17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 HAZ RAN 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ve Başdanışmanı Ali Kılıç ile birlikte CHP muhabirleriyle kahvaltıda buluştu. Erdoğan’ın davaları çekmesini ve balkon konuşmasını inandırıcı bulmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin olarak da bekledikleri oyu alamadıklarını ama sonucun hezimet de olmadığını söyledi. 5 Aynı sancı zaten parti meclisinde yaşanıyordu. Kıskançlıklara bir de ideoloji ve bilgi eksikliği eklenince ortaya acıklı bir fotoğraf çıkıyordu... Kemal Kılıçdaroğlu tek başına kalmıştı... 81 kent dolaşan, Güneydoğu’nun demir sürgülü kapısını açan, bu nedenle de hem üst gelirlilerden, az da olsa yoksullardan oy almayı başaran bir lider ancak oyları yüzde 26’lara taşırdı. Kılıçdaroğlu’nun değiştirilip yerine yeni bir genel başkan seçilmesi dört yıl sonra CHP’yi tarihin siyasal kör kuyusuna gömer. CHP yeniden yapılanmalı, PM üyesi Ercan Karakaş’ın deyişiyle kendi özgür iradesiyle parti içi katılımı ve demokrasiyi tüzük çerçevesinde uygulamaya koymalıdır. Karakaş’ın bu görüşünü Kılıçdaroğlu zaman zaman dile getirmedi mi? Getirdi! Eğer 12 Haziran seçimlerinde üç büyük kentte ve öteki büyükşehirlerde önseçim yapılsaydı CHP yüzde 30’ları bile geçerdi. CHP’nin kurucusu, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür... Atatürk’ün adını ağzına almak suç mudur? Laiklik olmadan demokrasi olmaz ama demokrasi olmadan laiklik olur... Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir, demek suç mudur? Kürtlerin demokratik istemlerini üniter devlet çatısı altında çözmek suç mudur? Elbet değil! Türkiye’de “din eksenli siyaset” uygarlaşmanın, “Kürt milliyetçiliği” ise solculuğun simgesi bugün!.. Peki CHP, bu tür politikalar karşısında “Yeni CHP modeli”ni nereye oturtacak? Orası belli değil!.. Kimi CHP’liler (içlerinde listelere giremeyen kimi eski milletvekilleri, eski yöneticiler bile vardı) darbe planları yaptığı iddia edilen emekli paşalara, darbeseverlere destek verdi, kimileri “oyumuz MHP’ye” dedi... Yalan mı? Bir sosyal demokrat darbelere karşı çıkmalı, darbeseverleri içinde barındırmamalıdır... CHP, içinde yuvalanmış, etnik milliyetçiliği Atatürkçülük maskesiyle örtmeye çalışanları da tasfiye etmelidir... Gelelim demokrasi ve özgürlüklere... Hopa’daki olaylar nedeniyle ÖDP’ye baskılar sürüyor... Gözaltı sayısı 18... ÖDP PM üyesi Ozan Sürer de Ankara’da gözaltında. Geçen ay yaşamını yitiren Halit Çelenk’in, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idamını anlatan “İdam Gecesi Anıları” kitabı “kanıt” olarak polisçe alındı!.. Eh, “demokrasi” dediğiniz budur işte!.. ‘Başarı da yok hezimet de’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayın “normal akış” içerisinde olacağını belirterek muhaliflere, “Medya üzerinden konuşmayın. Gelin randevu alın” mesajı gönderdi. Deniz Baykal’ı isim vermeden de eleştiren Kılıçdaroğlu, “Daha önce bundan yakınanların yine aynı konumda olduklarını” belirtti. Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşülebileceğini de ifade eden Kılıçdaroğlu, “Başbakan görüşüyor dediğimiz zaman ‘diyenler şerefsiz’ dedi. Kim şerefsiz?” diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın balkon konuşmalarına inanmadığını da belirten Kılıçdaroğlu, “Bize açılan davaları geri çekebilir zaten kazanamayacaktı” dedi. Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ve Başdanışmanı Ali Kılıç ile birlikte CHP muhabirleriyle kahvaltıda buluştu. CHP lideri, Kürt sorununun çözümü için gerekirse daha önce yapıldığı gibi İmralı ile var olan görüşmelerin sürdürülebileceğini yinelerken Erdoğan’ın balkon konuşmalarının bir jest olmadığını, daha önce de bu konuşmaların yapıldığını ama hiçbir şey elde edilmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Ben her türlü hakareti, her türlü kötülüğü yapayım, nasıl olsa ben seçimden sonra gider balkonda konuşma yaparım, herkesin gönlünü alırım diye düşünüyorsa, bunun adı ikiyüzlülüktür, samimiyet değildir. Helalleşme hiç değildir” dedi. Çözümün Adı Demokrasi... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün Ankara’da seçim gezisinde kendisini izleyen gazetecilerle yaptığı sabah kahvaltılı basın toplantısında biraz sıkıntılıydı. 2007 seçimlerinde DSP’yle birlikte girdikleri genel seçimlerden yüzde 20 oranında oy alan CHP’nin eski takımının olağanüstü kurultay için imza toplama girişimleri, listeye giremeyenlerin 12 Haziran seçimlerinden sonra böyle bir eylem içine girecekleri zaten bekleniyordu. Kılıçdaroğlu ve ekibi “yeni CHP” olarak yola çıkmıştı ama listelerin seçilecek sıralarına genel başkan yardımcılarını, sosyal demokrasiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayanları doldurmuştu. Yaratılan hava şuydu: “CHP tek başına iktidara geliyor!” Aslında öyle bir şey yoktu... CHP 29 kentte önseçim yapmış, öteki kentlerde sözüm ona eğilim yoklaması. Önseçim yapılan kentlerin kimilerine kontenjan konulmuştu. Bu adaylar “sağ kökenli” olduğu için seçmenin tepkisini çekmişti. Hem Kılıçdaroğlu’nun hem de CHP üst düzey yöneticilerinin televizyon ekranlarında önce yüzde 40’ları hedef aldıkları, bir süre sonra yüzde 35’lere düştükleri tartışılıyordu gezdiğim yörelerde. İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Adana, Antalya gibi kentlerdeki milletvekili aday listeleri hem seçmenin hem de CHP örgütlerinin tepkisini çekiyordu. Sosyal demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan milletvekili adaylarının kimilerini televizyon ekranlarından izlerken şaşkına dönüyordu insan. Yakın tarihte olup bitenlerden bile habersiz kişiler CHP listelerinde seçilecek sıralardaydı. Ancak bu kişiler AKP ve MHP adayları karşısında doğru dürüst konuşamıyorlardı. Sosyal demokrat olmak o denli kolay değildi... Örgüt yapılanmasını bir anda değiştiren düşünce eski alışkanlıkları sergiliyor, “bilgisiz olsun ama asker olsun, her buyruğumu dinlesin” görüşüyle hareket ediyordu. CHP tabanındaki ve örgütlerdeki “kemikleşmiş tutucu tabanı” bir anda olduğu gibi değiştirmek zordu. ‘ALEV Y M NE VAR BUNDA?’ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün Habertürk gazetesine yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan’ın kendisine Alevi kimliği üzerinden yaptığı eleştirilere şu yanıtı verdi: “Ben her zaman etnik kimlik ve din üzerinden siyaset yapmayı reddettim. Böylesi bir siyaseti de hiçbir şekilde ahlaklı bulmuyorum. Evet Aleviyim, bu ne zamandan beri suç sayılıyor bu ülkede. ‘Hakkınızı helal edin’ diyen biri, başkasının inancını sorgulamaz. O zaman siyasetin gereği olarak sarf ediyordur bu sözleri. Kendi inancı gereği olarak değil.” ‘4 il bizi üzdü’ Kılıçdaroğlu seçimde Elazığ, Kütahya, Batman ve Düzce’den milletvekili çıkarmayı ümit ettiklerini ancak buralardan vekil çıkarılamamasına üzüldüğünü söyledi. CHP lideri, 2 vekil aldıkları Tunceli hakkında da, “Onlar 12 Eylül Anayasası’nda da aynı tavrı sergilemişlerdi, referandumda ve seçimlerde de aynı tavrı sergilediler. Onlar demokrat, aydın insanlar, onlara güvenim tam” dedi. aldatıyoruz. Görüşmeler yapılıyor, halka doğruları söylemiyoruz. Ben de siyasete atılırken halka söz verdim, halka her yerde, her ortamda doğruları söyleyeceğim diye. Doğrular bazen acı olabilir. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Biz onuncu köye de gideceğiz. Hükümet zaten görüşüyor. Ama orada sorulması gereken şu; hükümetin görüşme yaptığı ilk dillendirildiğinde Sayın Erdoğan çıktı, dedi ki ‘Bunu söyleyenler şerefsizdir’. Şimdi ben sizin vicdanınıza sesleniyorum, kim şerefsiz?” Kılıçdaroğlu’nun mesajları özetle şöyle: Bunu zaten baştan beri söylüyorum. Aldığımız sonucu bir hezimet olarak değerlendirmek gerekir mi, ona da hayır. İnsaflı bir değerlendirme yapmamız lazım. 6 aylık bir süreç içerisinde yoğun bir çaba harcadığımızı hiç kimse yadsımıyor. Baykal’a gönderme CHP’nin kısmen de olsa elde ettiği bu sonucu başarılı başarısız bu tartışılabilirtabii ki elde ettiği sonucu ileriye taşıma konusunda, büyütme konusunda katkı verecek her partiliye saygı duyarım. Bu katkı bizi övme şeklinde değil. Eksikliklerimizi gösterme, yanlışlarımızı ifade etme, nasıl davranmamız gerektiği yönünde tavsiyeler olursa bu katkılara her zaman açığız. CHP’lilerin medya üzerinden eleştiri yapmalarını doğru bulmuyorum. Ben Genel Başkanım, varsa eleştirilecek bir şey randevu alınır, gelinir, eleştiriler yapılır, yanlışlarımız söylenir, biz herkese saygı duyarız ve dinleriz. Biz de görüşlerimizi ifade ederiz. Medya üzerinden konuşmak doğru değil, hele hele bunu yıllarca parti yönetiminde görev yapmış arkadaşlarım, bu şikâyetleri o dönem dile getirdiklerini ben biliyorum. Aynı şikâyetleri dile getirenlerin bugün aynı konuma düşmelerini doğru bulmuyorum. Medya aracılığıyla karşılıklı tartışma doğru değil. ‘Zaten kazanamayacaktı’ Başbakan’ın geri çektiği davaların büyük bir kısmını kazanamayacağı belli. Seçim sürecinde AKP’yi eleştirmişiz, o da bizi eleştirdi. Bu eleştiriler bağlamında açılan davalardan vazgeçmiş, kendi bileceği bir şey. Bunun helalleşmeyle, yeni bir beyaz sayfayla bir ilgisi yok. Medyanın bu tür tavrını anlamakta zorluk çektiğimi de ifade edeyim. Daha önce de balkon konuşması yapılmıştı, ne oldu? Seçim öncesi dedikleri ile sonrası dediklerine bakınca biz inanmıyoruz. ‘Halkımız aldatılıyor’ Kürt sorununun çözümü için İmralı ile görüşülüp görüşülmeyeceği yönündeki bir soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi: “Eğer bir ülkede var olan bir sorunun çözümü için bütün taraflarla görüşülecekse, hükümet görüşüyor, daha önce de görüşüldü, görüşmeler yapıldı. Dolayısıyla biz sadece salt siyasal çerçeveden bakıp ‘Hayır, böyle bir görüşme yapılmamalıdır’ demeyi doğru bulmadık. Ecevit hükümeti döneminde de görüşmeler yapıldı, AKP hükümeti döneminde de görüşmeler yapıldı. Bütün mesele şu, biz halkımızı MYK’ye mesaj “Biz, tüzüğü değiştireceğiz, seçime gideceğiz. Normal akışı içerisinde kurultayı yapacağız. Ben hiç kimseye telefon açıp, aman ha imza atmayın veya imza atın diye bir şey söylemedim. l başkanları toplantısı yapacaktım baskı olur diye erteledim. Demokrasi içerisinde bu talepler dile getirilebilir. Genel Bbaşkan dahil hiç kimsenin koltuğu ömür boyu sürecek bir koltuk değildir. Kişiler yeri ve zamanı gelince koltuklarını bırakmasını bilmeliler. MYK üyeleri için de aynı şey geçerlidir. Onları ben de dinliyorum, değerlendiriyorum. Yeri ve zamanı gelince her değişiklik yapılır.” Başarı da yok hezimet de Beklediğimiz oyu aldık mı, hayır. ‘Kırmızı çizgiler’ Kılıçdaroğlu, 12 Eylül referandumdaki yüzde 42’lik hayır oylarının yüzde 3035’lik kısmının CHP’ye ait olduğu yorumunun anımsatılması üzerine, “Genel seçim sonucu olmadığı için bu yorumu yapmak zor. AKP’den de CHP’den de ‘evet’ ve ‘hayır’ diyenler oldu” dedi. Anayasa değişiklikleriyle ilgili CHP’nin tutumunun sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “AKP’nin tutumu, tavrı nedir, onları bilmiyoruz. Sayın Erdoğan, ‘kapımız açık’ dedik. Bizim değişikliklerimizle örtüşüyorsa bir sorunumuz yok. lk 3 madde bizim için kırmızı çizgimiz” yanıtını verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle