16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 2012 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU P O R T R PROF. DR. E DMİTRY POLYVYANNY Almati, Kazakistan doğumlu. Yükseköğrenimini Moskova Üniversitesi Slav Tarihi Bölümü’nde yaptı. Daha sonra Bulgaristan’da Sofya Üniversitesi’nde iki yıllık bir tez çalışması yaptı. Tez konusu Slav Halkları ve Bizans Arasındaki Kültürel İlişkiler’di. Tarih bilimleri alanında doktorasını aldıktan sonra Moskova’ya döndü. İvanovo Devlet Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler ve çağdaş tarih dersleri verdi. Aynı üniversitenin rektör yardımcılığı görevini de yürütüyor. Rus Prof. Polyvyanny TV kanallarının uydurulmuş olaylarla kamuoylarını yanılttıklarını söylüyor: TV etkisi çok yaygın LEYLA TAVŞANOĞLU Prof. Dr. Dmitry Polyvyanny Rusya’daki İvanovo Üniversitesi Rektör Yardımcısı. Geçenlerde Yeditepe Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak bir seminere katılmıştı. Son derece ilginç fikirleri var. Özellikle gerçeğin göreceliliği görüşü üzerine yaptığı çeşitlemeler ilginç ötesi. Savunduğu tez özellikle medyada, televizyon kanallarında var olmayan birtakım olayların programlarının yayımlanmasıyla çeşitli ülkelerin kamuoylarının dehşetli biçimde yanıltıldıkları. Fransız düşünür Jean Baudrillard’ın görüşünden yola çıkarak bu derin yanıltmaya “CNN etkisi” adını veriyor. Siz uluslararası bir toplantıda “21. Yüzyılda Gerçek Ötesi Gerçek ve Uluslararası Güvenlik” konulu bir takdim yaptınız. Bu takdimin konusunu açar mısınız? D.P. Gerçek ötesi gerçek gazetecilik, tarih ve siyaseti birbirine bağlar. Ben profesyonel hayata da Kazakistan televizyonunda gazeteci olarak başlamıştım. Gerçek ötesi gerçek kavramına gelince. Bu, bana ait değil. Birkaç yıl önce Farhad Manjoo isimli Amerikalı bir gazetecinin bir kitabında bu kavram geçiyordu. Çok ilgimi çektiği için birkaç hafta önce Moskova’daki Rusya Bilimler Akademisi Oryantal Araştırmaları Enstitüsü’nde düzenlenen uluslararası güvenlik konulu konferanstaki sunumumda kullandım. Ben öğretmenlik yaşamım boyunca bir gerçeği öğrendim. İnsanlar yaşadıkları dünyayla ilgili çok farklı fikirlere sahipler. Hatta aile bireyleri arasındaki çatışmalar ve farklılıklar öylesine rahatsız edici hale geliyor ki ortaya çıkan bu imajlar arasındaki ilişkiler uluslararası güvenliği bile tehdit eder hale geliyor. Bu tehdit nasıl ortaya çıkıyor? D.P. Bakın, gerçeğin dengeli imajının nerede olduğunu bilememek gerçeküstü gerçektir. Gerçek herkese göre farklı. Bir anlamda gerçeğin göreceliliği de diyebiliriz buna. Belki size bunu şöyle de izah edebilirim. Ünlü Japon yönetmen Akira Kurosawa’nın 1950 yılında çektiği “Rashomon” filmi vardır. Filmde kocası ölen bir kadın, bir haydutun tecavüzüne uğrar. Bu olaya tanık olan dört kişi vardır. Ama dördünün olayı anlatış biçimleri çok farklıdır. Yani bu dört kişinin gerçeklik kavramı tamamıyla görecelidir. Bir başka anlatımla, her birey kendi gerçeğine sahiptir ve bu gerçeğe inanmaktadır. Dolayısıyla da her birey kendi gerçeğine göre davranmaktadır. Bu bireysel gerçeklik işbirliğini, anlayışı dışlar. Yani bu bireyciliğin ta kendisi değil mi? D.P. Evet. Bu bireycilik akılcı işbirliklerini, ortak çalışmaları da imkânsız hale getirir. Bakın, uluslararası ilişkilerde de böyle. Farklı dönemlerde, farklı çağlarda işbaşına gelmiş siyasi liderlerin her biri farklı gerçeklik fikirlerine sahip olmuşlardır. Yani, başka bir deyişle, gerçeği hep kendilerine göre yorumlamışlardır. Öte yandan dünya son yıllarda ciddi biçimde küreselleşti. Bu küreselleşme gerçekten ne olup bittiği konusunda ortak bir vizyon oluşturulmasını ciddi biçimde gerektirmektedir. Bugün dünyada insanlık, barış, yaşam ciddi tehditler altında. Ama her birimiz bu tehditleri farklı farklı algılıyoruz. O sunumumda dört ayrı gerçeklikten söz etmiştim. Bunlardan birisi bilgilendirmenin göreceli gerçekliğiydi. Burada bir CNN etkisinden söz ettim. D ünya son yıllarda ciddi biçimde küreselleşti. Bu küreselleşme gerçekten ne olup bittiği konusunda ortak bir vizyon oluşturulmasını gerektirmektedir. Bugün dünyada artık insanlık, barış, yaşam vahim tehditler altında. H er birey kendi gerçekliğine sahiptir ve bu gerçeğe inanmaktadır. Bu bireysel gerçeklik işbirliğini, anlayışı dışlar. Farklı dönemlerde işbaşına gelmiş siyasi liderler de gerçeği hep kendilerine göre yorumlamışlardır. TV haberleri aldatmacanın bir parçası Televizyon kanallarıyla gözbağcılık yapılıyor. Her televizyonun kendi müşteri grubu var. Ondan aldıkları bilgilerle beslenirken kanalın yaptığı yayınlar doğrultusunda davranan politikacıları destekliyorlar Peki, bu CNN etkisi ne demek? D.P. Ünlü Fransız düşünür Jean Baudrillard 1991’de Birinci Körfez Savaşı patlak verdiğinde, böyle bir savaşın varlığını sorgulamış ve bunu sadece CNN’in görüntüleri olarak nitelemişti. Yani bir anlamda CNN televizyon kanalının halka gerçek olmayan bir savaşı kimi sanal görüntülerle yansıtmaya çalıştığı görüşünü savunmuştu. CNN etkisi bugün daha da çeşitlendirilip yeni ortaya çıkan televizyon kanallarından olan Russia Today, El Cezire etkisi diye de adlandırılabilir. Yani televizyon kanallarının isimlerine göre etkiler çoğaltılabilir. Acaba Suriye’de sürmekte olduğu iddia edilen iç savaş için de televizyon kanalı etkisi diyebilir miyiz? D.P. Tabii ki diyebiliriz. Çünkü bu televizyon haberleriyle bir anlamda göz bağcılık yapılıyor. Her televizyon kanalının kendi müşteri grubu var. O kanalı tercih ettikleri için onun programlarını izliyorlar. Ondan aldıkları bilgilerle besleniyorlar ve o kanalın yaptığı yayınlar doğrultusunda davranan politikacıları destekliyorlar. Bu durum hiç kimse için ilginç değil. Dünya hiç bugünkü kadar küresel olmadı. Ama bütün dünyada dolaşan haberler ve bilgiler de hiç bugünkü kadar Rashomonca olmadı. Size bir başka örnek daha vereyim. Geçenlerde bir televizyon kanalını izliyordum. Adını vermek istemediğim bir finansal reyting kuruluşunun İspanya hükümetinin zafiyeti nedeniyle ekonomisinin kötü gittiği değerlendirmesinde bulunduğu haber veriliyordu. Bakın, ben bir siyaset bilimciyim. Şimdiye kadar hangi hükümetin zayıf, hangi hükümetin ondan daha güçlü olduğunu ölçen bir aracın varlığını hiç duymadım. Burada bir çelişki var. Dünya küresel ama anlayış hiçbir şekilde küresel değil. 