11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 TEMMUZ 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Davutoğlu, Suriye konusundaki eleştiriler karşısında kendisini Halep’e benzetti: 5 hesap sorulsun.” Peki hesap soruldu mu? Katliam sanıkları, eli kanlı katiller salıveriliyor cezaevlerinden ama gazeteciler, milletvekilleri tutuklu. Türkiye’de 30 yıldır darbe anayasası var. Bir türlü sivil, demokratik, özgürlükçü anayasa yapılmıyor. Toplum ikiye bölünmüş... Malatya’da Alevi mahallesine saldırılıyor, insanlar kimliklerinden ötürü dışlanıyor. Bir mahalle katliama hazır bekliyor sanki... Korku! Sindirme! Dışlama! ??? Hepsi ama hepsi iliklerimize dek işlemiş... İnsanlar düşünceleri, yazdıkları, kendi kimliklerini savundukları için yıllarca zindanlarda çürütülüyor. Neden susuyoruz? Tepkisiz bir toplum olduk, en doğal demokratik haklarımızı kullanmaktan çekiniyoruz. Oysa yeryüzünün bir parçasıdır umut... Sevgi! Kardeşlik! Barış! Başınızı çevirin ve bakın gökyüzüne... Uçaklar, helikopterler bomba yağdırıyor yaşanan topraklara. Çocuklar ağlıyor, analar, babalar, kadınlar... Umutları darmadağın olmuş, içleri alev alev... Gözleri kan çanağı! ??? Uludere katliamını, Güngören, Ulus, Mavi Çarşı, Kızılay, Kayseri katliamlarını çoktan unuttuk. Hizbullah vahşetini, köktendinci terör örgütünün devletin hangi birimince eğitildiğini... Başbağlar’ı, Sivas’ı, Gazi’yi... Susurluk’ta ortaya dökülen devlet içinde örgütlü çeteyi. Yakılan ormanları, köyleri... Hopa’da tutuklanan çevre eylemcilerini, HES’leri; “çokuluslu altın avcıları”nın Kaz Dağları’nı, Tunceli Ovacık’ı, İzmir Efemçukuru’nu, Bergama Kozak’ı, Eşme’yi nasıl yağmaladıklarını... Unuttuk! ??? Unuttuk Uğur Mumcu’yu, Musa Anter’i kimlerin katlettiğini. Tecavüzcüleri... Katilleri! Soyguncuları! Hırsızları! 1314 yaşındaki çocukları, 18 yaşındaki üniversiteli gençleri, çevre eylemcilerini, gazetecileri, bilim insanlarını, yazarları zindanda çürütmeyi seviyoruz biz... Ve sonra Ortadoğu’da halklarını ezen zalimler için “oyun kuruculuğu”na soyunuyoruz... Ateş altındayım UTKU ÇAKIRÖZER Baskı, Zulüm, Şiddet... Düşlerle avunmayı, umuda yolculuğu, demokrasiyi, özgürlükleri, insan haklarını... Yaşama sevincini. Savaş tamtamlarını. Silah tacirlerini... Yoksul halklar neden hep ezilir? Bombalar patlar, gökten ateş yağar, evler cayır cayır yanar, çocuklar, kadınlar ölür. Barış olsun, kardeşlik olsun isteriz... Savaşlar olmasa, insanlar ölmese, mayınlı tuzaklar kurulmasa, tanklar yürümese, savaş uçakları, helikopterler uçmasa. Yaşam alabildiğine çoğalsa, masal kahramanları sevginin, kardeşliğin kapısını çalsa, analar ağlamasa. Kin ve öç alma duyguları dalga dalga yayılmasa... Din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapılmasa. Dağları, ovaları, denizleri, akarsuları mutluluğun kokusu sarsa. Evrenin boşluğunda, bir vadinin yemyeşil derinliğinde acıları ve hüzünleri toplayan toplumlar, kurşun yağmurunu anımsatan bakışlarla “savaşa hazırız” demese... ??? Yüreklerde bir sığınak, hüzün, yalnızlık, boşvermişlik... Uzak ıssız dağlarda, ovalardan göklere uzanan bir tutku. Pusuya düşürülen bir asker, bir polis, bir genç... Mayınlı yollar... Tanklar, tüfekler... Kadınların o bitmeyen acıları, töre cinayetleri... 15’inde evlendirilen çocuk gelinler. Alev alev yanan Ortadoğu. Emperyalizm, çokuluslu şirketler. Yalnızlık bir yağmura benzer, umutsuzluk bir dalgadır denizlerde. Çeteler, darbeciler, sultanlar, padişahlar, krallar, tüm vahşi kapitalizme teslim olmuş yoksul halkları yöneten despotlar hep aynı yolu izler... Baskı! Zulüm! İşkence! Katliam! ??? Son otuz yılda nice katliamlar, kıyımlar, cinayetler gördük. Ne yaptık söyler misiniz? Dilimizden düşürmediğimiz şu tümceler: “Akan kan dursun, yaşadığımız coğrafyaya demokrasi, özgürlükler, insan hakları gelsin... Faili meçhul cinayetleri işleyenlerden, darbecilerden ANKARA Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de ikinci Kandil’e izin vermeyeceklerini, göçün artması durumunda sorunun Suriye içinde çözümlenmesinin gündeme gelebileceğini söyledi. Kuzey Suriye diye bir blok olmadığını anlatan Davutoğlu, Kürtlerin durumunun özerkliğe gitmesi durumunda Türkiye’nin ne yapacağının sorulması üzerine, “Suriye’nin yönetim şeklini Suriye’nin seçilmiş parlamentosu belirler. Ama de facto bir emrivaki yapılırsa, bi KÜRTLER TEHDİT DEĞİL Bunu Kürt kardeşlerimizle ilgili bir politika olarak yansıtmamak lazım. Kürtler orada asırlardır yaşıyorlar, asırlarca da yaşayacaklar. Bizim için Kamışlı’daki, Afrin’deki, Kobari’deki sıradan Kürt kardeşlerimiz bir tehdit değildir. 2 Bu kaos ortamından yararlanarak de facto (fiili) otoriteler oluşursa, bu otoritenin mevcudiyeti Suriye’nin birliğini yok eder. Sünniler, Dürziler, Kürtler başka başka yerler oluşturursa bu Suriye’yi Lübnanlaştırır ki, biz bunu istemeyiz. Irak’ta bunun acısını yakından çekiyoruz. zim tarafımızdan da, Suriye’nin diğer unsurları tarafından da buna izin verilmez. Otururlar kendi geleceklerini tayin ederler. Biz de ona çıkıp, ‘Bu bizim kırmızı çizgimizdir’ demeyiz” dedi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu önceki gece gazetelerin Ankara temsilcileri ile iftar yeme ğinde bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Davutoğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle: Halep’teki son durum nedir? Bugün BM Genel Sekreteri Ban Kimun’la görüştüm. Halep’te bazı mahalleler tank, top atışı altında. Bu sadece Su riye’yi tahrip etmeyecek. BM’nin itibarını da tahrip edecek, dedim. Bize 44 bin mülteci geldi. Halep ve civarında 3 milyon insan tehdit altında. Hiçbir gerekçe sivillerin tank ve top atışına maruz kalmasını sağlamaz. BM Genel Sekreteri’nden umudunuz var mı? Suriye herkes için bir sınav, turnusol kâğıdı oldu. BM’nin maalesef birçok konuda olduğu gibi bu konuda da ne kadar atıl olduğu ortaya çıktı. BM’nin ciddi bir reforma ihtiyacı var. Size yönelik eleştiriler var. Halep durumundayım yani! Benim de çok üzüldüğüm, yüreğimi yakan bir husustur. uzey Suriye’de tek blok yok Şimdi kampanya başlattılar. ‘Kuzey Suriye’ kavramını eleştiriyorum. Biraz coğrafya bilen, Suriye’yi tanıyan bilir ki, Kamışlı’dan Lazkiye’ye 910 kilometrelik sınır bir etnik kimliği temsil etmez. Yani tek bir blok yok. İki tane kasabadan, büyük şehirde Öcalan posteri açıldı diye baştan başa her yeri kırmızıya boyuyorlar. Ortadoğu’da 100 yıllık değişim yaşanıyor. Bu değişimi hep beraber anlamaya çalışalım. Türkiye ya bu halklarla birlikte yürüyecek ya da kaos olacak. Benim dış politikada önceliklerim şunlar; 1Öncelikle insanlığın vicdanından kopmayacaksınız. 2 Tarihin doğru tarafında yer alıyor muyuz? Tarihin akışında doğru yerde miyiz? Bin Ali, Kaddafi, Mübarek, Salih ve şimdi Esad… Onların tercihleriyle bir yerde duruyor, biz onlarla aynı yerde duramayız. 3Türkiye’nin stratejik çıkarları. K BARZANİ ATAKTA Erbil’de kritik toplantı MAHMUT ORAL BEKİR ŞAHİN DİYARBAKIR/ GAZİANTEP Suriye’nin kuzeyindeki kentlerin yönetiminin Kürtlerin eline geçmesinin ardından önceki gece Kamışlı’da binlerce kişi PKK bayraklarıyla yürüdü. Suriye Ulusal Konseyi ile Kuzey Suriye’de yönetimi elinde bulunduran Kürt Yüksek Konseyi, Mesud Barzani’nin çağrısıyla Erbil’de bir araya geldi. Suriye’de Esad rejiminin muhaliflere karşı yürüttüğü savaş, Halep ve çevresinde şiddetli çatışmalara dönüşürken ülkenin kuzeyinde yönetimin Kürtlerin eline geçtiği bölgelerde ise taraflar eller tetikte bekliyor. Afrin, Kobani, Derik ve Amude gibi önemli kentlerin ardından yönetimin Kürtlerde olduğu Kamışlı’da terör örgütü PKK’ye yakınlığıyla bilinen PYD, önceki gece bir yürüyüş düzenledi. Terör örgütü PKK bayraklarıyla ve Öcalan posterleriyle yürüyen eylemciler, sık sık terör örgütü PKK lideri Öcalan lehine slogan attı. Öte yandan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile yapacağı görüşme öncesinde, Barzani’den dikkat çekici bir hamle geldi. Barzani Türkiye’nin de destek verdiği Suriye Ulusal Konseyi’nin (SUK) Kürt kökenli olan Başkanı Abdulbasit Seyda’yı, Davutoğlu ile yapacağı görüşme öncesinde Erbil’e davet etti. Barzani eşzamanlı olarak ayrıca Suriye Batı Kürdistan Halk Meclisi ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi tarafından, Erbil Anlaşması uyarınca oluşturulan Kürt Yüksek Konseyi’nin (KYK) 10 kişilik yürütme kurulunu da Erbil’e çağırdı. Barzani’nin SUK Başkanı Seyda ile KYK heyetini bir araya getireceği belirtildi. Seyda’nın bu toplantıda Barzani’nin de desteğiyle Kürt grupları SUK içinde yer almaya davet edeceği bildirildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, önceki akşam gazetelerin Ankara temsilcileri ile iftarda bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. (Fotoğaf: AAHAKAN GÖKTEPE) Halep önemli ‘AB gibi sınırlar kalksın’ Bir senaryo dolaşıyor. Büyük Kürdistan puzzle’ının bir parçası Irak’tı, 2. parçası Suriye, sonra 3. parçası İran ve 4. parçası Türkiye olacak diye. Daha büyük puzzel’ı söyleyeyim. Ortadoğu puzzle’ı. Biz bunu öyle bir çizelim ki, daha küçük parçalar değil, daha büyük parçalar oluşturalım. Ortadoğu’daki sınırlar yanlış örülmüş duvarlara benzer. Sınırlara saygı gösterelim, ama Avrupa’da olduğu gibi sınırları anlamsız kılalım. Suriye ile Irak’la, İran’la vizeye gerek kalmasın. Ekonomik ve kültürel coğrafya doğallaşsın, siyasi sınırlar korunsun. Ayrıca Kürtler bu coğrafyaya gökten zembille inmedi. Asırlardır buradalar. Bizim işimiz duvar örmek, mayın döşemek değil. Kürtler birbirinden ayrı yaşasın değil. O harita parçalayıcı haritadır. O haritayı engellemek istiyorsak, daha büyük haritaları gerçekleştirmemiz lazım. SURİYELİ MUHALİFLERE DESTEĞİN KESİLMESİNİ İSTEMİŞ Esad’dan Maliki’ye: Barzani’yi engelle BAHADIR SELİM DİLEK Erdoğan, Obama ile görüştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile dün gece sürpriz bir telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan, Suriye ile ilgili gelişmelerin masaya yatırıldığı Bakanlar Kurulu toplantısının ardından kabine üyelerine Resmi Konut’ta iftar yemeği verdi. Yemeğin ardından Erdoğan, Obama ile telefon görüşmesi yaptı. Görüşmede, Şam yönetiminin Halep’teki operasyonlarının ardından Suriye’de yapılabileceklerin ele alındığı belirtildi. ANKARA Irak Suriye sınırında peşmerge kontrolünde olan Rabia Sınır Kapısı’nın Irak ordusu tarafından kontrol altına alınmak istemesinin arkasından Beşşar Esad’ın Irak Başbakanı Nuri el Maliki’den ricası çıktı. Kürt lider Mesud Barzani’nin muhaliflere destek için eğittiği 650 silahlı militanı Suriye’ye göndermesinin ardından Esad Maliki yönetimi Bağdat’tan, “Geçişleri engelleyin” talebinde bulundu. Cumhuriyet, Irak ordusu ile peşmergeler arasında yaşanan gerginliğin perde arkası bilgilerine ulaştı. Sıcak çatışmanın eşiğinden dönülen kriz, Barzani’nin muhalifler içinde yer alan 650 Suriyeli Kürt gencine silahlı eğitim verip bölgeye göndermesiyle uç verdi. Binlerce Kürt gencinin yürüyerek Suriye sınırını geçtiğini gösteren görüntülerin ortaya çıkması üzerine Barzani, Suriye ordusundan kaçan Kürtleri Irak’ın kuzeyindeki kamplarda eğittiklerini açıkladı. Eşzamanlı olarak Barzani’nin Suriyeli Kürt muhalifler için Kamışlı’ya Çek Cumhuriyeti’nden aldığı 2 TIR dolusu silah yolladığı bilgisi ortaya çıktı. Bunun üzerine Şam yönetiminden Bağdat’a, “Bunu engelleyin” mesajı gitti. Ancak Bağdat yönetimi, Şam’a söz konusu sınır bölgesinin Kürt yönetiminin denetiminde bulunduğu bilgisini ulaştırdı. Bunun üzerine İran devreye girdi ve El Maliki’den, sınırdan Esad karşıtı güçlerin sızmasının engellenmesini istedi. Irak hükümeti, İran’ın devreye girmesi üzerine güneyden gelen ve 3 taburdan oluşan merkezi ordu birliklerini Rabia Sınır Kapısı yakınlarındaki Mahmudiye köyüne gönderdi. Bunun üzerine bölgesel Kürt yönetimi de 10 bin peşmergeyi sınıra gönderdi. Iraklı kaynaklar, genelkurmay başkanının Kürt olması nedeniyle, merkezi ordunun kendisine haber verilmeden doğrudan El Maliki’nin emriyle bölgeye sevk edildiğini dile getirdiler. Halep’in yüzde 80’i SünniArap, yüzde 10’u Kürt, kalanı karışıktır. Hıristiyan vb. unsurlar. Burası dümdüz bir coğrafyadır. Onun için Halep’teki düzen önemli. Merkezi hükümet gücünü kaybedince de facto alanlar ortaya çıktı. Bizim için 3 şey önemli. 1 Herhangi bir şekilde ister PKK, ister El Kaide olsun bizim sınırlarımızın yakınında terör mevcudiyeti olursa, tehlike doğurur. Her türlü tedbiri almak hakkımızdır. Meşru müdafaa hakkını doğurur. Esad giderse Suriye bütünlüğünü korur mu? Koruması için çalışırız. De facto yapılar değil, seçilmiş kendi parlamentosu idari yapıya karar verir. Burada de facto durumlar oluşturup kalkıp ben özerkliğimi ilan ettim, diyemez. Üçüncü önemli husus da PYD’nin Esad ile işbirliği. Bütün bu kuşağın merkezi tarihi olarak da, siyasi ve ekonomik olarak da Halep’tir. Halep’te istikrar sağlanamazsa, Suriye bütünlüğünü koruyamaz. Türkiye’de bundan rahatsız olur. Türkiye olarak tedbirimizi alırız. Suriye’de ikinci bir Kandil’e, özerk bir yapıya izin verilecek mi? Kandilvari yapı söz konusu olmaz. Böyle bir ihtimale Suriye içindeki yapı da izin vermez. Biz bu tedbirleri Kürtlere karşı olarak alıyoruz gibi görülmemesi lazım. Teröre karşı tedbir olur. Kürtlerin durumu özerkliğe giderse Türkiye ne yapar? Irak ya da Suriye’deki Kürtlerin aidiyeti ve ilişkileri ile Türkiye’deki Kürtlerin aidiyeti ve ilişkileri aynı değil. Türkiye, Türk ordusu herhangi bir şehrine bunu yapar mı? Türkiye kendi Kürt meselesini kendi içinde çözer ve rayına oturtur. Bizim her şeyden öte özgüvene sahip olmamız lazım. Suriye’nin yönetim şeklini Suriye’nin seçilmiş parlamentosu belirler ama de facto bir emrivaki yapılırsa, bizim tarafımızdan da, Suriye’nin diğer unsurları tarafından da buna izin verilmez. Otururlar kendi geleceklerini tayin ederler. Biz de ona çıkıp, “Bu bizim kırmızı çizgimizdir” demeyiz. Sizi ‘hayalci ve romantik’ diye eleştiriyorlar Eleştirilerin bazısı siyasi, bazısı bilgi eksikliğinden. Vizyon sahibi olmakla hayal sahibi olmak ayrı şeylerdir. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Türkiye’ye eleştiri: İkinci Kandil olmaz ‘Dini özgürlüklerde sıkıntı devam ediyor’ WASHINGTON (AA) ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nun Türkiye bölümünde, hükümetin, azınlık vakıflarının mallarının iadesi konusundaki adımlarına dikkat çekildi, ülkede dini özgürlükler konusundaki sorunların devam ettiği belirtildi. Bakanlığın raporunun Türkiye bölümünün özetinde, Türk anayasası ve diğer kanunlar ile politikaların dini özgürlükleri koruduğu, uygulamada da hükümetin genellikle dini özgürlüklere saygı duyduğu kaydedildi. Bazı anayasal hükümlerin bu hakları kısıtladığı belirtilen raporda, “Hükümetin eylemleri, dini özgürlük hakkının korunması ve bu özgürlüklere saygının artırılmasına yönelik eğilimi gösteriyor” denilerek dikkate değer şekilde, hükümetin, önceki 10 yıllarda el konulan azınlıklara ait dini vakıfların mülklerinin iadesi veya tazminini kolaylaştıran karar aldığı vurgulandı. Raporda, devletin, “laik devleti” koruma gerekçesiyle hükümet kurumlarında İslami ifadelere yönelik kısıtlamaları dahil, Müslümanlar ve diğer dini gruplara yönelik sınırlamalarının devam ettiği ifade edildi. Raporda, hükümetin, 40 yıldır kapalı durumda olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun hangi yasal merci altında tekrar açılabilmesine açıklık getirmediği kaydedildi. Öte yandan bazı dini grupların, “ibadet özgürlüğü, devlete kayıt yaptırma, mülk sahipliği ve din adamı yetiştirme” gibi konularda kısıtlamalarla yüz yüze kaldıkları belirtilen raporda, dini konuşma ve ikna yasal olmasına rağmen, bazı Müslüman, Hıristiyan ve Bahailerin bu konuda kısıtlamalarla karşılaştığı, bazen din propagandası yapmak veya çocuklara dini bilgiler sağlamak suçlamasıyla tacize uğradıkları kaydedildi. Haşimi krizi büyüyebilir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak’ta teröre destek verdiği suçlamasıyla hakkında kırmızı bülten çıkarılan Devlet Başkanı Yardımcısı Tarık el Haşimi’ye Türkiye’nin oturma izni vermesi, yeni bir krizin kapısını araladı. Iraklı kaynaklar, Türkiye’nin hakkında önemli suçlamalar bulunan bir siyasetçiye oturma izni vermesinin, bu kişiyi koruma altına almasının tescili olduğunu dile getirip, Bağdat yönetiminin bu duruma sessiz kalmayacağını dile getirdi. El Haşimi’nin tedavi olma gerekçesiyle Türkiye’ye gelmiş olmasından ötürü, oturma izninin de “tedavi amaçlı ikamet tezkeresi” çerçevesinde verilmiş olmasına dikkat çeken Iraklı kaynaklar, “Türkiye’nin El Haşimi’ye siyasi nedenlerde kucak açtığı biliniyor” dedi. Iraklı kaynaklar, El Haşimi’nin zaten 2 yıl önce Türk vatandaşlığı da almış olduğunu ileri sürdü. El Haşimi’nin gerek Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile gerekse Başbakan Tayyip Erdoğan ile yakın ilişkisi olduğu biliniyor. UÇAĞIN 9 PARÇASI ÇIKARILDI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bakanlar Kurulu’nun ardından açıklamalarda bulunan Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Akdeniz’de düşürülen Türk uçağına ait 9 kritik parçanın denizden çıkarıldığını bildirdi. Arama faaliyetlerinde ilk etabın bu gece biteceğini kaydeden Arınç, uçak enkazından çok önemli sayılan malzemelerden radar ikaz alıcısı ve sağ motor kompresör giriş kısmı, kuyruk kısmı, sağ, sol motor kompresör kısmı, sağ dış kanat, sağ kanatçık bölgesi gibi malzemelerin çıkarıldığını bildirdi. Arınç, parçalarda yapılacak teknik incilemenin ardından sonuçların açıklanacağını söyledi. ‘2 yıldır Türk vatandaşı’ C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle