19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EKİM 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 15 “Sürekli sol söylem ve BDP’yi Güneydoğu’nun CHP’si” konumuna getiren isimler olarak Demirtaş ve başka bazı isimlerin bizzat Öcalan tarafından tasfiye edileceği spekülasyonları da eksik olmadı. ‘Fadik Kız’a tayt sansürü SELDA GÜNEYSU ANKARA CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Adana Devlet Tiyatrosu (DT) Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Sahnesi’nde, önceki gün ilkgösterimi gerçekleştirilen “Fadik Kız” adlı oyunun DT Genel Müdürü Mustafa Kurt tarafından sansürlendiğini iddia etti. Adana DT, perdelerini önceki gün Orhan Asena’nın yazdığı, Levent Ulukut’un yönettiği “Fadik Kız” adlı oyunla açtı. DT Genel Müdürü Mustafa Kurt da ilkgösterimden bir gün önce Adana’ya gidip oyunu izledi. Ardından oyunla ilgili CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Facebook sayfasından, oyunun DT Genel Müdürü Kurt tarafından “sansürlendiğini” iddia etti. Aygün, “Adana DT, bugün oynayacak Orhan Asena’nın ‘Fadik Kız’ adlı oyunuyla sezonu açıyor. Fakat DT Genel Müdür Vekili tarafından oyun sansürlenip büyük ölçüde budanmış, mesela ‘kadın ve erkek oyuncular birbirine dokunmasın, yaklaşmasın ve sarılmasın’ emri verilmiş, kadın oyuncuların kıyafetlerini ‘açık’ bulup tayt giydirmişler ve birçok kelime ‘müstehcen’ denerek metinlerden çıkarılmış. Ee Molla Hüseyin Çelik’in ‘açık’ diye kadın sunucuyu işten attığı ülkede Adana’daki tiyatro oyunu da böyle olur. Tayyip ve mollaları ülkeyi hızla Katar ve Suudi Arabistan’a çevirme yolunda devam ediyorlar; anlaşılan Gezi’den hiçbir ders almamışlar!” açıklamasında bulundu. CHP’Lİ AYGÜN DEVLET TİYATROSU GENEL MÜDÜRÜ’NÜN ‘KOSTÜM DEĞİŞSİN’ TALİMATI VERDİĞİNİ İLERİ SÜRDÜ görünüyordu’ ‘Tayt iç çamaşır gibi Aygün’ün açıklamalarının ardından Cumhuriyet’e açıklama yapan Adana DT Müdürü Gökhan Doğan, “Tiyatro olarak kesinlikle sansür iddialarını kabul etmediklerini” dile getirdi. Doğan, “Öncelikle oyunu izleyenler kesinlikle sansür uygulanmadığını görecekler. Oyunda bir yatak sahnesi var. O yatak sahnesinde de oyuncumuz oynarken eteğin altına giyilen tayt, iç çamaşırı gibi görünüyordu. ‘Sadece ona dikkat edelim’ denildi. Ayrıca oyun Ankara’nın Altındağ ilçesinde geçtiği için, biraz da varoşvari bir yer olması gerektiği için oyuncunun altındakinin tayt değil de basma gibi bir kostüm olması gerektiği, kostüm tasarımcısının bu ayrıntıyı atladığı dillendirildi. Hepsi bu” dedi. Oyuncunun söz konusu oyunda kırmızı bir elbise giydiğini, bu elbisenin de oyunun söz ettiği bölgenin özelliklerine göre “modern” kaldığını dile getiren Doğan, oyunun konseptine göre bu durumun çok doğru olmadığını kaydetti. ‘BDP Krizine’ AKP İlgisi İmralı’da Abdullah Öcalan ile doğrudan görüşmelerin başladığı yıl başından bu yana hükümet, sürecin yürütülmesinin yanı sıra sürekli olarak BDP’nin içini hedef alan hamleler peşinde oldu. Hatırlayalım; İmralı’ya gidecek ilk BDP heyetinde parti yöneticisinin yer almasına izin verilmedi. Bu yüzden ilk gidenler Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata oldu. BDP yönetimi “Gidecek heyeti biz belirleriz” diyecek olduysa da hükümet geri adım atmadı. Araya Öcalan’ın girmesi sonrasında genel başkan yerine Grup Başkanvekili Pervin Buldan üzerinde mutabakat sağlandı. Ona ‘blok’ milletvekilleri Altan Tan ve Sırrı Süreyya Önder eşlik etti. Bu ziyaretlerde BDP’nin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bulunmaması dikkat çekti. Görüşme notları medyaya sızınca AKP kanadından “Bu BDP ile olmayacak” sesleri yükseldi. Ardından da Gezi Parkı Direnişi gelince heyet bir kez daha değiştirildi. Gezi’de ön plana çıkan Sırrı Süreyya Önder, Başbakan’dan veto yerken ilk kez Demirtaş’ın İmralı’ya gidişine izin çıktı. Ondan sonra da bir genel başkan ve bir grup başkanvekilinden oluşan (Demirtaş ve Buldan) heyet formatı sabit hale geldi. Bu manevraların arkasında yatan gerekçe şuydu: Hükümet bu süreçte BDP’yi Kandil’e değil İmralı’ya yakın bir muhatap gibi görmek istedi. Ancak Demirtaş onların kafasındaki ‘aracı’ modeline hiç uymadı. AKP’de “Sol tandanslı” olarak kodlanması; atılan adımlara övgü, AKP’ye dokunmama yerine sürekli hükümet eleştirisi içinde olması ve Kandil üzerindeki etkisi nedeniyle hükümetin çok da arzu etmediği bir ‘muhatap’ oldu. AKP’nin derinlerinde çözüm süreci başlar başlamaz, “Süreç aynı zamanda BDP’yi de dizayn sürecidir. Sürecin bir noktasında BDP’yi halen yöneten kadrolarda da değişim olmak zorunda” değerlendirmeleri ve beklentileri sıkça dile getirildi. Hatta iktidar kulislerinde ‘Muhataplıktan çıkarsınız’ uyarısı Hükümete yakınlığıyla bilinen Memur Sen, ‘her yerde dini simge’ için eyleme geçti Türban kesmedi u MemurSen, kamuda türban serbestisini yeterli bulmadı, yargıda, TSK’de, Emniyet’te de türban serbestisi için eylem başlattı. Erkekler için sakal izni de isteyen sendika, serbest kıyafet için kendince bir ahlaki çerçeve de çizdi. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Diğer sendikalar tarafından hükümete yakın olmakla eleştirilen MemurSen, kamuda kadınlara türban serbestisini yeterli bulmadı. Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve yargıda da türbanın serbest bırakılmasını istedi. Erkek memurlar için de sakal, bıyık, kravat serbestisi isteyen MemurSen, “sivil itaatsizlik” eylemi başlattı. Hükümetin okullarda sabahleyin okunan öğrenci andının kaldırılması, kamuda türbanın serbest bırakılmasına ilişkin kararları uygulanmaya başlandı. Erkek memurların kılık kıyafetlerinin nasıl olacağı konusundaki tartışmalar devam ederken, MemurSen girişim başlattı. Daha önce kamuda türban sebestisi için “sivil itaatsizlik” eylemi yapan MemurSen, düzenlemeyi “eksik” buldu. Kılıkkıyafet serbestisinin yargı, silahlı kuvvetler ve Emniyet gibi kurumlarda çalışan kadın ve erkekleri kapsaması için eylem başlatan MemurSen, “Yargı, silahlı kuvvetler ve Emniyet hizmetlerinde görev yapan (hâkim, savcı ve askeri personel ile Emniyet hizmetleri sınıfındaki) kadınların başörtüsü özgürlüğünün kapsam dışında tutulmasını makul ve doğru bulmuyoruz” görüşünü savundu. Bu sınırlamaların da kaldırılması için mücadele edeceklerini belirten MemurSen, “kravat zorunluluğu, saç ve favori uzunluğu, sakal bırakma yasağı, bıyık şekli gibi sınırlama ve yasaklara” son verilmesi için eylem başlattı. Bu kapsamda MemurSen’e üye erkek kamu çalışanları bu sınırlama ve yasaklara uymaksızın, “sivil itaatsizlik” eylemine başladı. MemurSen, kamuda olmasını istediği kılık kıyafetin çerçevesini de “kendine göre” şöyle çizdi: “Hizmet sundukları toplumda genel kabul görmüş ahlak kurallarına uygunluk, temsil ettikleri kamu erkine yönelik toplumsal saygınlık noktasında çatışma ve tartışma oluşturmayacak kılıkkıyafetle görev yapmaları kaydıyla...” Seçmece öğrenciyle üniversite açılışı! Dokuz Eylül Üniversitesi’nin (DEÜ) 20132014 akademik yıl açılış törenine, sadece adları listede olan öğrencilerin girmesine izin verildi. DEÜ Sabancı Kültür Merkezi’nde dün gerçekleştirilen törene girmek isteyen öğrenciler, kapıda güvenlik görevlilerince karşılandı. Görevliler ellerindeki listelerle öğrencilerin adlarının olup olmadığını kontrol etti. Listede adları olmayanlar, okudukları üniversitenin akademik yıl açılış törenine alınmadı. Rektör Prof. Dr. Mehmet Füzün törende yaptığı konuşmada, AKP’nin bilim ve ArGe konusunda yaptığı yatırımları övdü. Prof. Dr. Füzün’ün ardından kürsüye gelen DEÜ Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Çağla Tokkuzun ise hukuku herkesin kendi çıkarına göre kullandığını belirterek “Bugün bunları gören bizler, çok geçmeden yetkiyi elimize alacağız. Hukuk fakültesinde okumanın tek kötü yanı, adaletsizliği herkesten önce fark etmektir. Bugün bizlerin yetinmemesi demek, bu ülkenin hiçbir zaman geriye gitmeyeceğinin garantisi demektir. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan ümitsizliğe kapılanlar varsa adaletin her zaman yerini bulması ve sürekliliği için ömrüm boyunca çalışacağım” dedi. Tokkuzun’un konuşması salondan yoğun alkış aldı. Konuşmaların ardından DEÜ Senfoni Orkestrası’nın seslendirdiği İzmir Marşı da ayakta alkışlandı. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) CHP’li Türmen, AiHm’nin yAyın durdurmA kArArını yorumlAdı: Hükümetin açıkladığı demokratikleşme paketi sonrası BDP’den gelen açık hoşnutsuzluk ifadeleriyle, “BDP’de kriz” haberleri eşzamanlı olarak gündeme girdi. Üstelik bu krizin doğrudan aktörü de Selahattin Demirtaş’tı. Peki bu krize en çok kim ilgi gösterdi? Tabii ki iktidar. Çözüm sürecini yerel seçim kampanyasının temel bir parçası haline getirmeye hazırlanan AKP’nin, Güneydoğu’daki tek ve en büyük rakibinin üzerinden ilgisini eksik etmesi düşünülemezdi. Nitekim bunun ilk sinyali de geldi. Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan dün Yeni Şafak’taki köşesinde Demirtaş ve onun yönetimindeki BDP’yi kıyasıya eleştirmekten kaçınmadı. Akdoğan’ın yazısıyla AKP “BDP’deki krize” doğrudan müdahil hale geldi. Akdoğan’ın BDP’yi tarif eden ifadeleri arasında, “MHP’den daha sorunlular”, “Sorundan besleniyorlar”, “Öcalan üzerinde baskı oluşturmayı hedefliyorlar”, “İmralı’yı beklemeden doğrudan Kandil’in yönlendirmesiyle hareket ediyorlar” gibi ağır ithamlar da var. Ancak yazısının belki de en dikkat çekici yeri “Kendi iç sıkıntılarını Başbakan’a yüklenerek aşmaya çalışmak çok ucuz bir yöntemdir” şeklindeki vurgusu ve sonrasında gelen şu uyarısıydı: “Demirtaş öyle bir söylem ve üslup ortaya koyuyor ki sanki BDP’yi ötekileştirmeye ve muhataplıktan çıkarmaya çalışıyor. Sorumluluk sahibi bir genel başkan koskoca bir siyasi hareketi marjinalliğe ve ciddiye alınmamaya itebilir mi?” Görüldüğü gibi AKP çözüm sürecinin kendisi kadar BDP ile de ilgili. Bu süreçte Kürt sorunu çözülür mü çözülmez mi onu izleyerek göreceğiz. Ama bu sürecin içinden “Demirtaş’sız bir BDP” çıkmasının AKP’yi oldukça sevindireceğine ilişkin elde yeterince işaret var. Cumhuriyet kararı AKP’den yeni emsal oluşturacak AkŞiT: kıyAFeT ToPlumA SAyGılı olmAlı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski AİHM yargıcı, CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, AİHM’nin Cumhuriyet gazetesini haklı bulduğu kararla ilgili olarak, “Çok önemli, basın özgürlüğü davalarında emsal oluşturacaktır. Yayın yasağıyla ilgili başka davalar varsa başka mahkumiyetler gelebilir” görüşünü dile getirdi. AİHM, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Abdullah Gül’ün The Guardian gazetesinde yayımlanan, “Türkiye Cumhuriyeti’nin sonu geldi. Biz kesinlikle laik sistemi değiştirmek istiyoruz” sözlerini kullanan Cumhuriyet gazetesi hakkında verilen yayın durdurma yasağında idareyi haksız bularak tazminat ödemeye mahkum etti. Rıza Türmen, bu kararla ilgili olarak şu değerlendirmeleri yaptı: Bütün Türk basını etkiledi: AİHM, ihtiyati tedbir kararının çok geniş ve belirsiz olduğunu söylüyor. “Bu belirsizlik sadece Cumhuriyet gazetesi üzerinde değil, bütün Türk basını üzerinde bir caydırıcı etki yaratacaktır” diyor. Ayrıca, yayın yasağı geçici bir karardır, ama bu kararda süre belirtilmemiş. Neredeyse 11 ay u Yargı’nın yayın durdurma kararıyla halkın bilgi alma hakkını zedelediğini belirten Rıza Türmen, ‘’AİHM’nin kararı Cumhurbaşkanlığı seçiminin özgür ortamda yapılamadığını da gösteriyor. Bu karar ifade özgürlüğü davalarında emsal oluşturacak” dedi. yürürlükte kalmış. Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Cumhuriyet gazetesi bu konuda yayın yapamamış. Makul olmayan bir süre uygulamada kalmış. Kamuoyu eksik bilgileniyor: Sonuçta olan şu; Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında son derece ateşli bir tartışma var Türkiye’de. Cumhuriyet gazetesi, kamouyundaki bu tartışmanın dışında bırakılıyor, katkıda bulunamıyor, kamuoyu eksik bilgileniyor. Kamuoyunun, halkın bilgi alma hakkı zedeleniyor. İfade özgürlüğü ihlali: AHİM kararında “Yayın yasağı konulmuş, fakat gerekçe ve rilmemiş, nasıl inceleyeceğim mahkeme olarak bunu” deniyor. Gerekçe, adil yargılamanın çok önemli bir güvencesi, “Bu güvence yok ortada” diyor. Sonra karar alınırken Cumhuriyet gazetesi kendi görüşlerini söylememiş. Silahların eşitliği bakımından bir sorun var. Yayın yasağı kararı alınırken sadece Gül’ün başvurusundaki görüşler var, Cumhuriyet gazetesinin görüşleri yok, gazetenin görüşleri duruşma başladıktan sonra ancak alınabiliyor. Bu arada yayın yasağı zaten yürürlüğe girmiş durumda. “Bu nedenlerle sözleşmenin ifade özgürlüğüyle ilgili 10. maddesi ihlal edilmiştir”, diyor AİHM. Başka mahkumiyetler de gelebilir: “Demokratik bir toplumda yapılmaması gereken bir uygulama” deniyor. Mahkeme bilmiyor tabii, Türkiye demokratik bir toplum değil. Basın özgürlüğü davaları açısından emsal oluşturacak. Yayın yasağıyla ilgili başka davalar varsa, başka mahkumiyetler de gelebilir. Bu karar neyi gösteriyor? Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında tartışmanın tam bir özgürlük içinde yapılamadığını gösteriyor. EMİNE KAPLAN ‘dekolte’ kriteri TANRIKULU: ANKARA AKP Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in tartışma yaratan dekolte açıklamasının ardından kıyafet konusunda yeni bir yorum getirdi. Akşit, “Toplumda rahatsızlık yaratan, kamuya ve topluma saygısızlık olarak görülecek davranışlar ve kıyafetler olabilir” dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in atv’nin yarışma programı ‘Veliaht’ın sunucusu Gözde Kansu’nun kıyafeti için “Öyle bir kıyafet giymiş ki olmaz böyle bir şey. Umuma açık TV’lerde kıyafet seçiminin hassasiyeti vardır” açıklamasıyla ilgili tartışmalar sürerken, AKP Kadın Kolları Başkanı Akşit’ten de tartışmalı bir yorum geldi. Meclis’te bir grup gazeteciye kamuda türban yasağını kaldıran yönetmeliği değerlendiren Akşit, Çelik’in açıklamalarıyla başlayan dekolte tartışmasını da değerlendirdi. Akşit, kıyafet seçiminin önemli olduğunu, bunun bir anlamda topluma da saygı olduğunu kaydetti. Akşit, “Kılık kıyafet ve bazı davranışlar, topluma saygıyı gösterir. Toplumda rahatsızlık yaratan, kamuya saygısızlık, topluma saygısızlık olarak görülecek davranışlar ve kıyafetler olabilir. Toplumun gözü önünde olan kişiler buna özen göstermelidir” dedi. Çelik edecek mi? Haber Merkezi CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Gözde Kansu’nun işten çıkarılmasında Hüseyin Çelik’in sunucunun dekoltesiyle ilgili sözlerinin etkisinin olup olmadığını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sordu. Tanrıkulu, Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, şu soruları yöneltti: İnsanlara giyim tercihi eleştirilerek bir tür karalama ya da yıpratma politikası mı uygulanmaktadır? Sayın Hüseyin Çelik bundan sonra giyim tarzını beğenmediği her kişi için ekranlarda şahsi fikrini ifade edecek midir? Gözde Kansu’nun işten çıkarılması Sayın Hüseyin Çelik’in açıklaması ile ilgili midir? devam
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle