11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 2012 SALI 4 HABERLER Köşk’ün basın başdanışmanı Sever’in sıkıntıyı ifade eden açıklamaları 2014 kavgasının ilk işareti Onların Özgürlüğü Ergenekon davasından tutuklu olanların tahliye edilmeyeceklerini 14 Temmuz günkü “Adalete Güvenim Tam, Yaşasın Adalet” başlıklı yazımda yazmıştım. Bütün bunları daha önce de yaşadık. Onlara bakarak her şeyi anlamak mümkün. Tıpkı “sivil 12 Eylül” döneminde olduğu gibi, üniformalı 12 Eylül’de de egemen (Kenan Evren) her işini hukuk kisvesine büründürerek, kendi mahkemelerinin tutukluluk ve mahkumiyet kararları aracılığıyla yürütürdü. Önemli davaların, yaşamsal celselerinden önce de attığı nutuklarda, verdiği demeçlerde savcılara belge, hâkimlere kanaat olmak üzere direktiflerini sıralardı. Bu defa da öyle oldu. Düzenin egemeni, talimatını önceden verdi. Ben mesajın alındığına, beklenen tahliyelerin çıkmayacağına emindim. Emre Kongar 29 Temmuz Pazar günkü köşesindeki “Özgürlük Çığlıkları... Savaş Naraları...” yazısında Silivri’deki o unutulmaması gereken duruşmayı anlatıyor ve bir yerde, sanık Erkan Önsel’in izleyicilere şu seslenişine yer veriyor: Bu dava göstermiştir ki, bizim özgürlüğümüz Türkiye’nin özgürlüğüdür. ??? Erkan Önsel haklıdır. Onların, Büşra Ersanlı’nın, Aziz Yıldırım’ın özgürlükleri, hepimizin, Türkiye’nin özgürlüğüdür. Ama acaba Türkiye bunun farkında mı? Eğer Türkiye bunun farkında olmuş olsaydı, bütün bunlar böyle olabilir miydi? Bu konuda çok ciddi kaygılarım var. Çünkü Türkiye galiba, “onların özgürlüklerinin kendi özgürlüğü olduğunun” hiç mi hiç farkında değil, tıpkı hapiste olan gazeteciler aracılığıyla kendi haber alma özgürlüğünün gasp edildiğinin farkında olmadığı gibi... Nitekim, benim duyduğum üzüntüyü, yine 29 Temmuz Pazar günkü köşesinde Orhan Bursalı dile getiriyor, Büşra Ersanlı’nın Cüneyt Özdemir’in programında Ergenekon davaları için, “karanlık” tabirini kullanmasını haklı olarak eleştiriyordu. Ne garip, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım aynı günkü gazetelerde yer alan açıklamasında şunları söylüyordu: Amaç şike değil, bizleri Ergenekon, Balyoz ya da herhangi bir silahlı suç örgütüne monte ederek, hükümet karşıtı bir hareketin içinde gösterme çabasından ibarettir. Büşra Hanım, henüz sürmekte olan ve hukuki gerekçelerinin zayıflığının sırıtması, hukukçuları aşıp sokaktaki adamın bile tüylerini diken diken eden Ergenekon davası hakkında, ne idüğü belirsiz delilleri bile tartışmadan bir fikir edinmiş: Ergenekon karanlık bir örgüt! Aziz Yıldırım’ın da kanaati kesin: Ergenekon ve Balyoz davalarındaki sanıklar, silahlı terör örgütü üyesi! ??? Dikkat buyurun, bu iki kişi, alelade vatandaşlar değil, sivil 12 Eylül’ün hukuksuzluk darbesinin acısını tatmış, başlarına gelen haksızlıklara yurtiçinden ve dışından büyük toplulukların isyan ettiği insanlar. Yine de fark etmiyor. Yine de kendilerine yapılan suçlamaların benzerlerini aynı mesnetsizlikle başkaları için rahatlıkla kullanabiliyorlar. Hukuk dışı davranışlar, kendilerine uygulandığında zulüm, başkalarına reva görüldüğünde hukuk oluyor demek ki... Demek, Erkan Önsel’in çığlığını Türkiye algılamamış. Zaten öyle olmasaydı bütün bunlar da olabilemezdi. Türkiye’de bütün insanların özgürlükleri çiğnenmiş durumdadır. Herkes, her an içeri alınabilir. Tıpkı şairin dediği gibi: “Tutukluluk gözaltı herkesin başında. Kim bilir nerede nasıl, kaç yaşında?” Ne yazık ki, insanlarımızın içinde yaşadıkları bu durumdan henüz haberleri yok. Dilerseniz konuyu bir fıkra ile kapatalım. Stalin Rusyası’nda bir aydın, arkadaşına rastlamış ve sormuş: İvan ne yapıyor? İvan öldü! demiş beriki. Nasıl olur yahu, diye üstelemiş bizimki, biraz önce karşı kaldırımda gördüm. Öldü öldü, diye yanıtlamış arkadaşı, öldü, ama daha henüz haberi yok. Gül denklemin içinde yok Sever’in Köşk ile iktidar partisi arasındaki sıkıntıyı ifade eden açıklamaları, Gül’ün ikinci kez aday olamayacağına ilişkin düzenlemeden bu yana alttan alta süren çatışmanın ilk kez dışavurumu olarak değerlendirildi. Cumhurbaşkanı Gül, 2007’de seçildikten sonra sürekli görev süresinin bir an önce netleştirilmesini istemesine karşın, iktidar partisi buna hiçbir şekilde yanaşmadı. Gül ile AKP arasındaki ilk soğukluk, bu belirsizliğin uzatılması nedeniyle ortaya çıktı. Parti kulislerine göre, Gül’ün görev süresi belirlenirken Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Meclis aşamasında son dakika değişikliği ile bir daha aday olamayacağı hükmü konulması, gerilimin en önemli nedeni oldu. Sever’in de belirttiği gibi, bu düzenleme Gül ve AKP içindeki “Gül’cüler” tarafından “açıkça önü kesildi” diye al ? Cumhurbaşkanı Gül’ün basın başdanışmanı Sever’in Köşk ile iktidar partisi arasındaki sıkıntıyı ifade eden açıklamaları, alttan alta süren çatışmanın ilk ANKARA Cumhurbaşkanı Abdulkez dışavurumu olarak değerlendirildi. lah Gül’ün basın başdanışmanı Ahmet ERDEM GÜL gılandı. Daha sonra Anayasa Mahkemesi’nce ikinci kez adaylık vizesi verilmesine karşın, Köşk ile AKP arasındaki soğukluk devam etti. Anayasa Mahkemesi’nin Gül’e ikinci kez vize vermesini Başbakan Erdoğan adına başkanlık sistemi tartışmalarını da başlatan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın eleştirmesi, Erdoğan ile Gül arasındaki 2014’e yönelik çatışmanın ilk göstergesi olarak değerlendirildi. Kızdıran anket Parti içinde alttan alta bu gelişmeler devam ederken AKP yönetimi yaptırdığı bir anketle Gül’ü Erdoğan’ın rakipleri arasında saydı. Parti yönetimi anketinde, “Kimleri cumhurbaşkanı olarak görmek istersiniz” sorusuna yanıt aradı. Düzenli olarak her ay yaptırılan ve tamamında Erdoğan’ın oy oranının ölçüldüğü ankette, isimler arasında ilk kez Abdullah Gül Abdullah Gül de konuldu. Haziran ayında yaptırılan ve Başbakan Erdoğan’a sunulan ankette, Gül’ün çok alt sıralarda destek alması dikkat çekti. Ankette Erdoğan açık ara birinci çıkarken, parti yönetimi Gül’e gelen düşük desteği gizlemeye çalıştı. Ancak anketin duyulması, parti içinde Gül’e yakın politika yapan isimlerin tepkisine neden oldu. AKP’de, Gül’ün “Çekincelerim var” diyerek başkanlık sistemine açıkça karşı çıkmasının da Köşk’le yaşanan gerilimin en önemli nedenlerinden biri olduğu vurgulanıyor. AKP’de Erdoğan’ın başkan ya da cumhurbaşkanı olmak için 2014’e yönelik hesaplarına ilişkin formüllerin tamamında Gül’ün devre dışı kaldığına işaret ediliyor. En son Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un transferi girişiminin de “Gül’ün önünü kesmeye yönelik adım” olduğu yorumları yapılıyor. 12 Haziran seçimlerine giren AKP’de “hedef 2023” sloganı ile girmesinin Erdoğan’ın 2014’te çıkmak istediği Köşk’te 5+5 yıl ile 2024’e kadar kalma planını çok önceden yaptığı da dillendiriliyor. Bu tartışmalar sürerken AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Ahmet Sever’in açıklamalarını sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden değerlendirdi. Çelik, şu yorumları yaptı: “Bugün (dün) Ruşen Çakır’ın Ahmet Sever’le yaptığı röportaj gazeteci arkadaşları heyecanlandırmışa benziyor. Aslında yeni bir şey yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir daha aday olamayacağına dair kanuna bir hüküm konmuş olmasına üzüldüğünü tahmin etmek zor değil. AYM’nin kararıyla Sayın Gül, tabii ki yeniden aday olabilir. Ancak bir şeyin imkân dahilinde olması ile vuku bulması farklı şeylerdir. Sayın Gül ile Sayın Erdoğan arasında hiçbir mevki ve makam için feda edilemeyecek derin bir dostluk ve kardeşlik hukuku vardır.” Gürsel Tekin ‘döndü’, Toprak ve Matkap’ın görev yerleri değişti SIĞINMAEVLERİ CHP’nin 3 seçim vitrini ? CHP’nin yeni merkez yönetim kurulu listesi açıklandı. Örgütlerin sorumluluğu Adnan Keskin’e verildi. TÜREY KÖSE Mağdur kadın kodlanacak ? Şiddet gören kadın, başvurusu kapsamında ilk önce sığınmaevi yerine bulunduğu ildeki ŞÖNİM’e yönlendirilecek. Mağdur kadınların özellikle yakınları tarafından tanınmasının önüne geçilecek. SEVİL ARINAN ANKARA CHP’nin yeni merkez yönetim kurulu (MYK) listesi açıklanırken örgütlerin sorumluluğu Denizli milletvekili Adnan Keskin’e verildi, İstanbul milletvekili Gürsel Tekin de yeniden eski görevine döndü. Haluk Koç, Şafak Pavey, Gülseren Onanç ve Bülent Tezcan ise yönetime yeni giren isimler arasında yer alıyor. CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu dün yeni MYK listesini açıkladı. Yeni MYK bugün ilk toplantısını yapacak. CHP lideri, “Artık ikinci adam yok” mesajı verirken MYK listesinin de, “görev tanımlı alfabetik sıraya göre” açıklanması dikkati çekti. Yeni MYK üyeleri ve görev alanları şöyle: Sencer Ayata (ArGe, Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu), Emrehan Halıcı (Bilgi ve İletişim Teknolojileri), Faruk Loğoğlu (Dış İlişkiler ve Yurtdışı Örgütlenmeler), Şafak Pavey (Doğa Hakları ve Sosyal Politikalar), Faik Öztrak (Ekonomi Politikaları), Gülseren Onanç (Halkla İlişkiler), Umut Oran (İdari ve Mali İşler), Gürsel Tekin (İletişim, Tanıtım ve Medya ile İlişkiler), Sezgin Tanrıkulu (İnsan Hakları), Yakup Akkaya (İşçi ve Memur Sendikaları, Emekliler ve Emek Büroları), Erdoğan Toprak (İşveren Sendikaları ve Meslek Kuruluşları TİSK, TOBB, TÜSİAD, TESK CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni MYK listesini açıkladı. CHP lideri, “Artık ikinci adam yok” mesajı verirken MYK listesinin de, “görev tanımlı alfabetik sıraya göre” açıklanması dikkati çekti. (AA) vb.), Haluk Koç (Kamu Politikaları ve Parti Sözcüsü), Perihan Sarı (Parti İçi Eğitim), Adnan Keskin (Parti Örgütü ve Örgüt Yönetimleri), Nihat Matkap (Sivil Toplum Örgütleri ve Diğer Meslek Kuruluşları TMMOB, TTB, TBB, ÇYDD vb.), Bülent Tezcan (Seçim ve Hukuk İşleri), Gökhan Günaydın (Yerel Yönetimler), Bihlun Tamaylıgil (Genel Sekreter). CHP’yi seçimlere taşıyacak yeni yönetimle ilgili bazı dikkat çekici notlar şöyle: ? Kılıçdaroğlu, örgütlerin sorumluluğunu kurultayda en yüksek oyu alan Keskin’e verdi. Daha önce bu görevi üstlenen Matkap’ın ise alanı değişti. ? CHP’de daha önceki yönetimde yer alan 11 MYK üyesi yine yönetimde kaldı, ancak bazılarının görev yeri değişti. Sencer Ayata, Emrehan Halıcı, Faruk Loğoğlu, Faik Öztrak, Sezgin Tanrıkulu, Yakup Akkaya, Perihan Sarı, Gökhan Günaydın ve Bihlun Tamaylıgil’in alanlarında değişiklik olmadı. ? Kadın ve gençlik kollarından sorumlu genel başkan yardımcıları atanmadı. Kadın kollarından sorumlu olan ve parti sözcülüğü yapan Birgül Ayman Güler’e yeni MYK’de görev verilmedi. Partinin medya önündeki yeni yüzü Haluk Koç olacak. ? MYK’deki yeni isimler Şafak Pavey, Gülseren Onanç, Umut Oran, Haluk Koç, Adnan Keskin ve Bülent Tezcan oldu. ? Kılıçdaroğlu’nun, önceki MYK’lerde yer alan Koç ve Umut Oran’ı yeniden yönetime alması dikkati çekti. Haluk Koç ve Oran daha önceki kurultaylarda liderlik yarışına girmişti. Bu nedenle, Kılıçdaroğlu’nun yönetiminde iki eski genel başkan adayı bulunuyor. ? Yönetimde ilk kez “Doğa Hakları”ndan sorumlu bir genel başkan yardımcılığı oluşturuldu ve Pavey bu göreve atandı. ? Erdoğan Toprak ve Nihat Matkap’a tepki göstererek yönetimden istifa eden İstanbul milletvekili Gürsel Tekin, aynı görevine geri döndü. Toprak ve Matkap’ın görev yerleri ise değişti. Toprak, idari ve mali işlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı görevinden işveren örgütlerinden sorumlu genel başkan yardımcılığına kaydırıldı. ? Yönetimde 4 kadın yer alıyor. Bihlun Tamaylıgil ve Perihan Sarı daha önce de yönetimde görev alıyordu. İstanbul milletvekili Şafak Pavey ile Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) kurucusu Gülseren Onanç yönetime giren yeni isimler oldular. ? Kılıçdaroğlu, eski bakanlardan Fikri Sağlar ile Denizli milletvekili İlhan Cihaner’e yönetimde yer vermedi. MYK’de İzmir yok ANKARA Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın şiddet gören kadını sığınmaevine almadan önce gözlem altında tutmayı hedeflediği Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nin (ŞÖNİM) hazırlıkları tamamlanıyor. Merkezde kalan mağdurların özellikle yakınları tarafından tanınmasının da önüne geçilecek. Her kadına merkez sorumlusu tarafından sadece kimlik numarasından oluşan “kod” verilecek. Bakanlığın ŞÖNİM’lerle ilgili yapacağı çalışmada sona yaklaşıldı. Pilot uygulamaların yapılacağı merkezler, şiddet gören kadının ilk kabul merkezi olacak. Burada öncelikle merkeze gelen kadınla ilgili gözlem yapılacak, tıbbi kontrol ve tedavileri gerçekleştirilecek. Başvuruda bulunan kadınların, ekonomik ve psikososyal durumu da incelenecek. En fazla 2 hafta kalabilecek Kadın ŞÖNİM’de bir süre kaldıktan sonra ancak sığınmaevine gönderilecek. Bir kadının en fazla iki hafta kalabileceği merkezdeki kabul sırasında ayrıca kadına uzmanlar tarafından kimliğini gizli tutabilmek için “kod” da verilecek. Kadın kimliğinin karartılması tercihinde bulunduğu zaman, kurumun verdiği kimlik numarasından oluşan bu kod aracılığıyla tanınacak. Bazı özel durumlarda ise uzmanlar kadını direkt sığınmaevine yönlendirebilecek. Hemşire, psikolog ve sosyal hizmet uzmanı gibi alan çalışmacılarının yer alacağı merkezlere ilk etapta 5 bin personel sağlanması planlandı, ancak şimdilik 300 personelin yeterli olduğu sonucuna varıldı. Sığınmaevlerinde ise girişçıkış saatleri güvenliği sağlamak amacıyla ve bölgesel koşullar gerekçesiyle kısıtlanabilecek. Sığınmaevi müdürü ve ŞÖNİM’in onayı ile giriş ve çıkış saatleri belirlenecek. Merkezlerin 2 yıl içerisinde ülkeye yayılması da planlanıyor. CHP’Lİ KESKİN’DEN BAKAN ŞAHİN’E POLİSLERİN SIRAYA DİZİLMESİ BAKANLAR KURULU’NDA PERŞEMBEYE AÇIKLANIYOR ‘Askeri casusluk’ta karar günü İstanbul Haber Servisi Emekli Albay İbrahim Sezer ve TÜBİTAK görevlilerinin de aralarında bulunduğu 4’ü tutuklu 56 sanığın yargılandığı dava 2 Ağustos Perşembe günü sonuçlanacak.İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20 Nisan 2011’den bu yana devam eden davanın dünkü oturumunda savunma yapan tutuksuz sanık TÜBİTAK görevlisi Aysam Akses, iddianamede çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak ve TÜBİTAK’taki yasaklı, ticari amaçlı gizli bilgileri örgüte vermekle suçlandığını belirtti. Akses “Bana ait olmayan bir evde yapılan aramada, bana ait olmayan bir bilgisayarda bulunan ve adı ‘Aysam Akses’ olan bir dosya nedeniyle yargılanıyorum” diye konuştu. Davayı 2 Ağustos’a erteleyen Mahkeme Başkanı Metin Özçelik, 2 Ağustos’ta sanıkların son sözlerini dinleyip karar vereceklerini belirtti. ‘Vatandaş Mehmet ile vekilin oğlu eşit mi?’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Adnan Keskin, Hatay Dörtyol’da AKP’li vekilin oğlunun polisleri sıraya dizmesiyle ilgili İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e “Vatandaş Mehmet’in çocuğu ile AKP’li vekil oğlu kanun önünde eşit değil midir” sorularını yöneltti. Keskin, Şahin’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Muhalefet partileri milletvekillerini darp eden, biberli gaz sıkan polisler hakkında hiçbir işlem yapılmazken, Emniyet Müdürlüğü’nü basan vekil çocuğunu, görevli polisleri ‘benim kim olduğumu öğrenince...’ diyerek tehdit edenleri olay çıkarmaması için durdurmaya çalışan polislerin, onur kırıcı bir şekilde teşhis ettirilmeye çalışılması hukukla bağdaşır mı?” dedi. Arınç: Müdürün yaptığı işgüzarlıktır ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Hatay’da milletvekili oğlunun kendisine darb ettiğini öne sürdüğü Emniyet mensuplarını teşhis etmek için Emniyet Müdürlüğü’nde bir araya getirilmesine ilişkin “Burada Emniyet Müdürü’nün yaptığı bence işgüzarlıktır, beceriksizliktir, yakışıksız bir davranıştır. Milletvekili çocuğunun oraya gitmesi, yanına danışmanını alması da doğru değildir. Kaldı ki kendisine vuran kişiyi tanıdığına göre yüzleşmeye de gerek kalmamıştır” dedi. Arınç, olayla ilgili hem Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in hem de İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Hatay’daki olaya ilişkin Bakanlar Kurulu üyelerine bilgi verdiğini anlattı. Arınç, şunları söyledi: “Yayınlanan fotoğraflar veya kayıtlar insana gerçekten üzüntü veriyor ancak basınımızın bir kısmı sadece olayı olduğu kadar ele almıyor.” Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bugünkü merkez Karar ve yönetim kurulu toplantısında Hatay Dörtyol’daki olayın araştırılması için parti kurullarına talimat vereceğini açıkladı. Arınç ayrıca Akdeniz’de düşürülen Türk uçağına ait 9 kritik parçanın denizden çıkarıldığını da bildirdi. Öngörü yetersizliği var Bakanlıkla birlikte ŞÖNİM’lerle ilgili yaptıkları çalışmayı kürtaj düzenlemesi nedeniyle tamamlayamadıklarını söyleyen Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, merkezlerin ilk adım istasyonu gibi kullanılacağını kaydetti. Bakanlığın merkezle ilgili çalışmalarının iyi niyetli olmasına karşın öngörü yetersizliğinin söz konusu olduğuna dikkat çeken Güllü, “Bu merkezler sivil toplumla iyi noktalara gelir. ŞÖNİM’lerin acil olarak yaşama geçmesi gerekiyor; çünkü şiddet durmuyor. Şiddet ve ölüm gerçekleşmeden önce adım atılmadı. Bu noktada bu merkezler çok önemli. Kadını eve kapatacak önlemler yerine onları yaşamın içerisine yerleştirecek çözümler bulunmalı” dedi. Atamaya askı Öte yandan Emniyet Genel Müdürlüğü’nce polislerin teşhis ettirilmesi olayını “tüm boyutlarıyla incelemeleri” amacıyla 2 polis başmüfettişi görevlendirildi. Polisleri teşhis olayını gerçekleştiren ve Hatay Emniyet Müdür Yardımcılığı’na atanan 2. Sınıf Emniyet Müdürü Mustafa Marangoz’un ataması da askıya alındı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle