06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2014 SALI 16 umhurbaşkanları kuş “C değildir. Binaenaleyh ve haddi zatında her kuşun eti de yenmez. Yenmediği için de biz 6 kere gitmişiz 7 kere gelmişizdir.” Demirel hesap adamıdır. Karikatürleri bile rakama dayanır: Soruyor: “679 nedir?” Bilen çıkmıyor.. Kimilerinin aklına Çankaya Köşkü’nün rakımı geliyor. Ama değil. Yanıtı kendisi veriyor: “6 kere giden, 7 kere gelen, 9. cumhurbaşkanı!” O anda.. Bin dolayındaki davetlinin aklından bir tek dua geçiyor: “Allah sana uzun ömürler, zihnin kadar sağlam sıhhat afiyet versin!” nikâhlayabilselerdi.. Ama sonuçlarına bakılırsa AKP adaletinin adalet.. Kalkınmasının da kalkınma olmadığı.. İktidarları 13. yılına girerken gün gibi ortaya çıktı. Şevket Bey’in sözünü ettiği “nikâh” bunlar için “imam nikâhı”... “Partici adalet” ile “rantiyeci kalkınma”nın imam nikâhı! HHH Demirel’in, bu müze ile yaptığı da bir tür “nefsi müdafaa”dır! “Kalkınmayı, demokrasiyi hem de ileri cinsten olanınıben başlattım!” diyenlere karşı bir nefsi müdafaa!.. Demirel, 90 yıllık Cumhuriyette yapılanları ve bunun üstüne kendi bina ettiklerini anlatıyor... Daha doğrusu “tarihi kendisinden başlatmak isteyenlerin” gözüne sokmak istiyor. “cuk” oturuyor. Herkesin gönlünde o boş hayal. Hatta kimileri telaffuz ediyor bile.. “Ah Baba, keşke 15 20 yıl genç olsaydın!” HHH Şevket Bey düzgün, açık seçik konuşuyor: “Bu hiçbir siyasi amacı olmayan bir açılıştır. Ülke tarihinde bir ilk olacaktır! Gerçekten de böyle bir müze de ve böyle bir açılış da 91 yıllık Cumhuriyette bir ilktir.” (İlk olmak pek hüner değil. Tayyip Bey de bir “ilk”! Ama onunki 90 yıllık Cumhuriyette yapılanları inkâr etme, daha da beteri o kötü alışkanlıkla ‘sıfırlamaya yönelik’ bir ilk! Bu köşede, olmaz olsun böyle bir ilk demek de belki bir ilk... Öyleyse diyelim gitsin!) Herkesin çılgın projesi kendine. Demirel’inkini de kardeşinden duyuyoruz: “Amacımız İslamköy’ü toptan müze yapmak!” Doğduğu köyü korumak bir tür içgüdü. Belli ki, iki kardeş köylerini “TOKİ’nin günün birinde gerçekleşebilecek tasallutundan korumak” istiyor. Çünkü İslamköy, adı yüzünden değil bağnaz bir Hıristiyana, IŞİD’ciden beter bir ateiste bile şirin gelebilecek bir köy. Keşke bugünün iktidar sahipleri için de ülkenin birlik ve bütünlüğünü korumak temel bir içgüdü olsa. Demirel’in Müzesi Bir ‘Nefsi Müdafaa’dır siyasetçi olarak daha sonraki yıllarda en önemli öğüdünü de öğrenmiştik: “Karşı taraf her soruyu sorar. Onun vazifesi o. Ama sual ne olursa olsun, sen kendi cevabını vermeye bak!” O programda soruyorum: “Efendim, sonunda bütün Bu bir “1 elin nesi var 2 elin sesi var!” devlet adamları fotoğrafıdır. Kardeşi Şevket Bey olmasa, birkaç söz veya Demirel’in “Cumnhuriyeti ve Nefsi Müdasıfatla anılırlar. Siz faa Müzesi” gerçekleşmeyecekti. nasıl hatırlanmak istersiniz?” Kalkınma Müzesi”. Kızıyor mu yoksa öyle gibi Demirel’in iki sözcüğe mi yapıyor belli değil. indirgenmesini müzenin fikir “Kardeşim, beni bir tek söze babası yaratıcısı, kardeşi cümleye sığdıramazsınız!” Şevket Demirel açıklıyor: Diye kestirip atıyor. “Bu müze demokrasi ile HHH kalkınmanın nikâhlı olduğunu Önceki gün doğduğu köyde ortaya koyuyor!” gerçekleşen muhteşem AKP iktidarı ise aksi görüşte: “siyasetçi bürokrat gazeteci Onlar da “adalet ile vatandaş” katılımlı müze kalkınmanın nikâhlı olduğunu” açılışı festivalinde de gördük söylüyor. ki... Bu görüş de elbet Kendisi kendini iki sözcüğe saygıdeğer. sığdırmış: Keşke adaleti, kalkınma ile “Demirel Demokrasi ve Kanlı Satranç Tahtası Türkiye dahil Ortadoğu’da yürütülen bütün süreçler, küresel güçlerin eylem planı doğrultusunda işliyor. ABD ve Batı asli unsur; sınırlar yeniden çizilecek, yeni güç alanları ve ekonomik çıkarlar şekillenecek... Bakmayın birbirleriyle çatışmalarına, konunun aktörleri AKP, PKK, IŞİD, PYD, Barzani, bu eylem planı doğrultusunda etnik temelli Büyük Kürdistan’ı, Irak ve Suriye coğrafyasında mezhepsel ayrılığa dayalı Sünni ve Şii devletleri örgütlüyor. Parçalanacaklar... Anımsayın, ne demişti Mustafa Kemal Atatürk: “Bir gün, cihan harbinden sonra Ortadoğu’da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir...” Bugünkü cumhuriyetin yöneticileri hangi güçlerin yanında yer alıyor acaba? Olan mazlum halklara oluyor. Yüz binler ölüyor, vahşet, katliam, tecavüz, kan, acı ve gözyaşı... Irak işgalinden başlayarak Arap Baharı’yla Kuzey Akdeniz’de, Mısır, İran, Suriye’de, Batılı egemenlerin, emperyalizmin, “demokrasi ve özgürlük getireceğim” diye yaptığı her müdahale insanlık dışı sonuçlar doğurdu. Demokrasi, özgürlükler yerine ölüm geldi. Despot yönetimler devrildi, daha beteri dinci iktidarlar kuruldu. Huzur yok, herkes birbirini boğazlıyor. Ortadoğu kanlı bir satranç tahtası. Dünden bugüne tablo değişiyor. HHH İktidarın iki yüzlülüğü, oyunu ortada. Bir yandan PKK terör örgütü olacak, diğer yandan aynı örgütle masaya oturulup pazarlık yapılacak! Hani terör örgütüyle pazarlık olmaz, terörle bir yere varılmazdı? Varılıyormuş demek ki, pazarlık sürdürüldüğüne göre... Kimse, kahpece pusuya düşürülüp arkadan vurularak şehit edilen askerler için “aman süreç zarar görmesin” demesin artık. Bu ülkenin çocukları patır patır öldürülüyor. Ayrıca kimse, saldırırken çatışmada ölen 3 HPG gerillası için “infaz edildiler” deyip, bunun ardından pusuda kalleşçe vurulanlara yönelik, “Yüksekova’da 3 asker öldürüldü” eşitlemesine gitmesin. Yeter bu ikiyüzlülük, sahtecilik! Bu ülkede sadece Kürt sorunu yok, bütün yurttaşlar için terör belası var, demokrasi, insan hakları ve özgürlük sorunu var. Sömürü sorunu var. Dinsel ideolojinin baskısı, dayatması, ayrımcılığı var. Yoksulluk, yolsuzluk, yağma var... HHH Küresel egemenlerin, emperyalistlerin kucağında demokrasi ve özgürlük arayanlara, gelecek arayanlara şaşarım. Etnik temelli bir anlayışla yürütülen mücadele, bütün temel hakları, istemleri, beklentileri öteliyor, farkında değil misiniz? Katliamlara sessiz kalanların Kobani’de insanlığı keşfettiğini söyleyen Başbakan Davutoğlu, “Halep, Humus, Lazkiye ve Rakka’da, Arap, Türkmen, Kürt, Hıristiyan öldürülürken neredeydiniz” diye soruyor. Soru doğru, soran yanlış. Kimliği, etnik kökeni, inancı, ideolojisi ne olursa olsun insanların ölümü, aslında insanlığın ölümüdür. Peki o katliamlar sırasında asıl siz neredeydiniz, ne yaptınız? O kanlı coğrafyada yaptığınız siyasetin, örgütlere verdiğiniz desteğin sonuçları aşikâr! IŞİD canilerine “terörist” bile diyemediğiniz günler uzakta kalmadı, belleklerde taze. Ortadoğu’da “Büyük Türkiye” hesapları için kolları sıvayanlar daha büyük tezgâha sürüklendi, sürükleniyor... alkınma kiminle nikâhlı? “Demokrasi ve Kalkınma Müzesi”, Demirel’den çok Cumhuriyetin 50 yılının görsel belgesel öyküsünü sergiliyor. Müze biraz da siyasetçilerin ve gazetecilerin kişisel tarihlerinin müzesi... 10 bin klasörde korunan 6 milyon belgenin ve gazete kupürü ile 6 bin kasetlik ses ve görüntünün içinde on binler, yüz binler, milyonlarla birlikte gazetecilerin haberleri, röportajları, ses ve görüntüleri var. Yirmi bir yıl öncesi... TRT’nin tam borazan olmadığı günler. Yeni seçilmiş Cumhurbaşkanı ile bir soruyanıt programındayız. Sınırlayıcı sorulardan pek hazzetmediğini biliyoruz. Zira K AntiTOKİ Önlem emirel Hasreti Sevgisi Şevket Bey, sonuçta Demirel’in kardeşi. İmalı tek söz etmese de mesajını kullanmadığı sözcüklerle de verebiliyor. Ya da dinleyenlere öyle geliyor. Belli ki sözün başında tedbirini alıyor ya da insana öyle geliyor: “Biliyorum, diyor, buraya Demirel’e olan hasretinizi ve sevginizi gidermeye geldiniz!” Böyle bir söz kimin için söylense biraz abartı, biraz vehim sayılabilir. Ama Süleyman Bey için D ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Bence Paraları Faiziyle Geri Ödemeliler! Geçen hafta çok ilginç bir durum yaşadık. Bilmiyorum kaç okurumuz buna dikkat etti. Ben köşe yazıma sonu büyük bir “katastrofik”  hüsranla biten “Perfect Storm”, yani Mükemmel Fırtına filmini anlatarak başladım ve bizlerin de artık Türkiye’de benzer bir haleti ruhiyede yaşayan insanlar olarak, girdaba kapılmış şekilde kâbus dolu senaryolara çekilip gittiğimizi anlattım uzun uzun. Gazetemizin arka sayfasında ise Işıl Özgentürk, “Melankoli”  başlıklı yazısında, Lars von Trier’nin aynı adı taşıyan filmini aktarıyordu. Görmediğim filmde, Melankoli isimli bir yıldızın dünyaya çarpması bekleniyormuş; Özgentürk de aynı adı taşıyan bu yıldızla ilgili filmi izlerken “Hay Allah sıkıldım, çarpsa da gitsek artık” diye düşündüğünü aktarıyor. Halbuki son zamanlarda Özgentürk, kendini artık neredeyse yaşamın içinde bu filmin bir tutsak seyircisi gibi seyreder hale gelmiş! Şimdi buna tesadüf demek mümkün mü? Tabii ki hayır. Eminim birçok farklı sinemasever vatandaşımız, belki kendilerini aniden bir tsunami veya deprem tarafından yutuldukları başka bir filmin göbeğinde hissediyorlar. Yaşadığımız zaman dilimi, resmen bize zehir olmuş durumda. Işıl Hanım’ı ben aradım ve bu olağandışı ama aslında şaşırtıcı da olamayan!durumu sordum. Kendisi de tabii ki fark etmişti! Bir yandan ülke olarak yaşadığımız mahcubiyet ötesi yüz kızartıcı rota değiştirmeler, dünya kamuoyu önünde alay konusu olmak, sabah akşam “koridor açtımaçmadım” diye söz değiştiren bir “Başkan” (Siyasi sıfatı bir belli olsa vallahi onu da belirteceğim, ama bugün Türkiye’de Başkan’ın hangi anayasaya göre ülkeyi nasıl yönettiği konusunda hiç kimselerin en ufak bir fikri bile yok!); siz deyin uçuruma, ben diyeyim okyanusun göbeğine doğru hızla seyreden bir ülkenin şaşkın fertleriyiz. Herhangi bir tehlike veya kötü olay karşısında, her aklını ve vicdanını kullanan insan, öncelikle bir “kriz masası” kurar, hasar tespiti yapar, bu içine düştüğü durumdan nasıl kurtulacağı konusunda toplantı yapar. Ama emin olun şu anda kimsede buna benzer bir bilinçli çaba görmek bile zor. Tam size sokakta alçakça infaz edilen askerlerimizin yüreğimizi kahreden acısından söz edecektim ki, yeni bir şehit haberi daha geldi. Bu ülke, tarihinde maalesef çok şehit verdi. Yeni bir durum değil. 30 yıldır da Güneydoğu’da çok şehit verdik. Ama hiçbir zaman kendimizi bu kadar kalabalık içinde yalnız, bu kadar çaresiz ve dayanabilecek bir gövdesi olmayan bir şekilde bulmadık. Lütfen kendinizi o askerlerin ailelerinin yerine koyun. Kimi kime şikâyet edecekler? Dost kim, düşman kim? Eskiden belki kanayan yaraları durdurmak için Genelkurmay Başkanı’nın demeçleri, samimi nutukları ve ziyaretleri, bir nebze olsun yara sarardı. Bugün artık şehit ailesinin de, aynen ülkenin kurtuluşunu “demokrasi”de arayan sade vatandaşın da, ne askerden ne de hükümetten duymak istediği tek bir söz yok. Çünkü artık “evladım vatan için öldü” cümlesini bile söyleyecek takat yok hiçbirinde. Her gün değişen çıkar ilişkisi dolu kararların karanlığında, kendilerini devletin bir dalına ait hissedecek duyguları kalmadı! Hani bizler kendimizi bildik bileli araştırmalar yapılır ya? “En güvenilir kurum Türkiye’de hangisi” diye? Hani yanıt hep o üç harfli, devleti kuran kurumdan yana şekillenir ya? Gerçekten çok merak ediyorum, çoktandır kamuoyu araştırmalarında denk gelmediğim bu araştırma bugünlerde tekrar yapılsa, ortaya ne çıkar diye... Biliyorsunuz, o meşhur deyimin tekrar ettiği gibi, bu ülkede her şey olabilirsiniz, ama rezil olamazsanız. İşte balık hafızalı toplumumuz hakkında söylenilen bu sözler bile artık boyut değiştirdi.  Yüz kızartıcı hangi suçu işlerseniz işleyin, konu artık nasıl “arazi olup” kendinizi veya suçlarınızı unutturabileceğiniz değil, konu tam tersine, silah elinizdeyse, nasıl zeytinyağ gibi üste çıkmak için yapacağınız hamlelerdir. Hatta sıfırlayamadığınız için bir kısmı elinizden alınan ganimetler varsa, onlara da son sürat daha yılı dolmadan kavuşturulacağınız gibi, sizin hakkınızdaki temizlenememiş iddiaları gündeme taşıyan gazeteci veya karikatüristleri de oku tersine çevirerek suçlayabilecek yüzsüzlükle yüklü olabilirsiniz artık! Ama durun, dahası da olabilir! Mesela neden bu 10 ay boyunca “merkez ticari misafir” ve diğer “mağdur”ların “boş” yere el konulan(!) paraları için faiz işletilmesin ki! Bence artık bu iş oralara kadar varmalı, böylece çeşitli bakan mahdumları ve misafirleri, bu işten sıyrık almadan çıktıklarını görerek rahatlamalıdırlar.. Var mı itirazı olan? Cumhuriyet Bayramımızı bu trajikomedilerin orta yerinde, her zamankinden daha da gür bir sesle kutlamak, boynumuzun borcu olsun! HARBİ SEMİH POROY BELEDİYEİŞ Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmetler İşçileri Sendikası GENEL KURUL İLANI Sendikamızın 10. Olağan Genel Kurulu aşağıdaki gündemi görüşmek üzere, 15 Kasım 2014 Cumartesi günü, saat 10.00’da, DSİ Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Devlet Mahallesi İnönü Bulvarı No. 16 Çankaya/ANKARA adresinde toplanacak ve 16 Kasım 2014 Pazar günü sona erecektir. Bu toplantıda çoğunluğun sağlanamaması durumunda, ikinci toplantı yine aynı adreste, 22 Kasım 2014 Cumartesi günü, saat 10.00’da yapılacaktır. Tüm delege ve ilgililere duyurulur. BELEDİYEİŞ SENDİKASI GENEL YÖNETİM KURULU GÜNDEM 1. Yoklama ve açılış. 2. Genel Başkanın açılış konuşması. 3. Divan seçimi. 4. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı. 5. Konukların tanıtımı ve konuşmaları. 6. Komisyonların seçimi. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” Tüzük Komisyonu. Tahmini Bütçe Komisyonu. Hesap Tetkik (İnceleme) Komisyonu. Mevzuat ve Öneriler Komisyonu. Raporların müzakeresi. Yönetim Kurulu. Denetim Kurulu. Disiplin Kurulu. Komisyon raporlarının görüşülmesi ve Genel Kurul’un onayına sunulması 9. Genel Yönetim Kurulu’nun eleştirilere cevabı. 10. Kurulların aklanması. 11. Seçimler. a) Genel Yönetim Kurulu ve yedekleri. b) Genel Denetim Kurulu ve yedekleri. c) Genel Disiplin Kurulu ve yedekleri. d) Türkİş Delegeleri. 12. Öneriler ve kapanış. (Basın:67493) a) b) c) d) 7. a) b) c) 8. BULMACA SEDAT YAŞAYAN T.C. BAKIRKÖY 2. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/434 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur. 17/10/2014 1. İhale Tarihi: 11/11/2014 günü, saat 10.30 10.40 arası. 2. İhale Tarihi: 27/11/2014 günü, saat 10.30 10.40 arası. İhale Yeri: Anadolu Otopark Yenibosna Merkez Mah. Çınar Cad. Kavak Sok. No: 33 Bahçelievler/İST. No: 1 Takdir Edilen Değeri TL.: 20.000,00 Adedi: 1 KDV: %1 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): 34FK4529 plakalı, 2008 model, Renault marka, rengi gri, 34 FK 4529 plakalı Renault marka, Cliosymbol Extra 15 tipi, 2008 Model, otomobil cinsi, gri renk, anahtar ve ruhsatı yok, muhtelif yerlerinde çizikler var, teyp yok, siyah kumaş kaplamalı araç. (İİK m.114/1,114/3) *: Bu örnek, bu yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 66658) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kimi Türk 1 toplulukla 2 rında nevruza verilen 3 ad... Yunan 4 mitolojisin 5 de tutku tan6 rıçası. 2/ Güzel sanat... 7 Bakır, nikel 8 ve çinkodan 9 oluşan gümüş görü 1 2 3 4 5 6 7 8 9 nüşünde bir ala 1 A N D A N T E B şım. 3/ Eski dilde 2 K E R K İ R O L gelin... Bir nota. 3 Z AM U 4/ Kimi balıkla 4 U Ş İ S E P T İ S İ ZM rın iste kurutulaL A P İ N A rak yapılan pas 5 T 6 İ L İ K D P O tırması. 5/ SoyunS EMA N dan gelinen kim 7 K A N İ G L O A T U se... Bartın’ın bir 8 ilçesi. 6/ Genel 9 O K A L İ Ş A R likle tahıl ölçmede kullanılan bir ölçek... Kemiklerin yuvarlak ucu. 7/ Uzun boyunlu ve kulpsuz küçük rakı sürahisi. 8/ Sodyum elementinin simgesi... Su geçirmez kumaştan yapılan bir tür spor ceket. 9/ Kulak iltihabı... Itırlı bir bitki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Manisa’nın Akhisar ilçesinde, ilkbaharda kutlanan geleneksel şenliğe verilen ad... Numaranın kısa yazılışı. 2/ Utanç duyma... İnanç, iman. 3/ Bir pamuk cinsi. 4/ Kıvırcık bir saç biçimi... Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad. 5/ Büyük Okyanus’ta küçük bir adadevlet... Tarlalar arasında sınır çizgisi olarak kullanılan ekilmemiş bölüm. 6/ Metal ya da tahta çubuklara iki değnekle vurularak çalınan bir çalgı. 7/ Bağışlama... Hile, düzen. 8/ Anadolu’nun güneyindeki dağ sırası... “Bayram gelmiş neyime / damlar yüreğime” (Türkü). 9/ Edirne’nin bir ilçesi... Kuşbaşı et.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle