07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA Bir ergen grubunu vitrinlere bakarken görüyorum. Cep telefonlarına dikkatle bakıyorlar. Hepsinin modellerini, özelliklerini biliyorlar. 3G, internet bağlantısı, Facebook, Twitter, fotoğraf çekme. Optik zoERDAL ATABEK 1 om derecesi, megabitler... Gençler için yeni bir dünya, yeni bir kültür. Hızlı bir değişim yaşanıyor. Geçmişin haftaları, günleri artık yerlerini dakikalara, saniyelere bırakıyor. Posta pulunun ortadan sessiz sedasız kalktığını bile fark etmiyoruz. Mektup zarfları unutuluyor. Postaneler artık gelinen gidilen yerler değil. Bilgisayar ekranları yeni bir dünya sunuyor ve hepimiz farkına bile varmadan ekranların karşısında yaşıyoruz. Televizyon ekranı. Bilgisayar ekranı. Tablet ekranı. Cep telefonu ekranı. Haberler, mesajlar, bilgiler, görüntüler, renkli filmler, müzik, sinema... Yeni dünyamız ekranın karşısında biçimleniyor. Yeni bir dünya kültürü doğuyor. Dijital dünya kültürü. Çocuklarımız artık bu dünyanın çocuklarıdır. Bu kültürün çocuklarıdır. Onları tanıyor muyuz? Yoksa eski bilgi şemalarımızın çerçevesinden bakıp onları bu çerçeveye oturtmaya mı çalışıyoruz? Küreselleşmeyi tanımadan bu sorunun yanıtını veremeyiz. Küreselleşme nedir? Ekonomi küreselleşti ve yeni bir dünya yarattı. Üretim artık dünya ölçeğinde yapılıyor. En ünlü uluslararası markalar ürünlerini işgücünün en ucuz olduğu, elektriğe çok az ödendiği, maliyetlerin en aza indirildiği yerlerde yaptırıyor. Giydiğiniz kazağın etiketinde ya ‘China’ ya da ‘Taiwan’ yazıyor. İşçi maliyetleri haftada bir doların altında. En ünlü oto firmaları üretimlerini Uzakdoğu’ya ya da Güney Asya’ya kaydırıyor. Üretim küreselleşiyor. Tüketim de küreselleşiyor. Kapitalizm doğası gereği her zaman ‘en az maliyeten yüksek kâr’ ilkesiyle çalışıyor. En ucuz işgücü olan yerlerde üretim yapılıyor. Ürünler kârın en yüksek olduğu yerlerde satılıyor. Tüketim artık insanların gereksinmelerinden koparılmış durumda. Güçlü reklam kampanyalarıyla insanlar sürekli tüketime yönlendiriliyor. Satın almak artık bir yaşam biçimi olmuş. İnsanlar satın almak için satın alıyor. Psikolojik bir kısırdöngü yaratılıyor ve insanlar neyi neden aldığını bile bilmeden sürekli alışveriş yapıyorlar. Homo marketicus; yeni bir insan modelidir. Alışveriş yapıyorum, öyleyse varım. Yeni varoluşçuluk bu oluyor. Bu yeni küresel ekonomik kültür yeni bir düşünbiçimmentalite yaratıyor: Bütün dünya bir pazardır. Her şey ya satılıktır ya kiralıktır. Her şey satılıktırkiralıktırsatılıralınır. Her şey insan dahil metadır. Her şey senin içindir. Her şeyi alabilirsin. Her şeyin en iyisi senin olmalıdır. Her şeyin en yenisi senin olmalıdır. Duygular, düşünceler, dünya görüşü, ideolojiler önemsizdir. Önemli olan en iyisine sahip olmak, eğlenmek, üstün olmaktır. Küresel ekonominin insanlara da, toplumlara da söylediği budur. Bunun için kredi kartını icat etmiştir. Kredi kartı para düşünmeden harcama yapma kolaylığı vermektedir. Online satışlar alışverişin kolaylaşması için icat edilmiştir. Yüzyılın en çarpıcı icatları pazar ekonomisiyle ilgili olanlarıdır. Kredi kartları, online satışlar, satış sonu hizmetleri vb. kolaylıklar... Üretim toplumunun uyarısı şuydu: HARCAMA, BİRİKTİR Tüketim toplumunun önerisi şudur: SATIN AL KARTLA ÖDERSİN (Kartı kim öder? Düşünme!) DİZİ 9 Küreselleşmiş dünyada gençlik Ekran çocukları Sorumluluk duygusu ve çalışmak yerini istemeye bıraktı l Cep telefonu başka bir boyut