07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 Küçük’ü ilk arayan Sami Hoştan oluyor. Kazada biri ölen, diğeri yaralanan Hüseyin Kocadağ ve Sedat Bucak’ı, Veli Küçük yakından tanıyor. Devletin PKK’ye karşı verdiği mücadelede Bucak aşiretinin oynadığı rol Küçük tarafından elbette yakından biliniyor. Hüseyin Kocadağ’ı da o bölgedeki görevi sırasında tanıyor. Ayrıca Abdullah Çatlı’nın “Mehmet Özbay” kimliğini kullanması da Küçük için bir sır değil. Balıkesir Emniyet Müdürü Nihat Camadan’ı arayarak olayla ilgili ilk bilgileri veren de Veli Küçük. Ergenekon davası yandaş medyanın iddia ettiği gibi bir ‘Susurluk uzantısı’ veya bir ‘Susurluk davası’ değildir. İddianamede bu konuda bir suçlama yoktur. Ancak Veli Küçük’le ilgili bölümlerde, Veli Küçük’ün “Susurluk’un tam göbeğinde” olduğu iddiası sıkça dile getirilmektedir. Bu nedenle duruşmalarda zaman zaman Susurluk’a ilişkin beyanlarda bulunulmaktadır. 30 Ocak 2010 günü 133. celsede Veli Küçük’ün Susurluk hakkında söylediklerini aktaralım: HHH “Balıkesir’in Susurluk ilçesinde bir araba bir kamyona arkadan vurur. Arabanın içindeki beş kişiden üçü ölür. Olaya hemen el konulur. Kazaya karışan arabadan silahlar çıkar. Soruyorum, o arabadan çıkan silahlar suç ise gerekli cezayı verselerdi. Bu silahların üzerinde numaraları var mıydı? Vardı. Peki, bu silahların nereden geldiğini niye kimse sormadı? Niye kimse araştırılmadı? Ancak Veli Küçük, nasıl oluyorsa Susurluk’un tam merkezinde... Daha eli Küçük’ün Susurluk V kazasından nasıl haberi olduğu bugün için artık bir sır değil. Ben alırım fotoğrafımı size veririm, derim ki ‘Ben Veli Küçük’üm, bana Ali Büyük şeklinde kimlik yap.’ Siz de yaparsınız. O sahtedir. Devlet beni çağırırsa, ‘Veli Küçük gel sana yeni bir kimlik vereceğim’ deyip verirse, bir de pasaport verirse Ali Büyük olarak, bunun nesi sahte olur. Bu neden incelenmedi? Şimdi Veli Küçük, Susurluk’un merkezinde deniliyor. O vakit bu kimlik neden araştırılmadı? Kim verdi bu kimliği? Bu pasaport niye verildi? Nasıl verildi? Araştırılsaydı. Ama Veli Küçük, Susurluk’un merkezinde... Hâlâ yargılanıyorum. Bu ayıptır.” HHH Veli Küçük’e Susurluk’u tekrar sorunca, şunları söyledi: “Abdullah Çatlı’ya Mehmet Özbay kimliğini, kullandığı pasaportları, tabanca ruhsatını ve araçta çıkan silahları veren veya verenlerin üzerine gidilmedi. Gidilmemesi mi gerekiyordu? Bunlar hâlâ sorulamıyor. Bu nedenle Veli KüçükSusurluk klasiği oluşturuldu.” Veli Küçük, Abdullah Çatlı’yı ‘Mehmet Özbay’ olarak tanıdığını söylüyor. Bütün ifadelerinde bunu tekrar ediyor. Gerçekten öyle mi? Kocaeli’de alay komutanı iken Sami Hoştan’ı yemeğe davet ettiğinde, Hoştan’ın yanında kim vardı? ‘Mehmet Özbay’ mı, yoksa Abdullah Çatlı mı? Bu yemeği anlatan Hoştan, “Doğru dürüst yemek yiyemedik, Veli Küçük’e masraf olmasın diye. Çünkü Veli Paşa, hesabı başkalarının ödemesine izin vermez, mutlaka kendisi öderdi” diyor(*). (*) HİKMET ÇİÇEK’in “Ben Veli Küçük” başlıklı belgesel kitabından alıntıdır (Kaynak Yayınları, 2013) “Devletin doğrusu, söyle mek gereken gerçeklerle su smak gereken gerçeklerin bil eşiminden oluşur.” RİVAROL Susurluk’un Merkezinden! Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN YENİ YIL AVUNTUSU Arsız misafirler gibi bıkmadan usanmadan çalar kapıları bir gün herkese uğrar geçmişin acıları zamanlardan kocaman denizlerin olur kıyılarında çocukluğunun limanları olmayan mendireklerinde dinmeyen fırtınalar hep çeyrek depo hayatlarla döner küçük balıkçılar kim karşılayacak yok ki yarınları göklerden karlar da yağar iyilikler kötülükler de ıssız kasaba gölgelerinde ölümle kol kola gezer kış ihtiyarları sen de saklan çıkma sokaklara yoksa savrulursun yağmurlarla kuşlarla gene de bu sabah aç bütün pencerelerini kanatlansın umutların yeni yılla avunursun. A. KADRİ ERGİN Kötü Bir Yıl Geçirdik Savaşlar, ölümler, doğa yıkımları, krizler... 2013 yılı Türkiye’ye ve dünyaya uğursuz geldi. Sanat, basın ve spor dünyamızdan birbiri ardına gelen ölüm haberleri bizleri yasa boğdu. Yaşamlarında içimizin ısınmadığı, sevmediklerimiz, ama başkalarının sevdikleri de vardı aralarında. Ölümün insanları eşitlediğini unutmaksızın aramızdan ayrılanları anımsayalım. Yazar, gazeteci ve araştırmacılar Metin Kaçan, Mehmet Ali Birand, Sadun Tanju, Savaş Ay, Leylâ Erbil, Aytunç Altındal; Müzik insanları Ferdi Özbeğen, Müslüm ‘Baba’ Gürses; Ressam Burhan Doğançay; Bilim insanları Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara; Spor insanları Cemal Saltık, İbrahim Yazıcı; Tiyatro ve sinema oyuncuları Tuncel Kurtiz, Nejat Uygur, Tomris Oğuzalp, Osman Gidişoğlu, Metin Serezli, Macide Tanır, Tekin Akmansoy, Dinçer Çekmez aramızdan ayrıldılar. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 65 yıllık hayat arkadaşı Nazmiye Demirel, eski OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu, eski emniyet müdürü ve İçişleri Bakanı Necdet Menzir, İhlas Holding kurucusu, Türkiye TV ve Türkiye gazetesinin sahibi Enver Ören yaşamlarını yitirdiler. HHH Gezi olaylarında genç insanlarımızı yitirdik. Direnişçiler Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan ve Ali İsmail Korkmaz’ı; yoğun biber gazı nedeniyle yaşamını yitiren temizlik işçisi İrfan Tuna’yı sonsuzluğa uğurladık. Onlarca gencimiz bu olaylarda sakat kaldı. 11 Mayıs 2013 günü Reyhanlı, Hatay’da düzenlenen iki ayrı bombalı terör saldırısında 52 kişi öldü, 146 kişi yaralandı. Bombalı araçlarla düzenlenen bu saldırı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı terör eylemi olarak kayıtlara geçti. HHH Uyduruk deliller, gizli tanıklarla sürdürülen Ergenekon, Odatv, KCK gibi davalardan olan Balyoz davasında Yargıtay 9. Ceza Dairesi, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği 237 kişi hakkındaki mahkumiyet kararını onadı. Karar hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçti. Ergenekon davası ise Yargıtay aşamasında, karar bekleniyor. HHH 17 Aralık’ta ise tiksinerek, öfkelenerek izlediğimiz yolsuzlukrüşvet olayları patlak verdi. AKP hükümeti “eski” müttefiki cemaat ile şiddetli bir kavgaya tutuştu. Kavga kızıştıkça halka karşı oynanan oyunlar, soygun düzenekleri, yolsuzluklar birer ikişer ortaya dökülüyor; “demokrasi”, “hukukun üstünlüğü”, “adalet” kavramlarının boyaları dökülüyor. Olan bitenleri dehşetle izliyoruz. Dileriz 2014’ü çok farklı yaşarız. Yeni yıl ülkemize ve dünyamıza iyilikler getirir. Tüm okurlarımın yeni yılını kutlar, esenlik, huzur, barış, mutluluk ve başarı dolu günler dilerim. önce de belirttiğim gibi, kazadan sonra beni Sami Hoştan aradı. Durumu bildirdi. Sedat Bucak’ın yaralı olduğunu söyledi. Sedat Bucak’ın aşireti, PKK’nin Urfa’ya girmesini engelleyen aşirettir... O Sedat Bucak, benim kardeşim gibi sevdiğim bir insandır. Haberi alır almaz Balıkesir jandarmasını aradım. Ancak görüşebilecek kimseyi bulamadım. Daha önce beraber çalıştığım Balıkesir Emniyet Müdürü Nihat Camadan’ı aradım. Sedat’ın çok ağır yaralı olduğunu ondan öğrendim. Daha önce belirttiğim şekilde Mehmet Özbay hakkında bilgi verdim. Abdullah Çatlı’nın Mehmet Özbay kimliğiyle dolaştığı daha önce basında yer almıştır. Kazadan sonra sahte kimlik kullanıyor, denildi. Sahte kimlik değildir. GÖRÜŞ MİTHAT MELEN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ‘G NOKTASI’ [email protected] Hesap Verme Kültürü Avrupa Topluluğu 1973 yılında altı üyeden dokuz üyeye çıkarken ben altı ay AET’nin komisyonunda staj yapıyorum. Doğduğumdan beri politikanın içindeki bir aileden gelmeme rağmen beni Avrupa demokrasileri, vicdan ve girişim hürriyeti, kuvvetler ayrılığı, yargının dokunulmazlığı, basın ve medya özgürlüğü ve her şeyden önce de politikacıların haysiyetli ve dik duruşu çok etkilemişti. Küçücük bir ülke olan Belçika’nın hükümet düşmüşken bile nasıl tıkır tıkır çalıştığını, devletin her yerde var olduğunu; polisin, politikacının değil, devletin emrinde olduğunu görmüştüm. Biraya yüzde 2.5, kahveye yüzde 2.8 zam gelince bilinçli halkın nasıl sokaklara döküldüğünü, zaten düşmüş hükümeti protesto yerine üç gün kahve ve bira boykotu yaptığını görünce, hayretler içinde kalmıştım. Ancak dikkatimi en çok çeken de yıllarca süren genişleme müzakerelerinde ufacık bir kavga gürültü olmadığı gibi kişisel sataşmalar ve şiddetin sokakta bile yaşanmayışıydı. Belçikalılar bugün de çokkültürlü etnik yapılı, beşaltı dil konuşan bir halk olmasına karşın hâlâ bu olaylar ve tepkilerine halk böylesine sessiz kalabilir? ABD’yi gördüm. Hatta Washington D.C’ye ilk gidişimde dönemin başkanı Jimmy Carter’la karşılaştım. ABD demokrasisi gerçekten Avrupa demokrasilerinin önünde bir yapıya sahip. Yargıcını, şerifini, muhtarını, belediye başkanını, belediye meclisi üyesini, valisini, kongresini halkın kendisi seçtiği gibi seçilenleri de seçilenlerle denetliyor. Şimdi bana herkes, “Oralarda yolsuzluk yok mu” diye sorabilir. Mutlaka vardır. Ancak düşünün. Yüzde 4 yerine yüzde 3 faizle ev kredisi almış diye bir cumhurbaşkanını anında görevden alabiliyorlar. Hele seçim için harcadığınız paralarda bir yanlış yapın. Sizi sürüm sürüm süründürürler. Hadi, verginizi ödemeyin bakalım! Değil başkan, allamei cihan olsanız hiç şansınız yok. Diyelim imar planlarını değiştireceksiniz. Halkın oylarını almadan bir adım atamazsınız. Çünkü size oy veren halkın isteklerine saygı göstermek zorundasınızdır. Bir küçük kasabada eskimiş kar makinelerini yenilemek için milletin önünde açık artırmayla satış ve yeni makine alımı yapılıyor. Her şey şeffaf. Arada sırada AB İlerleme Raporları geldikçe Kopenhag kriterlerinin temel prensipleri üzerinden eleştirilere tahammül edemiyoruz. Son on beş gündür Türkiye’de olanlara bakın. Acaba hangi demokratik ülkede halk bu olaylar ve tepkilerine böylesine sessiz kalabilir? Komşunuz Yunanistan’da bile üst üste üç dört kez seçim yapılıyor. Hiç kimse de seçim dışında çözüm aramıyor. Siz ise hükümetten on bakan değiştiriyorsunuz, sonra da güvenoyu istemiyorsunuz. Halbuki en doğru yol seçimle çözüm bulmak, seçimle gelip seçimle gitmek. Ve bazı kararları millete bırakmakta yarar var. Bir de dikkat edin, zaten kıl payı dengede giden ekonomi bir de takla atarsa değil hükümeti, rejimi bile ayakta tutmakta zorlanırsınız. Dünya ekonomilerinin sallandığı bu dönemde Türkiye bulunduğu bu bölgede çok dikkatli olmak zorunda. Hanımlar, beyler ve sevgili çocuklar, demokrasi mutlakiyet rejimi değildir; herkesin bir alternatifi vardır. Mutlu yıllar! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Nüfus cüzdanımı ve ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. SADIK ÜNAY A 10012000 arası 20 adet, A 45015000 arası 10 adet, A 1500 arası 10 adet adisyon tipi perakende satış fişleri kaybolmuştur. Hükümsüzdür. Nebi Atmaca SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Dağ kere 1 vizi. 2/ İnsa 2 nı istenme yen seçenek 3 lerden birini 4 izlemeye zor 5 layan sorun... 6 Bir nota. 3/ Açık yeşil 7 renkli, may 8 hoş ve ko 9 kulu bir elma cinsi... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Dingil. 4/ Bir sa 1 M A M A L İ G A yı... Aynı tiyatro 2 A P A Ş B O Z A da çalışan oyuncu 3 G E L E N İ A D lar topluluğu. 5/ 4 N L R A Z A K I Eğimleri ölçmeA MM A N Y ye yarayan aygıt. 5 E 6 T E B E R İ K A 6/ Üflemeli bir çalK U K U Ç OM gı... Karışık renk 7 N A F T A li. 7/ Çoğu zaman 8 M İ L romdan ve çeşitli 9 E N İ K N E ON öğelerden oluşan bir içki... “Esme ey esme canan uykuda” (F.N. Çamlıbel). 8/ AleviBektaşi inancını dile getiren şiirlere verilen ad... Araba üzerine gerilerek içine saman ya da tahıl doldurulan büyük kıl çuval. 9/ Kimyada basit şekerlerin genel adı... Bektaşilikte tarikata yeni girmiş acemi dervişlere verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yabani ıspanak... Bir nota. 2/ Kurnaz, açıkgöz... Dağların oyuk ve kuytu yerleri. 3/ Yer döşemesi olarak kullanılan muşamba. 4/ Herkesin gözü önünde yapılan... Kesintilerden sonra kalan miktar. 5/ Çelikçomak oyununa ve bu oyunda kullanılan değneğe verilen ad... Spor karşılaşması. 6/ Kemiklerin yuvarlak ucu... “Şahinim var, bazlarım var / alışkın sazlarım var” (Karacaoğlan)... Yunanistan’ın plaka imi. 7/ Gümüşhane’nin Torul ilçesinde, “tabiat parkı” kapsamına alınan 18 krater gölünün ortak adı. 8/ Deniz taşıtlarının pervanesi... Mesafe. 9/ Levrek balığının küçüğü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle