediyor Soma Işıklar’da işverenin, ocağın kapalı olduğu dönemde kömürün oksijenle temasını önleyen içerideki barajları kaldırdığı ortaya çıktı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA 301 işçinin yaşamını yitirdiği ocağı işleten Soma Kömürleri AŞ’nin faaliyet gösterdiği Işıklar ocağı yangın nedeniyle kapatılırken işverenin de, hükümetin de faciadan hiçbir ders almadığı ortaya çıktı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ocakta üretime nasıl izin verdikleri soru işareti yaratırken DİSK’e bağlı Dev MadenSen, “İşveren ocak nasıl olsa üretime açılacak diye eylül ayında kömürün oksijenle temasını önleyen barajları açmış. Yangın da böyle başlamış. Karbonmonoksit değerleri sınırı aşınca da ocak tamamen kapatılmış” bilgisini verdi. 301 işçinin yaşamını yitirdiği facianın ardından Soma Kömürleri AŞ tarafından işletilen Eynez, Işıklar ve Atabacası ocaklarında üretim durdurulmuştu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin yaptıkları denetimlerin ardından 15 Ekim’de Işıklar’da yeniden üretime izin verildi. Ancak ocak önceki gün yangın nedeniyle kapatıldı. Ocaktaki işçilerin de üyesi bulundukları DİSK’e bağlı Dev MadenSen Başkanı Tayfun Görgün, Soma’daki kömürlerin oksijenle temas halinde içten içe yanma özelliğine sahip olduklarına dikkat çekti. Işıklar ocağı, mayıs ayında kapatılırken kömürün oksijenle temasını önlemek için kül basılarak “barajlama” yapıldığına dikkat çeken Görgün, “Ancak eylül ayında işveren, ‘nasıl olsa üretime başlanacak’ diye kapalı olan barajları açmış. Yanma da o zaman başlamış. Karbonmonoksit değeri sınır değer olan 50 ppm’yi aşarak 80 ppm’ye ulaşmış. Yanmanın nerede olduğu tespit edilemeyince de ocak tamamen kapatılmış” dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nı önceden uyardıklarının, ocağın asıl sahibinin Türkiye Kömür İşletmeleri, yani devlet olduğunu, önlemlerin de devlet tarafından alınmasını istediklerini belirten Görgün, ancak dinletemediklerini ifade etti. Ocağın kapalı olduğu dönemde tahrip olduğunu dile getiren Görgün, uyarıları daha önce dinlenmiş olsaydı bunların yaşanmayacağını kaydetti. Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel de yangının ocağın uzun bir süre kapalı olmasından mı, yoksa başka bir hatadan mı kaynaklandığının aydınlatılması gerektiğini söyledi. Yüksel, şu anda ise yapılması gerekenin yapıldığını, ocağın tamamen kapatıldığını kaydetti. ‘Kapalı olan barajlar açılmış’ Fotoğraf: ALİ AÇAR Polis önce ceza kesti, ardından araçları çekti Validebağ direniyor ALİ AÇAR Kolin AŞ’ye emanet EMRE DÖKER Soma’da ağaçlar İZMİR Soma’nın Yırca köyünde termik santral yapmak isteyen Kolin şirketi, köylülerin açtığı davaya ve yaptıkları eylemlere karşın, zorbalıkla acele kamulaştırma sahasındaki 511 zeytin ağacını kesmişti. Şirketin, aynı bölgede 760 zeytin ağacı için ise Soma Belediyesi’nin açtığı korumakollama ihalesini aldığı ortaya çıktı. Geçen hafta gerçekleşen ihalede köylüler 10 bin lira önerebilirken, Kolin AŞ ise yıllık 28 bin lira önererek ihaleyi kazandı. İhale koşullarına göre şirket 3 yıl süreyle bu zeytinleri toplayacak, bakımını yapacak, yangın, sabotaj ve “kesim” gibi risklere karşı “koruduktan” sonra belediyeye geri teslim edecek. Köylüler ise ihaleyi, “Kurda kuzu emanet etmek” diye yorumluyor. Geçen hafta da tel örgüler içinde kalan ve 760 ağacın bulunduğu Soma Belediyesi’ne ait zeytinlik alan, belediye tarafından ihale yoluyla kiraya çıkarıldı. İhale şartnamesine göre, yüklenici, her türlü “kesim”, sabotaj, yangın gibi tehlikelere karşı ağaçları korumak zorunda. Ayrıca yüklenicinin her türlü bakımı, budamayı ve toplamayı yapmasının ardından ağaçları 3 yıl sonra belediyeye teslim etmesi de şartnamede yer aldı. Yırca köylüleri ihalede en fazla 10 bin liraya kadar çıkabilirken, Kolin 28 bin lira önerdi. Böylece köylüler ihaleden çekilmek zorunda kalırken, zeytinlikleri “koruma” ihalesini, 16 Mayıs’tan bu yana 511 zeytin ağacını kesen Kolin kazandı. korumakollama ihalesi ALDI Cami bahane her şey rant için ERK ACARER “Ayaklarınız ıslanmıştır çocuklar, galoşla birlikte giyin!” Bir koli etiketi üzerinde çorapla beraber gelen teyze, Validebağ direnişinin nasıl bir yüzü olduğunu kısa yoldan anlatıyor. “İnşaatı koruyan” polislerin bulunduğu yerin karşısına asılan pankartlar mütevazı olsa da gerekli mesajı gereken yerlere veriyor: “Meclis yıkılsın cami yapılsın”, “Yırca’ya selam direnişe devam!” Gün boyu yağan yağmura rağmen inşaat alanından ayrılmayan eylemciler, çevre gönüllüleri ve semt sakinleri sadece direniş kültürünü değil inancı da yükseltiyorlar. Yerle bir edilmesi planlanan korunun bitişiğindeki özel sitenin duvarına gerilen tentenin altında dönüşümlü olarak oturanlar, iktidarın hukuksuz uygulamalarıyla birlikte soğuğa da direniyorlar. Aynı sitenin emniyetin lojmanına dönüştürülen sosyal tesislerinde, polislerin sıcakta iskambil oynaması tezat bir görüntü ortaya çıkarıyor. Ne var ki; Validebağ’da bu çelişki, üstü ince olanlara yağmurluk, çok üşüyene polar battaniye dağıtılarak bir nazireye dönüşüyor. Annesiyle birlikte kek ve çay servisi yapan kız çocuğunun yüzünde, küçük ölçekli bir ‘Gezi’ izini sürüyoruz. Gençler, bilinen kolektif yaşam ve direniş manzaralarını sergiliyorlar. Çöpler, belli bir vakitte toplanıyor, sıcak çay eksik olmuyor ve Validebağ direniş alanında kimse aç kalmıyor. Yalana, talana, kent kültürünün yağmalanmasına karşı durmak için toplanan kalabalığın damıtarak çıkardığı özet çok açık: “Cami işin bahanesi, her şey rant için!” Etraftaki camilerden yükselen ezan seslerinin, birbirine karışıp inşaat alanında tüm berraklığıyla yankılanması ise, bu ana fikrin sağlaması gibi. Semt sakinleri açıkça haykırıyor: “Kimse camiye filan karşı değil. Böyle göstermeye çalışmasınlar. Bizler kentin yağmalanmasına karşı çıkıyoruz.” Akşam saatlerinde artacak kalabalığa karşı TOMA takviyesi yapılıyor. Böylece TOMA karşısında ilk kez sevinen insanlara tanık oluyoruz. Ancak coşkunun nedeni çabuk anlaşılıyor. Arka taraftaki motorda ellerini ısıtmaya çalışanlar bulunuyor. Koruyu korumak için alanda bulunanların ortak fikri, Validebağ’ın akıbetinin belirsizliğini koruduğu. Durum; “iktidar kendini aştı, hukuk, yasa dinlemiyor. Ancak biz, doğayı korumak için elimizden geleni yapacağız” sözleriyle açıklanıyor.Yağmur şiddetini arttırırken, halay çekerek ısınmaya çalışan, kıyafet değiştirerek gece nöbetine hazırlanan ve orada bulunanlara yemek dağıtanlara tanık oluyoruz. Şimdilik tek satır arası var: Talana karşı direnen bir avuç onurlu insan, soğuğa karşı çoğalan kalabalık! Madenciye dayak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Soma’da 301 kişinin yaşamını yitirdiği Soma Kömürleri AŞ’ye bağlı Eynez ocağında çalışan yaklaşık 500 işçi, maaşlarının ödenmediği ve söz verilen kömür yardımlarının yapılmadığı gerekçesiyle dün Soma Kaymakamlığı önünde eylem yaptı. İşçiler, maaş ödeme gününün üzerinde 12 gün geçmesine karşın İŞKUR’dan kendilerine hiç kimsenin bilgi vermediğini vurguladılar. Kaymakamlık önüne dönen işçiler maaşlarının yatırılmaması üzerine Beşyol’a doğru yürüyüşe geçti. Polis işçilerin önüne barikat kurarak geçişi engelledi. Polis ekipleri yürümete ısrar eden işçilere biber gazı kullanarak müdahale etti. Barikatı aşarak Madenci Anıtı’na ulaşmayı başaran bir grup işçi polisler tarafından tartaklandı. Müdahale sırasında aralarında Dev MadenSen Ege Bölge Temsilcisi Hacay Yılmaz’ın da bulunduğu 3 kişinin yaralandığı öğrenildi. Müdahalenin ardından tekrar toplanan işçiler caddeyi trafiğe kapatarak oturma yaptı. Validebağ Korusu’nun bitişiğinde bulanan park alanına yapılan cami inşaatına tepki gösteren yurttaşlar dün de nöbetini sürdürdü. Parka kamyonların girişini engellemek için yolu araçları ile trafiğe kapatan yurttaşların araçlarına trafik polisleri tarafından önce ceza kesildi, ardından çekici ile kaldırılarak uzaklaştırıldı. Duruma tepki gösteren ve slogan atan yurttaşları ise çevik kuvvet polisleri kalkanları ile iterek uzaklaştırdı. Mahkeme kararına karşı süren inşaatın önünde nöbet tutan aktivistlere destek olmak amacıyla sabah erken saatlerden itibaren yurttaşlar inşaat alanına kamyonların giriş yapmaması için araçlarını park ederek kapattı. Bunun üzerine şantiye içeresindeki çevik kuvvet polisleri dışarı çıkarak inşaatın önünde etten duvar ördü. Emniyet amiri de gruptakilere polislerin nöbet değişimi yapacağını söyleyerek yolu açmaları konusunda uyarıda bulundu. Yurttaşlar yolun yarısını açarak polislerin geçeceği kadar alan bıraktı. Polis ilerleyen saatlerde de aynı talepte bulundu. Avukat Can Atalay sabah polislerin nöbet değişimine izin verildiğini belirkerek “ Şimdi kamyonlara yol açmak için bunu yapıyorlar. Bize yolu kapattığımızı söylüyorlar. Asıl polis kanunsuz şekilde kamusal alanı kapatarak suç işliyor” dedi. CHP’li Üsküdar meclis üyesi Mehmet Baran ise park alanına cami yapımına tepki göstererek “ İbadet her yerde yapılır. İbadet için illa camiye gerek yok” diyerek namaz kıldı. CHP’li meclis üyesi Saffet Sarıkaya ise meclis üyesi kimlik kartını göstererek, “Bana devlet bu kimlik kartını vermiş. Nizami olan yere aracını park edebilirsin diyor. Bu yapılan zulüm” diye konuştu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu ve İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt öğle saatlerinde korunun bulunduğu yere gelerek eyleme destek verdi. Bekaroğlu, “Burada kimsenin camiyle ilgili problemi yok. AKP’li Üsküdar Belediyesi ve bunun arkasındaki insanlar burada sanki vatandaş camiye karşıymış gibi bir tablo ortaya çıkarıyor” dedi. CHP’li Baran namaz kıldı REZİDANS BİR CAN DAHA ALDI TOMA sevinci Validebağ’ın akıbeti… ADANA (Cumhuriyet) İstanbul Mecidiyeköy’de yapılan rezidans inşaatında 10 işçinin can vermesinin ardından dün de, Adana’da, rezidans inşaatından düşen işçi hayatını kaybetti. Merkez Seyhan ilçesi, Gürselpaşa Mahallesi Aliya İzzetbegoviç Bulvarı’ndaki 20 katlı rezidans inşaatında çalışan Mehmet Acar, 15’inci katta duvar ördüğü sırada dengesini kaybederek asma kata düştü. Meslektaşlarının haber vermesi üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, Acar’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Cumhuriyet Savcısı ve polis ekiplerinin olay yerinde yaptığı çalışmanın ardından Acar’ın cenazesi Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle