17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 2012 PAZAR [email protected] 18 KÜLTÜR ? Önümüzdeki hafta Türkiye’ye gelecek olan ünlü grubun ABD karşıtı ‘51st State’ adlı parçası bütün ülkelerin müzikseverlerince benimseniyor. Meral’e, Özlemle… SOYUT ÇALIŞMALARDAN OLUŞAN SERGİ 4 ARALIK’TA GALERİ GART’TA AÇILIYOR Bilinmeyen Ara Güler Kültür Servisi Foto muhabiri Ara Güler bugüne dek bize sunduğu fotoğraflarından farklı görsellerle karşımıza çıkıyor. Ara Güler’in bugüne dek çektiği fotoğraflardan farklı olan toplam 16 fotoğrafı “Bilinmeyen Ara Güler” adıyla bir sergide buluştu. Serginin küratörlüğünü üstlenen Lora Sarıaslan, sergi içeriğini şöyle anlatıyor: “Bizler Ara Güler’i dünyanın dört bucağında görüp belgelediği ‘somut’ görüntülerle tanımışken bunlara ek olarak yarattığı ‘soyut’ görüntüler hiçbir zaman gün yüzüne çıkmamış ve sergilenmemişti. Ara Güler, bu sergisiyle bilmediğimiz, bugüne dek gizli kalmış soyut bir yönünün de olduğunu gösteriyor. 1970’lerden bu yana çektiği soyut anlar Ara Güler’in bir yaşam boyu süregelen yaratım sürecinde ve serüveninde alışılmamış bir yapıtlar dizisi... Bu sergiyle Ara Güler’in bu değişik bakışına daha önce hiçbir yerde sergilenmemiş özgün görsellerle tanık olacağız.” 4 Aralık’ta açılacak sergi, 3 Şubat 2013’e kadar pazar ve pazartesi dışında her gün Galeri Gart’ta görülebilir. New Model Army’den Justin Sullivan ile müzik ve politika üzerine Adil bir dünya için ZÜLAL KALKANDELEN ANTALYA PİYANO FESTİVALİ Brad Mehldau Trio ile caz gecesi Kültür Servisi “Brad Mehldau Trio”, bu akşam Uluslararası Antalya Piyano Festivali kapsamında özel bir caz gecesi yaşatacak. Saat 20.00’de Antalya Kültür Merkezi’nde verilecek konserde, Stanley Kubrick’in efsane filmi “Eyes Wide Shut” (Gözleri Tamamen Kapalı) gibi birçok film müziğinde de adını sıkça gördüğümüz ünlü piyanist Brad Mehldau’ya basta Larry Grenadier, vurmalılarda Jeff ? Ünlü Ballard eşlik edecek. Amerikalı caz piyanisti Brad Mehl piyanist Brad dau, aralarında Nick Drake, Mehldau’ya The Beatles, Radiohead basta Larry and Paul Simon’ın parçalarının da bulunduğu birGrenadier ve çok popüler müzik ve rock vurmalılarda parçasına yaptığı caz düzenlemeleriyle de tanınıyor. Jeff Ballard Antalya Büyükşehir Beledieşlik yesi tarafından düzenlenen, sanat yönetmenliğini Fazıl edecek. Say’ın üstlendiği Antalya Piyano Festivali, 13. yılında “Şehirde Müzik Var” sloganıyla yola çıkıyor. Öte yandan, dünyaca ünlü sanatçıları ve toplulukları buluşturan festivalde önceki akşam Amerikalı piyanist Tzimon Barto bir resital verdi. Bugüne dek New York Filarmoni, Chicago Senfoni ve Houston Senfoni gibi önde gelen orkestralarla konserler vermiş olan Barto, resitalde Liszt, Brahms, Chopin gibi bestecilerin yapıtlarını yorumladı. 1980’den bu yana müzik yapan, folk/postpunk akımının önde gelen gruplarından New Model Army, gelecek hafta iki konser vermek üzere Türkiye’ye geliyor. İngiliz grup, 6 Aralık’ta İstanbul ve 7 Aralık’ta Ankara Jolly Joker’larda hayranlarıyla buluşacak. Grubun kurucusu, vokalist Justin Sullivan, Türkiye’yi de yakından tanıyan çok yetenekli ve bilgili bir müzisyen. Kendisine telefonla ulaşıp hem müzik hem de politika hakkında söyleştik. Sosyal ve politik değişimin müzik dünyasındaki en kararlı savunucularından birisiniz. Müzikle bu anlamda değişim sağlanabilir mi? Müziğe ilk başladığımız dönemde açık bir şekilde politik bir tavrımız vardı. Müziğin bence bu anlamda bir rolü var. Çünkü aynı yönde hisleri olan insanları birleştiren bir unsur. Toplumsal bir fikri olan şarkıyı çaldığınızda bunu hissediyorsunuz. Evde yalnız başınıza oturup televizyon seyrettiğinizde, dünyanın aklını kaçırdığını düşünen tek insan oldu ğunuzu sanırsınız. Ama bir konsere gittiğinizde, sözünü ettiğim gibi bir şarkı çaldığında, herkes eşlik ederken yalnız olmadığınızı, etrafınızdaki herkesin sizinle aynı görüşleri paylaştığını duyumsarsınız. Bu sizin daha güçlü hissetmenizi sağlar. Müziğin yaptığı en iyi şey budur. Kariyeriniz boyunca İngiliz işçi sınıfının en sağlam savunucularından oldunuz. Toplumdaki asalakları eleştirdiğiniz için bir karşı tepkiyle karşılaştınız mı? Bazen oldu. Dünyayı yönetenleri gerçekten rahatsız edecek şeyler söylerseniz, karşılığında onların size karşı harekete geçeceği kesindir. O nedenle bir yerde çalarken protestoyla karşılaşırsanız, şaşırmamanız lazım. Sosyal değişimle ilgili ilginç olan şu: Gücü olmayan insanlar onu elde etmek için mutlaka bir şeyler yapar. Fakat çoğu zaman, yaşanan durumların yüzde 99’unda, güce sahip insanların onu elinde tutmak için gösterdiği kadar çaba göstermiyorlar. Şarkılarınızda sıklıkla emperyalizm, göçmenlik, eğitim ve sosyal adaletten söz ediyorsunuz. Batı’nın başını çektiği bu ekonomik ve militer terörizm çılgınlığında dünyanın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Sosyal adalet mücadelesi sürekli. Günlük hayatımızda hep var olacak. Tamamen adaletli bir dünya kurulabileceğini sanmıyorum. Tahakkümün kazanacağını da sanmıyorum. Bu nedenle devam edecek tek şey mücadele. “51st State” adlı şarkınız Britanya’nın ABD ile yakın ilişkisine bir eleştiri. ABD’nin yeni Roma İmparatorluğu olduğunu düşünürsek, 21. yüzyılda bu aşırı derecede yakın ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Nefret ediyorum. ABD için çalışıp duruyoruz. ABD’nin iyi yanları da var ama biz hep kötü yanlarını alıyoruz. O şarkı ilginç. Nerede söylesek oradaki halk onu sahipleniyor. Türkiye’de söylüyoruz, “Bu sizin değil, Türkiye’nin ulusal marşı olmalı” diyorlar; Kanada’da söylüyoruz, “Hayır, bu tam Kanada’nın ulusal marşı olacak şarkı” deniyor. Ama biliyorsunuz bir süre sonra herkesin marşı Çin’le ilgili olacak. New Model Army, müzik dünyasında ana akımın kurallarını reddederek başarı kazandı. Bugün sektöre girecek olsanız tavrınız nasıl olurdu? Biz sadece iyi olduğunu düşündüğümüz şeyi yapacak kadar şanslıydık. Ne yaptıysak büyük reklam kampanyaları olmadan ortaya koyduk ve insanlar onu buldu. Daha akıllıca pazarlama yöntemleri izlesek, daha fazla albüm satar mıydık? Evet, satardık. Ama bu pek umurumuzda olmadı. Bunun için müzik yapmadık. Buzdolabında yiyecek olduğu sürece, bizim için yeterli. www.zulalkalkandelen.com Sevgili arkadaşım, sevgili Meral Okay, Bu pazar, seninle dertleşme günüm olacaktı… Senin titiz araştırmandan, yeteneğinden, geceni gündüzüne katıp çalışmandan, emeğinden kaynaklanan “Muhteşem Yüzyıl” dizisini, Başbakan yargıya havale ettiğinden beri, dizinin izlenme oranının nasıl arttığından söz edecektim. Kurguyla belgesel arasındaki farkı bilmeyenlerin, savcıları imdada çağırması, yargıçlardan medet umması, ancak ve ancak yargının yozlaştığı, yargının siyasetin boyunduruğuna girdiği ülkelerde olur… İnsanın bunu görmemesi, anlamaması için özürlü olması gerek! Anımsıyorum, Sevgili Meral, son zamanlarında ne çok hırpaladılar seni. “Milletin değerleri”, “milli değerler” diye diye aç kurtlar gibi üzerine saldırtılanlar, ölümünden sonra da boş durmadı… Dünden anımsadıklarım ve bugün yaşadıklarım birleştiğinde özlemim de öfkem de büyüyor Sevgili Meral. Şöyle anlatmaya çalışayım: ??? “Milli değerlerimiz” cehaletse, bilgisizlikse, sanatsal yaratıcılığı yok saymaksa, çağdaş evrensel değerleri reddetmekse… Akıl ve bilimin yerine, inancı ve dini yerleştirmek, atılacak her adımda, dini referans almaksa “milli değerlerimiz”… “Milli değerlerimiz” yalan söylemekse, hırsızlıksa, yargıya müdahale etmekse… Kadını günah kaynağı ya da meta olarak görüp zorbalığa, sömürüye devam etmekse... Her gün öldürülen kadınları, çocukları görmezden gelmek; onlar için parmağını bile kıpırdatmamaksa “milli değerlerimiz”… Gücünü göstermek için öfkeye başvurmaksa… Öfke az geldiğinde, şiddete yer açmaksa… Şiddeti her daim körüklemekse… Şiddetten tatmin olmayınca işkenceyi, zulmü sürdürmekse… “Ya bendensin / ya da düşmansın” diyerek bölmek, ayırmak, kutuplaştırmaksa… “Ötekilere” nefret kusup kin besleyip intikam ateşini yakmak ve yandaşları palazlamaksa… Okullarda üniformayı kaldırıyoruz, serbestlik getiriyoruz diye kolsuz giysiyi yasaklamak, taytı yasaklamak, etek boyunu ölçmek, ilkokulda türbanın yolunu açmaksa… “İleri demokrasi” diye diye zindanları, neyle suçlandığını bilmeyen insanlarla doldurmaksa… Beğenmediği heykeli yıktırmak, beğenmediği diziyi yasaklatmak, beğenmediği gazeteciyi kovdurmaksa, “milli değerlerimiz”… Yerin dibine batsın o değerler! ??? Sevgili Meral, dünkü gazetede Bekir Coşkun’un o muhteşem yazısını okudum, saatlerce gözyaşlarımı dindiremedim: “Biz gazeteciler… Gecelerimiz sizin gecelerinize benzemez… Günlerin marazi, hastalıklı, acılı, ölümlü, kanlı, azap verici olayları bizim parçamızdır… Herkes uyurken yastığında, gecelerin karanlığında birer kâbus olup yapışırlar yakamıza...” İşte canım arkadaşım, şu yukarıda saydıklarım da geceleri benim yakama yapışıyor! Bunları görmeyen, fark etmeyenlere de şaşıyorum, kahroluyorum… Bekir Coşkun’u dinliyorum: “Tek derdimiz vardır bizim: Şu yıkım ve ihanet günlerinde kaderin sırtımıza yüklediği vebalin altında yıkılmadan ayakta durmak ve bize inanan insanlardan utanmamak…” İşte Sevgili Meral, hepsi bu… Işık ve sevgiyle kal. TÜRK KALP VAKFI Kalbinizi Koruyun 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Telefon (212) 212 07 07 (pbx) http://www.tkv.org.tr YILMAZ GÜNEY VAKFI KAPANDI ‘Çabalarımla ancak buraya kadar’ Kültür Servisi Yönetmen Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney, Güney Vakfı’nın destek alamadığı için kapandığını söyledi. Vakfın kişisel emeği ile yirmi senedir ayakta kalabildiğini söyleyen Fatoş Güney, “Kendi çabalarımla ancak buraya kadar getirebildim. Bugüne kadar hiçbir kurumun, kuruluşun ya da hükümetin hiçbir desteğini almadan bugünlere kadar getirdim ve önemli işler yaptık. Önemli filmleri restore ettirdik. Eski negatiflerden yeni negatif üretip kopyalar bastık” dedi. Yılmaz Güney filmlerinin dijital ortama aktarılmasının da bir dönem gündemde olduğunu belirten Fatoş Güney, bunu da tek başına yapacak gücünün olmadığını sözlerine ekledi. Sanatçının telif haklarını korumak için kurulan Güney Film’i de aynı nedenlerden dolayı kendi kaderine bıraktığını belirten Güney şöyle devam etti: “En son Ertuğrul Günay’la da görüştüm. Ondan önceki Kültür Bakanı’yla, Vakıflar genel müdürleriyle, bütün televizyon kanallarıyla, dağıtım şirketleriyle de görüştüm ama bir sonuç alamadım. En son Antalya Film Festivali Vakfı bu filmlerin dijital ortama aktarılması için önayak olmak istedi. Fakat son olarak gelen haber yine olumsuz. Belediyeye açılan soruşturma nedeniyle bu iş de ortada kaldı.” Vakfı tek başına bugünlere kadar getirdiğini, ancak gücünün tükendiğini söyleyen Güney, bundan sonra yapmak istediğinin ise Yılmaz Güney adına bir müze açmak olduğunu söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle