24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 İşçi simsarına geniş yetki Sendikal tazminat yeniden Ekonomi Servisi Anayasa Mahkemesi’nin Sendikalar Yasası’nın bazı maddelerini iptal etmesiyle KOBİ’lerde çalışan 6.5 milyon işçiye ‘sendika tazminatı’ geri geldi. Belediyeler başta olmak üzere şehir içi ulaşımı ile 200 bin banka çalışanına ise ‘grev hakkı’ tanındı. Bundan sonra şehir içi ulaşımında ‘grev nedeniyle’ belediye otobüsleri, şehir hatları vapurları çalışmayabilecek; bankalarda ‘bu iş yerinde grev vardır’ pankartı asılabilecek. Anayasa Mahkemesi (AYM), geçen hafta CHP’nin başvurusunu karara bağladı. CHP, 2012’de dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün imzasıyla yasalaşan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun bazı hükümlerini iptal etti. AYM’nin iptali milyonlarca çalışanın yüzünü güldürürken, banka patronları başta olmak üzere KOBİ’leri ve belediye başkanlarını üzdü. Mahkemenin en kritik kararlarından biri 30’un altında işçi çalıştıran işyerlerine dair oldu. Mahkeme, bu işyerlerinde sendikaya üye olma, sendikal toplantılara katılma gerekçesiyle işten atılan çalışanlara, ‘sendikal tazminat verilemez’ hükmünü iptal etti. 2012’de Meclis’te kabul edilen 6356 sayılı Sendikalar Yasası’nın 6.5 milyon işçiye sendika yolunu kapatan maddesi büyük tartışmalara neden olmuştu. TOBB Başkanı’nın bastırmasıyla bir gece yarısı tasarıya eklenen değişiklikle ilgili olarak, Türkİş Başkanı Mustafa Kumlu, Hakİş ile birlikte TOBB ve TİSK’le ‘gizli bir protokol’ imzalamakla suçlanmıştı. Bu nedenle yaklaşık bir yıl sonra Kumlu, başkanlıktan istifa etmişti. Özel istihdam bürolarının faaliyet alanlarını düzenleyen yönetmelik maddesindeki sınırlama kaldırıldı Sendikaların kölelik büroları olarak nitelendirdiği ve karşı çıktıkları özel istihdam bürolarının yetkileri genişletildi. İşçi kiralanmasının önünü açan yönetmelikle ‘nitelikli personel çalıştırılması’ koşulu da aranmaz oldu. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Hükümet, sendikaların “kölelik büroları” olarak nitelendirdikleri ve karşı çıktıkları özel istihdam bürolarının yetkilerini genişletti. Özel istihdam bürolarının faaliyet alanlarını düzenleyen yönetmelik maddesindeki sınırlama kaldırıldı. Hükümet, orta vadeli programda da özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılacağını belirtmişti. Geçen yıl yayımlanan Özel İstihdam Büroları Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldı. Mevcut yönetmelikte özel istihdam bürolarının faaliyet alanları belirlenmişti. Yönetmeliğe göre, özel istihdam bürola rı “yurtiçi ve yurtdışında iş ve işçi bulmaya aracılık faaliyeti ile bu faaliyete yönelik işgücü piyasası, istihdam ve insan kaynakları hizmetlerinde” bulunabiliyor. Aynı yönetmelikte özel istihdam bürolarının bunun dışında faaliyette bulunamayacakları belirtiliyordu. Ancak dün yapılan yönetmelik değişikliği ile bu sınırlama kaldırıldı. Özel istihdam büroları, “kamu kurum ve kuruluşlarında iş ve işçi bulma faaliyetlerinde, mesleki olarak geçici iş ilişkisi düzenleme faaliyetinde” bulunamayacaklar, ancak bunun dışındaki bütün faaliyetleri yürütebilecekler. Yönetmelik değişikliği ile özel istihdam bürolarının faaliyet alanı genişletilerek, “işçi kiralamasının” da önü açılmış oldu. Yine mevcut yönetmeliğe göre, 1 Ocak 2015’ten itibaren özel istihdam bürolarının başvurularının kabul edilebilmesi için “nitelikli personel çalıştırılması” zorunluluğu aranacaktı. Yönetmelik değişikliği ile bu tarih de 1 Ocak 2016’ya ertelendi. Yani 2016 yılına kadar özel istihdam bürolarında “nitelikli personel çalış tırılması” şartı da aranmayacak. Hükümet ulusal istihdam stratejisinde ve programlarında özel istihdam bürolarına ayrı bir yer vermişti. 20152017 yıllarını kapsayan orta vadeli programda da “Özel istihdam büroları yaygınlaştırılacak ve faaliyet alanları geçici iş ilişkisini da kapsayacak şekilde genişletilecektir” maddesi yer almıştı. Özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılması ve faaliyet alanlarının genişletilmesine Türkİş de, Hakİş de, DİSK de karşı çıkıyor. Türkİş son yaptığı Başkanlar Kurulu’nda, özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılması ve faaliyet alanlarının geçici iş ilişkisini de kapsayacak biçimde genişletilmesi ile bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sisteminin geliştirilmesi yaklaşımını işçi haklarına yönelik bir tavır olarak değerlendirmiş ve yeniden gündeme getirilmemesini istemişti. Özel istihdam bürolarına en sert tepkiyi ise DİSK gösteriyor. DİSK özel istihdam bürolarını “kölelik büroları” olarak nitelendiriyor. Bakanın gözü kıdemde Ekonomi Servisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, son zamanlarda sık sık gündeme gelen kıdem tazminatının artık geçerliliğini yitiren bir sistem olduğunu savundu. Kıdem tazminatının sürdürülemez olduğunu ileri süren Çelik, “Defalarca söyledim. İşçilere gittim anlattım, sendikalara toplantılarda anlattım. Dedik ki, ‘kıdem tazminatı sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Bunun için kavgaya yürüyüşe patırtıya gerek” dedi. Gebze’de fabrika kapanmış, 617 işçinin bakanlığın önünde eylem yaptığını, emekliliklerine 37 gün kalmış işçinin 100 milyon lirarın üzerindeki tazminatını almadığı örneğini veren Çelik, “Yıllarca patron da işçinin o kıdem tazminatını öz sermaye olarak kullanıyor, diyor ki ‘valla 50 işçi çıkıyor 50 işçiye yaklaşık 30’ar milyon lira tazminat tutuyor, bunu ödediğim zaman fabrikayı kapatmam lazım’ diyor. O halde patron için de sürdürülemez bir şey bu” diye konuştu. Açlık sınırı 1200 lirayı aştı Ekonomi Servisi Türkİş’in araştırmasında, Ekim ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 205, yoksulluk sınırı da 3 bin 926 lira olarak hesaplandı. Türkİş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yapılan ‘açlık ve yoksulluk sınırı’ araştırmasının ekim ayı sonuçları açıklandı. Buna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 205 lira 43 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 3 bin 926 lira 47 kuruş olarak belirlendi.Tek kişinin yaşam maliyeti de, ekim ayı itibarıyla 1426 lira 5 kuruş olarak hesaplandı. Araştırmaya göre, bir işçinin ailesi dikkate alınmadan sadece kendisi için yapması gereken harcama tutarı, yılbaşına göre 235 lira arttı. Dört kişilik ailenin sadece gıda harcaması tutarı yılbaşına göre 124 lira arttı. Finansal Okuryazarlık ve Erişim Zirvesi ile tasarrufu gündeme taşıdı TEB ve FODER, Finansal Okuryazarlık ve Erişim Zirvesi’nin ikincisini Boğaziçi Üniversitesi ev sahipliğinde düzenledi. HOPE Hareketi’nin kurucusu John Hope Bryant’ın da konuşmacı olduğu zirvede, TEB ve Boğaziçi Üniversitesi birlikte Finansal Okuryazarlık ve Erişim Endeksi 2014’ün sonuçları paylaştı. Finansal Okuryazarlık ve Erişim Zirvesi’nin ikincisi Türk Ekonomi Bankası (TEB) ile Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) işbirliğiyle 31 Ekim Dünya Tasarruf Günü’nün kutlandığı hafta Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlendi. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Gülay ÜMİT LEBLEBİCİ TEB Genel Müdürü Barbarosoğlu, FODER Başkanı Özlem Denizmen, TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici ve MEB Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık’ın açılış konuşmalarını yaptığı etkinlikte, HOPE Vakfı Kurucusu John Hope Bryant, Dartmouth Üniversitesi Ekonomi Profesörü Annamaria Lusardi, Dünya Bankası Danışmanı Dr. Georgios A. Panos, High Water Women Vakfı Başkanı Alexandra Poe, IMF Daimi Temsilcisi Srikant Seshardi ve UNDP Daimi Koordinatörü Kamal Malhotra gibi birçok isim konuşmacı olarak yer aldı. FODER Başkanı Özlem Denizmen ise, finansal okuryazarlığın arttığı ülkelerde tasarruf ve birikim oranlarının da yükseldiğine dikkat çekerek, “Dünya Bankası araştırmaları da bu gerçeği ortaya koyuyor. Finansal eğitim, finansal erişim ve finansal tüketicinin korunması kavramları aslında tasarrufun altyapısını oluşturuyor. Bu kavramlar dünyada da ön plana çıkmış durumda. Son dönemde alınan G20 kararları da bu üçlü yapıyı içeren bir ulusal stratejinin geliştirilmesi ve uygulanmasını öngörüyor. Türkiye 2015 yılında G20 Dönem Başkanlığı’nı üstlendiğinde finansal katılım en çok vurgulanan konular arasında yer alacak. Biz de Dünya Tasarruf Günü olarak ilan edilen 31 Ekim tarihine yaklaşırken düzenlediğimiz bu zirve ile toplumumuzun dikkatini finansal okuryazarlığa ve tasarrufa çekmeyi amaçlıyoruz” dedi. TEB ve FODER Zirve dünyaca ünlü konuşmacıları ağırladı Zirvenin ana konuşmacılarından HOPE Vakfı Kurucusu ve CEO’su John Hope Bryant, konferansta yaptığı konuşmada, finansal okuryazarlığın istikrar ve gelecek için çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Asya ve Avrupa arasında bir köprü vazifesi gören Türkiye, dünyaya bu konumuyla bir model oluşturabilecek gücü elinde tutuyor. Dünyanın en büyük ekonomilerden biri olan Türkiye, aynı zamanda bölgeyi de istikrara kavuşturucu bir güç” dedi. Tüm gün süren ve finansal okuryazarlığın tüm yönleriyle ele alındığı zirvede TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici ve FODER Başkanı Özlem Denizmen, konuşmacılara katılımlarından dolayı teşekkür ederek plaket verdi. Sorumlu bankacılık anlayışımızla finansal okuryazarlığa odaklanıyoruz Zirvede yaptığı konuşmada finansal okuryazarlığın bugün bütün dünyanın gündeminde olduğunu söyleyen TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, ülke olarak son 3 yılda bu konuda önemli adımlar attık” dedi. Leblebici, şunları kaydetti: TEB olarak da sorumlu bankacılık anlayışımızla bu çalışmalara destek olmak için üzerimize düşeni yerine getirmeye çalışıyoruz. Çocuklarımız hem bugünün hem de yarının sosyal ve ekonomik aktörleri. Onların ileride alacakları kararlar toplumun gelişimini şekillendirecek. İki yıl önce TEB Aile Akademisi çatısı altında şubelerimizde başlattığımız, kurum ve kuruluş, STK gibi organizasyonlardan gelen yoğun talep üzerine şube dışına da çıkardığımız eğitimlerimizle bugüne kadar 140 bin kişiye ulaştık. Toplumun geleceğini de düşünerek, çocuklarımız için de bu konuda harekete geçtik. İnternet üzerinden TEB Çocuk projesini hayata geçirdik. Bu projeyle 650 bin çocuğa eğlenceli ve basit dille ekonomiyi ve tasarrufun yollarını anlattık. Finansal okuryazarlığın fotoğrafını çekiyoruz Zirvede ikinci Finansal Okuryazarlık ve Finansal Erişim Endeksi de açıklandı. Leblebici, “Boğaziçi Üniversitesi ile hayata geçirdiğimiz ve bugün burada ikincisini açıkladığımız Türkiye’nin tek Finansal Okuryazarlık ve Finansal Erişimi Endeksi ile toplumun finansal okuryazarlık durumunu tespit ediyoruz. Endeks ile birlikte toplumumuzun finansal okuryazarlık durumunu ortaya koymuş olduk. Türkiye’nin finansal erişim endeks değeri 39.17 Toplumun finansal hizmetleri kullanma alışkanlıklarının resmini çeşitli açılardan çekmek için hazırlanan Finansal Erişim Endeksi’nde ise temel ürünler, kredi ve mevduat ürünleri, sigorta ve yatırım ürünleri ve ileri finansal ürünler olmak üzere dört grupta değerlendirme yapıldı. Türkiye’nin Finansal Erişim Endeksi 39.17 olarak hesaplandı. Erkeklerin finansal hizmetlere erişimi ise 37.08, kadınların ise 26.39. Evlilerin erişim endeksi 40.03, bekarların ise 37.73. Emeklilerin erişim değeri 44 ile ortalamanın fark edilir seviyede üzerinde kalmaktadır. Emeklilerin sisteme maaş yoluyla dahil oldukları gözlemlenmektedir. Sosyoekonomik statüye göre A grubunda 60’larda olan endeks değerleri, DE grubuna gelindiğinde 33 civarındadır. Bu bir ilandır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle