Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2012 PAZAR 10 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir A Manisa A Denizli A Zonguldak PB Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y B Ankara 26 28 26 27 29 29 30 23 24 23 23 23 26 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B PB A B B A A A A B B Y 27 25 24 28 32 32 33 32 29 30 25 22 21 Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih PB Berlin B BudapeştePB Madrid Y Viyana Y HABERLER 11 12 12 14 15 15 24 18 19 17 22 32 19 Belgrad B 26 Sofya B 26 Roma B 25 Atina B 27 Zürih PB 23 Moskova Y 15 Aşkabat A 32 Taşkent B 26 Baku Y 29 Bişkek B 23 Tiflis Y 26 Kahire A 31 Şam A 35 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Sinop, Artvin, Kars, Ardahan ve İnebolu çevrelerinde görülecek olan sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışların Rize ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olması, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Eylül GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada mahkemesi. Üstelik kararların pek çok çürük yanı var. Örneğin, 1. Ordu Komutanlığı’nda eksik darbe diye nitelendirdiği seminere katılanların sayısının 50’yi geçmemesi... ...davanın belkemiği olan seminere bir denizaltıda TRT ile röportaj yaptığı ya da o günlerde yurtdışında görevde olduğu için katılmamış olanların tutuklanması, mahkemenin trajikomik yanları. Mahkemeye göre darbe planlaması çerçevesinde hazırlandığı iddia edilen görevlendirme belgelerinde adı geçenler bile eksik darbe suçlusu! Dijital olanaklarla üretilen, sanıkların yurtiçi ve yurtdışı bilirkişi kurumlarından aldıkları raporlarla sahte oldukları kanıtlanan sözde belgeler; biri ordu komutanı, diğer iki kuvvet komutanını 20’şer yıl hapisle cezalandıran Balyoz Mahkemesi’nin itibar ettiği, darbe girişimini kanıtlayan “kuvvetli deliller!”... Savcılık iddianamesindeki 1560 maddi hatayı, 23 teknik bilirkişi raporunu görmezden gelen bir mahkeme, Balyoz Mahkemesi! Mahkeme sanıklar aleyhine delil saydığı belgelere itibar ederken; lehine olan delilleri hasır altı etti. Delil değerlendirmeyi ıska geçti. Hatta 2003 yılında hazırlandığı söylenen bir görevlendirme belgesinden 2007 yılında kurulmuş tüzelkişilerin adlarının çıkmasını da mahkeme dikkate almadı. Dahası var: Seminerin yapıldığı sırada Kara Kuvvetleri Komutanı olan Aytaç Yalman ile başka bir mahkemede “seminer amacını aştı” diye ifade vererek Balyoz davasındaki sanık arkadaşlarını suçlayan, kararın açıklanmasından sonra çok üzüldüğünü söyleyerek timsahın gözyaşlarını anımsatan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün tanık olarak dinlenmesi taleplerini gereksiz gören bir mahkeme, Balyoz Mahkemesi… ??? Bu ve benzeri garabetlere dikkat çekenler soruyor: “Mahkeme başkanı ve üyeler kararları sindirebilecek mi?” Mahkemenin yargıçları ile savcıları demokrasiye hizmet ettiklerine inanarak mahkeme sürecini ve kararları bugün sindirebilirler ama… …generallerle, üst düzey muvazzaf ve emekli onca asker sanıklarla her duruşmada tartışan, sert davranan Balyoz Mahkemesi Başkanı Ömer Diken’le üye hâkimler Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve Aytekin Özansü, tartışmalı iddianameyi hazırlayan savcılar Savaş Kırbaş ile Hüseyin Kaplan’ın unutmamaları gerekir: Bugünlerin yarınları da var! Üstelik yakın tarihimizde benzer olaylar yaşandığını bilenler, bilmeleri gerekenler için… ??? 27 Mayıs 1960’taki devrimsel müdahaleden sonra, Demokrat Parti önde gidenlerini yargılayan Yassıada mahkemesinin başkanı Salim Başol; sanıklara sert, taraflı davranışlarıyla ve “Sizi buraya getiren kuvvet böyle istiyor” diye terslenmeleriyle ün kazandı. Başsavcı Ömer Egesel’di. Sanıklara hakaretler ederdi. 27 Mayıs askeri yönetimi bir buçuk yılda yeni, çağdaş bir anayasa yaparak idareyi sivillere devretti. Yassıada kararları açıklandı. Başbakan ile iki bakan idam edildi. DP milletvekili grubu ve parti önde gidenleri Kayseri’de cezaevine gönderildi. Buraya kadarki tarihsel süreç her fırsatta TV açık oturumlarında irdeleniyor. Fakattt… Yassıada kararlarının ve uygulamalarının üzerinden bir süre geçtikten sonraki süreçte olup bitenlerden… …toplumun hâlâ sindiremediği kararları veren Mahkeme Başkanı Başol ile Başsavcı Egesel’e toplumsal tepkiden söz edilmiyor. O günleri yaşayan gazeteci olarak gözlemlerimi aktarayım: Başkan Başol ile insanlıktan yoksun davranışlarıyla toplumun nefretini kazanan Başsavcı Egesel… …başkentin günün herhangi bir saatinde insan kaynayan Kızılay Meydanı’nda ve bu alana çıkan caddelerde göründükleri zaman tepkiyle karşılanırdı. Söz ve hakaret içeren saldırı niteliğinde değildi bu saldırılar. Evlerinden çıkmamaya, kalabalıklar arasında görünmemeye özen göstermelerine, onları kalabalıklar arasına çıkmamaya zorlayan… …insanların gözlerindeki sorgulayan, rahatsız edici bakışlardı! ??? Keser döner, sap döner… Gün gelir hesap döner söylemi; mahkeme başkan ve üyelerinin ve savcıların kulağına küpe olur inşallahhh! Önceki gün akşam Silivri’den çıkacak kararı bekliyorum Cumhuriyet’in haber merkezinde arkadaşlarla birlikte. O saatlerde Akçakale sınır kapısının hemen ilerisinde, Suriye ordu birlikleri, Telebyad’da muhaliflerin ele geçirdiği önemli noktalara top atışı yapıyor. Savaş sınır kapımıza 500 metre uzaklıkta oluyor... İşte tam bu sırada “Balyoz davası”nın karar açıklanıyor. Balyoz iddianamesini öteki meslektaşlarım gibi ben de okudum... Dava sürecini elimden geldiği kadar izlemeye çalıştım. İddianamede “darbe girişimi” tezi var Sedat Ergin’in yazdığı gibi. Ancak bu tez beni de ikna etmemişti. Zaten çıkan kararda hapis cezalarının (kararın gerekçesini henüz bilmiyoruz) “darbeye eksik teşebbüsten” verildiği açıklanıyor. Peki darbeye eksik teşebbüs nedir? Hukukçu değilim ama darbe düşünülmüş fakat yapılmamış... ??? Dava sürecinde sanıklar hakkında pek çok kanıtın mahkemece önemsenmediği ortada... O zaman insan ister istemez soruyor: “Adalette eşitlik ve hukukun üstünlüğü ilkesi nerede?” 57 Mart 2003 tarihlerinde İstanbul’da Birinci Ordu Karargâhı’nda düzenlenen “plan semineri” Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan habersiz mi yapılmış? Hay Ben Sizin Demokrasinizi Seveyim!.. Hayır! Seminerde “iç tehdit konusu” işleniyor, kimi asker katılımcılar Türkiye’deki siyasal gelişmelerle ilgili kaygılarını anlatıyor. AKP iktidara gelişinin birinci yılını bile doldurmamış... Kimi kuşkular var! Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök bunu açık seçik Ergenekon duruşmasında tanık olarak dinlenirken söyledi. ??? Seminerde yaşananlarda Sedat Ergin’in belirttiği gibi bazı ölçüsüzlükler olmuş olabilir... Savcı iddianamesini sanırım bu ölçüsüzlükler üzerine kurmuş. Yine Sedat Ergin’in değindiği gibi 365 sanık arasında 2003 yılında seminere katılanların sayısı 50. İddianame çok kafa karıştırıyor. Seminere katılan 50 kişi, sanık sayısı ise 365. Hapis cezası alanların çoğu seminere katılmayanlar. Seminerde bulunmayıp adları görevli belgelerinde olanlar da “darbeye eksik teşebbüsten” mahkum oluyorlar. Önemli olan, adalette eşitlik ve hukukun üstünlüğü ilkesinin çiğnenmesi. Bu örnek ve kimi dijital veriler bir gerçeği ortaya çıkarıyor. Öç alma! Dijital ortamda üretilmiş imzasız “Word” belgelerini çürüten kanıt ortaya konduğu halde mahkeme heyeti bunu hiç önemsememiştir. 2003 yılında hazırlanan “görevlendirme belgeleri”nin önemli bir bölümünün 2007’de kurulmuş tüzelkişiliklerin adlarına çıkması en çarpıcı örnek değil midir? ??? Türkiye’de böyle pek çok dava var... Ergenekon, Devrimci Karargâh, KCK vb. Bu davalarda neler olup bittiğini az çok biliyoruz... Hiçbir davada ayrım yapmadan, Türkiye’nin darbecilerle, darbe severlerle, teröristlerle mücadele etmesini savunuyoruz. Bunları yaparken kimse Türkiye’nin bir demokratik hukuk devleti olduğunu unutmasın... Düzmece dijital verilerle, kasetlerle insanlarımızın hayatlarıyla oynanmasın... Parasız eğitim isteyen, Hopa’da HES eylemlerine katılan, geçmişte “çokuluslu altın avcılarına” karşı eylem yapanları terörist, vatan haini, casus yaftasıyla yargıladılar. Bu ülkede cumhuriyet mitinglerinde konuştuğu için Prof. Dr. Türkan Saylan, ölüm döşeğinden kaldırılıp Ergenekon torbasına konulmak istendi. Bugün Balbay, Soner, Tuncay, Hikmet Çiçek, Prof. Dr. Hilmioğlu yıllardar Silivri zindanında yatıyor. KCK ve Devrimci Karargâh davası da bunların benzeri... Kim suçlu, kim suçsuz belli değil... ??? Balyoz’dan çıkan karar benim vicdanımı acıttı... Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman bu davanın en önemli tanığıydı... Özden Örnek ve kimi arkadaşlarımızın yazdığı kitaplar ortada. Evet! TSK’nin genlerinde “darbe” vardır, burası doğru! Darbeler hiçbir zaman tarikatçılara, din pazarlamacılarına zarar vermez. Solcuları, sosyalistleri, devrimcileri, aydınlanmacı aydınları silindir gibi ezip geçer, darağacında sallandırır. Yandaşlar, cambazlar sevinçten uçuyor!.. “Yaşasın demokrasi”ymiş! Hay ben sizin demokrasinizi seveyim... GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY 100 binden fazla sendikalı öğretmenin EğitimSen’in internet sitesine girişi yasaklandı EğitimSen ‘sakıncalı’ SİNAN TARTANOĞLU ANKARA – Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, okul bilgisayarlarından, 4+4+4 sistemine muhalif olduğu için PKK’li olmakla suçladığı EğitimSen’in internet sitesine girişi yasakladı. 100 binden fazla sendikalı öğretmen, okul bilgisayarından EğitimSen’in internet sitesindeki “hizmet içi eğitim toplantılarında sendika üyesi öğretmenlerin protestosu”na ilişkin habere tıkladığında “Bu siteye erişim sakıncalı içeriğinden dolayı, MEB isteğiyle Türk Telekom AŞ tarafından engellenmiştir” yazısıyla karşılaştı. Milli Eğitim Bakanı Dinçer, 6672 aylık çocukları olan ailelerin çocuklarını okula başlatmamak için sağlık raporu almasına ilişkin “‘Rapor dahi almayın’ diyenler PKK yanlıları. Bunu önlemek istiyor. Bir de laikçi kesim bu reformdan rahatsız oluyor” açıklamasını yapmıştı. Ardından okulların açılmasına bir hafta kala tüm öğretmenlere yönelik 4+4+4 hizmet içi eğitimleri düzenlenmiş, EğitimSen üyesi öğretmenler, Bakan Dinçer’in sinevizyon ile verdiği eğitimi dinlememiş ve salonları terk etmişti. Bu protesto tüm basınla birlikte, EğitimSen’in kendi internet sitesinde de boş salon fotoğrafları ve protesto videoları ile birlikte haberleştirilmişti. Bakanlık haberdeki, “Öğretmenler, ‘İsterim ki öğretmenlerimi tek tek eğiteyim’ diyen Dinçer’e salonları boşaltarak yanıt veriyor, yalanlarına karnımızın tok olduğunu gösteriyor” ifadelerini “sakıncalı” buldu. Sendikaya erişim yasak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okulların açılması ile birlikte tüm okul bilgisayarlarından, EğitimSen’in internet sitesine girişi, kullandığı internet filtreleme programı üzerinden engelledi. Öğretmenler, önceki gün, okul bilgisayarlarından siteye erişemedi. BDP ÇALIŞTAYI KARAKOLLARA SALDIRI ‘3 talep yanıt bekliyor’ İstanbul Haber Servisi BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın anadilinde eğitim konusu ile ilgili “Kusura bakmasınlar o kadar da değil” sözlerine ilişkin, “Haklarımızı kimsenin iki dudağı arasına sıkıştırmaya razı olmayacağız” dedi. BDP tarafından çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisinin katılımıyla Taksim’deki Elite World Otel’de “Anayasa Yapım Sürecinde Toplumsal Katılım” isimli çalıştay düzenlendi. Kışanak, Oslo görüşmelerine ilişkin, “Görüşmelerde reddedilen ve yerine öneri getirilmeyen 3 talep var. Bunlar, anayasa konseyi, barış konseyi, hakikat ve adalet konseyi. Buna yanıt verilmediği için bugün dışarıda kan deryası var” diye konuştu. Toplumun ilk defa anayasa konusunda seferber olduğunu savunan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise AKP’nin anayasa hazırlama niyetinde olmadığını söyledi. 5 asker yaralandı TUNCELİ (Cumhuriyet) Nazımiye ilçesinde Şehit Mehmet Jandarma Karakolu’na kalabalık bir PKK’li grup dün akşam saat 21.00 sıralarında 3 ayrı noktadan roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi. Bir başka PKK’li grubun da Şehit Mehmet Jandarma Karakolu’na yaklaşık 2 kilometre yakındaki merkeze bağlı Gökçek Jandarma Karakolu’na PKK’li teröristlerce eşzamanlı saldırı düzenledi. Yağmurlu ve sisli havada düzenlenen saldırıda ilk bilgilere göre 3’ü ağır 5 asker yaralandı. PKK’lilerin karakola takviye birliklerin gelmesini engellemek için yola patlayıcı maddelerle tuzaklar kurduğu belirtildi. Saldırıya askerlerin karşılık vermesiyle her 2 karakol bölgesinde teröristlerle çatışmalar geç saatlere sürdü. Bölgeye çok sayıda ambulans sevkedildi. Nazımiye ilçe merkezinde de elektriklerin kesildiği belirtildi. Kartal’dan barış sesi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Örgütü tarafından Kartal Meydanı’nda düzenlenen ‘Barışa Çağrı’ mitingi büyük bir coşkuya sahne oldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe yöneticilerinin yanı sıra mitinge çok sayıda aydın, sendika, meslek odası ve gençlik örgütleri katıldı. Büyük coşkuya sahne olan mitinge katılanlar bayrak ve flamalarla hep bir ağızdan “Barış isteyerek savaşa hayır” dedi. Bulutsuzluk Özlemi ile başlayan konser ise Volkan Konak tarafından söylenen “İzmir Marşı” ile son buldu. demecinin Hürriyet gazetesinde yayımlandığı 17 Eylül Pazartesi günü bu köşenin başlığı şuydu: Ulustan Kurtuluş Savaşı! O yazımda 9 Eylül 1922’de zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı’nın 90. yılını bir kez daha anımsatmış, Atatürk’ün sadece savaş kazanan bir komutan olmakla kalmayıp çağın bütün değerlerine açık bir ulus inşasına giriştiğini vurgulamıştım. Ardından da sözü bugüne, özellikle eğitimde yaşananlara getirmiş, bambaşka bir savaş verilmekte olduğuna dikkat çekmiştim. Bu savaşın bende yarattığı çağrışımı da başlığa taşımıştım. Yazının son bölümünde de sözü dış politikaya getirip içeridedışarıda dillendirilen bir saptamanın altını çizmiştim: “Türkiye bölgesinde mezhep politikası uyguluyor.” Böyle bir yaklaşımla ne içimizde ne de bölgemizde kalıcı barış kurulamayacağı düşüncemi paylaşmıştım. ??? Aynı gün Davutoğlu, Hürriyet’e şunları söylüyordu: “19. yüzyıl ideolojisi olan ulusçuluk Avrupa’da feodalite ile bölünmüş yapıları bir araya getirip ulus devletleri doğurdu. Bizde ise tarihten gelmiş organik yapıları dağıtarak geçici ve suni karşıtlıklar ve kimlikler ortaya çıkardı. Hepimizin bu ayrıştırıcı kültürle hesaplaşma zamanı geldi.” Davutoğlu bu düşüncelerini “Kafanızdaki ‘yeni Türkiye’ Kürt meselesini nasıl çözmüş bir Türkiye olacak?” sorusuna yanıt olarak dile getiriyor. Bakan, hemen sonra, “Ulusçuluk Avrupa’da bütünleşmeyi, bizde bölünmeyi getirdi mi demek istiyorsunuz?” sorusuna şu karşılığı veriyor: “Evet. Bununla hesaplaşma zamanı gelmiştir. Herkesin toplumsal, kültürel kimliği, dili başlı başına insanlık birikimi açısından değerlidir. Ama bu bölünme değil birleşme vasıtası olarak değerlendirilmeli, ortak aidiyet bilincini güçlendirecek şekilde yorumlanmalıdır. İki yüzyıl önce şehirlerimizde iç içe yaşayan Türkler, Ermeniler, Araplar, Rumlar, Arnavutlar ve daha birçok farklı etnik ve dini kimlik, bugün bu organik yapıdan koparılmış durumda. Yeni kopuşlara izin vermememiz gerek.” Davutoğlu’nun her biri çok farklı paragrafların parçası olabilecek bu cümlelerine siyaset bilimcilerinin, uluslararası ilişkiler uzmanlarının söyleyeceği çok şey olmalı. Davutoğlu’nun bu saplantılarından, affedersiniz saptamalarından dış politikamızın yanı sıra yeni iç düzenimizin hangi hayallerin üzerine oturtulmak istendiğini de görüyoruz. Bunun adı “yeni Osmanlıcılık” değil “yine Osmanlıcılık”. Zira ortaya yeni bir anlayış, güncelleştirilmiş bir bakış sunulmuyor; nedir sunulan? Efendim 19. yüzyılda ulusçuluk akımı baş gösterene kadar gayet güzel giden düzenimiz, bu kavramın yayılmasıyla bozuldu. O yüzden, ta 19. yüzyıldan kalma ulusçulukla hesaplaşma zamanı geldi. Soralım: Ulusçuluk o günlerden kalmaysa, Sayın Bakan’ın özlediği yapı hangi günlerden kalma? Davutoğlu, “hesaplaşma” sözcüğünü iki kez adeta altını çizerek kullandığına göre, ulusçuluğun ömrünü doldurduğu için bir kenara konması değil, bütün yaptıklarının hesabının sorulması gerekli! Yani Bakan, Türkiye Cumhuriyeti niçin kuruldu diye hesap sormak istiyor! Sayın Bakan’ın, kültürel zenginliklerin bölünme değil birleştirme aracı olması düşüncesine elbette biz de katılıyoruz. Zaten Cumhuriyeti kuranlar da bu pencereden bakmışlar. Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk ulusu denir” tanımını yapıyor. Türk olmayı da şöyle tarif ediyor: “Ne mutlu Türk’üm diyene.” Bir başka deyimle, Türk olmayı bir kan bağına indirgemiyor. Bu çerçeve yapıyı benimsemenin yeterli olduğunu söylüyor. Adım adım örülmüş bir ulus devlet, tel tel sökülüyor. ??? Cumhuriyetin 100. yılı hükümetin genel bir hedefi haline geldi. İhracattan eğitime kadar her alanda “2023 hedefleri” oluşturuluyor, kimileri ilan ediliyor. Her şeyi bir tarafa koyalım, salt Davutoğlu’nun demeci ışığında soralım: 2023’te hangi Cumhuriyetin, nasıl bir Cumhuriyetin 100. yılını kutlayacağız? Bu ülkenin kuruluş temellerinin sarsılmasını isteyen herkesi şu sloganı benimsemeye ve gereği için çaba harcamaya çağırıyorum: “100. yıl bizimdir.” Elbette çağa göre değişim, gelişim olur ama şu unutulmamalı: “1. yıl varsa 100. yıl vardır.” Polis memuruna silahlı saldırı ? VAN (Cumhuriyet) Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servis girişinde dün akşam saatlerinde nöbet tutan Tuncay Akyüz, arkasından yaklaşıp kafasına bir el ateş eden kimliği belirsiz kişi tarafından vurularak ağır yaralandı. Saldırgan, polisin silahını alarak hastaneden kaçtı. ? DİYARBAKIR (AA) Diyarbakır Valiliği yaptığı açıklamada, Kulp ilçesi ile Muş karayolu arasındaki Şenyayla köyü yakınlarında yolu kesen teröristlerin, araçları durdurduğunu belirtti. Açıklamada, teröristlerin bir araçtaki 2 öğretmeni yanlarına alarak kaçtığı kaydedildi. ‘Hizbullahçılar yargılansın’ ? Haber Merkezi “Cumartesi Anneleri” Galatasaray Meydanı’nda 391. kez bir araya gelerek oturma eylemi yaptı. Dünkü eylemde İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik’in 10 Temmuz 1994’te HizbullahJİTEM işbirliğiyle gözaltına alınıp kaybedildiğine dikkat çekildi. Eylemde, İbrahim ve Edip Çelik’in kaybedilmesinden sorumlu tuttulan Hizbullah üyeleri Talat Rüzgar, Aziz ve İlhan Önlük, Resul Güneş ile Çetin Dursun’un cezasızlığına son verilerek yargılanmaları istendi. C MY B C MY B PKK 2 öğretmen kaçırdı