1990’larda ünlü bir slogan vardı. Bu Roma Kulübü’nün sloganıydı. Hiç kimse ağzından, “Küresel düşün, yerel davran” sözünü düşürmüyordu. Ama bugün geldiğimiz nokta bu. Siz öğrencileri yetiştiren bir öğretmensiniz. Bu konuştuklarımızın ışığında öğrencilerinizin gelecekte nasıl davranacaklarını düşünüyorsunuz? D.P. Ben de bundan kaygılanıyorum. Öğrencilerim bir zaman sonra karar verme mekanizmaları içinde olacaklar. Dünyayla, yaşamla ilgili ne gibi imajlara sahip olacaklar? Nasıl kararlar alacaklar? Acaba beyinlerini belli bir yöne doğru keskinleştirebilecek miyiz? Eğitim bu nedenle çok önemli. Üniversiteler arası iletişim önemli Ayrıca çok önem verdiğim bir husus da üniversiteler ve üniversite öğretim üyeleri arasında iletişim ve işbirliğinin geliştirilmesidir. Bu şekilde üniversitelerin öğrencileri kendi aralarında yaşama bakış vizyonlarını paylaşabilirler. Böylece üniversiteler arasında küresel işbirliği ilerler. Öğrenci ya da öğretim üyesi küresel düşünürken aynı zamanda bu küresel düşüncesini yerel davranışına yansıtır. Öğrendiğime göre Türkiye nüfusunun neredeyse yarısı genç; yirmi beş yaşın altında. Rusya’nın gençleriyle Türk gençleri toplam yüz milyonun üzerinde kişi eder. Bu gençlerin kafalarında belli gerçeklik imajları oluşmuştur. Ben kendi üniversitem olan İvanovo’yla Yeditepe Üniversitesi’yle işbirliğini bu nedenle önemsiyorum. Belki karşılıklı etkileşimle bu gençlerimizin kafalarındaki gerçeklik imajlarını etkileyebiliriz. Küresel düşün, yerel davran Açık yönetim projesi Rusya’da yürümedi Bir de sizin “açık yönetim” (open government) teziniz var. Bunu anlatır mısınız? D.P. Son 1214 yıldır yerel bazda açık yönetim biçimleri üzerinde çalışıyoruz. Bakın, benim üniversitem aynı ismi taşıyan bir bölgede. Yani bir milyon nüfuslu İvanovo’da. İvanovo Moskova’ya 300 kilometre uzaklıkta. Bir grup meslektaşımla birlikte İvanovo için açık yerel yönetim modelleri üzerinde çalıştık. 2001’de gerçekten mükemmel bir model bulduk. Bu iş için uluslararası bir kuruluştan hibe fon da bulduk. Her şey bitmişti. Teknik olarak model hayata geçirilmeye hazırdı. Ama ne yazık ki kullanılmadı. Sadece oy vermekle katılımcılık olmuyor Neden? D.P. Aslında yerel yöneticiler modeli çok beğendiler. İlk üç ay herkes müthiş ilgiliydi. Epostalar gönderiliyor, fikirler yürütülüyordu. Derken birden ilgi kesildi. Bunun nedenini çok düşündük. Aslında son yıllarda Rusya’daki bütün devlet kurumlarında açık yönetim oluşması fikri iyice etkili olmaya başladı. Şunu görmekte yarar var. Her toplumda bir ölçüde siyasi katılımcılık olmalıdır. Sadece oy vermekle katılımcılık olmaz. Açık yönetime geri dönersek... Projeyi uygulamamız için bütün koşullar vardı. Hemen hemen her evde bilgisayar bulunuyordu. Eposta yaygın olarak kullanılıyordu. Eksik olan tek şey motivasyondu. Motivasyon eksikliği acaba Rusya’ya özgü bir hastalık mıdır? Bunu çözebilmiş değilim. Benzer bir olay yine bizde Twitter bağlamında oldu. Rusya’da bütün hükümet yetkililerinin Twitter hesabı olması çok modaydı. İnsanlar hükümet yetkililerini eleştiriyorlar, onlara mesajlar atıyorlardı. Ama zaman içinde Twitter’ın yıldızı sönmeye yüz tuttu. Bugün artık pek az kişi Twitter’da birbiriyle mesajlaşıyor. Yenilikten bıkılıyor Acaba fazla açık yönetim ve açık toplum, esas yöneticilere mi fazla geldi? D.P. Hayır. Bunun Rusya’daki rejim, demokrasi gibi konularla ilgisi yok. İzahı son derece basit. İnsanlar bir süre sonra dört elle sarıldıkları yenilikten bıkıyorlar. İlgilerini kaybediyorlar. Aslında Twitter çok önemli bir buluş. Twitter Kuzey Afrika’daki Arap Baharı’nı tetikledi. Twitter olmasaydı Arap Baharı olmayacak mıydı? Tabii ki olacaktı ama belki bu kadar hızlı değil.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle