08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 OCAK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 Türkiye borca battı Türkiye’nin brüt dış borç stoku 2013 yılı üçüncü çeyreğinde 2012 sonuna göre yüzde 10 artışla 372 milyar 652 milyon dolara yükseldi Ekonomi Servisi Türkiye’nin brüt dış borç stoku 2013 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla 2012 sonuna göre 33.9 milyar dolar tutarında, yüzde 10 oranında artışla 372 milyar 652 milyon dolara yükseldi. Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre, özel sektör borçlarının toplam dış borç stoku içerisindeki payı 255.3 milyar dolar ile yüzde 68.5 ve kamu kesimi borçlarının payı 111.7 milyar dolar ile yüzde 30 oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası borçlarının toplam dış borç stoku içerisindeki payı ise 5.6 milyar dolar ile yüzde 1.5 olarak belirlendi. Türkiye’nin net dış borç stoku da, 30 Eylül itibarıyla 2012 sonuna göre yüzde 12.7 oranında artışla 214 milyar 415 milyon dolara fırladı. Hazine’den yapılan açıklamada, kur etkisi hakkında da bilgi verildi. Açıklamada “Bilindiği gibi dış borç istatistiklerinde uluslararası standart, büyüklüklerin ABD Doları cinsinden ifade edilmesidir. Bu durum, yayınlanan istatistiklerdeki dış borç büyüklüklerinin çapraz kurlarda gerçekleşen hareketlerden etkilenmesine yol açmaktadır. Bu çerçevede, 2013 Haziran 2013 Eylül döneminde dış borç stoku, döviz kuru değişikliklerinden dolayı yaklaşık olarak 3.2 mil 2014’ün Tehdidi: Döviz Açığı 2014’ün ilk günündeyiz. Yeni yılın 2013’ten kalan mirası piyasalarında dengelerin yitirildiği ve özellikle döviz piyasalarında şiddetli bir çalkantının yaşandığı bir ekonomi oldu. Türk Lirası 2013’ün son işgünlerinde hızla değer kaybına uğradı ve bu alanda Türkiye 2013’ü tüm yükselen piyasa ekonomileri içinde ulusal parası en fazla değer yitiren ve en derin dış açık yaşayan ekonomi görünümündeydi. Öncelikle belirtelim ki ekonomi idaresinin Türk Lirası’nın uğradığı değer kaybının nedenlerini Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan uğramış olduğu şoklara bağlaması ve dolayısıyla, “yapılacak bir şey yoktu” diye gerekçelendirmesi mümkün değildir. Zira, son iki hafta içerisinde döviz piyasalarında yaşanmış olan kayıplar aslında Türk ekonomisinin son on yıldır biriktirilmiş sorunlarının patlamasının sonucudur. Türk ekonomisinde bir döviz krizinin yapısal koşulları adım adım biriktirilmiş durumdaydı. Krizin, hangi biçimlerde ve hangi tarihte ortaya çıkacağı konusu ise tetikleyici koşulların belirleyeceği bir husustur. 2013’te patlak veren siyasi gerginlik, sadece krizi tetikleyen bir unsur konumundadır; krizi yaratan önkoşullar ise ekonomi idaresinin on yıllık birikiminde gizlidir. HHH 2003 sonrasında on yıl boyunca Türk ekonomisi birikimli olarak 460 milyar dolarlık finansal sermaye girişi yaşamıştır. Bu tutarın 386 milyar dolarlık bölümü cari işlemler açıklarını karşılamak için kullanılmış, geri kalan bölümü (net hata ve noksan kalemindeki düzeltmeler ile birlikte) mali sistemin rezerv birikimine aktarılmıştır. On yıllık cari işlemler açığı bilançosu, bir yandan dış kırılganlığın ve finansal istikrarsızlığın, diğer yandan da ulusal sanayide yaşanmakta olan göreceli üretim kayıplarının ve süregelen yüksek işsizliğin ana nedenidir. Türkiye bu dönemde sadece 103 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım sermayesi elde etmiştir. Dolayısıyla, toplam 386 milyar dolarlık finansal sermaye net girişinin sadece dörtte biri “uzun vadeli ve soğuk”, kalıcı sermaye olarak elde edilmiş; geri kalan 273 milyar dolarlık bölümü “sıcak” unsurlardan oluşan portföy sermaye hareketleri ve ticari kredilerden oluşmuştur. Aslında, adında geçen “yatırım” sözcüğüne rağmen, doğrudan yabancı sermaye yatırım girişleri de çoğunlukla şirket birleşmeleri ve arazikonut alımları unsurlarından oluşmakta ve dolayısıyla, Türkiye’nin iktisadi kaynaklarında ve üretkenliğinde net bir ek katkı getirmemektedir. Bütün bu süreçler dış borç artırıcı unsurlar içermektedir. Türkiye’nin 2003 yılı sonunda 144.1 milyar dolar olan toplam dış borç stoku, 2013’ün Haziran ayı itibarıyla 367.3 milyar dolara yükselmiştir. Toplam dış borçlanmada kısa vadeli borçların payı giderek yükselmiş ve 2003’te yüzde 19 iken 2013 Haziran’ı itibarıyla yüzde 34’e fırlamıştır. Bu artışta en önemli etken finans dışı özel sektör şirketler kesiminin dış borçlanması olmuş, şirketlerin dış borçları son on yılda neredeyse dört kat artış göstererek 33.2 milyardan 120.4 milyar dolara çıkmıştır. Şirketler kesiminin döviz varlıkları ile döviz yükümlülükleri arasındaki farktan oluşan döviz pozisyon açığı 165 milyar dolara ulaşmış ve döviz kurundaki pahalılık karşısında ciddi bilanço etkileri yaratır hale gelmiştir. Bütün bu kırılganlıklar, on yıllık dış sermaye girişlerini ve dış borçlanmayı özendirici “ucuz döviz” tercihli ekonomi politikalarının sonucudur. Ekonomi yönetimi, enflasyonun düşürülmesinden, “2023 hedefleri” diye ilan etmiş olduğu iyi niyet temennilerine değin birçok politikasını döviz kurunun ucuz kalacağı inancına dayandırmakta ve ulusal ekonominin yapısal nitelikli sorunlarını görmezden gelmektedir. HHH Tüm okurlarımın yeni yılını sevgi ve saygıyla ve esenlik ve barış dolu günler özlemiyle kutlarım. 2014 ve sonrasında “iktisatçılara daha az iş düşeceği günler” dilekleriyle... Dış ticaret açığı kasımda 7.15 milyar dolar olarak gerçekleşirken ocakkasımdaki açık 89.98 milyar dolara ulaştı. Türkiye’nin net dış borç stoku da 30 Eylül itibarıyla 2012 sonuna göre yüzde 12.7 oranında arttı. yar ABD Doları tutarında artış gösterdi” denildi. TÜİK kasım ayı ticaret dengesi rakamlarına göre ise kasımda dış ticaret açığı 7.15 milyar dolar oldu. Ocakkasım döneminde ise dış ticaret açığı 89.8 milyar dolara yükseldi. İhracat 2013 yılı kasım ayında, 2012’nin aynı ayına göre yüzde 3.6 artarak 14.2 milyar dolar, ithalat yüzde 2.2 artarak 21.4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Nasdaq BIST’den yüzde 5 hisse alacak Borsa İstanbul Başkanı İbrahim Turhan, Borsa İstanbul’un Nasdaq OMX’ten alacağı teknolojinin 2015 ortasında tamamen devreye gireceğini söyledi. Ekonomi Servisi Borsa İstanbul ile Nasdaq OMX işbirliğine ilişkin anlaşma genel kurulda oybirliğiyle kabul edildi. Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Turhan, “Pay takası olması halinde aldığımız teknoloji paketinin bedeli olarak SPK onayına müteakiben 5 işgünü içerisinde Borsa İstanbul’un yüzde 5 payı Nasdaq OMX’e verilecek” dedi. Turhan, Borsa İstanbul’un genel kurulunda şu bilgileri verdi: * Teknoloji paketinin bedeli olmak üzere Nasdaq OMX’in tercihine göre 33.1 milyon dolar ya da halka arz yapılmışsa piyasa fiyatı üzerinden, halka arz yapılmamış ise yapılacak değerlenme üzerinden hesaplanacak Borsa İstanbul payı Nasdaq OMX’e verilecek. * Bu anlaşmanın gerçekleşmesiyle birlikte 5 milyon dolar ödeme yapacağız. Daha sonra projenin fazlarına bağlı olarak pay takası olursa toplamda 21.5 milyon dolar, eğer pay takası olmazsa 16.5 milyon dolar nakit ödeme yapılacak. * Nasdaq Borsa İstanbul’dan yüzde 5 azınlık hissesi alacak, bu payı ayrıca yüzde 2 ek hisse alma seçeneği kullanarak yüzde 7’ye çıkarabilecek. * Borsa İstanbul’un halka arzını olabil diğince erken yap mak yönünde eğilimimiz var, daha önce 2016’da yapabiliriz diye düşünüyordum, şartlar uygun olursa 2015 sonuna yetiştirmeye çalışacağız. Asgari ücrete çeyrek simit MUSTAFA ÇAKIR ANKARA A’dan Z’ye her şeye zam gelirken hükümet 5.5 milyon işçinin geçimini sağladığı asgari ücrette sadece ayda 43 liralık artış yaptı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bile bir işçinin geçimini sağlayabilmesi için ayda 1205 liraya ihtiyacı olduğunu belirtirken, asgari ücret 2014’ün ilk 6 ayında yüzde 5’lik artışla net 846 (brüt 1.071) lira, ikinci 6 ayda da yüzde 6 artışla net 891 (brüt 1.134) lira oldu. Asgari Ücret Tespit Komisyonu halen 16 yaşından büyük bekâr bir işçi için brüt 1021 lira 50 kuruş, net 803 lira 68 kuruş olarak uygulanan asgari ücrete yapılacak zammı belirlemek üzere dün 5. toplantısını yaptı. Toplantı devam ederken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, işçi ve işveren temsilcileri bakanın odasına geçti. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda Türkİş’i temsil eden Yönetim Kurulu üyesi, TEKSİF Başkanı Nazmi Irgat burada işçilerin beklentilerini sıraladı. En azından TÜİK’in tespitlerinin esas alınmasını isteyen Irgat, artışa refah payının da eklenmesini talep etti. Ancak bu talepler hükümet ve işveren tarafın dan dikkate alınmadı. Toplantı devam ederken bir ara Bakan Çelik hesaplama yaptıracağını belirterek salondan ayrıldı. Bu sırada Çelik’in telefonla ekonomiden sorumlu bakanlarla görüştüğü yorumları da yapıldı. Bakan Çelik, toplantının ardından yeni asgari ücreti açıkladı. A’dan Z’ye her şeye zam gelirken emekçiye zam sınırlı kaldı. Asgari ücrete ayda 43 lira zam yapıldı. Brüt bile TÜİK’in Bu zammı sadece simit almaya gerisinde harcayan bir işçi, öğün başına Toplantıda Türkİş’i temsil ancak çeyrek simit fazla eden Türkİş Yönetim Kurulu üyesi, TEKSİF Başkanı Nazyiyebilecek. şu anda net 700 lira asgari ücret alan yaklaşık 700 bin işçiye ek artış sağlayacak. Bakan Çelik, asgari geçim indirimi uygulamasının çalışan lehine genişletilerek üç çocuğu olanları da kapsayacağını bildirdi. Bu da eşi çalışmayan, üç ve daha fazla çocuğu olan asgari ücretlilerin maaşına 4050 lira artış olarak yansıyacak. Karar oyçokluğuyla alındı. Zam oranına Türkİş, 16 yaş ayrımının kaldırılmasına da Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu karşı çıkarak muhalefet şerhi koydu. Artışın yıllık yüzde 11’e ulaştığını ileri süren Çelik, Türkİş’in talebine uygun olarak asgari ücretteki 16 yaş ayrımının kaldırıldığını, tek asgari ücret belirlendiğini söyledi. Bu değişiklik, 16 yaşından küçük, çıraklık sözleşmesi kapsamında bulunmayan, 16 yaş ayrımı kalktı mi Irgat, zammın hükümetin işçiye bakış açısını da ortaya koyduğunu vurguladı. Hükümetin işçiden çok işverenleri dikkate aldığına dikkat çeken Irgat, “TÜİK’in rakamı bile bin 205 liraydı. Hiçbir kritere uyulmadı. Asgari ücret pazarlık ücreti olmamalıydı. Hiç olmazsa TÜİK’in açıkladığı rakamlar net olarak uygulanmalıydı. Oysa ikinci altı ayın brütünde bile TÜİK’in açıkladığı rakama ulaşılamadı” dedi. Elektrik Mühendisleri iptal istiyor Ekonomi Servisi Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı 11 odanın idari ve mali denetiminin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca yapılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’da dava açtı. EMO, Danıştay’a başvurusunda, karara dayanak oluşturan, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’na, kanun hükmünde kararname ile eklenen düzenlemelerin ‘Anayasaya aykırılık’ gerekçesiyle iptal talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesini istedi. Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar, yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı... Nâzım Hikmet’in 1946 yılında yazdığı Beş Satırla adlı şiir... 2014’ün bu ilk gününde, bu yepyeni bembeyaz sayfasında bir pusula gibi duruyor: Yürekte, haberde, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı... Yorucu oldu 2013. Olağanüstü hareketli, gergin. Ama bir yandan da umut verici. O yüzden nankörlük etmeyelim. İçine tıkıldığımız dehlizden bizi dışarıya çıkaran bir yıl oldu 2013. Meydanlara sığamadık, bağırmaktan, yalanı, rüşveti, hukuksuzlukları, talanı, tepemize çöken baskıyı haykırmaktan... Baskıcı, bağnaz, otoriter iktidarın tüm dışladıklarının birleştiği efsanevi Gezi Direnişi başlangıçlardan biri oldu. Diğeri ise bizlerin dışında gelişen, sadece seyirci olduğumuz hükümetcemaat çatışması. Daha doğrusu erk, çıkar savaşı...Fillerin tepişmesi ile birlikte Türkiye’de yıllar boyu halının altına süpürülen tüm pislik, yalan, dolan da artık kabına sığamaz oldu ve dışarı taştı..TOMA’nın önüne uzatılan kırmızı karanfil nasıl direnişin simgesi olduysa, ayakkabı kutusu da rüşvet ve Yalanı Yenebilmek... Ve 2014... yolsuzlukların... Açıldı Pandora’nın kutusu artık. Şimdi sıra yalanı yenebilmekte büyük ustanın dediği gibi. Yalan söylemenin bir yaşam biçimi haline geldiği bizim gibi ülkelerde bu hayli zor. Çünkü ağızlardan çıkan ile gerçekler arasındaki fark dağlar kadar... Herkes bunu biliyor. Daha doğrusu oyun böyle oynanıyor. Aşabilmek ancak bir zihinsel eşik değişikliği ile mümkün. Belki önce kendimizden başlamalıyız; kendimizi kandırmaktan, kafaları kuma gömmekten vazgeçerek... Dostluklar, arkadaşlıklar, aile bağları... Nelerin üzerini örtüyoruz? Neleri “yarınlara” erteliyoruz? Hangileri gerçek? Ve biz ne kadar uzaklaşıyoruz gerçeklikten? Küçük bir örnek. Basit ve masum... Gezi olaylarının ardından herkes “ben ne yapabilirim?” arayışı içine girdi; biliyorsunuz. Büyük heveslerle gruplar oluştu, sürekli toplantılar yapıldı. Ya sonra? Ne kadarı ilerleyebildi? Vazgeçtik mi? Nasıl bahaneler bulduk acaba kendimize? Nasıl kandırdık kendimizi? “Aman düzen bozulmasın”, “aman buna bulaşmayayım”, “neme lazım ben karışmayayım, başım ağrımasın” gibi oportünist söylemlere sığınmayı artık bırakacağım diyenler acaba gerçekten bıraktılar mı? O yüzden belki önce yürekte yenebilmek yalanı... Ondan sonra etrafa bakmak... Kirlilik sadece siyasette değil ki? Mersin’de sahilde, yüzgecine parke taşı bağlanmış bulunan ölü caretta’ya bunu yapanlar, bindiği servis aracında telefonda Kürtçe konuşan gencin üzerine saldıranlar, “Sen Yahudi misin?” diye durakta metrobüs bekleyen genç kızı hırpalayanlar, Kadıköy’de cami imamının Hıristiyandan dost olmaz fetvasının ardından kilise kapısının önüne defalarca tüküren genç adam... Kim bunlar? Bu ülkenin insanları... Belki de yan yana geldiğimiz, aynı marketten alışveriş yaptığımız kişiler... Artık kabına sığamayıp taşan yalan dolanın, pisliklerin, hırsızlıkların bir ucu da yozlaşmaya, insani değerlerin erozyonuna uzanıyor. Din sömürüsü, alt kimliklerin yüceltilmesi, cehaletin körüklenmesi ne kadar işin bir yönü ise, tüketim ekonomisi üzerine kurulu sistem olayın diğer ucu... Öncelikle bunu anlayıp, kabul edelim. 2014’ün ilk günü bugün. Yeni bir başlangıç... Yalansız hilesiz olabildiğince sadeleşmiş, yüreğini doğaya çevirmiş bir yaşam biçimi imkânsız değil. Yeter ki isteyelim... İlk adımı kendi içimizde atarak... Tüketicinin güveni 6.4 puan azaldı Ekonomi Servisi GFK Türkiye tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, Tüketici Güven Endeksi aralık ayında 6.4 azalarak 84 puan oldu. GFK Türkiye, Tüketici Güven Endeksi Aralık 2013 sonuçlarını açıkladı. Endeksin alt kalemlerine ve değişim oranlarına bakıldığında aralık ayında gelecek 12 ay için hanenin maddi durumuna yönelik beklenti 6.7 puan (yüzde 6.5) azalarak 96.5 puana düştü. Genel ekonomik duruma yönelik beklenti 8.7 puan (yüzde 7.7) azalarak 104.2 puan olarak kaydedildi. İşsizlik oranının azalacağına yönelik beklenti 5.9 puan (yüzde 6.8) azalarak 81.1 puan olarak gerçekleşti. Tasarruf eğilimi ise 4.1 puan (yüzde 7.0) azalarak 54.3 puana geriledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle