15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA 10 Sendikaya üyelikte edevlet dönemi Ekonomi Servisi Sendika üyelik başvuruları işçi tarafından 7 Kasım 2013 tarihi itibarıyla eDevlet kapısı üzerinden yapılacak. Üyelik bildirimi elektronik ortamda eşzamanlı olarak Çalışm a ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ve sendikaya ulaşacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 6 ay içinde kayıtlarında yer alan üye listelerini işçi sendikalarına gönderecek. Sendikalar, varsa itirazlarını bir ay içinde bakanlığa bildirecek. Bakanlık, itirazları en geç bir ay içinde karara bağlayacak. Sendika üyeliğinden çıkarılma kararı genel kurul tarafından verilecek. EKONOMİ [email protected] 11 kiye ekonomisinin küresel krizden çıkışının ve sürdürülebilir bir büyüme performansı yakalayabilmesinin biricik koşulu verimlilik artışlarından ve sanayileşmenin derinleştirilmesinden geçmektedir. Ancak, planın paylaştığı verilere göre, Türkiye ekonomisinde 20072012 döneminde büyümenin üretim yönünden kaynakları olan istihdam, sermaye stoku ve toplam faktör verimliliği (TFV) sırasıyla yıllık ortalama yüzde 3.3 ve yüzde 5.6 olarak gerçekleşmiş; buna karşın verimlilik artış hızı ise 20142018 dönemini kapsayan Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı yüzde 05 (yüzde negatif 0.5) ile geçen hafta sessiz sedasız kabul “Dokuzuncu Plan” hedefinin çok edildi. “Planlı kalkınma” döneminin gerisinde kalmıştır. Bunun ötesinde çok uzağında kalan ve bir “kalkınma” sanayi sektörünün GSYH içindeki planından ziyade öngörü ve temen payı yüzde 19.3’e düşmüş, hizmetler sektörünün GSYH içindeki payı ise nilerle sınırlı tutulan söz konusu artarak yüzde 72.7’ye yükselmiştir. doküman, bir nostaljik söylem olarak belirse de uzun vadeli amacını Nitekim, “Onuncu Plan” metni “son şöyle tespit etmekteydi: “Yeniden yıllarda kaynakların sanayi sektörünşekillenmekte olan dünyada milleti den, rekabet baskısının sınırlı olduğu mizin temel değerlerini ve beklen dış ticarete konu olmayan sektörlere yönelmesi ve imalat sanayisinin tilerini esas alarak gerçekleştirilecek toplam katma değer içerisindeki yapısal dönüşümlerle ülkemizin uluslararası konumunu yükseltmek payının düşmesi, ortauzun vadede ve halkımızın refahını artırmak... Bu potansiyel büyüme oranını olumsuz çerçevede, 2023 yılında GSYH’nin yönde etkileyebilecektir” yorumuyla (milli gelirin) 2 trilyon dolara, kişi ulusal kaynakların sanayi sektörlerbaşına gelirin 25 bin dolara yük inden uzaklaşmasını ve verimlilik seltilmesini; ihracatın 500 milyar temposundaki gerilemeleri “kritik bir dolara çıkarılmasını; işsizlik oranının gelişme” olarak değerlendirmektedir. yüzde 5’e düşürülmesini; enflasyon Bu bağlamda, 20142018 döneminoranlarının kalıcı bir biçimde düşük de verimliliğin yüzde 1.1 artacağı ve tek haneli rakamlara indirilmesini beklentisi “para, maliye ve teşvik politikalarının uygulanmasında hedeflemek...” T e k n i k o l a r a k , b u a m a ç kaynakların üretken alanlara yöndoğrultusunda, “ 2018 yılında lendirilmesinin öncelik olarak gözetilmesine” dayanmaktadır. GSYH’nin 1.3 trilyon dolara, kişi “Kaynakların üretken alanlara yönbaşına gelirin 16 bin dolara yüklendirilmesi” beklentisi ise piyasanın seltilmesi; ihracatın 277 milyar dolara kısa dönemli ve spekülatif rantiyer çıkarılması; işsizlik oranının yüzde kararlarına ve yabancı sermaye 7.2’ye düşürülmesi” hedeflenmektegirişlerine indirgenmiş durumdadır. dir. Planın makro ekonomik hedefleri Dış açığın kapatılması için ulusal aşağıdaki tabloda özetlenmektedir. tasarrufların artırılması konusunda gerçekçi Onuncu Kalkınma Planı Büyüme Gelişmeleri ve Hedefleri bir adım atılmazken dış 2006 2012 2013 2018 20142013 açıkların kapatılması ve Türkiye’de yatırımların Büyüme (%) 6.9 2.2 4.0 5.9 5.5 sürdürülmesi ancak GSYH (Cari, Milyar TL) 758.4 1.416.8 1.556.7 2.535.2 10.2 yurtdışından geGSYH (Cari, Milyar $) 526.4 786.3 850.5 1.285.5 8.6 lecek döviz girişlerine dayandırılmaktadır. Nüfus (Milyon Kişi) 69.4 74.9 76.1 80.4 1.1 Örneğin, yukarıdaki Kişi Başına GSYH (Cari, $) 7.586 10.504 11.183 15.996 7.4 makro hedeflere göre, Türk mali piyasalarında Üretim Faktörleri Artışı (%) ortalama döviz kurunun 2013’te 1.83 TL/ Sermaye Stoku 7.5 5.6 5.2 6.3 5.7 dolar; 2018’de ise 1.96 İstihdam 1.8 2.9 4.2 3.0 2.9 TL/dolar olarak tahmin Verimlilik 2.3 1.1 0.5 1.2 1.1 edildiği görülmektedir. Oysa, bu satırların Kaynak: Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, Tablo 10 yazılmakta olduğu daha 2013’ün tem Plan metni “Küresel kriz öncesi muz ayında ABD Doları’nın döviz dönemde likidite bolluğunun et kuru 1.96 TL’yi aşmış konumdadır. kisiyle dünya ekonomisi yükselen Özetle, “Onuncu Plan”, döviz ve gelişmekte olan ekonomiler piyasalarında ve dış ekonomik öncülüğünde yüksek oranlı bir dengelerde yaşanan gelişmelere büyüme dönemi yaşamıştır” tes karşı Türk ekonomi idaresinin yıllardır pitinde bulunurken “ancak, yüksek sürdürmekte olduğu kayıtsız ve ilbüyüme dönemi küresel denge gisiz tutumunu korumaktadır. Bir sizliklerin arttığı ve küresel krizin bütün olarak değerlendirildiğinde, 10. tohumlarının atıldığı bir dönem Kalkınma Planı metninin, AKP hüküolmuştur ” yargısıyla da küresel metinin 2023 Türkiye ekonomisine kapitalizmin sürmekte olan kriz ilişkin hayal ürünü dogmalarına ve konjonktürünün ana öğelerinin siyasi rant projelerine feda edilmekte altını çizmektedir. Dolayısıyla, Tür olduğu görülmektedir. Çukurova’ya 2 ay Türkiye’de paranın en çok çözüm ürettiği alanlar eğitim, tapu, polis ve kayıt işlemleri çıktı süre verildi Rüşvetin belgesi Şok, Onurex’i satın aldı Ekonomi Servisi Ülker Grubu’nun satın aldığı Şok, DiaSa’dan sonra bir market zinciri daha satın aldı. Özen Grup bünyesindeki 119 Onurex mağazası Yıldız Holding’e geçti. Şok Marketler AŞ, Onur Ekspres Marketçilik AŞ hisselerinin tamamını satın aldı. Bizim Toptan Satış Mağazaları AŞ’nin, Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yaptığı açıklamada, yüzde 10 payla yatırımlarının bulunduğu Şok marketlerin, Onur Ekpres Marketçilik hisselerinin tamamını satın aldığını bildirdi. Açıklamada “Toplam işlem bedeli, kapanış tarihinde artı/eksi düzeltmelere tabi olmakla, 33 milyon lira olarak belirlenmiştir. Devir işlemi, hisse devir sözleşmesinde tarif edilen önkoşulların gerçekleşmesi ve gerekli izinlerin alınmasını müteakip gerçekleşebilecektir” denildi. Özen Grup Üst Yöneticisi (CEO) Cemal Özen; “Perakende sektöründe yaşanılan yeni gelişmeler paralelinde hem süpermarket, hem de indirim mağazacılığı alanında hizmet sunma ve süreç yönetimindeki farklılıklar yeni stratejik kararlar almamızı sağlamıştır. Bu stratejiden hareketle Onurex mağazalarımızı Şok Marketler AŞ’ye devretmek 8 Temmuz’da anlaşma imzaladık. Bu devir Özen grubun Onur markası ile gelişim ve büyümesine odaklanma amacı göz önünde tutularak alınmış bir karardır” dedi. Turkcell’e Almanya’nın en iyisi Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Yatırım Kurumu’nun (NRW Invest) yaptığı araştırmanın sonucunda ‘yılın en iyi yatırım yapan şirketi’, Turkcell Europe seçildi. Turkcell’in Genişlemeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ekrem Yener ise “Bu ödülü sadece Turkcell olarak değil iki yılı aşkın bir süredir Almanya’da birlikte çalıştığımız 1200’ün üzerindeki bayi ağımızı ve işbirliği yaptığımız tüm ortaklarımız adına da alıyorum. Almanya’da iki yıl gibi kısa bir sürede 400 bin abone bizi seçti, gurur duyuyoruz” dedi. Piyasada sakin gün Ekonomi Servisi Merkez Bankası’nın dolara karşı üst üste 7 kere müdahale ettiği ve 2.250 milyar dolar sattığı önceki günün ardından yurtiçi piyasalar sakin bir seyir izledi. Merkez Bankası hiçbir satış ihalesi açmadı. Gün boyu alıcılı seyreden ve ilk seansta yüzde 1.10 yükselerek 72.530 seviyesine çıkan Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi günü yüzde 0.40 artışla 71 bin 981 puandan kapattı. Önceki gün 1.97 ile rekor seviyeye ulaşan dolar kuru dün serbest piyasada 1.94.80’den kapandı. Avro kuru kapanışta 2.5010 oldu. Günün tek olumsuz ayrışan piyasası olan tahvilde, gösterge iki yıl vadeli tahvilin faizi 24 baz puan yükselerek yüzde 8.50’ye çıktı. 10 yıl vadeli tahvillerin faizi yüzde 8.89 ve 5 yıllıkların faizi yüzde 8.84 seviyesindeydi. IMF, ünya ekonomisine ilişkin büyüme tahminini yüzde 3.3’den yüzde 3.1’e revize etti. Ekonomi Servisi İngiltere Yüksek Mahke karşıladığını açıkladı. Altimo Başkan Yardımcımesi (Privy Council) Çukurova Holding ile Rus sı Evgeny Dumalkin “Karar Turkcell’in hisseAltimo arasında Turkcell’in kontrol hisselerini dar yapısına ilişkin durumu nihai olarak netleştirecek ve Turkcell’deki kurumsal yöneilgilendiren davada, Çukurova’nın hissetişimi tam anlamıyla iyileştirecek” diye lerini geri almak için Altimo’ya 1.565 İngiliz konuştu. Altimo Çukurova’nın ödememilyar doları 60 gün içinde ödemeYüksek yi tamamen gerçekleştirmemesi durusini kararlaştırarak sekiz yıldır süMahkemesi, Turkcell’in munda hisselerin kendinde kalmaya ren ana hissedar uzlaşmazlığını devam edeceğini ve Çukurova’nın sona yaklaştırdı. hissedarları Çukurova Çukurova ile Altimo arasında Holding ve Alfa Group (Altimo) başka bir hakka sahip olamayacaiddia etti. 2005’te yapılan bir kredi anlaşhisse davasında, Çukurova’nın ğını Privy Council sürecinin bugümasına dayanan davada, İngiltere yüzde 13.81 hisseyi geri ne kadar sonuçlanmamasıyla ana Yüksek Mahkemesi (Privy Coalmak için Altimo’ya 1.565 ortaklar Turkcell genel kurulunu uncil) 30 Ocak’ta, Çukurova’nın gerçekleştirme konusunda uzlaşdava konusu yüzde 13.81 milyar doları 60 gün içinde ma sağlayamıyordu. Genel kurulTurkcell hissesini gereken ödeödemesini ların gerçekleştirilememesi temettü me ve şartları yerine getirmesi halinkararlaştırdı. dağıtımı ve yönetim kurulu üyelerinin de geri alabileceğine karar vermişti. seçimi gibi kararların alınmasını engelliPrivy Council Çukurova’nın ödeyeceği yor. Garanti Yatırım Analisti Halil İbrahim 1.565 milyar dolarlık tutara, karar tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre içinde yıllık Kahve, “Çukurova’nın ödemeyi yapabileceğini libor artı yüzde 8 faiz işletilmesini kararlaştırdı. düşünüyoruz. Böylece genel kurulun bloke olAltimo ve TeliaSonera kararı memnuniyetle masının önündeki engeller de kalkacak” dedi. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün her yıl dünya ölçeğinde düzenlediği kamuoyu anketi dünya ülkeleri ile Türkiye’deki çürümeyi göz önüne koydu; “2013 Yılı Yolsuzluk Barometresi”ne göre, dünyada her dört kişiden biri geçen yıl kamu hizmetlerinden ve kurumlarından yararlanmak için rüşvet ödemiş. Ekonomi Servisi Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün her yıl dünya ölçeğinde düzenlediği kamuoyu anketine göre son iki yılda giderek artan rüşvet gittikçe yaygınlaşıyor. “2013 Yılı Yolsuzluk Barometresi”ne göre, her dört kişiden biri (katılımcıların yüzde 27’si) geçen yıl kamu hizmetlerinden ve kurumlarından yararlanmak için rüşvet ödediğini söylüyor. Bu yıl 107 ülkede 114 bin kişiyle yapılan ankete katılanların yüzde 50’sinden fazlası da dünya genelinde yolsuzluğun arttığını düşünüyor. Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde yer alan bilgilere göre, son bir yıl içinde rüşvet en çok eğitim hizmetlerinden rapor almak için (yüzde 27) ve tapu işlemlerinde (yüzde 22) ortaya çıkıyor. “Siz ya da ev halkınız son 12 ayda rüşvet ödediniz mi” sorusuna verilen cevaplarda yüzde 23 ile polis üçüncü sırada. Sırasıyla kayıt hizmetleri, vergi, yargı, sağlık ve kamu hizmetleri onları izliyor. * Türkiye yolsuzluk raporunda yüzde 2029 oranı içerisinde, kabaca 3. grupta yer alıyor. Bosna Hersek, Kolombiya, Yunanistan, Irak, Litvanya, Madagaskar, Moldova, Papa Yeni Gine, Paraguay, Peru, Sırbistan, Slovakya ve Venezuella’daki yolsuzluk algısı da üç aşağı beş yukarı Türkiye’deki gibi. * Türkiye için hâkim kanaat, son iki 2 yıl içinde yolsuzluk düzeyinin daha da arttığı yönünde. Ankete katılanların yüzde 38’i Türkiye’de son iki yılda yolsuzluk düzeyinin “çok arttığını” düşünüyor. “Biraz arttı” diyen yüzde 16 ile birlikte toplam yüzde 54 oranında denek, Türkiye’de yolsuzluğun artmakta olduğunu söylüyor. “Çok Yoksulluk yolsuzluğu besliyor * Rapora göre yoksul bir ülkede rüşvet ödeme olasılığı, varlıklı bir ülkeye göre iki kat daha fazla. Her üç ülkeden birinde, en fazla rüşvet alanlar polisler, her beş ülkeden birinde ise yargı sisteminde çalışanlar. * Endekse göre, Hollanda ve İsviçre şirketleri en az rüşvet ödeyen şirketler olurken, bu ülkeleri 3’üncü sırada Belçika, 4’üncü sırada Almanya ve Japonya, 6’ncı sırada Avustralya ve Kanada izliyor. Singapur ve İngiltere 8’inci sırada, ABD 10’uncu sırada. * Rüşvet ve yolsuzluk sadece görevlilerin eline para sıkıştırmakla sınırlı değil. Örgüt, yapılan yoklamada, ‘demokrasilerin itici gücü’ diye tanımladığı siyasi partilerin, yolsuzluk konusunda en kötü algılanan kurumlar olduğunu vurguluyor. Bizde de siyasal sistemdeki bozukluk ilk sırada gözüküyor. * BBC’ye göre bunun başlıca nedeni, yolsuzluğun sadece rüşvetle sınırlı olmaması. Her üç kişiden ikisi, kamu sektöründe, işlerin yürümesinin kişisel ilişkilere bağlı olduğunu düşünüyor. Her iki kişiden biri, hükümetlerinin belli çıkar grupları tarafından yönetildiği görüşünde. * Yolsuzluk ve rüşvet sadece gelişmekte olan ekonomilerle de sınırlı değil. Örneğin hem Amerika Birleşik devletleri’nde hem de İngiltere’de ankete katılanlar yolsuzluğun yükselişte olduğuna inanıyor. İngiltere’de rüşvet konusunda en kötü karneyi basın kuruluşları alıyor onu da siyasi partiler takip ediyor. * Yine BBC’de yer alan bir nota göre, Harvard Üniversitesi’nden Profesör Michael Sandel, yolsuzluğun toplumun sosyal örgüsüne nasıl işlediğini anlatırken, mahkumların daha iyi bir hücreye geçmek için gardiyanlara rüşvet verdiğini, hastaların hastanede sıra beklememek için rüşvet verdiğini, bazı okulların ise çocuklara kitap okusunlar diye ‘parça başına 2 dolar’ ödeme yaptığını belirtiyor. Onuncu Kalkınma Planı’nda Hayali Sanayileşme Tasarımları Yan cebime koy Dünya Bankası, “kamu görevinin özel çıkar sağlamak için kötüye kullanılmasını” yolsuzluk olarak tanımlıyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı yolsuzluk için, “kamu güç, görev ve yetkisinin rüşvet, irtikap, kayırmacılık, sahtekârlık ve zimmet yoluyla özel çıkar elde etmek için kötüye kullanılması” tanımını kullanıyor. Yolsuzluk, Avrupa Konseyi Yolsuzlukla Mücadele Özel Hukuk Sözleşmesi’nin 2. maddesinde de, “.. rüşvet veya başka her türlü yasadışı menfaatın talep edilmesi, teklif edilmesi, verilmesi ya da kabul edilmesi” yolsuzluk kapsamına giriyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü de, “sadece kamu gücüyle sınırlı olmayan herhangi bir görevin özel çıkarlar için kötüye kullanılması”nı yolsuzluk sayıyor. Gezi Direnişi ile başlayan süreçte tüm enerji siyaset üzerine yoğunlaşınca ekonomi ile ilgili gelişmeler de toz duman arasında kaldı. İktidar büyük bir utanmazlıkla hâlâ iki lafın birini ekonomideki başarılarına getiriyor. Oysa Türkiye, sesli dile getirilmese de derin bir krizin içinde tepetaklak aşağıya doğru yuvarlanıyor. Pek yakında bunun sorumlusu olarak “Gezi olaylarını” göstereceklerdir hiç kuşkunuz olmasın. Bugün gelinen tablo ise tamamen AKP’nin reel ekonomide üretimi değil, rant ve spekülatif kazancı önemseyen politikalarının bir sonucu. Merkez Bankası’nın tahminleri altüst olmuş durumda. Üstelik istikrarı sağlayıcı tedbirler alamıyor. Enflasyon giderek artıyor. Haziran ayında son 20 yılın en yüksek enflasyon oranını yaşadık. Cari açığın GSYM’ye oranı tehlikeli biçimde artıyor, yüzde 9’lara ulaştı. Gelir dağılımındaki adaletsizlikte kıpırdama bile yok. İşsizlik özellikle de kadınların ve eğitimli gençlerin işsizliği vahim boyutta. Türkiye neden en riskli ülkeler kategorisinde? Uluslararası Finans Enstitüsü bundan aylar önce ABD’nin bedava paraya son vermesi halinde bundan en çok etkilenecek ekonomilerin başında Türkiye’yi saymıştı. Benzer bir uyarıyı OECD de yapmıştı. Bugün 2 TL’ye dayanan dolar kuru Türkiye’nin diğer piyasalardan çok daha fazla sarsıldığının somut göstergesi. Süreç iyi yönetilseydi bu kadar büyük bir sarsılma olmazdı. Peki AKP iktidarının iddialarının Siyaset de Baş Aşağı, Ekonomi de... aksine Türkiye neden en riskli ülkeler kategorisinde? Çünkü: 1 Küresel gelişmeleri doğru okuyamıyor? Küçük bir örnek: Yeni hazırlanan 10’uncu 5 yıllık Kalkınma Planı’nda bile likidite bolluğunun önümüzdeki 5 yılda aynen süreceğini öngörüyor. 2 Son 10 yılda izlediği büyüme stratejisi hem doğru değildi hem de çok ülkeyi önümüzdeki dönemde çok ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya bıraktı. İthalata aşırı bağımlı üretim borçlanmayı ve cari açığı şahlandırdı. Türkiye ithal malı cenneti haline geldi. Özel sektörün borcu tehlikeli boyutlara çıktı. 3 Türkiye’deki işletmelerin yüzde 98’ini oluşturan KOBİ’ler üretim odaklı olmayan, sanayiciyi korumayan politikadan zararlı çıktılar. İcra takibindeki KOBİ sayısı 2006 sonundan bu yana yüzde 122 arttı. KOBİ’lerin takipteki kredi borcu ise aynı dönemde yüzde 231 büyüyerek 7 milyar 140 milyon lira ile tarihindeki en yüksek düzeye ulaştı 4 Enerji hâlâ birçok ülkeye kıyasla çok pahalı; bu, rekabet gücünü olumsuz etkiliyor. AKP döneminde benzin fiyatı yüzde 192 oranında arttı. 1.66 TL olan bir litre benzinin fiyatı şimdi 4.84 TL. 5 Kitleler satın alma güçlerinin çok ötesinde bir tüketime yönlendirildi. Bugün 2.568.000 kişi kredi kartı & tüketici kredisi borcunu ödeyemiyor. Bu sayı 2002’de 847 bin kişiydi. 6 Ülke tarımdan hızla uzaklaştı: 10 yılda ekilen tarım alanı 3.4 milyon hektar geriledi. Yem fiyatlarına yetişemeyen besici, hayvanını kesme noktasına geldi. AKP iktidarı Cumhuriyet tarihinde ilk kez saman ithal etmeye başladı. 7 Yüksek katma değerli üretimin toplam içindeki payı artamadığı gibi sanayi katma değerinin milli gelir içindeki payı 1998 yılında yüzde 28 iken 6 puan düşerek yüzde 22’ye indi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, TBMM Genel Kurulu’nda 10. Kalkınma Planı üzerine yaptığı konuşmada yüksek katma değerli üretimde diğer ülkelerden şu örnekleri vermişti: “Malezya’da bu pay yüzde 42’den yüzde 44’e; Tayland’da yüzde 40’tan yüzde 45’e; Çin’de yüzde 45’ten yüzde 48’e yükseldi. Türkiye 2000’de dünyanın en büyük 15’inci imalat sanayii ekonomisi iken 2020’de artık ilk 15’te yok.” Dedik ya Türkiye siyasette nasıl baş aşağı gidiyorsa, aynı şekilde ekonomide de öyle... Zaten ikisini birbirinden ayırmak mümkün de değil. Ancak önemli olan, ekonomideki gerçekleri artık büyük hızla halka duyurmak. Çünkü önümüzdeki günlerin nelere gebe olacağını bilemeyiz? Mahkemeden THY’ye kötü haber Ekonomi Servisi İstanbul 5. İstanbul İş Mahkemesi THY’de greve çıkan işçilerin yerine başka işçi çalıştırılamayacağına hükmetti. Mahkeme başka işçi çalıştırma hakkında ihtiyati tedbir yolu ile durdurma kararı verdi. İstanbul 5. İstanbul İş Mahkemesi 8 Temmuz’da yaptığı davanın ilk celsesinde mahkeme, Yargıtay yolu açık olmak üzere kritik bir karar aldı. İşçi haklarının antidemokratik yöntemlerle ortadan kaldırıldığını vurgulayan Havaİş, “THY grevimizin 54’üncü gününde yüzde 48.2’si kamunun malı olan THY AO’da, THY Yönetim Kurulu’nun yasadışı grev kırıcılığı yaptığı mahkeme kararıyla belirlenmiştir. Bu karar, ülkemizdeki işçi haklarının antidemokratik yöntemlerle ortadan kaldırıldığına dair, çok önemli, ibretlik bir belgedir” dedi. azaldı” diyenlerin oranı ise sadece yüzde 10. * Türkiye kamu sektöründe yolsuzluğun “ciddi bir problem” olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 50. Sadece yüzde 5’lik bir azınlık bunu problem gibi görmüyor. Kalan yüzde 45 ise farklı derecelerde olmakla birlikte problemi ciddi buluyor. * Hükümetin yolsuzlukla mücadelede ne derece başarılı gözüktüğü ise tartışmalı bir konu gibi. Ankete katılanların sadece yüzde 13’ü bu konuda hükümeti çok başarılı buluyor. Siyaset çok kirlenmiş “Etkili” diyenlerde yüzde 28 kadar. Buna karşılık katılımcıların yüzde 38’i yolsuzlukla mücadelenin etkisiz, hatta çok etkisiz olduğu görüşünde. * Türkiye’de en çok hangi kurumlarda yolsuzluk algılandığı konusunda ise siyasal partiler yüzde 68 ile en başta yer alıyor. Bunu sırasıyla yüzde 68 ile siyasi partiler, yüzde 55 ile parlamento / yasama, yüzde 56 ile medya, yüzde 50 ile işyerleri, yüzde 43 ile yargı ve sağlık kurumları, yüzde 42 ile eğitim ve kamu görevlileri, yüzde 41 ile dini kurumlar, yüzde 38 ile polis ve yüzde 30 ile ordu onları izliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle