23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Polisin attığı gaz bombasından korunmak istediler; şimdi cezaevindeler Deniz gözlüğü ve baret suç delili İstanbul Haber Servisi Geçen cumartesi günü meydana gelen olaylar sırasında Taksim’de gözaltına alınan ve haklarında tutuklama kararı verilen 8 kişinin “Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet etmek” ve “polise mukavemet” etmekten suçlandığı öğrenildi. Tutuklanan 8 kişinin yanında bulunan baret, deniz gözlüğü ve eldiven gibi eşyalar suç delili sayılırken, tutuklu kişilerin avukatları da adliyede darp edildi. Taksim Dayanışması’nın çağrısı üzerine, 6 Temmuz Cumartesi günü Taksim’e giden yurttaşlara polis müdahale etmiş ve 59 kişi gözaltına alınmıştı. 8 Temmuz’da 51 kişi savcılıkça serbest bırakıldı. 8 şüpheli hakkında ise “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet etmek” ve “polise mukavemet” suçundan tutuklama kararı verilirken, tutanakta “halkı isyana teşvik etmek” suçunun da olduğu öne sürüldü. Emniyet’in hazırladığı tutanakta gözaltına alınan bazı kişiler 1980 ve 1996 yılında katıldıkları eylemlerle suçlandı. Eylemcilerin üzerinden çıkan “baret, beyaz renkli bez yüz maskesi, deniz gözlüğü, bisiklet kaskı, mavi renkli gaz maskesi, siyah renkli bere, mavi renkli yarım parmak eldiven” gibi eşyalar suç delili olarak tutanaklara yazıldı. Tutuklamalarla ilgili “adalet sarsıldı” değerlendirmesi yapan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Kılıç, barışçıl gösteri yapan kişilerin “kamu düzenini bozmak” nedeniyle suçlanamayacaklarını belirtti. Pala ve sopalarla insanlara saldıran kişilerin serbest bırakıldığını anımsatan Kılıç, “Eğer siz insanlara biber gazı ile müdahale ediyorsanız, bunu usulüne uygun kullanmalı ve insanların sağlığını gözetmelisiniz. Bunu yapmazsanız insanlar kendisini korur” diye konuştu. Eli Palalı, Silahlı Şehir Eşkıyaları... Elinde pala, silah, beyaz gömlekli, siyah pantolonlu sokak eşkıyaları... Elinde pala olan, kadınlara saldırdı, bir kişinin başına vurdu... Dört kişiydiler! Yakalandılar! Yargı tutuksuz yargılanmalarına karar verdi. Aramızdalar... Birisi polisin gözleri önünde belinden silahı çıkardı, havaya ateş etmeye başladı. Yakalandı mı yakalanmadı mı bilmiyorum. Ortadan kayboldu... Gezi Parkı’na gitmek isteyen çevrecilere polis saldırırken, İTÜ’lülere Başbakan’ın evlerinde zorla tuttuğu, AKP’liler saldırdı önceki gün mezuniyet gecesinde. İster istemez soruyor insan: “Adalet, hukuk bu mudur?” Evet budur! Hani Gezi Park’ı halka açılmıştı... Hani bu ülkede demokrasi ve özgürlük vardı! Var! Eli palalı, silahlı sokak eşkıyalarına her şey var! Sırt sıvazlama! Hoşgörü! Sevgi! Çevreciye yok, demokrasi ve özgürlük isteyene yok! Parasız eğitim isteyen üniversiteli öğrencilere yok! Eğer demokratik anayasal haklarını kullanırsan, silahlı örgüt üyeliğinden zindanı boylarsın! Sabaha karşı evinden alınıp götürülürsün! Otur oturduğun yerde, sus, konuşma, ayağa kalkma... HHH Devleti yönetenler iyi polis, kötü polis rolünü üstlenmişler... Birisi; eli palalı sokak eşkıyasının, yargı tarafından serbest bırakılmasını yadırgıyor, öteki metro açılışında bile Gezi Parkı direnişçilerinin iç ve dış destekçilerinden söz ediyor. AKP’li bir milletvekili ise, eli palalı sokak eşkıyasını şöyle savunuyor: “Esnafın hukuk çerçevesi içindeki eylemi!” Ülkemizde hukuk devleti Ürgüp’teki balonlara benziyor... İsteyene ayran, isteyene gazoz gibi... İsteyene pala, isteyene silah gibi... Koskoca balon patlıyor ya da düşüyor... Kim suçlu? Kaptan pilot mu yolcular mı? Yolcular! Suçun tarifi çok, istediğini Taksim’de önceki akşam gözaltına alınanlardan 5 kişiye ait 8 adreste polis arama yaptı Evler gerekçesiz basıldı Plastik mermiyle vuruldu yüzlerce saçma çıkardılar! Domdom kurşunuyla İzmirliler yapılan operasyonları protesto ettiler. (Fotoğraf: DHA) destan İLHAN TAŞCI ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’nın “destan yazdılar” diyerek sahiplendiği polislerin attığı plastik mermiyle yaralananlardan biri de 3 yaşındaki Emek’in babası oldu. En son ameliyatta Volkan Kesanbilici’nin sinüs boşluğundan plastik mermiyle yüzlerce saçma çıkarıldı. Beyne yakın yerlerdeki saçmalara ise risk nedeniyle dokunulmadı. Bir yandan yeniden görebilme umuduyla ameliyatlar olurken, bir yandan da oğlu Emek’le kendi deyimiyle “korsancılık” oynamaya çalışıyor. Plastik mermiyle, saçmaların çıkarıldığı ameliyatın ardından görüştüğümüz Kesanbilici ile ilk önce 31 Mayıs gecesine döndük: “Ben esnafım, kırtasiyeciyim. Müdahale beni üzdü, onun için Taksim’e çıktım. Sürekli gaz atılıyordu. Bir anda gözümde darbe hissettim. Önce gaz fişeği sandım.” Gözüne isabet eden, içinde yüzlerce saçma parçacığı da olan plastik mermiydi. Uzunca bir süre sinüs boşluğundaki o “cisme” müdahale edilemez. “Gözümde retina ayrışması vardı, onun yapışması bekleniyordu. Yoksa göz orada küçülüp gidiyor” diyerek ilk ameliyat öncesi durumunu aktaran Kesanbilici, “Göze müdahalede bulunulmadı zarar görmemesi için” diyor. Haziranın ilk haftası birinci ameliyatı olur. Ardından hastaneler, doktorlar derken 5 Temmuz’da ikinci büyük ameliyat gerçekleştirilir. Sinüs boşluğunda görülen ama bir türlü adı konulamayan cisim çıkartırılır, plastik mermi olduğu kesinleşir. Ama bir tek o çıkmaz. Gerisini Kesanbilici’den dinleyelim: “Merminin içinden saçmalar dağılmış. Sinüs boşluğunda yüzlercesi vardı ve onları aldılar. Çıkaramadıkları, beyne yakın bölgelerde yer alan parçalar hâlâ duruyor. Onlar alınacak mı, yoksa bırakılacak mı henüz net değil. Adı plastik mermi ama domdom kurşunundan hallicesiymiş öyle anlıyoruz.” Prof. Dr. Asım Kaytaz’ın gönüllü olarak ücret almadan ameliyat ettiği Volkan Kesanbilici’yi en çok kaygılandıransa gözünden bile sakındığı oğlu Emek’in bu durum karşısındaki tepkileri. Ailecek endişelenirler ve 3 yaşındaki oğlu için psikolojik yardım almaya başlarlar. Kesanbilici, kendisindeki fiziksel değişikliklerin etkisiyle oğlunun kendisinden uzaklaşma meyili gösterdiğini belirtiyor. Volkan Kesanbilici korsancılık oynuyormuş gibi yapsa da oğlu Emek sürekli babasının ne zaman iyileşeceğini soruyor. Üçüncü dalgada 13 kişi tutuklandı İZMİR / KOCAELİ (Cumhuriyet) İzmir merkezli 5 ilde düzenlenen operasyonda, Gezi Parkı olaylarını kışkırttıkları ve kamu mallarına zarar verdikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 15 kişiden 13’ü, dün tutuklandı. İzmir, Ankara, İstanbul, Manisa ve Batman’da geçen cuma sabaha karşı yapılan operasyonda, 15 kişi gözaltına alınmıştı. Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerinde öğrenim gören 9 kişinin de aralarında olduğu zanlılar, DHKPC, Türkiye Komünist İşçi Partisi ve Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birliği örgütlerine üye olmakla suçlanmıştı. Emniyet’teki ifadelerinin ardından önceki gün adliyeye gönderilen zanlılardan 13’ü dün tutuklandı. Kocaeli’nde polis Gezi Parkı direnişine destek eylemlerine katılanların evlerine dün sabaha karşı baskın düzenledi. Öğrenci Kolektifleri ve Halkevleri üyesi 16 kişi polis tarafından gözaltına alındı. Bu kişilerin neden gözaltına alındığı açıklanmazken, Emniyet’teki sorgularının sürdüğü ifade edildi. Polisin elinde 23 kişilik arama listesi olduğu, 7 kişinin daha arandığı bildirildi. İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı’nın bir açılıp bir kapandığı önceki gece, forum yapmak üzere parka gitmek isteyen 48’i Taksim Dayanışması bileşeni 80’i aşkın kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Beyza Metin, EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve HDK Merkez Yürütme üyesi Ender İmrek ile araştırmacı Haluk Ağabeyoğlu’nun evlerine polis dün baskın düzenleyerek arama yaptı. İstanbul Emriyet Müdürlüğü’nde dün ifadeleri alınmak istenen Taksim Dayanışması üyeleri susma hakkını kullandı. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Hasan Kılıç da gözaltındaki Mücella Yapıcı’nın önceki gün verilmeyen kalp ilaçlarının dün de verilmediğine dikkat çekti. Gözaltındaki dayanışma üyelerine Taksim Dayanışma Platformu’nun kimlerden oluştuğu ve ne tür faaliyetler yürüttüğü soruldu. Gözaltındakilere ayrıca şu sorular yöneltilti: l Kamuoyunda Gezi Parkı Olayları olarak bilinen eylemleri siz mi organize ettiniz? l 08.07.2013’te Taksim Meydanı’na yapılan yürüyüşte yer aldınız mı, yürüyüşteki amacınız neydi? Dün öğleden sonra gözaltında 5 kişiye ait 8 adreste polis arama yaptı. Arama gerekçesi olarak “sürdürülen soruşturma gereği delillerin aranması” açıklaması yapan polislere avukatlar arama nedeni açıkça belirtilmediği için itiraz etti ancak aramalar sürdü. Mücella Yapıcı’nın evindeki aramada bilgisayarların harddiskleri söküldü. Ali Çerkezoğlu’nun evine polis kilidi kırarak girdi. Çerkezoğlu’nun eşi DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu evin didik didik arandığını, iki bilgisayarın kopyalandığını, tabip odasına ait belgelerin alındığını kaydetti. Aramalara itiraz Kocaeli’nde 16 kişi gözaltında beğen... Balonun patlamasının da öyle. Suçları örteriz, suçluları kollarız. Yaşasın hukuk, yaşasın adalet! Önemli olan devletimiz! Devletin polisi, devletin askeri, devletin memuru... Halkın polisi, askeri, memuru olmadı hiç... 70’li yıllarda devletin katilleri vardı, 80 sonlarında, 90’lı yıllarda yeniden ortaya çıktılar. HHH Darbeler dönemiydi... Ankara Sıkıyönetim Askeri Savcılarından Nurettin Soyer, çok sayıda silah yakalandığını, bunun siyasi cinayetlerde kullanılma olasılığının yüksek olduğunu Ankara Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Recep Ergun’a anlatınca aldığı yanıt şu olmuştu: “Bunlar beni ilgilendirmez, gidin Kızılay’a solcu gençler afiş asıyormuş onları yakalayın...” Darbe dönemiydi 80’li yılların başları... Kenan Evren ve arkadaşları; emekçileri, aydınları, gençleri, devrimcileri, yurtseverleri, solcuları ezip geçiyordu... Aradan geçen bunca yıl... Demokrasi ve özgürlük masalları... Sivil bir iktidar! Değişen ne var? Aynı kafa sürüyor... Bu kafa, bu düşünce; Sabahattin Ali’yi, Abdi İpekçi’yi, Doğan Öz’ü, Uğur Mumcu’yu, Musa Anter’i, Hrant Dink’i öldürdü... Bu kafa, mezhep çatışmalarını körükledi... Bu kafa, faili meçhul cinayetleri, kıyımları tetikledi, bu kafa Ethem Sarısülük’ü öldürdü... Şimdi eli palalı ve silahlı, beyaz gömlekli, siyah pantolonlu sokak eşkıyalarını ortaya çıkardı... Kim bunlar, arkalarında kim var? HHH Bakın, iç güçler dış güçler demiyorum... Polisin bu kişilerin sırtını sıvazladığını, seyrettiğini söylüyorum. Polis, halkın polisidir, eşkıyaların ve devletin değil! Gezi Parkı’nı açıp oraya gelenleri gazlayanlar, gözaltına alıp tutuklayanlar bu palalı, silahlı kişilere neden gerekeni yapmıyor? Elinde bırakın palayı, silahı; çakı bile bulunmayan gençyaşlı insana uygulanan bu acımasızlığın nedenlerini görelim; demokrasiye, hukuka inancımızı yitirmemişsek... Ve soralım hep birlikte: “Siz yurttaş mı istiyorsunuz yoksa köle mi?” Birilerinin birilerini ezmesi, şiddet uygulaması vicdanınızı hiç rahatsız etmiyor mu, içinizi acıtmıyor mu? Tarlabaşı’nda başına gaz bombası isabet etti Lise öğrencisi Tecavüzden korktum yaşam savaşında Akrep’in içinde sivil polisler tarafından tacize uğrayan Eylem Karadağ, ‘Ben değil eli kelepçeli kadına el sürenler aciz’ dedi İKLİM ÖNGEL Oğulla korsancılık oyunu Destek alıyor Taciz eden polislerin 30’lu yaşlarda olduğuna dikkat çeken Karadağ, “Bu onların profesyonel olduğunu gösterir. Böyle bir taciz şekli korkutmak ve kadının kadınlığını kullanarak sindirmek amaçlı” dedi. Karadağ psikolojik destek aldığını kaydetti. ANKARA Türkiye’nin Gezi Parkı eylemlerinde “Akrep’te sivil polisler tarafından tacize uğrayan kadın” olarak tanıdığı Eylem Karadağ, en ürktüğü anı, “Akrep’e sokulurken göğsümde, kalçam ve cinsel organımda el hissettim. Tecavüze uğrayacağımı dahi düşündüm” sözleriyle anlattı. Kadınların her alanda cesaretlerini göstermeleri gerektiğini vurgulayan Karadağ, “Kadınlar ‘aciz olan ben değilim, asıl elleri kelepçeli bir kadına el sürenler acizdir’ diye haykırmalı. Kadınlar susmasın, susmayalım ki cesaretimizden korksunlar” dedi. Gezi Parkı eylemlerinde Dikmen’de gözaltına alınan ve tacize uğrayan Karadağ, başından geçenlerin ayrıntılarını Cumhuriyet’le paylaştı. Dikmen’de polisin gaz bombalarından kaçıp bir sokağa sığındığını söyleyen Karadağ, yanında 17 yaşında bir erkek arkadaşının da bulunduğunu belirtti. Kaçtıkları sokağa da çevik kuvvetin geldiğini anlatan Karadağ “Arkadaşı mın sırtına, benim de başıma vurdular. Kollarımdan kaldırdılar, havada birkaç metre ilerledim ve Akrep’in içine atıldım” sözleriyle anlattı. Akrep’e 8 sivil polis tarafından atıldığını söyleyen Karadağ, Akrep’e sokulacağı sırada göğsünde, kalçasında ve cinsel organında el hissettiğini belirtti. Karadağ, elinde telsiz olan birinin akrep’in kapısına geldiğini ve “A...a koyun bunların, alın altınıza ezin, niye oturuyorsunuz” diye bağırdığını kaydetti. Bu talimattan sonra yanındaki arkadaşının daha çok dövülmeye başladığını söyleyen Karadağ, “Biri de benim kucağıma oturdu. Bir yandan dirseğini göğsüme ve boynuma sürüyordu, bir yandan da ‘Korkma kız bir şey yapmayacağız’ diyordu. Tecavüze uğrayacağımı dahi düşündüm. Akrep’le 1.5 saat boyunca gezdirildik ve taciz o kadar süre boyunca devam etti” dedi. Karadağ güvenlik şubede ise yaşadıklarını “Polis diğer polise dönüp ‘Bunları erkeksiz bırakmayacasın, sen bekârdın di mi’ diye sordu” sözleriyle anlattı. İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı eylemlerinde önceki gün polis müdahalesi sırasında Tarlabaşı’nda başına isabet eden gaz bombasıyla ağır yaralanan ve Taksim İlkyardım Hastanesi’ne kaldırılan lise öğrencisi Mustafa Ali Tombul’un (17) hayati tehlikesi sürüyor. Olay sırasında Tombul’un yanında bulunan Tuğçe Taşkit, Tombul’un polisin yakın mesafeden nişan alması sonucu yaralandığını belirterek, Tombul’un Taksim Hastanesi’nde can güvenliğinden endişe ettiğini kaydetti. Taksim İlkyardım Hastanesi’nde yoğun bakımda tedavi gören Tombul’un saldırı anında yanında bulunan arkadaşı Tuğçe Taşkit, Tombul’un hayati tehlikesinin sürdüğünü belirterek “Beyni şu an açık durumda. Uyandırılmaya cesaret edilemiyor. Makineler ile nefes alıyor. Saldırıda polis yakın mesafeden nişan aldı” dedi. Taşkit, önceki gece hastane de Tombul’un odasının önünde beklerken içeri girmeye çalışan bir kişinin önce “Tombul’un arkadaşı” daha sonra ise “Sağlık Bakanlığı’ndan gelen bir görevli” olduğunu söylediğini anlattı. Bu kişinin sivil polis olduğunu düşündüklerini ve bu yüzden engellemeye çalıştıklarını aktaran Taşkit, “Bizi de gözaltına almaya çalıştılar. Bu hastanede arkadaşımızın can güvenliğinden endişe ediyoruz” dedi. TAYAD adına dün hastane bahçesinde açıklama yapan Nuri Cihanyandı, polisin eylem yapmak isteyen halka “faşistçe” saldırdığını vurgulayarak “Tombul, polisin yakın mesafeden nişan alarak ateşlediği gaz bombası ile vuruldu. Ağır yaralı halde hastaneye getirilip ameliyat olduktan sonra bile polisin saldırısı devam etti. Polis yoğun bakıma girerek tedaviyi engellemeye çalıştı” dedi. ‘Tedavisi engelleniyor’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle