06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2014 SALI 6 HABERLER Polisin öldürdüğü Uğur Kurt davasında amirin ‘Sıkma’ talimatı iddianameye girmedi Savcı uyarıyı görmedi CANAN COŞKUN AKPABD: Bitti mi? Ya Masa, Duruyor mu? İkiüç yıl önceye kadar Recep Tayyip Erdoğan ile ABD yönetimi arasında ilan edilmemiş bir “kopukluk” söz konusuydu. Bunu yazıp çizdik. RTE iktidarının dış politikada “kabarmış duyguları” ile ABD’nin çıkarları ve politikalarının farklılaştığı dönemler günışığına sık çıktı. Ama Kobani’deki gibi resmen uç noktaya gelmemişti. ABD, RTE’yi Kresmen idare etti. Bazen duymazlıktan, bazen görmezlikten geldi. Ama Kobani politikasında resmen koptular... Kavga gürültü ile mi? Hayır. Farklı görüşler, çıkarlar söz konusu olunca, her iki taraf da kendi politikasını izledi. RTE, Suriye Kürtlerinin örgütünü terörist ilan etti. PYD’yi PKK ile bir gördü. ABD’ye onlara silah verme dedi. O silahların PKK elinde Türkiye’ye yöneleceğini ima etti. Ama ABD öyle düşünmüyordu. RTE’ye kulak asmadı, Türkiye’yi saf dışı bırakarak, kendi politikasını izledi. Peki ABD, AKP iktidarını sildi, bitirdi, bağları kopardı mı? Hayır. ABD bunu yapmaz. RTE’nin iktidardan düşmesini ne kadar istese de, bunu yapamaz. Çünkü aralarında bir NATO birliği var. Her iki ülke arasında “resmi bir çatışma” NATO’yu da çatlatır. NATO (ABD) Türkiye’nin ittifaktan ayrılmasını istemez. Çünkü, Soğuk Savaş dönemi bitmiş olsa da, sanki komünistkapitalist bloklar aynen varmış gibi, yeniden canlandı gibi. Türkiye Ortadoğu’daki gelişmelere bağlı olarak, Batı’nınNATO’nun “ileri karakolu” olarak görülüyor. Türkiye’nin “en iyi ihraç malı ordu” bakışı, hükmünü sürdürüyor ister istemez... Bu nedenle “büyük ağabey”, Türkiye’yi kınamaz, “yaramazlık yapsa” da elinin altında tutmayı yeğler. Bugünkü koşullarda, hayır. 400 milyar dolarlık dış borç Batı bankalarına. Türkiye’nin “kopma” olasılığının minicik işaretleri bile ortaya çıksa veya uluslararası ekonomi ve siyasi çevrelerinde öyle algılandığı anda, hiç şüpheniz olmasın, dünya karışır, Türkiye ekonomisi batar... Dünya ekonomisinde de yeni ve ciddi bir krizi tetikler. Mesela, Türkiye’nin İran ile, Rusya ile, Çin ile ittifaka yöneldiğini düşünün! Aslında RTE’nin düşüncesinin arka planında bu yok değil. Putin’e “Bizi Şanghay İşbirliği Örgütü’ne alın” önerisini şakadan yaptığını sanmayın! Çünkü Türkiye’de uygulamakta olduğu ve otoriterdikta ve hukuku takmayan yönetimini, böyle bir ittifak içinde ve ‘Batı demokrasisi talimatları ve bağlarından’ kurtulmuş olarak, üstelik bugünkünden daha da kötüsünü devreye sokacağını bilir. Batı, insan hak ve özgürlükleri, parlamenter rejimin kuralları, demokrasi, ayak bağı olmaktan çıkar! Ama dediğimiz gibi arada 400 milyar dolarlık bir engel var. Tabii ekonomik ilişkilerin bütünü, bu 400 milyar dolardan daha da büyük bir engeldir. Dolayısıyla bugünkü koşullarda, ABD ve RTE birbirlerine mecburlar. Ama, diyelim ki bir ekonomik kriz ya dolaylı ya da doğrudan Türkiye’yi vurur ve çökertir. Aha şuraya yazıyorum ki, yukarıdaki olasılık gündeme gelir! Dün yazmıştım, RTE ilk kez 1295 km’lik sınırımızda oyun oynanıyor, burada bir “üst akıl” var, derken kastettiği tartışmasız ABD! Bunu yorumlamak bile gereksiz, sıradan bir insan da bunu anlar. PKK’nin cinayetler işleme politikasını devreye sokması, korucuları kaçırıp direğe bağlayıp infaz etmesi, IŞİD’cilerin politikalarından esinlendiğinin göstergeleri. Vahşilik ve acımasızlık dönemi. PKK savaş açmış durumda. Bunun iki nedeni var: İlki, Haziran 2015 seçimlerine kadar, eğer varsa hâlâ ortada bir masa, çözüm sürecinde istediklerini almak. AKP’nin her seçim öncesi ateşkesten yararlandığı açık. PKK bir süredir “Artık seçim sonrasına ertelemek yok, oyalanıp duruyoruz.. Seçim öncesi ciddi adımlar atılmalı..” Buradan kastettiği “yol haritası” falan değil, PKK isteklerine, özerklik, anadil ve daha neler, yanıt verilmesi. Hükümet üyeleri bir yandan tamam hazirana kadar bu iş çözülür, dedikodusunu yaparken, RTE çözümün sosyolojik bir olay olduğunu ve 2015 takvimine sıkıştırılamayacağını belirterek, bugüne kadarki politikasını sürdürme niyetini belli etti. İkincisi, Kobani’de yaratılan “kahramanlık efsanesine” paralel, Avrupa ve ABD’nin IŞİD korkusuyla uluslararası koalisyona gitmesi ve Kürtlere desteğe girişmesi, Türkiye’nin Kürt meselesinin uluslararasılaşma olasılığını birden gündeme taşıdı. Sanırım PKK bu desteği Türkiye’de yanlış kullanmaya girişti. “Bizi terörist örgüt olmaktan çıkartıyorlar, Türkiye Kobani’deki gibi tecrit olur” hesabı geri teper. Peki çözüm masası devrildi mi? Özünde evet, ama ortada kalmaya mahkumdur o masa! Her iki tarafın da, “sanal görüntüsü” ile de olsa, oturacakları sandalyeye, üzerinde çay içecekleri masaya ihtiyaçları var. Ama o masa giderek kızgın fırından çıkmış demirden bir masaya dönüşüyor... Not: İmralı ile Kandil’in aralarında bir ayrılık yoksa ve fikir birliği içinde her ikisi de kendi rolünü oynuyorsa, o zaman 3 askerin alçakça öldürülmesinden İmralı da sorumlu değil midir? Not2: HDP, üç asker cinayetini, Kağızman’da işyerini basan ve çatışmada ölen 3 PKK’liye misilleme olarak takdim etti. İki olayı bir arada anarak. Evet, kısasa kısas dönemine de girildi... Tabii, PKK bir önde: Korucuyu da idam ettiler. Bu yol tam bir çıkmazdır. Uğur Kurt’un Okmeydanı Cemevi’nde bir cenaze törenine katılmak üzere beklerken 22 Mayıs’ta TEM Şube Müdürlüğü’nde görevli Sezgin Korkmaz’ın silahıyla vurularak öldürülmesine ilişkin iddianamenin detayları ortaya çıktı. Savcı Hasan Yılmaz’ın hazırladığı iddianamenin, 30 Mayıs’ta İstanbul Valiliği’ne yazdığı soruşturma izin yazısından kopyalanması dikkat çekti. İddianame mayıs ayındaki bu yazıdan “kopyalandığı” için 3 Temmuz’da ortaya çıkan polis Sezgin Korkmaz’ın olay anında amiri tarafından 5 kez “Sıkma, sıkma” diye uyarılmasına ilişkin görüntüler, iddianamede tek bir cümle olark bile yer almadı. Ailenin avukatı Aslı Kazan, “Sıkma, sıkma” uyarısının olduğu görüntülerin olası kastla adam öldürme iddiasını çürütmek için iddianameye konulmadığını belirtti. İddianamede, bazı yerlerde sanık Sezgin Korkmaz’ın ismi de “Veli” şeklinde yanlış yazıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 4 sayfalık iddianamede, şüpheli polis Sezgin Korkmaz’ın “taksirle öldürme” suçundan 3 yıldan 6 yıla kadar hapsi is tendi. İddianamede, şüpheli polis Sezgin Korkmaz’ın meşru müdafaa koşulları altında silahını, Cafer Karabayır olduğu değerlendirilen eylemciye yönelterek ateş ettiği belirtildi. Karabayır olarak değerlendirilen kişinin kaçması nedeniyle polis Sezgin Korkmaz’ın molotofkokteyliyle saldırıda bulunan şüpheliye isabet ettiremeyerek cemevi avlusunda bulunan, olaylarla ilgisi olmayan maktul Uğur Kurt’u vurarak ölümüne sebebiyet verdiği kaydedildi. Karabayır, Kurt’un ölümüne yol açan Okmeydanı’ndaki olaylar sırasında polise molotofkokteyli attığı iddiasıyla evi basılarak gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Karabayır’ın avukatı Naciye Demir, başka bir müvekkilinin dosyasını incelerken, Foto Film Şube Müdürlüğü’nün çektiği fotoğraflarda Karabayır’ın o gün başka bir eylemde olduğunu fark etmişti. Fotoğrafları değerlendiren mahkeme de Karabayır’ı serbest bırakmıştı. Buna karşın Karabayır iddianamede hâlâ şüpheli olarak yer alıyor. İddianamede, Liseli Dev Gençler adlı yapılanmanın Berkin Elvan’ı anmak için dersleri boykot çağrısı yaptığı sabah saatlerinden itibaren terör örgütü propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösterilerin yapılmaya başlandığı kaydedildi. Şüpheli polis Sezgin Korkmaz’ın da içinde bulunduğu 2462 kod No’lu zırhlı ekibin Çınar Sokak’a girdiği, dar olan sokakta güçlükle ilerlediği, Piyalepaşa Caddesi’ne dönüş yapacağı esnada, caddenin karşı istikametinden molotofkokteyli atıldığı anlatıldı. Şüpheli polis Korkmaz’ın kendini ve diğer polis memurlarını korumak amacıyla saldırı ile eşzamanlı kabul edilebilecek bir anda orantılı bir şekilde karşılık verirken Kurt’un ölümüne sebebiyet verdiği aktarıldı. İddianameyi değerlendiren avukat Aslı Kazan, savcı Hasan Yılmaz’ın şüpheli Sezgin Korkmaz’ı koruyup kollamaya yönelik bir iddianame hazırladığını ifade ederek “Polise ‘Sıkma’ talimatı veren amirin ifadeleri dikkate alınmamıştır. CD’lerde olmayan görüntüler, eylemcilerin taş attığına ilişkin iddialar meşru müdafaayı kanıtlamak için kullanılmıştır. ‘Sıkma, sıkma’ uyarısının olduğu görüntüler olası kastla adam öldürme iddiasını çürütmek için konulmamıştır” dedi. KOT FARKI: 968 CM. İddianamede 106 gün sonra yapılan olay yeri incelemesine ilişkin rapora da yer verildi. Raporda, şüpheli Sezgin Korkmaz ile Uğur Kurt’un arasında 73.5 metre olduğu belirtildi. Polis Korkmaz’ın bulunduğu noktadan silahı doğrulttuğu düzlemle Kurt’un bulunduğu düzlem arasındaki kot farkının 968 cm. olduğu kaydedildi. Korkmaz’ın bulunduğu noktayla silah sesinin duyulduğu anda şüpheli Cafer Karabayır olduğu değerlendirilen kişinin kaçmakta olduğu mesafenin 31 metre olduğuna dikkat çekilen raporda, şüpheli Korkmaz’ın silahından çıkan merminin Karabayır’ın baş hizasının 26 cm. uzağından geçtiği aktarıldı. Orantılı karşılık: Ölüm Fotofilm tespit etmişti Uğur Kurt ÜNİVERSİTELERDE YİNE OLAY İstanbul ve Mersin’de üç öğrenci yaralandı İSTANBUL/MERSİN (Cumhuriyet) İTÜ’nün Maslak Yerleşkesi yemekhanesinde dün öğle saatlerinde “İTÜ’lü milliyetçiler” imzasıyla bildiri dağıtan ve öğrencilerin tepkisiyle karşılaşan ülkücü bir grup akşam saatlerinde yine yemekhaneye gelerek, üç askerin şehit olmasını bahane edip bildiri dağıtmak istedi. Çoğunluğunun dışarıdan gelenler olduğu belirtilen ülkücü grup ile sol görüşlü öğrenciler arasında kavga çıktı. 2 sol görüşlü öğrenci başından yaralandı. Üniversite içerisine giren zırhlı araç ülkücü grubu okuldan uzaklaştırdı. Mersin Üniversitesi Çiftlikköy yerleşkesinde de dün TGB’li öğrenciler “Bayrak yürekte, Atatürk bilinçte” adlı etkinliğin tanıtımı için stant açtı. Bu sırada Öğrenci Kolektifi üyesi öğrencilerle TGB üyesi öğrenciler arasında sözlü tartışma çıktı. Ülkücü öğrencilerin de karışmasıyla tartışma kavgaya dönüştü. Öğrenci Kolektifi üyesi Eren Can A. göğsünden bıçakla yaralandı. Eren Can A.’nın hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Öğrenci Kolektifleri üyesi Erdem Yinenç; “Ülkücüler ve TGB’liler birleşerek bize saldırdı” dedi. TSK’den Süleyman Şah provası Hava ve Kara Kuvvetleri ile bordo berelilerin katıldığı tatbikatta ‘esir’ arama ve kurtarma görevi icra ediliyor BARKIN ŞIK ANKARA Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun IŞİD tehdidi altında bulunması nedeniyle “teyakkuz” durumunda bulunan TSK, düşman kuvvetlere “esir” düşecek personelin arama ve kurtarılması senaryolu bir tatbikat düzenliyor. Tatbikata, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın içindeki seçkin birliklerden Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timleri de katılacak. MAK timleri, savaş ortamında veya verilen özel görevlerde, cephe gerisine sızma, esir yaralı kurtarmak gibi görevler icra ediyor. F16 savaş uçakları ile taarruz helikopterlerinin de katıldığı Konya 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığında gerçekleştirilen tatbikatta, yakın hava desteği, dinamik hedefleme ve zamana duyarlı hedefleme gibi görevler icra edilecek. Dün başlayan ve 6 Kasım’a kadar sürecek tatbikatta, Hava ve Kara kuvvetleri unsurları ile bordo berelilerin müşterek harekât yeteneği test edilecek. “Barış Kartalı” adlı Havadan İhbar Kontrol (HİK) uçağı’nında yer alacağı tatbikatta, Hava Kuvvetleri Komutanlığı altı adet F16 uçağı, üç adet Cougar arama kurtarma helikopteri, iki adet UH1H arama kurtarma helikopteri, bir adet CN 235 Arama Kurtarma uçağı ile yer alacak. Kara Kuvvetleri Komutanlığı ise iki adet Kobra taarruz helikopterini, bir adet Sikorsky Arama Kurtarma helikopterini ve bir adet muharebe arama kurtarma timini bu iş ile görevlendirdi. Tatbikatta, Jandarma Genel Komutanlığı da bir adet muharebe arama kurtarma timi ile yer alacak. Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı ise her türlü hava koşulunda görev yapabilen “Yarasa” isimli Sikorsky helikopterlerini tatbikatta kullanacak. Türkiye ABD/Batı’dan kopar mı? ‘Abisinden iyi ders almış’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini ve partisini eleştiren Başbakan Ahmet Davutoğlu’na Twitter hesabından yanıt verdi. “Göstermelik Başbakan’ın Kahramanmaraş konuşmasından görünen o ki; halkı kışkırtma ve bölücülük konusunda abisinden çok iyi özel ders almış” diyen Kılıçdaroğlu, “Ülkenin içinde bulunduğu durum ortadayken Davutoğlu, her zaman olduğu gibi sorumluluk almak yerine sadece CHP’ye dil uzatıyor” ifadeleri kullandı. Tatbikata bizzat uçarak katılan Orgeneral Akın Öztürk, Süleyman Şah Saygı Karakolu komutanıyla telsizle görüştü ‘Hızır gibi yanınızdayız’ Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, Ankara’daki Akıncı Hava Üssü’nden havalandığı F16 savaş uçağı ile Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun korunmasına yönelik gerçekleştirilen müşterek tatbikata bizzat uçarak katıldı. Orgeneral Akın Öztürk, Süleyman Şah Saygı Karakolu Komutanı ile telsizle görüşerek, “İhtiyaç anında Hızır gibi yanınızdayız” dedi. Öztürk, gündüz ve gece uçarak Suriye ve Irak sınırında yerde konuşlu birliklerle icra edilen müşterek görevlere ilişkin inceleme ve denetlemelerde bulundu. Öztürk, Ankara’daki 141’inci Filo Komutanlığı’na ait F16D uçağı ile Akıncı Meydanı’ndan kalkarak, Suriye ve Irak sınırında konuşlu yaklaşık yirmi kara ve hava birliğinin havadan savunmasına yönelik görevleri inceledi. Öztürk, iki saati bulan ve yaklaşık 800 kilometrelik bir mesafeyi kapsayan inceleme ve denetleme uçuşunun ardından, Diyarbakır Meydanı’na iniş yaptı. Öztürk, baskın gibi acil ihtiyaç durumlarında askerî karakollara sağlanan yakın hava desteği görevini ve Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun korunmasına yönelik planlamaları da Diyarbakır’da konuşlu 181’inci Filo Komutanlığı pilotları ile beraber gece şartlarında bizzat uçarak denetledi. Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun Komutanı Binbaşı Oğuzhan Şimşek ile telsiz üzerinden görüşen Orgeneral Öztürk, “İhtiyaç anında hızır gibi yanınızdayız” diyerek karakol personeline desteklerini bir kez daha hissettirdi.Öztürk denetlemeleri sonrasında, “Verilen emekler ile yapılan harcamaların karşılığını görmekten çok mutlu oldum” dedi. PKK’nin hesabı geri teper Kılıç: Zalimler ayakta kalamaz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Dünya Ehlibeyt Vakfı tarafından önceki akşam Rixos Otel’de gerçekleştirilen Muharrem ayı iftarına katıldı. Kılıç, burada yaptığı yaptığı konuşmada “Hakkının ihlal edilmesi nedeniyle gözyaşı döken bir mağdurun ahını alan zalimlerin ayakta kaldıkları görülmemiştir. İnsanlık dışı kabul edilen nefret duygularını kullanarak haram rant elde edenler bilmelidir ki kendi çocuklarının da sonunu hazırlamaktadırlar” dedi. Türk bayrağı yakıldı ADANA(DHA) Genelkurmay Başkanlığı, 25 Ekim gecesi Adana’nın Hürriyet Mahallesi’nde bir okulun bayrak direğindeki Türk bayrağının indirildiği, ikiye bölünen bayrağın yarısının yere atıldığı, diğer yarasının ise bulunamadığı bildirildi. Bayrağı indiren kişi veya kişilerin henüz kimliğinin saptanamadığı vurgulandı. l Polis, genci çenesinden vurmuştu KİLİS (DHA) Sınır hattında devriye gezen askerler, Suriye tarafından bir grubun gizlice Türkiye’ye geçmeye çalıştığını fark edince ‘dur’ ihtarında bulundu. Ancak grup, uyarıya uzun namlulu silahlarla ateş açarak karşılık verdi. Çıkan çatışmada Suriye uyruklu Y.G. öldürüldü, M.R. ise yaralı olarak yakalandı. Kaçakçılık amacıyla sınırı geçmeye çalıştıkları sanılan gruptaki bazı kişiler ise kaçtı. Sınırda çatışma: 1 ölü Neden bacağa ‘Delillerin imajları değil de kafaya? Emniyet’e sorulsun ’ İstanbul Haber Servisi Satırla saldırdığı polislerden birinin silahından çıkan kurşunla çenesinden vurulan 24 yaşındaki Mert Mehmet Tilev’in ablası, kardeşinin olaydan önce polise mukavemet ve uyuşturucu bulundurmaktan gözaltına alındığını, polisler tarafından feci şekilde dövüldüğünü söyledi. Gencin ablası Emel Tilev, bir gün önce polisin kardeşine şiddet uyguladığını belirterek olayı şöyle anlattı: “Cuma gecesi saat 04.00 sıralarında telefonum çaldı. Kardeşim bağıra bağıra ‘Elimi yüzümü parçaladılar, karakoldayım’ dedi. Gözü görmüyor çocuğun, videolarda var. Ağzını burnunu parçalamışlar. Gittik karakola, dedi ki ‘Çekin fotoğraflarımı’. Doktor raporu var. Raporda gözünün zedelendiği çıktı. Daha sonra 25 tane polis, karakolun içinde çocuğu gırtlakladılar gözümüzün önünde. Bu çocuk 78 sene cezaevinde yatmış, ‘Fobim var. Polis gördüm kaçtım’ dedi. Fobim var diyerek kaçıyor, polisler buna biber gazı sıkarak etkisiz hale getiriyor. Meydana gitmiş elinde keserle, ‘Polisler bana 25 kişi saldırdı, ben de gideceğim o ekibe yapacağım’ dedi.” Abla Tilev, kardeşinin kafasının hedef alınarak ateş edilmesine de tepki göstererek “Çocuğu arkasından niye vuruyorlar, kafasına neden sıkıyorlar? Sivil polis, haberi yokken gelmiş, bacağına vurup yere yatırmış, kafasına sıkmış” dedi. Yaralanan polisin durumunun iyi olduğu, Tilev’in ise sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. l İzmir’deki Askeri Casusluk davası PKK 3 kişiyi kaçırdı, iş makinesi yaktı Yurt Haberleri Servisi Siirt’in Pervari ilçesine bağlı Yapraktepe köyüne önceki gece giden bir grup PKK’li köy muhtarı Hasan Özay, aza Abdülaziz Sevik ile köylülerden Esat Sevik’i kaçırdı. 3 kişi dün öğle saatlerinde Yapraktepe Köyü’ne yakın kırsal alanda serbest bırakıldı. Bu arada Bingöl’ün Karlıova İlçesi Borhane mevkiinde özel bir şirkete ait iş makinası da dün sabaha karşı, PKK’liler tarafından yakıldı. Olayla ilgili 3 kişiyinin gözaltına alındı. Tunceli’deki o mezarlık açıldı Yurt Haberleri Servisi Tunceli’nin Pülümür Vadisi’nde PKK’liler için yapılan mezarlığın açılışı dün yapıldı. Mezarlara PKK flamaları ve karanfiller bırakıldı. Valilik 2 gün boyunca kente giriş çıkışları yasaklamıştı. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Kamuoyuna “Askeri Casusluk” olarak yansıtılan İzmir’deki gizli belge ve bilgi bulundurma davasında mütalaasını veren Savcı Ali Ertan, aramalarda bulunduğu savlanan dijital delillerin imajlarının neden alınmadığının Emniyet Müdürlüğü’ne sorulmasını istedi. 357 tutuksuz sanıklı davaya dün İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada sanıklardan Zeki Yanık’ın dinlenmesinin ardından mütalaasını veren Savcı Ertan, Milli Savunma Bakanlığı’nın müdahillik başvurusunun reddedilmesini, TÜBİTAK ve bilirkişi heyetlerinin raporlarının başka bir bilirkişi heyetine incelettirilmesini istedi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen belge değerlendirme raporunun üç emekli asker, bir emekli bürokrat ile bilgisayar uzmanı tarafından tekrar incelenmesini, ayrıca Emniyet Müdürlüğü’ne de, aramalarda ele geçirildiği savlanan dijital delillerin imajlarının neden alınmadığının sorulmasını talep etti. Mahkeme başkanı Orhan Kızıltaş, perşembe günü ara kararını açıklamak üzere duruşmayı bitirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle