14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 EYLÜL 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ Hem eski hem de yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda görev alan Ali Suat Ertosun, HSYK’nin iki farklı döneminin perde arkasını anlattı 9 “ ” Ölürlerse efsane, yaşarlarsa kahraman... R eferandum öncesindeki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun istifa etmeyen tek ismi olan, Başbakan’ın “Biri de istifa etmedi, orada bekliyor” dediği Ali Suat Ertosun, ilk kez hem o günleri hem de yaklaşık 2 yıl görev yaptığı “yeni” HSYK’de yaşananları ve yapılanları değerlendirdi. Yargının tarihsel süreçteki önemine işaret eden Ertosun, şöyle konuştu: “Tarihten silinmek istenen bir milletin verdiği kurtuluş mücadelesi sonunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması bir devrimdir. Her devrim ve yeni kurulan bir devlet için yargının görevi, kurucu felsefeyi ve ona dayalı rejimi korumaktır. Buradan hareketle devletin kendini savunması da doğaldır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında cumhuriyeti koruma görevi yargıya verilmiştir. Başlangıç yılları için bu koruma ve kollama görevi, anlaşılabilir bir durumdur. Sonraki yıllarda cumhuriyetin yerleşmesi, demokrasiye geçiş ve uluslararası gelişmeler dikkate alınarak, Anglosakson hukukunda olduğu gibi tarafsız hakem konumuna geçmesi gereken yargı, maalesef bu değişimi gerçekleştirememiş, devlete karşı bireyin hak ve özgürlüklerini koruyucu ve devleti dengeleyici bir statüye kavuşamamış, darbe dönemlerinde ve kritik zamanlarda muhafızlık görevini yapmaya devam etmiştir.” Hâkimler belli düşüncede Siyasi davaların öç alma biçimine dönüşmesinin, başlangıçta halk tarafından kabul görse bile, zaman içerisinde aksi bir etki ile halkta büyük kızgınlık, öfke ve nefret oluşturacağı, toplum hayatında yeni çatışmalara sebebiyet vereceği, geçmişte Yassıada davalarında örneğini gördüğümüz gibi siyaset sosyologlarının da ifade ettiği bir gerçektir. Yargı siyasi vesayet altında endi amaçlarının da eski HSYK’nin yapısını değiştirmek olduğunun altını çizen Ali Suat Ertosun, “(Referandumla) Yapılan değişikliklerle söylendiği gibi üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçilmiş midir? Devamlı şikâyet edilen resmi ideoloji ve vesayet rejimi sona ermiş midir? Yoksa yeni vesayet mercileri mi ortaya çıkmıştır” sorularını sıraladı. Ertosun, iki yıllık sürede söylenenler ve yapılanları karşılaştırmalı olarak şöyle ifade etti: ? Referandumdan önce adli ve idari yargı, yüksek yargının yönetime egemen olmasından şikâyetçiydi. Bu nedenle, estirilen rüzgârın da etkisiyle genelde değişimi desteklemiş, ancak beklediğini bulamamıştır. Belli ilkeler saptanmadan, ihtiyaç analizleri yapılmadan ve kıdem durumu da gözetilmeden yapılan seçimler ve atamalar kırılma yaratmış, Cumhuriyet başsavcıları, adli ve idari yargı komisyon başkan ve üyeleri ile özel görevli mahkemeler ve basın mahkemelerinde çalışan hâkim ve savcıların tamamına yakını, ağır ceza ve idare mahkemeleri başkanlarının ise önemli bir kısmı değiştirilmiştir. HSYK üyeliklerine aday olan hâkim ve savcılardan bazıları tayin edilmiş, bir kısmı da soruşturma geçirmiştir. Yargının makul ve tarafsız kesimi kendisini baskı altında hissetmektedir. Var olduğu söylenen, ancak bizim kabul etmediğimiz yüksek yargı vesayeti, yerini siyasi vesayete bırakmıştır. Topluiğne Başı Kadar! Şu günlerde hapishane öyküleri okuyorum. Yaşanmış, yaşanan... Ben öykücüyüm, kitaplar dolusu öyküm var. Ama yazmak istediğim öykü başka... Ona gücüm yeter mi bilmem? “Anne hiç canım acımadı” diyen bir insanın yaşantısını anlamak, duymak, sonra yazmak, yazabilmek. Öykülerin en etkili olanları acı verenlerdir. Bir aşk mı hüzün doludur, bir çocukluk anısı mı ağlatıcıdır. Bir gençlik serüveni gözyaşlarıyla yaşar! Mutluluk veren bir şey arada bul, bulabilirsen! Hele son günlerin kitaplarında mutlu diye bir düş bile bulamazsın! Kapatılmışsın, dört daracık duvar, bir küçük pencere, kapının dışından kilitlisin, altında sert bir yatak; bir masa, bir sandalye bile yok... Gittim, ben de bunları yazarken oraya... Ora nere mi? Silivri, Hasdal, daha başka yer!.. Gitmiş kadar oldum duyarak, sezerek, görerek... Bir yıl, iki, üç, dört yıl!.. Kaç bin gün, kaç bin gece? Tuncay Özkan’dan aldığım mektup!.. Yalnız bana değil, “Vicdanında topluiğne başı kadar yer kapabilirsem, bir saatini alabilirsem başarmış olacağım” diye bitirmiş. “Gerisi kitapta” demiş. “Amacım davanın komik, trajik ve asla hukuki olmayan siyasi güncesinden yararlanarak dikkatinizi çekmek, bilgi sunmak” diye de eklemiş. Kime, kimlere bu sesleniş? Türk toplumuna mı? Öyle olsa, olabilse? Yetmiş beş milyon insanımızın, hiç değilse dörtte biri, bu yaşatılan acılı yılların tanığı olduğunu bilse! Tanık, ama içine kapalı, sessiz, korkak! Bütün bu olup biten çirkinlikler, acayiplikler, anlamsızlıklar, acılar acılar... Yetmişlik generallerin, amirallerin, değerli yazar ve bilim adamlarının göz göre göre kıyılması, paramparça edilmek istenmesi. İşte yaşadığımız!.. Zamanlar geçecek, yeni kuşaklar birbirini izleyecek, bir gün geleceğin bir genci benim, senin, onun yazdıklarını okuyacak, şaşırıp kalacak. İyi ki o günlerin insanı olmamışım, diyecek! K rı inşa eden, ilişkileri yaratan, dönüştüren ve üreten siyaset, bunları yargıyı kullanarak yapmak istediğinde, demokrasi için ciddi tehlikeler oluşmaktadır. Yargı, demokrasilerde değil, otoriter ve totaliter rejimlerde siyasi hâkimiyetin önemli ve etkili bir aracıdır.” zel mahkemelerle rejim şekillendiriliyor “Yargının siyasallaştırılma sürecini” aktarmak istediğini belirten Ertosun, iplerin koptuğu 2009 yılı yaz kararnameleri görüşmesi sırasında özel yetkili hâkim ve savcılarla ilgili durum değerlendirilirken yaşananları şöyle anlattı: “Aralarında benim de bulunduğum HSYK’nin seçimle gelen üyeleri ile diğer üyeleri olan Adalet Bakanı ve Müsteşarı arasında çıkan anlaşmazlıkta; seçimle gelen üyeler, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını gözeterek, bakanlık tarafından hazırlanan ve önemli bir değişiklik yapılmadan geçirilmesi istenen taslağa, açık bir tavır almışlardır. Bu tavrın nedeni şüphesiz yargının siyasallaşmasını önlemek ve bağımsızlığını zedelememekti. Ancak maalesef özel görevli mahkemeler aracılığıyla ülkeyi yeniden yapılandırmak ve belirlediği siyasal programlar doğrultusunda toplumu yönlendirmek isteyen iktidar, elindeki tüm imkânları kullanmak suretiyle bu dik duruşu önlemiştir. Böylece tarihinde ilk kez, gerçek anlamda ve ilkesel olarak yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı için tavır alan HSYK’nin seçilmiş üyelerinin bu duruşu engellenmiş ve önemli bir fırsat kaçırılmıştır. Ne yazık ki bu haklı karşı çıkış, kamuoyu, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerden de yeterli destek görmemiştir. HSYK’nin seçilmiş üyelerinin yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını savunmaya devam etmesi ve bundan ödün vermemesi üzerine siyasi iktidar, yargıyı tamamen eline geçirmek için kamuoyunda ses getiren bazı soruşturmaları da kontrolüne aldığı basın gücü ile etkileyerek kamuoyu oluşturmuş ve bunda da başarılı olmuştur. Kamuoyu oluşturulurken, baskı oluşturmak için aralarında benim de bulunduğum bazı kişilerin üzerine gidilmiş, izlenmiş, dinlenmiş, itibarsızlaştırma ve aşağılama kampanyaları açılmış; sonuçta halkoylamasıyla kabul edilen anayasa değişiklikleri ile HSYK’nin yapısı değiştirilmiştir.” Ö ? Teşkilat, mevcut HSYK’den çekinmekte ve bunun sonucu olarak bir kısım hâkim ve savcılar, HSYK üyelerine yakın olduğunu ve belli bir siyasi görüşü desteklediğini özellikle belirtmek durumunda kalmaktadır. ? Kamuoyunun algısı, özellikle unvanlı görevlere getirilenlerin, belli bir görüşe sahip oldukları yönündedir. Benim HSYK’de bulunduğum ve kurulun tek daire gibi görev yaptığı sırada, CMK 250. madde ile görevli hâkim ve savcıların tamamının gözden geçirilmesi, yeni atamalar yapılması ve kamuoyuna açıklanmasına ilişkin teklifim reddedilmeyerek gerekli yetkilendirmeler yapılmış olsaydı, bugünkü güvensizlik ortamı oluşmayacaktı. ? Hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde Kanun Hükmünde Kararname ile yapıları değiştirilen Yargıtay ve Danıştay’da, yerleşmiş gelenekler değiştirilmiştir. Yüksek yargının görevi adaleti gerçekleştirmek, kanun hükümlerinin yurt sathında eşit uygulanmasını sağlamak iken, nitelik değil, nicelikler ön plana çıkarılarak, daha fazla iş çıkarmak başlıca amaç olarak kabul edilmiş, gerekli mesleki müktesebatı kazanamayan, mesleğe yeni başlamış hâkim ve cumhuriyet savcıları Yargıtay’a tetkik hâkimi olarak atanmıştır. Bu uygulamanın, hem atananlar kürsüye dönmek istediklerinde kendileri açısından, hem de Yargıtay uygulamaları yönünden olumsuz sonuçları görülecektir. ? Son yıllarda yapılan temel kanun değişiklikleri sonucu içtihatlar, yeni yeni oturmaya başlamışken, yeni yapılandırma ile değişmeye başlamıştır. Bunun yeni sorunlara yol açacağı aşikârdır. Denizden elektrikli süpürge çıktı ? İstanbul Haber Servisi Uluslararası Kıyı Temizleme Günü etkinlikleri çerçevesinde Deniz Temiz Derneği/ TURMEPA, Mavi Yelken Dalış Okulu, Koroplast işbirliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Hizmetleri Müdürlüğü desteğiyle Caddebostan Sahilinde kıyı ve deniz dibi temizliği gerçekleştirdi. Caddebostan Sahilinde bir araya gelen çevre gönüllüleri, sahilde atık topladı. Dernekte sergilenen ilginç atıklar arasında elektrikli süpürge, akü, masa, sandalye, tencere ve bebek arabaları bile var. Süleyman Demirel hastanede ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dün akşam saatlerinde Ankara Güven Hastanesi’ne kaldırıldı. Demirel, “gribal enfeksiyon nedeniyle daha önce gördüğü tedavi kapsamında gerekli tahlil ve tetkiklerin yapılması için hastaneye geldiğini belirterek “Tamamen rutin bir kontrol için geldim. Durumum gayet iyi” dedi. Eski TBMM Başkanı Köksal Toptan, Demirel’i ziyaret etti. Demirel’in tetkiklerin ardından taburcu edileceği bildirildi. Türkü barda yangın: 1 ölü ? İstanbul Haber Servisi Bostancı’daki türkü barda izolasyon çalışması yapan akrabasını ziyaret eden Ahmet Demir, arkadaşlarının malzeme almak için dışarı çıkmasıyla çıkan yangının ortasında kaldı. Olay yerine gelen itfaiye, penceredeki Demir’e aşağı atlaması için telkinde bulundu ancak Demir, 3. kattan atlayamadı ve dumandan etkilenerek yaşamını yitirdi. Muhaliflerin çeşitli yargısal yollarla sindirilmesi ve siyaset alanının yargı yoluyla daraltılması halinde, yargının siyasi karar verici konumuna geleceği ve demokrasinin gelişiminin duracağına dikkat çeken Ertosun, bunun yaratacağı sonuçlara ve tehlikeye ilişkin şunları kaydetti: “Siyasi davaların öç alma biçimine dönüşmesinin, başlangıçta halk tarafından kabul görse bile, zaman içerisinde aksi bir etki ile halkta büyük kızgınlık, öfke ve nefret oluşturacağı, toplum hayatında yeni çatışmalara sebebiyet vereceği, geçmişte Yassıada davalarında örneğini gördüğümüz gibi siyaset sosyologlarının da ifade ettiği bir gerçektir. Zira bu davaların sanıkları unutulmaz, ölmüşlerse efsane, sağ iseler kahraman olurlar; bunlara sebebiyet veren ve alet olanlar da tarihteki olumsuz yerlerini alırlar. Toplumsal yapıla emokrasinin gelişimi duracak’ ‘D İktidar yargıyı kullanmamalı ? “Halkın önemli bir kesiminde yargının Cumhuriyete ve temel ilkelerine karşı araç olarak kullanıldığı algılaması hâkimdir” belirlemesini yapan Ali Suat Ertosun, “Yargının bugünkü görünümü, siyasi vesayet altında bulunduğudur. Özellikle Habur olayı, MİT soruşturması ve siyasilerce yargıya yönelik olarak verilen demeçler, bu saptamamızı doğrulamakta. Yapılan yanlışlıkların sonuçları önümüzdeki yıllarda ortaya çıkacak. Ülkemiz hızla bölünme ve ayrışma sürecine girdi. Geçmişte kendilerini farklı hisseden kesimler değişirken sorunlar çözülmedi. Şüphesiz ki bu sorunları çözecek olan yargı değil, siyasettir. Siyasi iktidar, kendi doğrularını ve anlayışını gerçekleştirmek için yargıyı kullanmamalı, diğer siyasi aktörlerle demokrasi sınırları içerisinde sorunları çözmelidir. Güçlü ve güven duyulan yargı, iktidar sahipleri dahil herkesin sığınacağı son limandır. Güçlerin ayrılığı ilkesini siyasi iktidar kabul etmeli, bu konudaki kuşkuları da ivedilikle gidermelidir” dedi. Ertosun: Havalimanında kürk operasyonu ? İSTANBUL (AA) Atatürk Havalimanı Şube Müdürlüğü’ne bağlı Araştırma Büro Amirliği ekipleri, Dubai’den İstanbul’a gelen Türk yurttaşı oldukları bildirilen H.A. ve S.G’nin valizlerinde arama yaptı. Aramada, yurda kaçak sokulmaya çalışılan aralarında vizon, tilki ve kuzu derisinden yapılmış 50 kürk ele geçirildi. Cinsel istismara 4 gözaltı daha ? EDİRNE (AA) 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulundukları iddia edilen 4 kişi daha gözaltına alındı. İşitme engelli Z. K, işaret dili ile zanlıların evlerini ve eşkâllerini tarif etti. Bunun üzerine polis, Ö.H. (59), S.Ö. (37), E.Y. (33) ve V.Y’yi (31) gözaltına aldı. ? ANKARA (AA) Sayısal Loto’da kazanan numaralar “2, 8, 21, 34, 42 ve 44” olarak belirlendi. 6 bilen çıkmayınca 1 milyon 474 bin 197 lira 48 kuruş ikramiye haftaya devretti. 5 bilenler 2 bin 473 lira 15’er kuruş, 4 bilenler 38 lira 10’ar kuruş ve 3 bilenler 5 lira 65’er kuruş kazandı. (B İ T T İ) C MY B C MY B Sayısal Loto devretti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle