25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA 4 HABERLER ‘Devlet pusu kurdu’ Sembolik mezar Yeniden düzenlenerek açılan Gezi Parkı’nda direniş sürecinde ve Lice’de hayatını kaybedenler anısına sembolik bir eylem gerçekleştirildi. Parkın yeşillendirilen bir alanına kaldırım taşlarından mezar taşları konuldu. Taşların üzerine de “Ethem Sarısülük Ölümsüzdür”, “Abdullah Cömert Ölümsüzdür”, “Mustafa Sarı Ölümsüzdür”, “Mehmet Ayvalıtaş Ölümsüzdür”, “Medeni Yıldırım Ölümsüzdür” ibareleri yazıldı. Gezi Parkı’nın yapılaşmaya açılmasına karşı 1.5 yıldır mücadele edenler gözaltında Siyasal İslamın Sonbaharı II Türkiye ve Mısır’da yaşananlarla birlikte, Batı’da “ılımlı İslam”a umut bağlayanların, Ortadoğu’da Müslüman kitlelerin, siyasal İslamın projesine güvenlerinin tamir edilemez biçimde sarsıldığına işaret etmiştim. Bugün bu gözlemimi daha geniş bir bağlama oturtmaya çalışacağım. Siyasal İslamın ortaya çıkışına, büyümesine olanak veren “ekosistemi” kısaca dört alt başlıkla betimleyebiliriz. Kapitalizmin krizi: Bir kriz yönetme modeli olarak 1980’lerin başında benimsenen neoliberal küreselleşme, “postkolonyal” devletin üzerinde durduğu ulusalcı kalkınmacı mutabakatı yıktı. İşsizlik yoksulluk artarken devletin toplumsal harcamaları kısması, kamusal alanları özelleştirmesi, IMF otoritesi altına girmesi, toplumun en yoksul, kırılgan kesimlerinin, çalışanların, hatta geleneksel orta sınıfları da kapsayan çoğunluğun gözünde yönetici sınıfın meşruiyetini sarstı. Hızlı metalaşma: “Postkolonyal” devletin ekonomisi dış piyasaya açıldıkça ülke pazarını istila eden ithal malları, yerli üreticilere büyük darbe vurdu. Bu malların tüketimini desteklemek için yayılan imajların, özellikle kadın bedeninin, cinselliğin, “hazcılığın” pazarlama aracı olarak kullanımındaki, kadının emek piyasasına girişindeki artış, yerel “yaşam dünyalarının” kültürlerini, dolayısıyla iktidar ilişkilerini kırmaya başladı. Solun krizi: Kapitalizmin krizi “kitlesel işçi sınıfını” parçalar, sendikaları zayıflatırken küreselleşmeci (postmodern) söylem, Doğu Bloku’nun çöküşü, karşısında uyum sağlayamayan sol hareket, sosyal demokrat, antiemperyalist/popülist ve komünist kanatlarıyla birlikte adeta çöktü. Emperyalist restorasyon: ABD hegemonyasının sarsılmasına karşı bir restorasyon projesi olarak gündeme gelen savaşlar, hem bölge halkları üzerinde büyük bir travma yarattı hem de liberal kesimleriyle birlikte bir “ılımlı İslam” arayışını gündeme getirdi. Siyasal İslam hem “postkolonyal” devletin hem de solun krizinin oluşturduğu boşlukta, hizmet ve proje sunan bir hareket olarak hem de yerel yaşam dünyalarının, iktidar ilişkilerinin savunma refleksini birleştirebilen, uluslararası sermayeyle uyumlu bir izlenim veren, emperyalist restorasyonun bölgedeki ortağı olmaya aday bir popülist hareket olarak yükseldi. Neoliberal küreselleşme, hızlı metalaşma, yeni teknolojik gelişmeler, beraberinde getirdiği kültürel etkiler, uluslararası düzeyde, tüm yerel işçi sınıflarının içinde kendini gösteren yeni bir sınıf şekillenmesi (kapitalist gerçekçiliğe uygun ideolojik adıyla “yeni orta sınıf”) yarattı. Bu sınıf, kapitalizmin mali kriziyle birlikte tarih sahnesine hem kendi özgün talepleri hem de insanlık adına, evrensel özgürlük, eşitlik, kardeşlik, çevrecilik sloganlarıyla fırladı, toplumsal muhalefetin önüne geçti. Emperyalist restorasyon projesi de başarılı olamadı. Dünyanın stratejik merkezi doğuya kayarken Ortadoğu’nun enerji ekonomisi açısından stratejik önemi azalmaya başladı. Bu ortamda siyasal İslamın Türkiye’de ve Mısır’da, bu yeni sınıfın muhalefetini etkisizleştirecek, ekonomiyi uluslararası sermayenin kullanımına uygun bir istikrarda tutabilecek yönetim becerisine sahip olmadığı ortaya çıktı. Toplumsal muhalefet siyasal İslamın ılımlıliberal cilasını kazıyınca, altından otoritertotaliter, üstelik kapitalist dünyanın mantıklarına yabancı “radikal çekirdeği” ortaya çıktı. Batı kaynaklı emperyalizm, Ortadoğu’da, siyasal İslamdan radikal kanadı etkisizleştirmesini, toplumsal muhalefeti, liberaldemokratik görüntüyü bozmadan denetim altına almasını, İsrail’in güvenliğine katkıda bulunmasını ve verdiği sözleri yerine getirmesini bekliyordu. Siyasal İslam, bu alanların hepsinde, Batılı ortaklarında hayal kırıklığı, güvensizlik yarattı. Özetle, siyasal İslamın, özellikle Türkiye ve Mısır deneyimleri bağlamında hem iç dinamikleri hem de dış dinamikleri elinden kaçırmaya başladığı görülüyor. Bu durumda, siyasal İslamın kendi yapısal özelliklerinin yanı sıra ama daha çok bu yapısal özelliklerin zaaflarını ortaya çıkaran toplumsal muhalefetin etkili olduğu söylenebilir. Siyasal İslamın yapısal zaafları ortaya çıkmaya başladığında, henüz toplumsal muhalefet başını kaldırmamışken ABD dış politika çevrelerinde, demokratikleşme projesini bırakıp “Molla, Military, Medya” denetimi üzerinde yoğunlaşmak gerektiğine ilişkin bir tartışma başlamıştı. Bu tartışmanın, şimdi yeni bir anlam kazandığını düşünüyorum. Park gece 23.45’te açıldı İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı’nın yapılaşmaya açılmasına karşın yaklaşık bir buçuk yıldır mücadele veren ve 120 demokratik kitle örgütü tarafından oluşturulan Taksim Dayanışması’na karşı adeta cadı avı başlatıldı. Halka yeniden açılan Gezi Parkı’nda foruma gitmek için Taksim’e gelen dayanışmanın aktif üyeleri önceki gün toplu halde gözaltına alındı. Parka AVM inşaatı projesine, imar planlarına ve koruma kurulu kararlarına dava açarak hukuki mücadele yürütenler gözaltında. Sivil toplum, hükümete demokratik haklarını kullananlara karşı uyguladığı sistematik şiddet ve gözaltı baskısına son verme çağrısı yaptı. CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı AKP iktidarının, Taksim Dayanışması’na karşı başlattığı cadı avını durdurmasını istedi. Salıcı “İstanbullu, üzerinde estirdiğiniz şiddet dalgasından artık bıktı. Yöntemleriniz öfkeyi büyütmekten başka bir işe yaramıyor. Halkla inatlaşarak, gazlayarak İstanbul’u yönetemeyeceğinizi artık görün. İstanbullulardan özür dileyin” dedi. TMMOB Şehir Plancıları Odası’ndan yapılan yazılı açıklamada ise “Parkın önce halka açıldığının duyurulması, kısa süre sonra parka gelenlerin dağıtılması ve bir bölümünün gözaltına alınması sonrasında gece geç saatlerde parkın yeniden halka açılması, devlet eliyle Taksim Dayanışması’na ‘pusu’ kurulduğu izlenimini doğurmaktadır” değerlendirilmesi yapıldı. Taksim Dayanışması’nın sözcüleri arasında yer alan İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman’ın sürülmesi sonra GÖZALTINA ALINAN İSİMLER Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ve kızı mimar Cansu Yapıcı, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent 2. Başkanı Sabri Orcan, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin, TMMOB İstanbul Koordinasyon Kurulu temsilcisi ve Makina Mühendisleri Odası Başkanvekili Süleyman Solmaz, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar, TKP MK üyesi Erkan Baş, TKP İstanbul İl Sekreteri Kamil Tekerek, Fikir Kulüpleri Federasyonu Sözcüsü Erçin Fırat, TKP Kocaeli il yöneticisi Çağlar Özkan, HDK Merkez Yürütme üyesi Ender İmrek, EHP yöneticisi Emre Öztürk, EMEP yöneticisi Ercüment Akdeniz, Hakan Dilmeç, İclal Bozkaya, Aral Demircan, Ongun Yücel, İsmail Sürücüoğlu, Halit Güven, Haluk Ağabeyoğlu, Elçin Fırat, Ali Akgün Ekici, Murat Sezin, İsmail Bozkaya, Ayşe Adanalı, Sevil Kahraman, Ahmet Aktaş. Siyasal İslamın ekosistemi sında, şube sekreterinin de gözaltına alınmasının “sindirme” amacı taşıdığına dikkat çekildi. TKP Merkez Komite tarafından “Diktatöre Yanıtımızdır” başlığı ile yapılan açıklamada, “Gözaltı ve tutuklama skandallarına yanıtımız, yaptıklarımızı daha iyi yapmak olacaktır” denildi. Halkların Demokratik Kongresi Yürütme Kurulu adına yapılan açık ‘Takıyye yapıyorlar’ lamada Mısır’daki darbe karşısında “demokrat” kesilip oradaki gösteri ve protesto hakkını savunurken kendi halkına karşı pervasızca şiddet uygulaması da “takıyye” olarak nitelendi. Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zeki Arslan da “İktidarın bugün medet umduğu korku ve baskı iklimine karşı halkın cesareti, azmi ve kararlığı galip gelmiştir. Ancak ne yapacağını şaşıran gözü dönmüş iktidar toplumla, halkla inatlaşmaktan vazgeçmelidir” dedi. TOMA’nın önünde iftar Mutlu: Dolaş ama Saatlerce süren müdahalenin ardından Vali Mutlu’nun Twitter üzerinden yaptığı açıklama sonrası, park saat 23.45’te yeniden halkın kullanımına açıldı. Mutlu parkla ilgili attığı bir tweet’te ise “Gezi Parkı’nda dolaşın ama bekleme yapmayın” uyarısında bulundu. Gezi Parkı, halka açıktı. Parkın içinde oturan, çimlerde ve banklarda uyuyan çok sayıda kişi vardı. Ağaçların arasına “Taksim Şehitleri Parkı Hoş Geldiniz 19772013” pankartı açıldı. Parkın merdivenlerinin önüne adeta saksılarla set çekildi. İçine çiçek ekilmeye başlanan saksılar arasında bir kişinin dahi geçebileceği kadar mesafe bırakılmadığı görüldü. Aralarında CHP milletvekili Melda Onur, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, ÖDP Başkanı Alper Taş’ın da bulunduğu grup, Gezi Parkı’na giderek alkış ve sloganlarla gözaltıları protesto etti. (Fotoğraflar: VEDAT ARIK) Her şey değişir bekleme yapma G.Saray’dan meydana Yeryüzü Sofrası İstanbul Haber Servisi Antikapitalist Müslümanların çağrısıyla bir araya gelen yurttaşlar, İstiklal Caddesi üzerine kurdukları “Yeryüzü Sofrası”nda iftarlarını açtı. Galatasaray Lisesi önünden Taksim Meydanı girişine kadar uzanan iftar sofrasının meydana ulaşmasına polis izin vermedi. Polis TOMA aracıyla iftar sofrasının önünü kesti. Bunun üzerine yurttaşlar TOMA’nın önüne de yer sofrası kurarak iftarını burada açtı. Daha sonra TOMA ve polislerin geri çekilmesiyle birlikte yurttaşlar, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’na girdi. Öte yandan Taksim Meydanı’nda da Beyoğlu Belediyesi süslediği masalarda iftar yemeği verdi. Taksim Gezi Parkı merdivenlerinde toplanan yurttaşlar da Beyoğlu Belediyesi’nin iftarına katılanları Gezi Parkı’na çağırdı. ARİF KIZILYALIN Büyük coşkulara, zaferlere, törenlere sahne oldu yılların Taksim’i, İstiklal’i; keza dramlara, facialara da... Ama inanın dünkü manzara zihinlerden uzun süre silinmeyecek. “Antikapitalist Müslümanlar”ın çağrısıyla İstiklal Caddesi’ni boydan boya “İftar sofrasına” çeviren halk, TOMA ve Çevik Kuvvet endişesine karşın ramazan ayının ilk orucunu “hep beraber” açtı, sonra da gergin bir bekleyişin ardından, özgürce meydana, parka yürüdü ve “bira içildiği” yalanı ile gündeme gelen Dolmabahçe Camii’nde teravih namazı kıldı. Hava kararmaya başlarken Galatasaray Lisesi önüne serilen gazete kağıtları ve mukavva kutular üzerine inanılmaz zenginlikte bir iftar sofrası kuruyordu halk. Teyzeler, anneler yaprak sarmaları, kısırlar, kuru köftelerle sofranın en önemli isimleri olurken, çalışan kesim, pizza, pide, lahmacunla iftariyelik çeşidini artırmıştı. Akşam ezanının okunmasıyla, kimi “Allah kabul etsin”, kimi “Afiyet olsun” dilekleriyle orucunu açtı. O anlarda Beyoğlu Belediyesi’nin meydanın ortasına kurdurduğu açık hava restaurantı da bir kesim vatandaşı ağırlıyordu. Musiki ve dua eşliğinde onlar da iftarlarını açarken, 63517 numaralı TOMA’nın tam İstiklal girişine gelip çalışır halde beklemesi ve yine biber gazı tüfekleri dolu olarak Çevik Kuvvet polisinin önlem alması kısa süreli bir endişe yarattı. Hiçbir gösterişin, görgüsüzlüğün olmadığı iftarın katılımcıları “Ben yerken komşum aç kalmasın” diye polisleri de buyur ettiler sofraya. Ancak katılım olmadı. Sofranın meydana ulaşmaması için önlem alan polis, İstiklal’den Taksim’e çıkanlara “sözlü” satışmalarda bulundu. Ancak sağduyu galip gelmişti. Öyle ki, TOMA’lar ve Çevik Kuvvet çekilirken kopan alkış tufanı, 1.5 aydır asık suratları ile dikkat çeken polislere bile tebessüm ettiriyordu. Elbette, protesto söylemleri de yok değildi. “Tut bakalım, tut bakalım, orucunu tut bakalım, Ethem’i öldür, Mehmet’i katlet orucunu tut bakalım” sloganları duyuldu. İftar sonrası “müdahele korkusu”nun aşılması ve polisin çekilmesiyle binlerce kişi Gezi Parkı’nın önüne gelip kutlama yaptı. Ateş açan tutuklandı Cumartesi gecesi göstericilere yönelik palalı saldırıdan sonra önceki gün de otel sahibi olduğu ileri sürülen bir kişi havaya 4 el ateş etti. Gözaltına alınarak Emniyet’e götürülen şüpheli çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Şüphelinin kullandığı silahın ise bulunama dığı ve polislerin si lahı aradığı belirtildi. Taksim Dayanışması, gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istedi Ben sizdenim amirim İstanbul Haber Servisi Taksim’de önceki gün göstericilere polis müdahalesi olduğu sırada elinde sopa bulunan mavi gömlekli bir kişi, polislerin arkasından göstericilere “Gelsene buraya .... çocuğu” diyerek bağırdı. Bir süre polislerle sohbet eden kişi polisin talebiyle arkasındaki küçük bölmeden el bombası tipindeki gaz bombasını polise vererek yardımcı oldu. Radikal’den Serkan Ocak’ın haberine göre eli sopalı kişi daha sonra başka bir polisin müdahale etmesi üzerine “Ben sizdenim amirim” dedi. Polis sopayı zorla saldırganın elinden aldı. ‘Sokaklar kazandı’ İstanbul Haber Servisi Taksim Dayanışması keyfi ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan vatandaşların, haklarında hiçbir hukuki işlem yapılmadan serbest bırakılmasını istedi. Taksim Hill Otel’de Taksim Dayanışma’nın bileşenlerindenden KESK, TTB, DİSK, Mimarlar Odası, TMMOB yöneticileri ortak basın toplantısı düzenledi. Ortak basın açıklamasını okuyan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Hukuk ve yargı kararları yok sayılarak suç işlendi. Günlerdir acizlik içerisinde bu kenti polis şiddeti marifetiyle idare etmeye çalışanlar artık halka yalan söylemeyi bıraksın. Dün eli palalılar bugün sokaklarda rahat rahat gezerken, hayatında hiç kimseyi incitmemiş arkadaşlarımız gözaltına alınmaktadır” dedi. DİSK Genel Sekreteri ve gözaltına alınan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun eşi Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’de tarihin en önemli kırılma noktalarından birinin yaşandığına dikkat çekerek “Türkiye’de artık yeni bir dönem başladı. Artık hiçbir şey özellikle de Başbakan için, haziran direnişinden önceki gibi olmayacak. Bu sürecin kaybedenleri hükümet ve Recep Tayyip Erdoğan, kazananı ise sokaktır. Bu süreç artık geri döndürülemez” dedi. Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, “Kamusal alanı kullanmak için ne Başbakan’dan ne da validen izin alacak değiliz” diye konuştu. Füle: Gözaltı gerekçesi belirsiz BRÜKSEL (AA) AB Komisyonu, aralarında Taksim Dayanışma Platformu üyelerinin de bulunduğu kişilerin “toplantı ve gösteri haklarını kullanmak isterken” gözaltına alınmalarından endişe duyduğunu bildirdi. AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle, “Gözaltıların hangi gerekçeyle yapıldığının açık olmadığını” savundu. Füle, Gezi Parkı protestolarının devamında yetkililerin aldığı önlemleri yakından takip ettiklerini ve temel özgürlüklere saygı gösterilmesinin önemini vurguladıklarını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle