Katalog

23 EYLÜL 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR İki saatlik Beirut konserinde izleyicilerin şarkılara eşlik etmesi grubu da şaşırttı 19 Sıcak ve içten... ? Ta Güneybatı Amerika’dan, New Mexico’dan çıkıp Balkan müziklerini dünyaya taşıyan Beirut konserini yaklaşık 10 bin kişi izledi. Zorlu mekân Kuruçeşme Arena’da sıcak ve doyurucu bir müzik vardı. ZÜLAL KALKANDELEN ‘ANILARINI PEŞLERİNDEN SÜRÜKLEYENLER’ SERGİSİ FETHİYE’DE Mübadillere ve göç acısı yaşayanlara Kültür Servisi Bugün, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (İDGSA) 80’li sanatçılar tarafından mübadillere ve zorunlu göç acısı yaşayan tüm insanlara adanan “Anılarını Peşlerinden Sürükleyenlere” isimli karma sergi 28 Eylül3 Ekim tarihleri arasında Fethiye’de izleyiciyle buluşuyor. MuğlaFethiye Mimarlar Odası tarafından Fethiye’ye davet edilen sergide, 58 sanatçının yapıtı yer alıyor. İDGSA 80 Derneği ve sanatçıları, geçen aylarda 76. Bergama Kermesine ve Sniparksi Platformu tarafından Midilli’ye davet edilen sergiyi, ülke içinde ve dışında davet aldıkları başka şehirlerde de açmayı hedefliyor. Kuruçeşme Arena’ya bu yıl ilk kez önceki akşam gittim. Ta Güneybatı Amerika’dan, New Mexico’dan çıkıp Balkan müziklerini dünyaya taşıyan Beirut’un konseri vardı. 2007’de Radar Live festivali için Türkiye’ye ilk geldiklerinde Kilyos’ta izlemiş, grubun önderi 21 yaşındaki Zach Condon’un içten tavırlarıyla desteklediği sıcak müziğini beğeniyle dinlemiştik. Aradan geçen beş yılda ünü arttı ama içten tavırlarıyla sıcak müziğini hiç kaybetmedi. Beş yıl önce festivalde akşamüstü bir saatte az sayıda izleyiciye çalmışlardı ama bu defa durum farklıydı. Yaptıkları albümlerle dünya çapında başarı sağlamış, kendini kanıtlamış, şarkıları dilden dile dolaşan bir grup artık Beirut. Kuruçeşme’deki konserin biletleri üç hafta önce tamamen tükenmiş, yaklaşık 10 bin kişi toplanmıştı mekâna. Türkiye’de o kadar çok hayranlarının olmasına şaşıranlar vardı. Ama sonuçta ben, konser sırasında izleyicinin önemli bir bölümünün hayran değil, müziksever bile olmadığına bir kez daha tanık oldum. İnsan bir grubun ya da müzisyenin hayranı olmasa da konsere gidebilir elbette ama müziği dinlemiyorsa sadece konserde boy gösterdiği için müziksever olduğunu söylemek olanaklı değildir. Son zamanlarda konserlerin sadece sosyalleşme amacına hizmet etmesinin ardında, şirket sponsorluğunda düzenlenen bu etkinliklerde müzikle ilgisi olmayan kişilere bol sayıda davetiye dağıtılması ve aşırı pahalı biletlerin ancak belli bir kesim tarafından alınabiliyor olması gibi etkenler de var. Kuruçeşme Arena’da akustiğin ve zeminin konserlere uygun olmadığı zaten biliniyor. Bir de üzerine arkalarda kaldığınızda, sadece öndekilerin ensesini gördüğünüz gerçeği eklenirse, konserlerin nasıl zorlu olabileceği açık. Ben de Beirut’u dinlemek amacıyla gitti ğim konserin ilk bir saatini sahneyi görebileceğim bir yer aramakla geçirdim. Sonunda güvenlik görevlilerinin kabalıklarına maruz kalınca, organizasyon yetkililerinden yardım istedim. Ama sanılmasın ki herkes için durum böyleydi; Turkcell davetlileri ve pahalı biletleri alıp tribünlerde oturanlar rahattı. Geri kalan zamanda gördüğüm kadarıyla Zach Condon ve beş kişilik ekibinin performansı doyurucuydu. Türkiye’deki müziğe kendilerini yakın bulduklarını, İstanbul’u sevdiklerini söylediler; seyirci de onların müziğini seviyor. 2007’de yaptığım röportajda, Batı müziğinde aradığı duyguyu bulamadığını; Doğu’ya yönelme nedeninin, Balkan müziğinin içerdiği coşku ve farklı enstrümantasyon olduğunu söylemişti genç müzisyen. Bu nedenle akordeon, trompet, saksafon, ukulele, kontrbas ve bateriden oluşan enstrümanlarla bu coğrafyaya çok hitap eden melodik ve romantik bir müzik yapıyor Beirut. Şarkı sözlerinde melankolizm olsa da Condon’un dingin sesi olumlu bir duygu yaratıyor. İki saatlik konserde izleyicilerin “The Shrew”, “Elephant Gun”, “After the Curtain”, “Mount Wroclai (Idle Days)” gibi şarkılara eşlik etmesi sanırım grubu da şaşırttı. Israrlı alkışlar sonucunda iki kere bis yaparak, sahneden uzun süredir turnede olmanın yorgunluğuyla ama mutlu ayrıldılar. www.zulalkalkandelen.com Uluslararası 2. El Film Festivali 20 24 Şubat’ta Ankara’da ‘Bit pazarı’nda ‘ritim’ var Kültür Servisi Daha önce en az bir film festivalinden elenmiş filmlerin katıldığı “Uluslararası 2. El Film Festivali” 2024 Şubat 2013 tarihleri arasında Ankara’da düzenlenecek. “Elemiyoruz, Ellemiyoruz” sloganıyla yola çıkan festival 2007’den bu yana başka festivallerde ön elemede elenen filmlere ev sahipliği yapıyor. Bu yıl ritim temasını seçen festival, önceki senelerde sadece kısa metraj filmleri kapsarken iki yıldır hem kısa hem de uzun metraj filmlerin gösterimini gerçekleştiriyor. 2024 Şubat 2013 tarihlerinde ödülsüz ve jürisiz olarak düzenlenecek olan festivalin film gönderimleri ise 22 Eylül 2012 22 Ocak 2013 tarihleri arasında yapılacak. Ritim temalı filmlerin yanı sıra temasına bakılmaksızın herhangi bir festivalden elenmiş kısa ve uzun metraj filmlere yer verilecek olan festivalin başvuruları 22 Eylül’den itibaren web sitesinden online yapılabilir. www.ikincielfestivali.org ‘Mimarlar Dik Durur’ ? Kültür Servisi Doğan Hasol’un öğrenciliğinden bugüne kadar tanık olduğu ya da dinlediği ilginç olayları anlattığı kitabı “Mimarlar Dik Durur! İlginç Öyküler”in dördüncü baskısı eklenen 19 yeni öyküyle birlikte çıktı. MimarKarikatürist Güngör Kabakçıoğlu’nun mimar portreleri ve karikatürleriyle görsel açıdan zenginleştirdiği kitap; Sedad Hakkı Eldem’den Aydın Boysan’a, Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan Celal Bayar ve Adnan Menderes’e, çok sayıda mimar, sanatçı ve siyasetçinin sıra dışı öykülerini okurla paylaşıyor. ‘Genç Çarşamba Konserleri’ ? Kültür Servisi Pera Müzesi’nde Genç Çarşamba Konserleri, 26 Eylül saat 20.00’de “Billie Not On Holiday” topluluğunu ağırlıyor. Fransız ikili Mirabelle Gilis (keman) ve Cyrille Allaigre (gitar) ile Jack Butler (upright bass) ve Hakan Bilmez (tenor saksafon) tarafından oluşan topluluk, 1920’ler ve 30’ların caz müziğini yorumlayan, enerji dolu swing ritimleriyle dinleyicinin karşısında olacak. C MY B C MY B