yarattı. Görüntülü konuşma, 3G ile internet bağlantısı artık küçük bir ekranda dünyayı görmedolaşmailetişim kurma gücünü veriyordu. Çocuklar ve ergenler artık bu dünyaya doğuyorlar, bu dünyada büyüyorlardı. Onlar yeni çağın çocuklarıydı. Tanımak zorunda olduğumuz onlardır. Bilgi de pazarlanmaktadır, ekonomik değeri vardır. Bundan ötürü de bu yeni çağa ‘bilgi çağı’ denmektedir. Bu durumu olanaklı kılan ise ‘bilişim devrimi’dir. Bilişim devrimi televizyonu evlere soktuğu zaman dünya küçülmüştü bile. Canlı yayınlar dünyanın bütün olaylarını anında evin içine getiriyor, sesler ve hareketler hemen izlenebiliyordu. Renkli televizyon yeni bir dünya yarattı. Sonra bilgisayarlar geldi. İlk PC’ler (personel computerkişisel bilgisayar) için IBM’nin efsane CEO’su Jack Welch’in ‘Kim alır bunları?’ diye dudak büktüğü söylenir. Yanılıyordu. Kısa sürede PC’ler herkes tarafından kullanılır oldu. İnternet ayrı bir devrim oldu. Artık dünyanın her yanı birbirine bağlanmıştı ve saniyeler içinde iletişim kuruluyordu. İnternet içinde sosyal siteler, Facebook, Twitter gibi sosyal ağlar kısa sürede insanların yeni sosyal medyası oldu. Yaratıcılarını zengin eden yeni buluşlar dünyayı değiştiriyordu. 2013’ten 2014’e Geçerken: Gezi, Yolsuzluk ve Sandık Dün sona eren 2013’ün akıllardan gitmeyecek olayı Gezi Parkı Direnişiydi. On bir yıllık AKP iktidarının baskıcı, müdahaleci politikalarına halk ilk kez kitlesel bir biçimde isyan etti. Sadece Taksim Gezi Parkı’nda da değil, yurdun dört bir yanında günlerce meydanlardan inmedi. Hem de polisin görülmemiş şiddetteki müdahalesine rağmen. 2014’ün en konuşulanının ne olacağı ise daha ilk günden belli: Sandık! Bu yıl, önce yerel seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı seçiminin önemi zaten biliniyordu. Ancak 2013’ün son günlerinde patlayan yolsuzluk soruşturmaları, bu seçimlerin niteliğini değiştirdi. Seçimler birçok siyasi aktörün geleceğini, kaderini belirleyecek. Bunların başında Başbakan Erdoğan geliyor. Gezi protestoları ve yolsuzluk operasyonları öncesinde hedefi Çankaya Köşkü idi. Aldığı tüm darbelere karşın hedef hâlâ aynı. Yerel seçimde yüksek oy almak ve dört ay sonra yapılacak Çankaya seçiminde halkın oylarıyla seçilecek ilk cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmek. Peki, bu hedef için nasıl bir kampanya yürütüyor? Yolsuzluk operasyonunu yapan Emniyet birimlerine yönelik tasviye ile yetinmeyip savcıyı halka meydanlarda şikâyet etmeye başladı. Gezi’de olduğu gibi, yolsuzluk soruşturmalarının da arkasında “iç ve dış komplo” olduğuna halkı inandırmaya çalışıyor. Görünen o ki, seçimde alacağı destekle kabinesine, bakanlarına ve hatta aile bireylerine uzandığı ileri sürülen yolsuzluk iddialarını yargıda değil, sandıkta aklamak istiyor. Geçmişte kazandığı oy oranını yakalaması halinde kendini aklanmış da sayacak. O nedenle “sandık” öncelikle Erdoğan’ın kaderini belirleyecek Onları tanımak zorundayız Kullanat kültürü Günümüzün geçmişten en önemli farkı ‘hız ve değişkenlik’tir. ‘Hız ideolojisi’ Paul Virilio tarafından çağın paradigması olarak tanımlanmaktadır. Artık her şey hızlıdır: Hızlı beslenmefast food. Hızlı yaşamafast life. Hızlı araba kullanma. Hızlı tanışmahızlı sevişme. Hızlı tüketme. Hızlı bıkma. Her şey hızlıdır. Durup düşünmeye zaman da yoktur, gerek de. Hıza eşlik eden özellik değişikliktir. Artık uzayan hiçbir şeye tahammül yoktur. Her şey kısa sürede olup bitmelidir. Bu özellikler çocukların davranışlarını da değiştirmiştir. Çocuklar artık; İsteyici isteğini alıncaya kadar tutturucu, Alıcı aldığından hızla bıkıp yenisini isteyici, Hızla tüketici yiyecekler, oyunlar oyuncaklar, Hemen yenisini isteyici özellikleri taşımaktadırlar. Bu kısa döngü ilerdeki yıllara da taşınacaktır. Günümüzün beş yaşındaki çocuğu; Hızlıdeğişençok renklihareketliçok seslimüzikli nesnelere ilgi göstermektedir. Bunları da televizyon çizgi filmlerinde, Bilgisayar oyunlarında, Renkli ekranlarda bulmaktadır. Çocuklarda zayıflayan duygular ise; Sorumluluk, Sabırlı olmak, Hazzı geciktirmek, Çalışmak, Görevini bilmek, Davranış sınırlarını bilmek, Olmaktadır. Ailelerin bu noktalarda çok dikkatli olmaları gerekmektedir. düşündürmektedir. Böylece düşünceler, duygular, idealler, hedefler, yaşam değerleri sadece ve sadece ‘kişinin çıkarına yararlılık’ açısından görülecek, gerekli yerde ve zamanda kullanılacak ve atılacaktır. Böylece geçmişin ‘idealist kişilikler’i günümüzde ‘oportünist’ (fırsatçı) kişiliklere dönüşmektedir. Kişinin ‘ne olduğu’ değil, ‘nasıl göründüğü’ önem kazanmaktadır. Görüntü her şey olmaktadır. Bu da görüntü veren ve erişilir kılan sosyal ağların gücünü açıklamaktadır. Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlar geçmişin yüz yüze iletişiminin yerini almakta, insanlar birbiriyle bu sosyal medya aracılığı ile haberleşmektedir. Çocuklarımız, ergenlerimiz, gençlerimiz bu ortamda büyümekte, bu ortamda yaşamakta, bu ortamın değerleriyle hareket etmektedir. Bugünün 15 yaşındaki bir ergeni, Bağımsızlık arayışını; ‘bağımsız harcama ve tüketme’ olarak anlamakta, Kimlik arayışını; ‘sahip olduğu markalarda’ (giyim, cep telefonu vb.) bulmakta, Yakınlık arayışını; online iletişimle sağlamakta, Cinsellik konusunu; kararsız dostluk ve erotizm arasında aramakta, Başarı gereksinmesini; üstün olma ve araçlara sahip olma ile tanımaktadır. Böylesine ‘markalı ürünlersürekli tüketimsahip olmaüstün kılma’ sloganlarıyla şaşırtılmış bir ortamda ergenlerin kendi dünyalarını böyle tanımlamaları kaçınılmaz olmaktadır. Burada, ergen anne ve babalarının da benzer yaklaşımlara sahip olmaları da bu durumu pekiştirmektedir. Geçmişte ‘çocuk terbiyesi’ diye bir aile anlayışı vardı. Günümüzde ‘çocuğumuzun dehasını keşfetmek’ hedefi var. Kaderleri birbirine bağlı Erdoğan’ın kaderi, AKP’yi birlikte kurduğu yol arkadaşı Cumhubaşkanı Abdullah Gül’ün durumuna da netlik kazanacak. Yerel seçimde alınacak düşük oy Erdoğan’ın Köşk yolunu kapatırken, Gül’ün ikinci kez seçilmesi olasılığını güçlü biçimde gündeme getirebilir. Yolsuzluk operasyonuna karşı meydanlarda yüksek sesle işlemeye başladığı “paralel devlet”, “devlet içinde çete” söylemleriyle Başbakan aslında Fethullah Gülen Hareketi’ni de sandıkta oylatacak. Erdoğan’ın oylarındaki düşüş de yükseliş de kaçınılmaz biçimde “Cemaat” ile bağlantılandırılacak. Erdoğan’ın zayıflamasıyla eli güçlenecek olan Cemaati, tersi durum yaşanırsa zor günler bekliyor olacak. Kılıçdaroğlu da oylanacak Kader seçimine giren bir diğer aktör CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu. Sadece soldan isimlerle değil, geniş halk kesimlerine hitap edecek geniş yelpazede adaylarla meydana çıkan CHP de kampanyasını yolsuzluk ve rüşvet operasyonu üzerine kuracak. CHP son seçimlerdeki oyu yüzde 26. Bu oyu kazanması Kılıçdaroğlu’nu rahatlatmaz. İki psikolojik sınır var. Birincisi tüm oyların en az yüzde 30’unu almak. İkincisi ise AKP’nin kalesi İstanbul’u kazanmak. İşte bu noktada CHP’nin İstanbul adayı Mustafa Sarıgül, alacağı oylarla sadece kendinin değil, aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun da kaderini çizecek. HHH Kaderleri birbirine bağlı siyasetçilerin yarışında bakalım kim gülecek, kim ağlayacak... Yeni yıl ‘özgürlük’ getirsin En büyük dileğimiz Tuncay Özkan, Hatice Duman, Deniz Yıldırım, Füsun Erdoğan, Hikmet Çiçek, Turhan Özlü ve Erol Zavar’ın da aralarında bulunduğu 64 meslektaşımıza yeni yılın “özgürlük” getirmesi... Dışarıdayken “tutsak” düşen arkadaşımız Bünyamin Aygün’ün bir an önce sağ salim ailesine kavuşması... Ve hepimize özgürlük ve demokrasi dolu bir yıl... Deha keşfi yarattı; ‘Kullan ve at’ Kullanmak ve atmak, her şeyi yeniden yeniden alarak ekonomiyi canlandıracaktı. Bu da insanlarda her şeyin kulanılıp atılabileceği bir davranış modeli geliştirdi. Bir çalışmasında bunu dile getiren sayın Prof. Dr. Füsun Çuhadaroğlu Çetin (ÇocukErgen ve Yetişkin Psikiyatrı) bu davranışın yaşam anlayışını değiştiren etkisine dikkat çekmiştir. Böyle bir davranış modeli her şeyin kullanat tarzına uyabileceğini Küresel kültürün tüketime dayalı ekonomisi yeni bir davranış kalıbı Yarın: Gençlik tüketim kültürünü sorguluyor T.C. SİNCAN 4. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: Ankara İl, Etimesgut İlçe, 46771 Ada No, 1 Parsel No, BAĞLICA Mahalle/ Mevkii, 2 Bağımsız Bölüm. İlgili taşınmaz Bağlıca Mah. 1204. Sk. 1205. Sk. Muammer Cad. ve Pazar yeri caddelerinin kesiştiği alanda 46771 adada Yuvam Atak ismi ile yapılan koop. binalarının A bloğunun zemin kat 2 No’lu bağımsız bölüm bu adrestedir. Daire mimari A blok zemin katta bulunan güney ve doğu cephelidir. 3 oda salon, mutfak, banyo, tuvalet, antre ve iki balkondan oluşmaktadır. Dairenin dış kapısı çelik kapıdır. İç kapıları Amerikan panel kapıdır. Pencereleri de plastik doğramadır. Islak zeminler seramik kaplıdır. Brüt 141 m2’dir. Ancak diğer zeminleri yapılmamış olup, beton hali ile durmaktadır. Tuvalet ve banyo duvarları tavana kadar fayanslıdır. Diğer duvarları ise alçılı, kartonpiyerli, plastik badanalıdır. Mutfakları boş olup, dolap yoktur. Doğalgazı bağlı değildir. Kombisi ve petekleri takılı değildir. Yüzölçümü: 141 m2 Arsa Payı: 190/7829 İmar Durumu: Var Kıymeti: 150.000,00 TL KDV Oranı: %1 1.Satış Günü: 14/02/2014 günü 10:10 10:15 arası 2.Satış Günü: 20/03/2014 günü 10:10 10:15 arası Satış Yeri: SİNCAN ADLİYE MEZAT SALONU Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşin 2011/1262 TLMT. ci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlef içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi isleyenlerin 2011/1262 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 19/12/2013 VEFAT Baromuzun 7881 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT ALTAN ÖZGEN 31.12.2013 tarihinde vefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi 01.01.2014 Çarşamba günü (bugün), Heybeliada Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip Heybeliada Mezarlığı’na defnedilecektir. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI Yaşadım! Erik ağaçları şahidimdir Yıldızlar şahidimdir. Yaşadım! Avuçlarımın gücü yettiği kadar Dağları, kadınları, meyveleri Yaşadım! İncirin dallarına yürüyen süt Yonca tarlasından gelen nefes Horoz ibiğinden damlayan kan Yollar ve sevgili türküler şahidimdir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 80704) CEREN VE SILA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle